Reisi'nin Helikopter Kazasının Siyasi Yansımaları

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazası, ülkenin iç ve dış politikasında derin etkiler yaratabilir. Bu olayın, bölgesel güç dengelerinde ve uluslararası ilişkilerde yeni dinamikler oluşturmasını Araştırmacı M. Hasan Kabir Fokus+ için kaleme aldı.
Mohammad Hasan Kabir
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Helikopter Kazası Bölgesel ve Siyasi Yansımalar Mohammad Hasan Kabir.jpg
20 Mayıs 2024

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopterin, Doğu Azerbaycan Eyaleti'nin Varzaqan bölgesi yakınlarında düşmesi, sadece İran içinde değil, bölgesel ve uluslararası düzeyde de önemli yankılar uyandırdı. Zorlu hava koşulları ve bölgenin coğrafi zorlukları, arama kurtarma çalışmalarını büyük ölçüde zorlaştırdı. Kazanın ardından İran devlet televizyonu, helikopterdeki hiç kimsenin kurtulamadığını duyurdu. Enkaz bölgesine 15 saatlik yoğun çalışma sonrasında ulaşılırken, Cumhurbaşkanı Reisi ile Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve İran lideri Hamaney'in Tebriz Temsilcisi Muhammed Ali Al-i Haşim'in de kazada hayatını kaybedenler arasında olduğu belirtildi. Ayrıca, Devrim Muhafızları Ordusu mensubu iki üst düzey askeri yetkili ve üç mürettebatın da yaşamını yitirdiği kaydedildi. Bu trajik olay, İran'ın iç politikasında derin etkiler yaratırken, bölgesel ilişkiler ve uluslararası arenada da ciddi yankılar uyandırabilir. 

Olayın ardından arama kurtarma çalışmaları hızla başlatıldı. Ancak gece saatlerinde operasyonlar, karanlık, sisli hava koşulları ve bölgenin dağlık yapısı nedeniyle aksadı. Helikopterin düştüğü düşünülen bölgede kar yağışı başladı ve sıcaklık -25 dereceye kadar düştü. İran, Türkiye'den gelen yardımlarla arama kurtarma çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye'nin gönderdiği Baykar üretimi Akıncı İHA'lar, helikopterin enkaz bölgesinin tespitinde önemli rol oynadı. Ayrıca, Türkiye'nin gece görüş helikopterleri ve uzman arama kurtarma ekipleri, İran'a destek sağladı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazası, sadece İran'ın iç politikası üzerinde değil, bölgesel ve uluslararası düzeyde de önemli etkilere yol açabilecek bir olaydır. Bu tür bir olay, İran'ın siyasi istikrarını sarsabilecek, bölgesel güç dengelerini etkileyebilecek ve uluslararası ilişkilerde önemli değişikliklere neden olabilecek potansiyele sahiptir. 

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümü ve iç politika üzerindeki etkileri 

İç Politika Üzerindeki Etkilere bakıldığında; Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümü, İran'da önemli bir siyasi boşluk yaratacaktır. Reisi, İran'ın muhafazakâr kanadının önemli bir figürü olarak biliniyordu. Onun kaybı, siyasi dengeleri sarsabilir ve yeni bir liderin belirlenmesi sürecinde iç politikada krizlere yol açabilir. İran'ın teokratik yapısında, güçlü liderlerin kaybı, rejimin içindeki farklı gruplar arasında güç mücadelesine neden olabilir. İran Anayasası gereği Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanı bir araya gelerek geçici bir hükümet kurmak zorunda kalacak. Bu geçici hükümetin oluşturulması ve 50 gün içinde yeni bir cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması gerekecek. Bu süreç, İran'da siyasi istikrarsızlığı artırabilir ve yeni bir liderin belirlenmesi sürecinde farklı siyasi gruplar arasında çatışmalara yol açabilir. İran'daki muhafazakâr ve reformist kanatlar arasındaki mücadeleyi daha da kızıştırabilir. Reformistlerin, bu durumu kendi lehlerine çevirmek için fırsat olarak görmesi muhtemeldir. Ancak, muhafazakâr kanadın da bu duruma karşı sert tepkiler vermesi beklenebilir. Bu durum, İran'da siyasi belirsizliği artırabilir ve rejimin geleceği üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. 

Bölgesel etkiler ve geleceğe yönelik beklentiler  

Bölgesel etkilere bakıldığında; Helikopter kazasının Doğu Azerbaycan Eyaleti'nde meydana gelmesi, Azerbaycan Cumhuriyeti ile ilişkiler üzerinde doğrudan etkiler yaratabilir. İran ve Azerbaycan arasındaki ilişkiler, zaman zaman gerginliklere sahne olmuştur. Reisi'nin ölümü, iki ülke arasındaki sınır bölgelerinde tansiyonu artırabilir ve bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı tetikleyebilir. Ayrıca, İran'daki istikrarsızlık, Azerbaycan'ın kendi iç politikası ve dış politikası üzerinde de etkiler yaratabilir. Türkiye'nin kazadan sonra hızlı bir şekilde arama kurtarma çalışmalarına katılması ve Akıncı İHA'ları kullanması, iki ülke arasındaki diplomatik ve askeri iş birliğinin derinliğini göstermektedir. Türkiye'nin bu yardımı, bölgedeki stratejik ortaklıkları ve insani yardım konusundaki kararlılığını pekiştirmiştir. Ancak, Reisi'nin ölümü, İran-Türkiye ilişkilerinde yeni dinamiklere yol açabilir ve bölgesel güvenlik konularında iş birliği veya rekabeti yeniden şekillendirebilir. İran, helikopter kazasının arkasında İsrail'in veya ABD'nin olabileceğine dair kanıt bulması halinde, bölgedeki gerilimler daha da artabilir. İran ve İsrail arasındaki ilişkiler zaten gergin ve bu tür bir gelişme, bölgedeki çatışma riskini artırabilir. Ayrıca, ABD'nin bölgedeki varlığı ve İsrail'e verdiği destek, İran tarafından tehdit olarak algılanabilir ve bu durum, Orta Doğu'da daha geniş çaplı bir çatışma riskini doğurabilir. İran, Şii Müslümanların nüfusunun yoğun olduğu bir ülke olarak, bölgedeki mezhepsel çatışmalarda önemli bir aktördür. Reisi'nin ölümü, İran'daki siyasi belirsizliği artırarak, bölgedeki mezhepsel gerilimleri de tetikleyebilir. Bu durum, özellikle Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerdeki Şii-Sünni çatışmalarını yeniden alevlendirebilir. 

Uluslararası reaksiyon ve stratejiler 

Olayın ardından Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetlerine ait bir C-17'nin Bakü'ye inmesi, uluslararası arenada dikkat çekti. Bu iniş, olayın uluslararası boyut kazanabileceği endişesini artırdı. ABD ve diğer büyük güçlerin, İran'daki bu tür istikrarsızlıkları kendi stratejik çıkarları doğrultusunda kullanma olasılığı bulunmaktadır. Bu durum, İran'ın uluslararası ilişkilerinde yeni dinamiklere yol açabilir. Helikopter kazasının ardından İran'ın arama kurtarma çalışmalarında yeterince başarılı olamaması, ülkenin uluslararası alandaki imajını olumsuz etkileyebilir. Kendi cumhurbaşkanını bile koruyamayan bir rejim olarak algılanması, İran'ın bölgedeki ve dünyadaki itibarını zedeleyebilir. Bu durum, İran'ın dış politikadaki manevra kabiliyetini kısıtlayabilir ve uluslararası ilişkilerde dezavantaj yaratabilir. 

Helikopterin Amerikan yapımı Bell 212 model olduğu öğrenildi. İran devlet medyası, kazaya yoğun sisin neden olduğunu duyurdu. İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, hem orduyu hem de Devrim Muhafızlarını seferber etti. Helikopter kazasının ardından İran, başarılı bir kriz yönetimi sergileyemedi. Cumhurbaşkanı Reisi ile beraberindeki üst düzey yetkililer kazada hayatını kaybetti. Bu kayıplar arasında Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Ali Haşim de bulunuyor. 

Sonuç olarak, İran'ın iç ve dış politikalarında derin etkiler yaratacak ve Orta Doğu'daki güç dengelerini yeniden tanımlayabilecek bir kriz olarak tarihe geçecektir. Bu tür olaylar, sadece İran'ı değil, tüm bölgeyi ve dünya siyasetini etkileyebilecek potansiyele sahiptir. İran'ın bu krizi nasıl yöneteceği ve uluslararası toplumun bu duruma nasıl tepki vereceği, önümüzdeki dönemin en kritik sorularından biri olacaktır. Orta Doğu’da Cumhurbaşkanı taşıyan bir helikopterin düşmesi gibi bir olay, sıradan bir kaza olarak değerlendirilemez. Bölgede yaşanan gelişmeler ve tarihi olaylar, bu tür trajedilere dair daha derin sebepler aramamızı gerektirir. Helikopter kazaları, özellikle siyasi liderleri taşıyorsa, hemen akıllara suikast ihtimallerini getirir. Bu olay, Orta Doğu’nun karmaşık ve çoğu zaman acımasız siyasi gerçekliklerinin bir yansıması olarak görülmelidir. Bu nedenle, bölgedeki her trajedi, dikkatle analiz edilmesi ve daha geniş bir perspektiften değerlendirilmesi gereken olaylardır.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.