Gazze’de Olanlar Arap-İsrail Normalleşmesine Ket Vuruyor

Filistin’de yaşanan son gelişmeler, Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşme sürecini etkiliyor. Bazı ülkeler Filistin’in yanında dururken, bazıları ise sessizliğini koruyor.
Gazze’de Olanlar Arap-İsrail Normalleşmesine Ket Vuruyor
8 Şubat 2024

Orta Doğu’da büyük yankı uyandıran Aksa Tufanı operasyonu ile Filistin direnişçileri, Gazze Şeridi çevresindeki Yahudi yerleşimlerine sızarak yüzlerce İsrailli askeri öldürerek birçok sivil ve askeri esir aldı.   

İsrail ise buna, Gazze Şeridi’ndeki sivilleri hedef alan şiddetli bir saldırıyla karşılık verdi. Öte yandan bölgedeki elektriği ve suyu keserek hiçbir temel yardımın girmesine müsaade etmeyeceğini bildirdi.   

Bu olayların hemen öncesinde Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme hareketleri başlamıştı.    

İbrahim Anlaşmaları   

İbrahim Anlaşmaları adıyla bilinen dört anlaşma, Trump yönetiminin son günlerinde Amerika himayesinde Arap ülkeleri ve İsrail arasında normalleşme projesi çerçevesinde imzalandı.  

BAE İsrail ile normalleşmeyi ilan eden ilk ülkeydi. Ardından Bahreyn de duyurdu ve iki ülke 15 Eylül 2020’de İsrail ile İbrahim Anlaşması’nı imzaladı. Bunu, 23 Ekim’de Sudan ve 20 Aralık’ta da Fas takip etti.   

Mısır, 1979’da İsrail ile Camp David Sözleşmesi’ni; Ürdün, 1994’te İsrail-Ürdün Barış Antlaşması’nı imzaladı. Öte yandan Fas da aynı sene İsrail’in Rabat'ta bir iletişim bürosu açmasıyla dolaylı olarak İsrail'i tanımış oldu. Ancak 2000 yılında İkinci intifada İsrail’in şiddetli tutumları nedeniyle diplomatik ilişkilerini kesme kararı alarak iletişim bürosunu kapattı.   

Arap devletlerinin tutumu  

Suudi Dışişleri Bakanlığı Aksa Tufanı operasyonunun başlamasının ardından Filistinliler ve İsrailliler arasındaki tansiyonun derhal düşürülmesi gerektiğini belirtti. Öte yandan işgalin devam etmesi ve Filistin halkının haklarından yoksun bırakılması halinde, durumun çok daha kötüye gideceği yönüne uyarıda bulundu.  

Katar Dışişleri ise yükselen gerilimin sona erdirilmesi ve en yüksek düzeyde sakinliğin sağlanmasını isteyen bir bildiri yayınladı. İsrail'i, Filistin halkının haklarını sürekli olarak ihlal ettiği için yaşananların sorumlusu olarak suçladı. Uluslararası toplumu, İsrail'in Filistin halkına yönelik ihlallerini sona erdirmesi için destek olmaya çağırdı.  

Tunus, Irak, Cezayir ve Kuveyt de Filistin halkının yanında olduklarını duyurdu.  

Öte yandan Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Ürdün; Filistin ve İsrail taraflarına tansiyonun düşürülmesi konusunda söylemde bulundu.   

Umman, Bahreyn ve Fas da Filistinlilerin bir devlet kurma hakları olduğunu vurguladı ve iki devlete çözüm üzerinde çalışma çağrısında bulundu.    

Müslüman halkların sesi  

Aksa Tufanı’nın ardından gerçekleşen olaylar Arap ve İslam dünyasında büyük bir tepkiye neden oldu. Ürdün, Yemen, Lübnan ve Türkiye gibi birçok ülkede Filistin'i destekleyen gösteriler çoğalırken Batı ülkelerinde de Arap ve Müslüman topluluklar tarafından protestolar düzenlendi.   

Sosyal medya platformları Filistin halkının öldürülmesi, sürgün edilmesi ve temel yaşam koşullarından mahrum bırakılması gibi olaylara karşı yaygın destek kampanyalarına tanık oldu.   

Durumun karışıklığı normalleşmeyi engelliyor   

Filistin'deki son gelişmelere karşı Arap ülkelerinden farklı açıklamalar geldi. Bazı ülkeler Filistin halkının yanında tam bir dayanışma sergileyerek Filistin'in topraklarını savunma hakkına destek verdi. Diğer ülkeler ise daha diplomatik bir dil kullanarak her iki tarafı da tansiyonu düşürmeye çağırdı. Genel anlamda Arap ülkeleri Filistinlilerin haklarına vurgu yaparak adil bir çözüm bulunması gerektiğini ve uluslararası toplumdan iki devletli çözüm üzerinde çalışmasını talep etti.  

Aksa Tufanı operasyonu ve bunu takip eden olaylar, Suudi Arabistan'ın İsrail ile normalleşmeye doğru ilerlediği bir dönemde meydana geldi. Prens Muhammed bin Selman, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısına katılmak üzereyken Fox’a verdiği bir röportajda; Suudi Arabistan'ın her geçen gün İsrail ile daha fazla normalleşmeye yaklaştığını söylemişti.   

Orta Doğu uzmanı Mehmet Rakipoğlu, Gazze Fırtınası operasyonunun normalleşme sürecine olumsuz etki ettiğini düşünüyor ve Suudi Arabistan'ın normalleşmeyi uzun bir süre erteleyeceğini öngörüyor. Öte yandan normalleşme hakkında bir görüş belirtmeyen ülkelerin de en az bir yıl boyunca bu konudaki sessizliklerini sürdüreceklerini tahmin ediyor.  

Araştırmacı Betül Akkaş, Arap halklarının normalleşme sürecine büyük ölçüde karşı olduğunu ve anlaşmanın Filistin halkına fayda sağlayacağı tarafında duran ülkelerin açıklamalarının aksine, son olayların bu düşüncenin tam tersini gösterdiğini ifade etti. Bu da normalleşme sürecini olumsuz etkileyecek ve Orta Doğu'da barış süreci olarak sunulan bu anlaşmaların itibarını zedeleyecektir.   

Akkaş ayrıca, normalleşme yolunda ilerleyen ülkelerin geri adım atabileceğini düşünüyor. Bu, Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt Dışişleri Bakanlıklarının açıklamalarında açıkça görülmektedir. Arap ülkeleri, normalleşme politikalarını Filistinlilere hizmet edecek şekilde inşa etmeye çalışıyorlar, ancak son olaylar Filistinlilerin haklarını elde etme seçeneklerinin zorlaştığını ve İsrail'in onlara yönelik şiddet eylemlerini sürdürme niyetini teyit ettiğini göstermektedir.