Tebbun’un İkinci Dönemi: Türkiye-Cezayir İlişkilerinin Geleceği

Dr. Kaan Devecioğlu, Cezayir’de yeniden cumhurbaşkanı seçilen Tebbun’un Türkiye ile Cezayir arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirmeye yönelik beklenen hamlelerini Fokus+ için kaleme aldı.
Untitled-1.jpg Kaan Devecioğlu
Tebbun’un İkinci Dönemi Türkiye-Cezayir İlişkilerinin Geleceği
11 Eylül 2024

Cezayir cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun yüzde 94,65 oranıyla yeniden seçilmiştir. Bu sonuç Tebbun’un hem iç siyasetteki liderlik konumunu hem de uluslararası siyasetteki gücünü konsolide etmiştir. Tebbun’un yeniden seçilmesi, Türkiye ile Cezayir arasındaki stratejik işbirliği ve ilişkilerin geleceği açısından da zemin hazırlamaktadır. 

Türkiye ile Cezayir arasındaki ilişkiler tarihsel olarak Osmanlı dönemine kadar uzanırken bu bağlar günümüzde siyasi, ekonomik, güvenlik ve sosyo-kültürel alanlarda daha derin ve stratejik bir boyut kazandı. Tebbun yönetiminin özellikle enerji ve altyapı alanlarındaki projelere öncelik vermesi, Türkiye’nin Cezayir’deki yatırımları ve Türk firmalarının etkinliği için yeni fırsatlar sunmaktadır. Özellikle altyapı ve doğal kaynaklara dayalı işbirliği, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin temelini oluştururken savunma sanayi, teknoloji transferi ve terörle mücadele gibi güvenlik konuları da işbirliğinin diğer kritik unsurlarını teşkil etmektedir.

Tebbun’un ikinci dönemi, Türkiye’nin Afrika’da izlediği çok yönlü politikaların Cezayir ile daha da güçlenerek devam edeceği bir dönem olabilir; bu da Türkiye-Cezayir ilişkilerinin stratejik ortaklık düzeyine taşınmasını sağlayabilir.

7 eylül seçimleri ve ikinci Tebbun döneminin fırsatları ve zorlukları

Tebbun’un 7 Eylül’de gerçekleşen seçimde Abdulaali Hassani Şerif (yüzde 3,17) ve Yusuf Uşuşi (yüzde 2,16) olmak üzere iki ana rakibi bulunuyordu. Her iki aday da seçim sonuçlarının ardından usulsüzlük iddialarında bulunarak Cezayir Ulusal Bağımsız Seçim Otoritesi’nin (L’Autorité Nationale İndépendante Des Élections – ANIE) açıkladığı katılım oranlarını eleştirmişlerdir. Öyle ki Hassani’nin kampanya ekibi, bazı bölgelerde oyların toplu şekilde kullanıldığına ve seçim sonuçlarının yapay olarak arttırıldığına dair iddialarda bulunmuştur. Ancak ANIE, sürecin şeffaf olduğunu açıklamış ve herhangi bir manipülasyon olmadığına dair Cezayir halkına ve adaylara güvence vermiştir. 

Ayrıca seçimlere katılım oranı yaklaşık yüzde 48 olarak açıklanmıştır. Bu durum halkın büyük bir kesiminin seçim sürecine katılmayı tercih etmediğini göstermekte ve Cezayir toplumunun en az yarısının siyasete mesafeli bir tutuma sahip olduğuna işaret etmektedir. 

 

Diğer taraftan Cezayir ekonomisi, büyük ölçüde hidrokarbon kaynaklarına dayalıdır ve Avrupa’nın enerji arz güvenliğinde stratejik bir aktör konumundadır. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında enerji fiyatlarındaki artışlar, Cezayir’in stratejik önemini konsolide etmiştir. Enerji ihracatı, Cezayir’in dış gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturmakta ve ekonomik büyümenin en temel kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu durum ekonomik çeşitlendirmenin sınırlı kalmasına neden olmuş ve ülkeyi petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı kırılgan bir hâle getirmiştir. 

Cezayir, yaklaşık 50 milyonluk nüfusunun büyük bir kısmını gençlerin oluşturması ve devlet tarafından sağlanan destekler sayesinde yabancı yatırımcılar için cazip bir pazar hâline gelmiştir. Ancak bu yatırımların sürdürülebilir bir ekonomik büyümeye dönüşebilmesi için kapsamlı reformların hayata geçirilmesi ve ekonominin çeşitlendirilmesi gerekmektedir.

Tebbun’un ikinci döneminde ekonomik reformların hızlandırılması, işsizlikle mücadele ve yabancı yatırımın teşvik edilmesi, ülkenin uzun vadeli ekonomik istikrarı için kilit adımlar olacaktır. Bu bağlamda Tebbun’un karşılaşacağı başlıca zorluklarından biri ekonominin petrol ve doğal gaz dışındaki alanlarda çeşitlendirilerek nasıl büyüyeceğidir. 

Tebbun’un ikinci döneminde karşılaşacağı temel zorluklardan biri olan ekonomik çeşitlendirme hedefi, Türkiye ile Cezayir arasındaki işbirliğinde yeni fırsatların kapısını aralayabilir. Özellikle petrol ve doğal gaz dışındaki sektörlerde büyümenin sağlanması için iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın daha kapsamlı hâle gelmesi hem ekonomik hem de bölgesel dinamikler açısından kritik önemde olacaktır. Bu bağlamda, Tebbun’un ikinci döneminde Türkiye-Cezayir ilişkilerinde bu fırsatların nasıl gelişeceği daha ayrıntılı incelenmelidir. 

Tebbun’un ikinci dönemi ve Türkiye-Cezayir stratejik işbirliğinde yeni ufuklar

Günümüz Türkiye-Cezayir ilişkileri, Osmanlı Türkiyesi’nin bıraktığı tarihsel mirasın önemli bir temel oluşturduğu derin ve çok boyutlu bir işbirliği zeminine dayanmaktadır. Osmanlı’nın Kuzey Afrika’daki varlığı boyunca Cezayir ile kurduğu siyasi ve kültürel bağlar, bugün iki ülke arasında süregelen diplomatik ve sosyo-kültürel ilişkilerin köklerini oluşturmaktadır. Özellikle Osmanlı mirasının Cezayir’deki izleri, kültürel diplomasi alanında Türkiye’nin faaliyetlerini desteklerken Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar bu mirası canlı tutarak kültürel bağları güçlendirmektedir. 

Ayrıca, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) tarafından yürütülen Türkiye Bursları ve benzeri programlarla Cezayirli gençlerin Türkiye’de eğitim alması, iki ülkenin ortak tarihine dayanan ilişkileri güçlendirmektedir. Bu tarihsel bağlar, Türkiye’nin Cezayir ile yürüttüğü stratejik ortaklığı güçlendiren önemli bir kültürel zemin sunarken iki ülkenin siyasi ve ekonomik ilişkilerinin gelişmesine de katkıda bulunmaktadır.  

 

Günümüzde Türkiye’nin Afrika politikasında merkezi bir yer tutan Cezayir, Türkiye için Akdeniz’deki enerji güvenliği ve özellikle Kuzey ve Batı Afrika politikası bağlamında stratejik bir ortaktır. Özellikle 2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cezayir’e yaptığı ziyaret, ilişkilerde yeni bir dönüm noktası olmuştur. 2022 yılında ise Tebbun, Türkiye’yi ziyaret etmiş ve iki ülke arasında 15 farklı alanda anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaların da katkısıyla Türkiye, Cezayir’in bölgesel güvenlik ve istikrar konularındaki girişimlerine destek vermektedir ve iki ülke arasında düzenli olarak üst düzey görüşmeler yapılmaktadır. Bu bağlamda Tebbun’un ikinci döneminde de Türkiye ile Cezayir arasındaki ilişkiler güçlenerek devam edecektir.  

Türkiye ile Cezayir arasındaki ekonomik ilişkiler son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. Türkiye ile Cezayir arasındaki ticaret hacmi 2020 yılında yaklaşık 1,9 milyar ABD doları iken 2023 yılında 3,8 milyar ABD dolarına yükselmiştir. 

Türkiye, Cezayir’in en büyük dış ticaret ortaklarından biridir ve Türk şirketleri Cezayir’de önemli projelere imza atmaktadır. Türkiye’nin Cezayir’e yaptığı yatırımlar özellikle inşaat, enerji ve sanayi sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. Ayrıca Türk enerji şirketleri, Cezayir’in petrol ve doğal gaz kaynaklarının işletilmesine katkı sunmaktadır. Bu bağlamda, enerji işbirliği, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin temel taşlarından biridir. Bununla birlikte 2022 yılında yapılan anlaşmalar, Türkiye’nin Cezayir’deki doğal gaz ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırma amacını taşımaktadır. Türk müteahhitlik firmaları, Cezayir’deki büyük çaplı projelerle ön plana çıkmaktadır. Cezayir’deki Türk yatırımları özellikle tekstil, otomotiv ve inşaat sektörlerinde de genişlemektedir. 2023 yılı itibarıyla Türk firmalarının Cezayir’deki toplam yatırım tutarı 5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.

 

Ekonomik ilişkilerin yanı sıra iki ülke arasında güvenlik alanında işbirliği de önemli bir boyuta sahiptir. İki ülke terörle mücadele, sınır güvenliği ve bölgesel güvenlik konularında işbirliği yapmaktadır. Kuzey Afrika’nın güvenlik dinamikleri, özellikle Libya’daki istikrarsızlık ve Sahel bölgesindeki terör tehdidi, Türkiye ile Cezayir arasındaki askerî ve güvenlik işbirliğini daha da önemli hâle getirmiştir. 

Ayrıca iki ülke arasındaki askerî işbirliği, savunma sanayi ürünleri tedariki ve ortak tatbikatlarla da desteklenmektedir. Türkiye, Cezayir’e savunma sanayi alanında teknoloji transferi sağlamayı hedeflemektedir. Bu bağlamda Türk savunma şirketleri, Cezayir’e çeşitli askerî araçlar ve savunma sistemleri ihraç etmektedir. Örneğin, SIPRI verilerine göre Türkiye, 2022 yılında 6 Aksungur ve 2023 yılında 12 Anka SİHA satışı gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla Cezayir’deki seçim sonucu, Türkiye-Cezayir ilişkileri açısından olumlu bir çerçeve sunarken Türkiye’nin Afrika’da izlediği çok yönlü politikanın devamı niteliğinde daha güçlü ve stratejik bir ortaklığın önünü açabilir.  

Sonuç olarak Cezayir cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları ve Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un yeniden seçilmesi, Türkiye-Cezayir ilişkilerinin geleceği açısından stratejik bir döneme işaret ediyor. Tebbun’un ikinci döneminde iki ülke arasındaki işbirliği, özellikle enerji, altyapı, savunma sanayi ve kültürel diplomasi alanlarında derinleşme potansiyeline sahiptir. 

Türkiye’nin Cezayir’deki ekonomik yatırımları, özellikle altyapı, enerji ve sanayi sektörlerindeki Türk şirketlerinin faaliyetleri, Cezayir’in ekonomik büyüme hedefleriyle paralel ilerleyebilir. Aynı zamanda, Türkiye’nin bölgesel güvenlik ve savunma sanayi alanındaki işbirliği, Cezayir’in Kuzey Afrika ve Sahel’deki güvenlik tehditlerine karşı stratejik çıkarlarını destekleyecektir. Tebbun’un ekonomi odaklı reform planları ve Türkiye’nin bölgesel politikaları, iki ülkenin ortak çıkarlarına hizmet eden uzun vadeli bir stratejik ortaklığı daha da güçlendirebilir. Dolayısıyla Cezayir’deki seçim sonuçları, Türkiye ile Cezayir arasındaki mevcut işbirliğinin daha geniş bir çerçevede devam ederek iki ülke arasındaki ilişkilerin siyasi, ekonomik ve güvenlik boyutunda konsolide olacağı bir döneme işaret etmektedir.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.