Tarafsızlık, Korkuyu ve Sorumsuzluğu Örtbastır 

Doç. Dr. İbrahim Karataş, Gazze'deki insanlık dramı ve uluslararası tepkilere odaklanarak tarafsızlık ve vicdan konularını Fokus+ için kaleme aldı.
İbrahim Karatas.jpg
Tarafsızlık, Korkuyu ve Sorumsuzluğu Örtbastır 
30 Eylül 2024

Gazze’de son bir yıldır devam eden soykırım Gazze’de yaşamayanları da bir şekilde etkiliyor. Vicdan sahibi olanlar fiilen bir şey yapamasa da kalben kınarken, devletler ilişkilerini gözden geçiriyor. Örneğin Türkiye, İsrail ile ticareti keserek tarafını belli etti. Avrupa’da da İspanya ve İrlanda İsrail’e tavır koyarken nerdeyse tüm Güney Amerika ülkeleri ise Filistin’in arkasında durmaya devam ediyor. Ne var ki ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya gibi birçok ülke İsrail’den yana taraf olarak silah ve asker bile gönderip katliama ortak oluyor.   

Dünyada nerdeyse her ülke ve insan kendilerini doğrudan ilgilendirmeyen olaylarda insani saiklerle hareket edip taraf oluyor. Bazıları her ne kadar tarafsızız dese de aslında taraf olup sadece tarafını belli etmekten çekiniyorlar. Çünkü bazı vakalar hariç, hemen her vakada doğru ile yanlış apaçıktır.  

Gazze’deki insanlık dramı özelinde konuşmak gerekirse 100 yıldan fazladır devam eden bariz bir İsrail zulmü var. 7 Ekim’deki Hamas saldırısı, on yıllardır devam eden ve on binlerce insanın katline neden olan İsrail terörizmine ve işgaline verilen mecburi cevaplardan bir tanesidir. İşgalciye karşı koymak temel bir hak olduğu için o günkü saldırı meşrudur. Fakat meşruiyeti tanımayan İsrail, işgalini pekiştirmek için Gazze’yi yerle bir etmeye yeltendi ve Gazzelileri moloz yığınlarının altında bıraktı. Her ne kadar 41.000 insanın katledildiği söylense de sayı çok daha fazladır. Değişmeyen ve şüphe götürmeyen tek şey soykırımın dünyanın gözü önünde olduğudur.  

Ancak soykırıma rağmen bitaraf kalmanın daha iyi olacağını iddia edip Türk hükümetini suçlayan sesler duyuyoruz. Vicdandan mahrum bu zihniyete göre tarafsız kalmak Türkiye’nin çıkarına. Bu duruşun İsrail’e ve destekçilerine hoş görünmek dışında nasıl bir faydasının olacağı izaha muhtaç. Hem 7 Ekim öncesi mezkûr ülkelerle iyi geçinmenin bir faydası olmuş mu ki soykırıma sessiz kalarak kazançlı çıkılsın?  

İnsan olmanın gerekliliği ve sessizliğin bedeli 

Askeri bağlamda F-35 jetleri, Patriot füzeleri, dronelar, Eurofighter jetleri, tank motorları ve birçok yedek parça ilişkiler iyiyken (!) verilmemişti. Ambargocu ülkeler şu anda İsrail’le birlikte Müslüman bir toplumu yer yüzünden silip topraklarını işgal etmeye çalışırken hükümetten bu hengamda tarafsız kalması isteniyor. Oysaki taraf olmak öncelikle vicdani bir sorumluluk olup insan olmanın gereğidir. Katliama sessiz kalanlar (belgesellerde de görüleceği üzere) sadece hayvanlardır ve sessiz kalanlar da avlanan hayvanın sonundan kaçabilmiş değildir.   

Diğer yandan insanlığını rafa kaldırmış ülkelere karşı insanlık meziyetleriyle cevap vermekten daha güzel bir şey olamaz. Zulme ses çıkardığınızda insan olduğunuzu tüm dünyaya ilan etmiş olursunuz. Bundan elbette rahatsızlık duyacaklardır ve bedel ödetmeye çalışacaklardır. Fakat doğru tarafta durmak hep bedel ödetmiştir. Tarihsel olarak hep böyle olmuştur. Yine tarih göstermiştir ki haklılar ve haklının yanında duranlar hep muzaffer olmuşlardır.   

Türkiye malumdur ki Gazze’deki soykırımda birincil bir taraf bile değildir. Diğer bir deyişle savaşan bir taraf değildir. Sadece haksızlığa uğrayan tarafı tutuyor. Bunu bile çok görenler önce diğer ülkelere bakmalılar. Örneğin ABD, hiçbir çıkarı olmamasına rağmen İsrail’e sınırsız destek veriyor. İsrail’in yenildiğini görse bizzat savaşa bile girecektir. Almanya ve İngiltere gibi birçok ülke de İsrail’in yanında durarak taraflarını belli etmişlerdir. Bazı ülkeler haksızın safında dururken bizim ülkemizin haklının yanında taraf olması yanlış değildir. Bir yanlış varsa o da “tarafsız kalalım” diyenlerin tavrıdır.   

Sözde tarafsızlar neden tarafsız kalmak istiyor ve söyledikleri doğru mudur bunu biraz irdeleyelim. Hristiyan bir insani yardım sitesine göre, tarafsızlık bir erdem değil ahlaksızlıktır. Başka bir kaynakta ise der ki; Cehennemin en sıcak yerleri ahlaki çöküntünün olduğu zamanlarda tarafsız duranlara ayrılmıştır. İslami kaynaklar tarafsız kalmak isteyenler için daha ağır ifadeler kullanır.   

Vicdan, cesaret ve tarihin dersi 

Tarafsızlara göre taraf olmak yoktan düşman yaratmak demektir. Onlara göre tarafsız kalınırsa boş yere yeni düşman edinilmez. Peki böyle midir? Mesela İsrail ile dost muyuz? Ya da Amerika ile ilişkilerimiz ne düzeyde? Ya da Almanya ile. Mesela ABD YPG’ye Gazze’ye karşı susmadığımız için mi destek veriyor? Ambargo uygulamasının sebebi de Gazze mi? Sebep Gazze olmadığına göre ülkemiz kimseye yoktan düşmanlık beslemiyor. Tam tersi, zaten ülkemize düşmanlık besleyenlerin düşmanlık beslediği ötekilerle dayanışma içine giriliyor. Kaldı ki taraf olunan Gazzeliler, Müslümanlar ve mağdurlar. Meseleye daha derin bakılırsa tarafsızların vicdan gibi bir duyularının olmadığı ya da zayıf olduğu kanaatine varılabilir. Başı kesik bebekler bile nötr kalmaktan vazgeçirmiyorsa ciddi bir vicdan sorunu var demektir.   

Tarafsızlık ayrıca korkaklığın da alametidir. Gazze dışımızda olduğu için geçmişe dönüp Kurtuluş Savaşına bakalım. O günlerde de tarafsız kalalım diyen çoktu. Çünkü direniş olursa insanlar ölecek. Oysa birilerine göre direnilmezse Fransız, İngiliz ya da Amerikan mandası altında barış içinde yaşanırdı. Neyse ki cesurlar direniş gösterdi ve ülke düşmandan kurtulmuş oldu. Aksi halde bitaraflar sömürüyü barış olarak pazarlayacaklardı.   

Günümüzde de huzurunu bozmak istemeyenler benzer tavırlar içindeler.  Bu güruhun sinsi davranarak doğru politikaları eleştirip kendi korkaklıklarını ve hatta tarafgirliklerini örtbas etmeye çalıştıkları görülüyor. Mesela “Mavi Vatan yoktur” diyenler bu gruptandır. “Libya’da ne işimiz var?” diyenler de aynı zihniyettendir. Hatta, “Suriye’de ne işimiz var? Askerimiz Suriyeliler için ölüyor” diyenler de. Sözde barış isteyen bu kesimler askerimiz Suriye’den çekilir çekilmez PKK’nın terör devleti kuracağını ve İdlib’teki halkın da Türkiye’ye geleceğini bilmiyor olamazlar. Şayet bir gün Türk ordusu Suriye’den çıksa hükümeti terör devletinin kurulmasına göz yummak ve daha çok göç kabul etmekle suçlayacaklar. Dolayısıyla ne yapsanız yaranamayacaksınız. Çünkü tarafsız görünenler aslında ahlaksızlık yapıyorlar.   

Şunu da belirtmeli ki; taraf olmak sadece vicdanla ilgili bir tutum olmayıp aynı zamanda bir zorunluluktur. Cumhurbaşkanın Erdoğan, İsrail’in sırayla arz-ı mev’ud topraklarını ele geçirmek istediğini ve sıranın Türkiye’ye geleceğini söylediğinde cerbeze yapmadığının altını çizmek lazım. Mavi Marmara gibi barışçıl bir protestoda bile 10 vatandaşımızı katleden bir İsrail’le yakın vadede karşı karşıya gelme ihtimalimizi fark edemeyenleri TV’lere çıkarıp dış politika yorumlarını dinlemek zaman kaybıdır.   

Korkarız ki öyle bir gün geldiğinde İsrail’in niyetini anlamayıp bir de suçu hükümetin taraf oluşuna bağlayacaklardır. Bu durumda tarafsızlık biraz da zihin körlüğüdür denilebilir. Daha da kötüsü, bu insanlar savaş günlerinde savaşanların da zihnini bulandıracak ve boşa öldüklerini telkin etmeye çalışacaklardır. Dolayısıyla tarafsızlık bir ülke için iç tehdittir.   

Sonuç olarak yalanın, korkunun, görevden kaçmanın, acımasızlığın, haksızlığa taraf olmanın, ahlaksızlığın ve öngörüsüzlüğün mücessem hali olan bu duruşu benimseyenler zarar içindedirler ve etrafına zarar verirler. Onları uzak tutmak tek çözümdür.   

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.