Ankara Zirvesi (Mısır ve Türkiye): İşbirliğini Derinleştirmeye Doğru

Mısır’ın Eski Ankara Büyükelçisi Dr. Abdurrahman Salah, Mısır ve Türkiye arasında ticaret ve stratejik işbirliğini güçlendirmeye yönelik beklenen adımları Fokus+ için kaleme aldı.
Abdurrahman Salah
Ankara Zirvesi (Mısır ve Türkiye) İşbirliğini Derinleştirmeye Doğru
4 Eylül 2024

Mısır ve Türkiye arasında üç yıldan fazla süren normalleşme sürecinin sonucunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile bir araya gelecek. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Baharı’ndaki devrimlerle sarsılan Arap ülkelerinde güç kazanmak için bir süre benimsediği siyasal İslam’ı destekleme politikasını değiştirerek stratejik bir dönüş yaptı. Türkiye’nin bu stratejik dönüşü, Türk devletinin de anladığı, bölgesel ve uluslararası değişimlerden kaynaklanıyor. Ankara, son dönemde komşusu olan Arap ülkelerinin işlerine karışmamayı esas alan gerçekçi bir politika benimsedi. Türkiye’nin Arap komşularına yönelik bu açıklık politikası, Türk hükümetiyle ihtilaflı olan bazı Arap ülkeleriyle uzlaşmanın da hızlanmasını sağladı.

Elbette Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile uzlaşma politikası, Mısır’la olduğundan daha hızlı başladı. Bu süreç, Suriye’yle ise Mısır’da olduğundan daha yavaş ilerliyor.

Mısır ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin “büyükelçilikten maslahatgüzar seviyesine düşürülmesi” üzerine Türkiye’den döndüğümden beri, aralarındaki siyasi ihtilafa rağmen iki ülke ekonomik ilişkilerini sürdürdü, hatta kalkınmalarını teşvik etti ve yaşanan siyasi çatışmalardan etkilenmedi.

2013 yılında, iki ülke arasındaki toplam ticaret hacminin 5 milyar dolara ulaşmasının gururunu yaşadım. 2010 yılı başında Mısır’ın Ankara Büyükelçisi olarak görevime başladığımda, Mısır-Türkiye arasındaki toplam ticaret hacmi bu rakamın yarısını geçmemişti. Bugün, iki ülke arasındaki yaklaşık 10 yıllık “siyasi yabancılaşmanın” ardından bu rakam 2023’te ikiye katlanarak 10 milyar dolara yaklaştı. Mısır ve Türk hükümetleri, bu rakamı üç yıl içinde 15 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.

Mısır’daki Türk yatırımlarının hacmi de iki katına çıkarak 5 milyar dolara yaklaştı.

 

Ro-Ro hattı 

İki ülke arasındaki siyasi husumetten olumsuz etkilenen belki de tek ekonomik faaliyet, Türk ve Avrupa mallarıyla dolu kara nakliye tırlarını Körfez’e taşıyan Roll-On-Roll-Off (Ro-Ro) seferlerinin durdurulması oldu. Ro-Ro ile, Akdeniz’in kuzeyindeki Türk limanlarından yola çıkan gemiler, Mısır limanlarına yanaşıyor ve taşıdığı yükler karadan Kızıldeniz kıyılarına yönelerek Safaga’ya iniyordu. Bunun ardından söz konusu mallar Suudi Arabistan’a nakledilerek, Körfez şehirlerindeki varış noktalarına ulaşıyordu.

Bu seferler, savaş nedeniyle Türkiye’den Suriye üzerinden Körfez’e giden kara yolunun kesilmesinin ardından Avrupa mallarının Körfez’e taşınmasında etkili oldu.

Mısır’ın güvenlik endişeleri nedeniyle iki ülke arasındaki Ro-Ro hattının 2013 yılında durdurulmasının ardından Türkiye, bu hattı İsrail’in Hayfa limanına, oradan da Ürdün, Suudi Arabistan ve diğer Körfez şehirlerine devretti.

Erdoğan’ın Gazze savaşı nedeniyle İsrail’e uyguladığı ticari boykot kapsamında bu hattın durmasını bekliyorum. Bu deniz hattının yeniden başlatılması için Mısır ile Türkiye arasında bir anlaşmaya varılmasını öneriyorum.

Mısır’ın, 10 yıl önce olduğu gibi seferlerden boş dönmek yerine, Mısır mallarını Türkiye’ye ve diğer Avrupa ülkelerine taşımak için Ro-Ro seferlerinden nasıl yararlanabileceği konusunu araştırmasını tavsiye ediyorum.

Erdoğan ve Sisi’nin bir araya geleceği Mısır-Türkiye zirvesinde, Ankara’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısı da düzenlenecek. Toplantıya, her iki ülkeden çok sayıda bakan ve Türk iş insanının yanı sıra 100’ün üzerinde Mısırlı iş insanının katılımı bekleniyor.

Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısında, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme aşamasına ek olarak tartışılması ve iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki yansımalarının incelenmesi gereken birçok ikili ve bölgesel konu ele alınacak.

Ankara Zirvesi’nden maksimum faydanın sağlanması ve iki ülke arasındaki bu önemli toplantıda Mısır’ın hükümet, ticari ve kültürel alanlarda neler sunabileceğine dair bazı öneriler sunmaya çalışacağım.

1- Bölgesel konular

Uluslararası sistemin ABD’nin tek kutuplu hakimiyetinden çok kutuplu rekabete doğru tanık olduğu geçiş nedeniyle, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu büyük bölgesel güçlerin birçok bölgesel meseleyi etkileme konusundaki önemi ve ağırlığı artıyor.

Elbette Türkiye, Gazze’deki savaş konusunda Mısır’la koordinasyon sağlamakla ilgileniyor.

Her iki ülke de, bu savaşın sona ermesi, İsrail’in Gazze’den çekilmesi ve Filistinlilere yeterli yardımın ulaştırılmasının önemi konusunda hemfikir. Ancak Türkiye, Mısır’ın sahip olduğu İsrail’le diyalog kanallarından ve coğrafi yakınlıktan yoksun.

Türkiye, etrafımızdaki birçok çatışma bölgesine ekonomik ve askeri açıdan yatırım yaptı ve bu alanlarda kendisine büyük nüfuz sağladı. Bana göre bu bölgelerde bizi en çok ilgilendiren ülkeler Libya, Etiyopya, Somali ve Suriye’dir.

Libya

ABD ve birçok Avrupalı tarafın, Türkiye’ye Libya’daki Rus varlığını dengeleme yetkisi veren politikalarını artık değiştirdikleri ve yavaş yavaş Libya’nın doğusu ve batısı arasında, ülkenin petrol ve gaz zenginliğinin kontrol edilebileceği siyasi uzlaşmaya varmayı teşvik eden bir politikaya doğru ilerledikleri açık.

Ukrayna savaşı ve Avrupa pazarlarına coğrafi yakınlık nedeniyle Libya’nın petrol ve gaz zenginliğinin önemi arttı.

Türk yetkililer, Libya meselesinde Mısır’la ortak tutum takınma konusunda anlaşmaya varma isteklerini dile getirdi.

Mısır Büyükelçiliği’nin Trablus’ta göreve dönmesinin ardından, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Bingazi’deki Başkonsolosluğun yeniden açıldığını ve Türk şirketlerinin Libya’nın doğusundaki faaliyetlerine yeniden başladığını duyurdu.

Hiç şüphe yok ki, Mısır ve Türkiye, Libya’daki siyasi müttefiklerinden vazgeçmeyecek. Ancak Mısır, Türkiye ile “Libyalı tarafların yeni bir hükümet kurmasına olanak tanıyacak ve aynı zamanda Mısır, Türkiye, Batı ve Rusya’nın çıkarlarını da dikkate alacak” bir siyasi çözümü kolaylaştıracak bir anlaşmaya varabilir.

Libya’nın doğu ve batısında gerçekleştirilecek projelerde iki ülkeden şirketlerin işbirliği konusunda Mısır ve Türkiye’nin mutabakata varması ve bu projeler için Libya’nın siyasi ve finansman desteğinin güvence altına alınması da mümkün.

Etiyopya ve Somali

Türkiye, Çin’den sonra Etiyopya’nın en büyük ikinci yatırımcısı olarak biliniyor. Halihazırda Etiyopya’da 200’den fazla Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Etiyopya da, Türkiye’den askeri yardım alarak, hükümetin yaşanan son iç savaşı kendi lehine çözeceği şekilde hareket ediyor. Diğer yandan Türkiye, iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlıklarının çözümü için Sudan ile Etiyopya arasında arabuluculuk yapmayı teklif etti.

Türkiye’nin diğer ülkelerle birlikte, Nahda (Rönesans) Barajı hakkında yaşanan sorun konusunda Etiyopya hükümetini Mısır’la uzlaşmaya ikna etme konusunda katkıda bulunabileceğine inanıyorum.

Türkiye bunlara ek olarak, Mogadişu’daki en büyük askeri varlığını ve yardım misyonunu sürdürüyor.  

Aynı zamanda, Etiyopya’nın orada bir deniz limanı elde etmesi karşılığında ayrılmasını desteklemeye çalıştığı Somaliland da dahil, Somali topraklarının birliğini ve merkezi hükümetin tüm Somali bölgeleri üzerindeki kontrolünü destekliyor.

Somali’de barışın sağlanması ve toprak birliğinin savunulması için Mısır’ın güç ve silahlarla katılımının, iki ülkenin oradaki çıkarlarının mutabakatı ışığında, Türkiye ile koordinasyon içinde daha etkili olacağına inanıyorum.

Doğu Akdeniz

Öte yandan Mısır, 100 yılı aşkın süredir var olan anlaşmalar üzerinden hukuki tartışmalara girmeden, Türkiye’nin söz konusu sularda bulunan doğal gazdan pay almasını sağlayacak bir süreci formüle etmek için Doğu Akdeniz’de hem Yunanistan, hem de Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) ile kurduğu ittifak ilişkilerinden yararlanabilir.

Burada, ABD’nin arabuluculuğu, Fransız ve İtalyan gaz şirketleri ve Katar’ın yardımıyla, iki ülkenin diplomatik ilişkileri bile olmadan, açık deniz gaz sahalarını aralarında bölüşmek için varılan Lübnan-İsrail anlaşmasını içeren modeli düşünüyorum.

Suriye

Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi ve Beşşar Esed hükümetiyle iş birliğinin geliştirilmesi, Mısır’ın Suriye’deki savaşa barışçıl bir çözüme ulaşmak için müzakerelere katılması, mülteci sorununu çözme ve şu ana kadar hiçbir Arap tarafın katılmadığı, Suriye’nin kuzeyinde uluslararası güvenlik garantilerine ulaşma kapısını açabilir.

2- İkili ilişkiler

İkili düzeyde 1 milyar dolarlık Türk kredi limiti anlaşmasını düşük faizli Libor ile canlandırmak mümkün. Mısır, Müslüman Kardeşler yönetiminin devrilmesinden önce imzalandığı için Türk ihracatını ve projelerini finanse etmek için bu krediden faydalanmadı.

Mısır’da katı atıkların geri dönüşümü, gecekondu sorununun çözümü ve bu alandaki gelişmiş Türk uzmanlığı ile kentsel dönüşüm alanlarına dönüştürülmesinde özel sektör şirketlerinin rolü konusunda Türk yatırımları için hazır anlaşmalar vardı.

Erdoğan ile Sisi (Mayıs 2013’te Savunma Bakanı iken) arasında, Mısır’a Türk silah satışlarını ve iki ülke arasındaki ortak askeri üretim projelerini finanse etmek amacıyla 200 milyon dolar değerinde benzer bir Türk kredi limiti açılması konusunda yapılan bir anlaşma vardı.

Dondurulan bu kredi anlaşmasının, Mısır’da Türk kruvazörleri, torpido botları, nakliye araçları ve elektrikli otomobillerin ithalatı ve üretimi gibi yeni projelerin finansmanı için yeniden başlatılması düşünülebilir.

Mısır, Türk iş insanlarının tekstil sektöründeki tecrübelerinden faydalanarak, ABD ve Afrika pazarlarına yüz milyonlarca dolar ihracat yapabilir. Mısır’ın kamu sektörüne ait tekstil fabrikalarında yaşanan sorunu çözmek için yine onlarla bir ortaklık yapmasını da öneriyorum.

Mısır’daki Türk üreticiler, ülkenin doğal gaz ve ucuz işgücünü kullanarak, üretimlerini ülkenin büyük pazarının yanı sıra Mısır’ın büyük avantajlara ve gümrük muafiyetlerine sahip olduğu ABD, Afrika ve Arap pazarlarına satabilir.

Mısır, daha fazla Türk yatırımı için cazip bir model sağlıyor. Aynı zamanda Mısır ve İsrail sıvılaştırılmış gazının Türkiye’ye olan ihracatımızın değeri son iki yılda 2 milyar doları aştı. Bu da geçen yıl, Türk ithalat tutarına eşit şekilde, Mısır’ın Türkiye’ye ihracatının değerini 5 milyar dolara çıkardı.  

İki ülke arasında bölgesel ve ikili düzeyde ortak işbirliği fırsatlarının, potansiyel rekabet veya çatışma alanlarından çok daha ağır bastığı açıktır.

Ankara’da Erdoğan ve Sisi arasında yapılacak zirvenin, iki ülke arasındaki ortak noktalara dayanan ve geçmişteki hatalardan faydalanan yakın ilişkilerde yeni bir aşamayı başlatması umut ediliyor.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.