Sisi ve Erdoğan Görüşmesinde Ele Alınacak Önemli Gündem Maddeleri Neler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi arasında yapılması planlanan görüşmeye çok az zaman kalırken, liderlerin iki ülke arasındaki meselelerden, bölge gündemine ve Gazze'ye kadar pek çok konuyu masaya yatırması bekleniyor.
Sisi ve Erdoğan Görüşmesinde Ele Alınacak Önemli Gündem Maddeleri Neler
31 Ağustos 2024

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkeyi ilk kez ziyaret edecek olan Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Es-Sisi ile 4 Eylül’de Beştepe’de görüşecek. İki liderin görüşmesinde, taraflar için kriz oluşturan ikili meselelerin yanı sıra Gazze başta olmak üzere bazı bölgesel konuların başlıca gündem maddesi olması bekleniyor.

2003 yılında gerginleşen iki ülke arasında ilişkiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Şubat’ta gerçekleştirdiği Kahire ziyaretiyle yeni bir döneme girdi.

Fokus Plus’ın Al-Araby Al-Jadeed gazetesinden aktardığı habere göre iki lider, her iki ülkeden 10’ar bakanın katılacağı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısına da başkanlık edecek.  

Sisi’nin ziyareti sırasında, Mısır-Türkiye arasında başta ekonomik ve askeri ilişkiler olmak üzere ikili ilişkiler ve ortak askeri sanayileşmeye yönelik anlaşmaların imzalanması bekleniyor.

İmzalanacak anlaşmalar arasında, silahlı gruplarla mücadelede büyük stratejik önemi olan ve Mısır’ın bir süredir Türkiye’den almak istediği Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracının (SİHA) teslimi ve ortak üretimi de yer alıyor.

Erdoğan ve Sisi’yi bekleyen konular

Sisi’ye ziyareti sırasında başta sıvılaştırılmış doğalgaz, yenilenebilir enerji, madencilik, sağlık, eğitim, turizm, savunma sanayii ve enerji alanlarında faaliyet gösteren Mısırlı iş insanlarından oluşan geniş bir heyet eşlik ediyor.

Erdoğan ve Sisi, 14 Şubat’ta Kahire’de yaptıkları görüşmelerde, iki ülkenin ticaret hacmini 5 yıl içinde 15 milyar dolar düzeyine çıkartma hedeflerini ifade etmişti.

Sisi ile Erdoğan arasında Ankara’da yapılacak zirvede, Doğu Akdeniz krizi, deniz sınırlarının çizilmesi ve Libya gibi diğer hassas konuların yanı sıra İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını durdurmak ve ateşkese varmak için atılabilecek ortak adımlar başta olmak üzere pek çok bölgesel konunun da ele alınması bekleniyor.

Zirvede, Mısır ve Etiyopya arasında soruna neden olan Nahda Barajı (Rönesans) konusu ve Ankara’nın bununla bağlantılı Nil suyu krizinde Kahire adına Addis Ababa ile yürüttüğü arabuluculuk hakkında da görüşülecek.

Ayrıca Mısır’ın, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi başta olmak üzere Doğu Akdeniz ülkeleriyle Türkiye adına yürüttüğü arabuluculuğun yanı sıra Sudan ve Somali krizlerinde iki tarafın yürüttüğü ortak arabuluculuk konusu da ele alınacak.

Mısır’ın eski Ankara Büyükelçisi Abdurrahman Salah, zirvenin söz konusu krizleri sona erdirme olasılığıyla ilgili olarak Al-Araby Al-Jadeed gazetesine şunları söyledi:

“Aralarındaki bölgesel anlayışın birçok bölgesel sorunun çözülmesine yol açacağı göz önüne alındığında, Ortadoğu’daki bu iki büyük ülke bunu başarabilir.”

Salah, toplamda yaklaşık 200 nüfusa sahip Mısır ve Türkiye’nin, Orta Doğu’nun nüfus açısından en büyük iki ülkesi olması nedeniyle büyük bir stratejik büyüklüğe sahip olduklarının altını çizdi.

İki ülke arasındaki uzlaşmanın birçok faktörden kaynaklandığını belirten Salah, şu ifadelerle açıklamasını sürdürdü:

“Bunlardan ilki, Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’a yönelik politikasından geri adım atmasıydı. Bu geri adım, Riyad ve Abu Dabi ile ilişkilerini önemli ölçüde geliştiren pragmatizm fikriyle yapıldı. Çünkü ekonomik kriz yaşayan ülkede yatırımlara ihtiyacı vardı.”

Türkiye’nin şimdi de Mısır ile aynı yolu izlediğini öne süren Salah, “Bugün bu uzlaşmayı mümkün kılacak pek çok unsurun bir araya geldiğine inanıyorum. Bu uzlaşı, ikili meselelere ek olarak bölgesel krizlerin çözümünde de mümkün ve etkilidir” dedi.

Salah, 2013’te ilişkilerde yaşanan kopuşun ardından iki ülke arasındaki ticaret gibi ortak çıkarların devam ettiğini belirterek ayrıca şunları ekledi:

“Ticaret sadece devam etmekle kalmadı, iki katına çıktı. 2013’te ticaret dengesi 5 milyar dolara ulaşırken, geçen yıl 10 milyar dolara yaklaştı.”

Mısır-Türkiye uzlaşmasına yönelik temellerin atılmasında önemli bir rol oynayan Salah, ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel meselelerle ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:

“Mısır ve Türkiye çeşitli düzeylerde arabuluculuk rolü oynayabilir. Mısır, Doğu Akdeniz’deki deniz sınırı krizine ilişkin Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki anlaşmazlığın çözümünde yer alabilir, Türkiye de Nil Havzası başta olmak üzere Afrika Boynuzu krizlerinin çözümünde rol oynayabilir.”

Bu bağlamda, Mısır ve Türkiye Dışişleri Bakanlarının Kahire’de yaptığı toplantıya atıfta bulunan Salah, “Nahda Barajı krizi ve Somali sorununu çözmek için çaba harcama konusunda mutabık kaldılar. İki taraf da Somali’yi bölmenin değil birleştirmenin önemini vurguladı” diye konuştu.

Deniz sınırları

Salah, Doğu Akdeniz’de Osmanlı’yla bağlantılı tarihi iddialara son vermekten çok uzak bir çözüm fırsatı olduğunu söyledi.

Mısır’ın, Yunanistan ile deniz sınırlarının çizilmesinde olduğu gibi bu alanda deneyim sağladığını vurgulayan Salah, “Mısır-Yunanistan sınır anlaşmasında Türk çıkarlarını rahatsız etmemek için Türk sahillerine yakın alanların dahil edilmemesine özen gösterildi” dedi.

Lübnan ile İsrail arasında diplomatik ilişkiler bulunmamasına rağmen, deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda varılan çözümde bir başka model daha olduğunu belirtti.

Tarihi haklar meselesi ve diğerleri dışında, tüm Doğu Akdeniz ülkelerinin gazdan pay almasına olanak sağlayacak şekilde, bazı alanlarda yapılabilecek anlaşmalar da olduğunu dile getiren Salah, açıklamasına şöyle devam etti:

“Libya’daki sorunun çözülmesi bunda büyük rol oynayabilir. Mısır-Türkiye anlaşması ve Libya’nın doğu ve batısındaki taraflarca seçimleri yürütecek ve serveti adil bir şekilde dağıtacak tek bir merkezi hükümetin kurulmasının teşvik edilmesi yoluyla bu yapılabilir.”

Mısır ile Türkiye arasındaki askeri iş birliğine ve bunun Sisi-Erdoğan zirvesiyle geliştirilmesi ihtimaline değinen Salah, Bayraktar SİHA’nın alım süreciyle ilgili iki ülke arasında anlaşma olduğunu ve buna göre iki ülkede ortak üretim gerçekleştirileceğini vurguladı.

Salah, “İki ülke, her iki taraftan 10’ar bakanın katılacağı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı düzenleyecek ve bu toplantıda sadece ikili konular değil, diğer bölgesel konular da tartışılacak” diye ekledi.

Başbakanlık eski Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Cahit Tuz ise, Mısır ile Türkiye arasında 10 yıldır tamamen kopmuş olan ilişkilerin normalleşme sürecini “son derece önemli” olarak nitelendirdi.

Al-Araby Al-Jadeed’e konuyla ilişkin açıklama yapan Tuz, sorunların büyük ve zor olması nedeniyle, Sisi’nin ziyaretinin iki ülke arasındaki sorunların tamamen çözülmesi anlamına gelmediğini söyledi.

Tuz, bu sorunları çözmek için uzun bir zaman, güçlü bir irade ve ilişkilerde sürekliliğin gerekli olduğunu da ekledi.

Deniz sınırlarının çizilmesi, Libya, Mısır muhalefetinin Türkiye’deki varlığı ve Fetö örgütünden birçok kişinin Mısır’da olması gibi birçok zor konuya dikkat çeken Tuz, bunların tamamen çözümünün uzun süre gerektirdiğini vurguladı.

Doğu Akdeniz ve Nil meselesinin iki taraf arasındaki ilişkilerde üçüncü ve dördüncü aşamada yer aldığını dile getiren Tuz, “Türkiye, Nil konusunda Mısır lehine olumlu bir konumda çünkü konuyla ilgili ülkeler üzerinde güçlü bir etkiye sahip” dedi.

Tuz açıklamasının sonunda, “Ancak bu ziyarette derinlemesine bir tartışma beklemiyorum, sadece bu konularda fikir alışverişinde bulunulacağını düşünüyorum” ifadelerini de kullandı.