Etiyopya ve Somali Arasındaki Müzakereler Ne Anlama Geliyor?

Türkiye’nin arabuluculuğunda Ankara’da ikinci turu gerçekleştirilen Etiyopya ve Somali arasındaki müzakerelerde son durumu ve Türkiye'nin müzakerelerdeki rolünün önemini Av. Dr. Abdullah Musab Şahin, Fokus+ için kaleme aldı.
A._Musab_Şahin.jpg
Etiyopya ve Somali Arasındaki Müzakereler Ne Anlama Geliyor?
24 Ağustos 2024

Son günlerde bölgesel olmasına rağmen küresel düzeyde etki doğurabilecek nitelikteki krizlerin çözümüne yönelik eş zamanlı olarak çeşitli yerlerde müzakereler yapıldı. Türk kamuoyu özellikle 7 Ekim’den beri zaman zaman gündeme gelmesine rağmen pratikte çok netice doğurmayan Gazze’ye yönelik ateşkes görüşmelerine odaklandı. Gazze için çözüm arayışları devam ediyor. İlk günlerde Hamas’ın taraf olarak katılmadığı 15 Ağustos 2024 tarihli müzakerelerin daha önce ulaşılamamış başarılı bir düzeye ulaştığı beyan edildiyse de yakın gelecekte bir çözüm beklentisi yine yok.

Diplomasi kapsamındaki diğer müzakere çağrıları ve arayışları ise Sudan’da yaşanan krize yönelikti. Daha önce Cidde’de asgari konularda varılan mutabakatın devamı niteliğinde kabul edilen müzakereler, ABD ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Cenevre’de yapıldı. Sudan içinde en güçlü aktör olan ordu ise bu görüşmelere katılmadı. Özetle Sudan için de yakın gelecek için bir çözüm takvimi mevcut değil. 

Bütün bunların yanında ilk turu geçtiğimiz ay Ankara’da yapılan Etiyopya ve Somali arasındaki müzakerelerin ikinci turu önceki günlerde yine Türkiye’nin arabuluculuğunda yapıldı. Eylül ayında bu görüşmelerin devam etmesi ve olumlu bir neticenin çıkması bekleniyor. 

Problemin kaynağı: Etiyopya’nın denize erişim gündemi 

Afrika’nın en büyük ülkelerinden olan Etiyopya’nın denize erişimi yok. Denize ulaşım gündeminin 1993 senesinde Birleşmiş Milletler (BM) referandumuyla Eritre’nin Etiyopya’dan ayrılışıyla başladığı söylenebilir. Denize erişim/ulaşım gündemiyle paralel olarak Doğu Afrika’da yeni bir siyasi teşekkül olan Somaliland, Etiyopya için bir çözüm sunma arzusunda. Nitekim bu senenin ilk günlerinde Somali’den 1991 senesinde bir beyanla ayrılan kıyı şeridine sahip Somaliland ile Etiyopya bir İşbirliği Protokolü imzalamıştı. Bu protokol kapsamında, Somaliland’ın Etiyopya tarafından ileride tanınacağı ve Etiyopya’nın Somaliland’ın Berbera Limanı’nı kullanabileceği güvence altına alınmış oldu. Bu durum Somali açısından kabul edilebilir değil. 

 

Etiyopya ve Somaliland arasında imzalanan anlaşma Etiyopya için 20 km’lik bir sahil şeridine erişim sağlıyor. Bu limanın kullanımının ticari ve askeri gerekçelerle olabileceği hususunda ittifak sağlandığı anlaşılıyor. Buna mukabil, hiçbir ülke tarafından tanınmayan ve de facto olarak varlığını sürdüren Somaliland ise Etiyopya tarafından ileride bir devlet olarak tanınma vaadi almış oldu. 

Bunun dışında tam netlik olmasa da Somaliland’ın kıyı şeridinin bir bölümünün 50 senelik kullanım hakkını Etiyopya’ya kendisini tanıması karşılığında verileceği de söyleniyor. Somali tarafı kendi anayasa hükmünü ve uluslararası hukuk prensiplerini vurgulayarak yapılan anlaşmanın geçersiz olduğunu söyledi. Ayrıca Somali’nin toprak bütünlüğünün korunması noktasında Arap Birliği, Avrupa Birliği ve çeşitli ülkelerden uyarılar yapıldı. Zira Etiyopya’nın bu hamlesi kendi topraklarının Etiyopya’ya kiralanması ve Somaliland’ın ilk defa uluslararası arenada tanınması anlamına geliyordu. 

Nitekim 2024 senesinin başındaki bu protokolü Somali, kendi topraklarına ve egemenlik haklarına bir saldırı olarak nitelendirdi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) bir gündem oluşturdu. Bu gündemden somut bir çözüm üretilemedi. Afrika Birliği’nin devreye girmesi yönünde çağrılar yapıldı. Bu noktada Afrika Birliği’nin mevzuatı ön plana çıkarıldı.

Hukuki açıdan yaşanan olay dikkate alındığında Etiyopya’nın hiçbir devlet tarafından tanınmayan, 1991 senesinden beri de facto olarak Doğu Afrika’da varlığını sürdüren Somaliland’ı tanıma vaadi problemli gözüküyor. Gerçekten de Afrika Birliği üyesi ülkelerin kurucu metinde kararlaştırdıkları en önemli hususlardan birisinin karşılıklı olarak egemenlik haklarına saygı olduğu hatırlanmalı.

Türkiye’nin öncülüğünde yürütülen müzakereler ve muhtemel senaryo 

Etiyopya ve Somaliland arasında imzalanan İşbirliği Protokolü bir krizi tetiklemiş vaziyette. Halihazırda bölgesel nitelikteki bu krizin Doğu Afrika’da ciddi bir krize dönüşmesi ihtimal dahilinde. Çözüm arayışları noktasında BMGK’da gündem oluşturma teşebbüsü pratikte bir netice vermedi. Afrika Birliği kapsamındaki tepkiler de aynı şekilde. Bazı araştırmacılar tarafından çözüm arayışları noktasında Uluslararası Adalet Divanı’ndan (UAD) bir danışma görüşü talep edilebileceği ileri sürülse de pratikte bu yola başvuru daha çok küresel ihtilaflar için açık. İki devlet arasındaki problemler için pratik/işler bir yol değil. Bu gerekçeyle uluslararası organların bir diğeri olan UAD’den de bir çözüm beklemek makul gözükmüyor.

 

Küresel düzeni domine eden aktörlerin ve uluslararası organların Gazze/İsrail ve Ukrayna/Rusya anlaşmazlıklarına odaklandığı bir ortamda Etiyopya ve Somali’nin karşılıklı olarak problemleri çözmesi müzakere sürecinin işlerliğine bağlanmış vaziyette. Türkiye ise iki ülke arasındaki problemin çözümü noktasında iddialı bir arabulucu olarak ön plana çıkıyor. 

Geçtiğimiz günlerde ikinci turu yapılan müzakerelerin gelecek ay devam etmesi bekleniyor. Üçüncü tur müzakereler için 17 Eylül tarihi belirlenmiş vaziyette. Kamuoyuna yansıdığı şekliyle müzakerelerin Etiyopya için hayati öneme sahip denize erişim ve Somali’nin toprak bütünlüğünün korunması noktalarında ilerlediği anlaşılıyor. 

Etiyopya’nın denize erişimi konusunda Eritre ve Cibuti gibi çeşitli açılardan problemli olsa da başka alternatiflerinin de olması Somali’ye göre elini güçlendiriyor. Somali’nin talepleri daha fazla. Bu gerekçeyle müzakere sürecine muhtaç. De facto olarak varlığını sürdüren Somaliland’in tanınmasının engellenmesi ve Somali’nin toprak bütünlüğünün komşusu Etiyopya tarafından teminat altına alınması arzusu Somali’yi kendi topraklarından Etiyopya’ya denize erişim hakkı verebileceği sinyallerini veriyor. Nitekim geçtiğimiz aylarda Somali tarafından böyle bir hakkın Etiyopya’ya belirli şartlar altında sağlanabileceği sinyalleri gelmişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından bu yönde taraflar arasındaki görüşmelerde ilerleme kaydedildiği de beyan edildi. 

 

Bu yönde bir anlaşmanın Türkiye’nin idaresinde sağlanması oldukça önemli çıktılar üretebilir. Her şeyden önce Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri veya Mısır gibi başka istekli aktörlerin de olduğu bir bölgede etkisi artmış olur. Zira Türkiye Somali ile imzaladığı İş Birliği Protokolü’ne rağmen Etiyopya ile de iletişime açık. 

İkinci olarak böyle bir müzakere Somali’nin toprak bütünlüğünün teminat altına alınması manasına gelir. Somaliland varlığını de facto olarak idare etmeye mecbur kalacaktır. 

Bir diğer çıktı olarak Etiyopya 30 yıla yakın süredir sahip olduğu denizlere erişim politikası noktasında ciddi bir aktörden güvence almış olacaktır. Son olarak, taraflar küresel gündemin başka bölgelere yoğunlaştığı bu günlerde, uluslararası organlarda çözümsüzlüğe mahkûm olmak yerine müzakere ile somut olarak bir netice elde edip, bölgesel krizi önlemiş olacaklardır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.