Afrika’da Çin-ABD Rekabeti Kızışıyor 

Gazeteci İbrahim Tığlı, Afrika'da ABD ve Çin arasındaki artan rekabet ve bu rekabetin Kenya ve Ekvator Ginesi gibi ülkeler üzerindeki etkisini Fokus+ için kaleme aldı.
İbrahim Tığlı
Afrika’da Çin-ABD Rekabeti Kızışıyor 
31 Mayıs 2024

Kenya liderinin geçtiğimiz hafta ABD’ye ve Orta Afrika’nın küçük ama petrol zengini Ekvator Ginesi devlet başkanının Çin’e gerçekleştirdiği ziyaretler, Afrika da ABD- Çin rekabetinin daha fark edilir bir durum almasını sağladı.  Kenya, Obama döneminde ABD ile güçlü ilişkileri olan bir ülke olmasına rağmen Trump döneminde ilişkiler zayıflamıştı. Kenya Devlet Başkanı William Ruto’nun 16 yıl aradan sonra yapılan Amerika ziyareti hem ABD hem de Kenya için yeni bir dönemin başlayacağının işaretiydi. Sahra Altı Afrika’sının eski bir İspanya sömürgesi   Ekvator Ginesi ise bağımsızlığını kazandıktan sonra ABD ile güçlü ekonomik ilişkiler kurmuş, Fakat Çin’i de ihmal etmemişti. En uzun Afrika’da iktidar da kalmayı kimseye kaptırmayan Teodoro Obiang Nguema Mbasogo’nın Çin ziyareti de daha kalıcı ve dinamik ilişkilerin kurulması için fırsat arayışıydı.    

Her iki ziyarette bir eksen kaymasının gerçekleşebileceğini gösterdi. Biri, Çin’e yaklaşırken diğeri ABD’ye yaklaştı. ABD, Kenya ortaklığı bir adım daha öne geçerek bizzat ABD Başkanı tarafından yeni ortak ‘Afrika’daki en önemli stratejik müttefik’ şeklinde isimlendirildi. ABD ve Çin’in bu tür hamleler yapmaları aslında yeni değil. Örneğin Çin’in Etiyopya’daki etkisine karşı bizzat ABD’nin desteğiyle yönetim değişikliği yaşanarak Abiy Ahmed iş başına geldi. Fakat Tigrey savaşı, ekonomide liberalleşme ve demokraside isteksiz adımlar atılması ABD ile Etiyopya arasını bozarken, Abiy Ahmed’in eski dost Çin ve Rusya tarafına geçmesini sağladı.     

Son üç yılda Batı Afrika’da gerçekleşen askeri darbelerden sonra ABD’nin etkisinin azaldığı söylenebilir. Çad, Nijer, Burkina Faso, Gine ve Mali gibi Frankofon Batı Afrika ülkeleri, Çin veya Rusya’nın yanında yer alırken Gabon ise Fransa ile ilişkilerini zayıflatarak ABD’nin etki alanına girmeyi tercih etti. Amerika’nın geleneksel güvenlik merkezli Afrika politikalarının, ekonomi endeksli Çin siyaseti karşısında daha zayıf kaldığını söylemek mümkün. Çin’in Afrika’ya doksanlı yıllardan sonra izlediği açılımla borçlandırma ve ekonomik baskınlık oluşturma politikaları Afrika’da güçlü bir zemin edinmesini sağladı.    

Kenya ve Ekvator Ginesi yeni rekabet alanları    

Ekvator Devlet Başkanın ziyareti, Çin lideri Xi Jinping’in daveti üzerine yapılması rutin bir ziyaretten daha fazlasıdır. Ekvator Ginesi petrol üretiminin büyük bir bölümünü elinde tutan ABD’nin, bu ziyarettin hoşnut kaldığı düşünülemez. Çünkü bu ziyaret, Çin’e daha önce görülmeyen ekonomik ayrıcalıklar veren bir dizi anlaşmayı da içeriyor. Ekvator Ginesi, kıta Afrika’sındaki topraklarında 2030’a kadar tarımsal kalkınma, yenilenebilir enerjinin sağlanması, eğitim ve sağlık alanlarında iyileştirilmeyi içeren yeni projelerini Çin’e vermek istiyor. Ekvator Ginesi’nin ekonomik bir sıkıntısı olmadığı için Çin’le bir borç yapılandırmasından uzak yeni bir model politika üzerinde duruyor.     

Ekvator Ginesi’nin bu tercihinde ülkenin en önemli limanı Bata limanın ve Djibloho Hidroelektrik santralının Çinli şirketler tarafından yapılmasının da etkisi var. Aynı zamanda Çin, geçen yıl Kuşak yol projesinde küçük bir değişikliğe giderek, Orta Afrika ülkelerine geçiş için başkent Malabo’yu da ekleyerek bir bakıma zengin petrol ülkesi için de bir jestte yaptı.   

Kenya’nın ise son yıllarda ABD ile ilişkilerini güçlendirmek istemesinde, sadece Ekvator Ginesi’nde olduğu gibi ekonomik destek ve kalkınma projeleri ile açıklanamaz. William Ruto göreve geldiğinden beri Çin’le Kenya arasındaki öngörülemez ilişkiden rahatsızdı. Önceki devlet Başkanı Kenyata’nın Çin’e borçlanma yoluyla doğu Afrika’nın bu stratejik ülkesinin bağımlı hale getirildiğini söylüyor, Çin’in başta Nairobi’deki otoyol olmak üzere oldukça masraflı ve çözüm odaklı projeler gerçekleştirmediğini iddia ediyordu.     

Geçen hafta Ruto’nun özel uçağı Andrews hava üssüne indiğinde onu karşılayan heyetin başında ABD başkanının eşi Dr. Jill Biden vardı. ABD, daha önce hiçbir Afrika ülkesine tanımadığı imtiyazı, bölgenin ticaret merkezi kabul edilen Kenya’ya tanıyor ve bir adım daha ileri giderek bizzat Biden, Kenya’yı NATO dışı en önemli müttefik olarak tanımlıyordu.   

Kenya ile ABD arasında ekonomiden siber güvenliğine, sağlıktan savunmaya bir dizi anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaların kazananı Kenya gibi gözükse de uzun vadede Çin’in ekonomik yayılımına karşı yapılmasına karşı yeni bir rekabet savaşının ilk adımları olduğu gözüküyor. ABD, artık Çin’e karşı koymanın askeri üstünlük tesis etme ve Avrupa Birliği, Kore gibi partnerleri desteklemekten geçemediğini aynı zamanda bölgesel güç sahibi ülkelere doğrudan yatırım yapılması gerektiğinin farkına vardı.    

Kenya’nın Çin’e 6,7 milyar dolar borcu bulunuyor; bu borcun ödenmesine de 2025 yılından itibaren başlaması gerekiyor. ABD’nin Kenya ile yaptığı 10 milyar dolarlık anlaşma doğrudan bu borcun ödenmesine yönelik olmasa da Kenya’nın ekonomik rahatlamasının önünü açıyor ve 170 milyar toplam Çin’e borcu olan Afrika ülkelerine de bir güven veriyor. ABD’nin Kenya’ya gösterdiği bu ilgi aslında diğer Afrika ülkelerine de bir mesaj içeriyor.   

ABD’nin yeni hedefi Afrika ülkeleri 

Rusya-Ukrayna savaşının ABD’nin gündeminden yavaş yavaş çıkacağı görülüyor. Dolayısıyla yeni hedefin Afrika olacağı görülüyor. Fakat Afrika’da ABD-Rusya savaşının yaşanması zor. Çünkü Rusya’nın Afrika’da militarist çalışmaları bulunsa bile şimdilik Rusya bir tehdit olarak gözükmüyor ABD için. Asıl tehlike ise Çin’in varlığı ve bölgede giderek ekonomik baskınlığını sürdürecek olması.   

Son 10 yılda, ABD’nin Afrika’yla ilişkileri öncelikle askeri nitelikte olup Nijerya, Somali, Kamerun, Uganda, Mısır, Cibuti gibi ülkelerle savunma ittifaklarının devam etmesine yönelikti. Kenya ile imzalan bir dizi anlaşma ile yatırım ve kalkınmaya yönelik hamleleri ABD’nin Afrika’ya uzun bir aradan sonra dönüşü anlamına geliyor. ABD’nin bu Afrika hamlesi Kenya ile sınırlı olmayacak; Angola, Demokratik Kongo, Liberya, Fildişi Sahili ve Somali gibi ülkeleri de kapsayacağını öngörebiliriz.   

ABD ile Çin arasındaki rekabetin bir soğuk savaş şekline dönüşme olasılığı oldukça yüksek. Öncelikle bu savaş bölgesel düzeyde ekonomi üzerinden yürütülecek. Fakat Somali, Sierra Leone, Senegal, Kongo Cumhuriyeti, Nijerya ve Ruanda gibi devletler üzerinden de ekonomik çatışma olasılığı var.   

Asıl sorun, Afrika devletlerinin kızışan bu rekabete gösterecekleri tavır. Daha önceleri Afrika ülkeleri çoklu bir ilişki sürdürürken artık tek bir tarafa tercihlerini yönlendirmede karşılaşacakları baskılardır. Birçok Afrika ülkesi Çin’e borçlanma siyaseti sonucu bağımlı hale geldi. Bu bağımlılıktan kurtulabilmelerinin yönü ABD gibi devletlerin desteğine ihtiyaç duymaları. Bu beklentileri ABD karşılayabilecek mi? ABD, Çin’e karşı ekonomik yarışı sürdürebilecek mi? Bu sorulara şimdilik cevap vermek zor. Fakat bu kızışan rekabet, eğer askeri çatışmaları tetiklemese, ülkelerin küresel güce bağımlılıkları sona erebilir ve Afrika’nın yeni soğuk savaş sonrasında taze bir güç olarak ortaya çıkmasının da yolu açılabilir. Çünkü kıta olarak Afrika, Çin’den de Amerika’dan da büyüktür. Önemli olan da Afrika’nın kendi dinamiklerinden kaynaklanan güçlerinin farkına varabilmeleri…   

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.