7 Ekim Sonrası Gazze'ye İlk Gidenlerdendi: Fokus+ Gazze Özel Röportajı

7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırıları, binlerce Filistinliyi evlerini terk etmeye zorladı. Savaşın yaralarını sarmaya çalışan yardım kuruluşları ise Gazzelilerin insani ihtiyaçlarını karşılamak için çabasını sürdürüyor.

Global Empowerment Mission’ın MENA Koordinatörü Ayça Aydın, Gazze’deki durumu ve yaşadıklarını Fokus+’a verdiği röportajda anlattı.  

“Yardım faaliyetleri ve hediye dayanışmaları yürüten bir çocukların ablasıyım” 

Uzun ve yorucu bir yoldan geldiniz. Biz sizi ve çalışmalarınızı bir süredir takip ediyoruz ancak tanımayanlar için sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 

“Ayça Aydın ben, uluslararası bir yardım kuruluşu olan Global Empowerment Mission’ın MENA bölgesinde sağ koordinatörüyüm. Aslında bireysel olarak 2011’den beri sürekli insani yardım faaliyetleri ve hediye dayanışmaları yürüten bir çocukların ablasıyım aslında. Ancak Hatay ve Maraş bölgesindeki yıkıcı depremden sonrasında yüzde yüz gönüllü olarak evimden ayrılmışken depremden bir hafta sonrasında bahsettiğim uluslararası kuruluşuyla tanıştım ve bana çok büyük kapılar açıldı insanlara yardım etmek için, çocuklara sarılmak için daha fazla fırsatım oldu. Bu sene içerisinde Afganistan’da, Libya’da, Fas’ta, Mısır’da, Filistin’de ve Türkiye’nin neredeyse 11 ilinin tamamında ve Suriye’de insani yardım faaliyetleri yürüttüm ve yürütmeye devam ediyorum.” 

“Kafamın üstünde dronlar ve savaş uçakları geçerken çocuklara sarıldım” 

Birçok farklı ülkede, şehirde yardım faaliyetlerinde bulundunuz ancak Gazze bunlardan farklı olarak herkesin giremediği bir yer. Gazze’ye giriş sürecinizi bize anlatır mısınız? 

“Gazze benim içinde aslında gittiğim tüm bölgeler içerisinde oldukça önemli bir yere sahip. Çünkü benim ilk, savaş insani yardım tecrübemdi. Ömrümde ilk defa kafamın üstünde dronlar ve savaş uçakları geçerken çocuklara sarıldım. Bu benim için ilginç bir tecrübeydi açıkçası. Bölgeye giriş tabii ki savaş şartları aktif bir şekilde devam ettiği için oldukça sıkıntılı. Bunun için uluslararası yardım personellerinin, uluslararası platformlarda başvurularını yapıp gerekli izinleri alması gerekiyor. Bu yüzden izin süreci tamamlandıktan sonra izinlerinizin listelendiği belli gruplar var, listeler yayınlanıyor ve bu listeler nezdinde artık Refah Kapısı üzerinden Filistin’e girebileceğiniz belgeleniyor, duyuruluyor. Buna göre de Refah Kapısı’nı kullanarak Filistin’in içerisine giriş yapabiliyorsunuz. Burada yaklaşık bir 10-12 adet farklı kontrol noktasından geçmeniz gerekiyor.”  

“Bölgeye yaklaştığınızda patlamaların şiddeti sayısı giderek artıyor” 

Gazze’deki hangi beldelere gittiniz, nereleri ziyaret ettiniz? 

“Benim gittiğim dönemde, Kuzey kısım; hatta hala ne yazık ki o şekilde kuzey bölüm oldukça zor bir durumda ve hala aktif saldırılar devam ediyor. Güney Filistin şu an güvenli bölge olarak belirtiliyor ve siviller güney bölgeye gitmeleriyle ilgili sürekli bir telkin alıyorlar ve güney bölgede konumlanıyorlar. Güney bölge dediğimiz kısım Refah kısmını içeren bölüm. Biz Wadi Gaza ve Deyr El Balah denilen orta Filistin bölgesine kadar  gittik. Özellikle Wadi Rum dediğimiz bölüm, kuzey bölüme biraz yakın. Zaten bölgeye yaklaştığınızda patlamaların şiddeti, drone sayısı, savaş uçaklarının sayısı giderek artıyor. O bölgeye ulaşmanız için özel izinler almanız gerekiyor, özel izinler nezdinde insani yardım faaliyetleri yürütülüyor. Ben döndükten sonra ekibimiz kuzey bölümde de faaliyet gösterdiler ve insani yardım malzemelerinin dağıtımı sağlandı.” 

“O gelen son tır, onların hayatta kalmaları için son tır” 

Kuzey bölgede savaşın devam ettiğini biliyoruz. Güneye taşınacak, taşınmayacak gibi konular gündemde. Kuzey bölgede savaş devam ederken yardım faaliyetleri nasıl yürütülüyor? Çünkü orada bir savaş var, size özel bir alan mı açılıyor; ‘buradan gidebilirsiniz, bu koridoru kullanabilirsiniz’ mi deniliyor, bu süreç nasıl işliyor? 

“Bu süreci aslında Birleşmiş Milletlerle yönetmeniz gerekiyor içeride. Bunun için özel izinler veriliyor. Rotanızı paylaşıyorsunuz ve rotanız nezdinde izinler geliyor. Hatta götürdüğünüz insani yardım malzemesinin muhteviyatı da inceleniyor ve gerekli kontrollerden geçirildikten sonra bu malzemeleri sevk edebiliyorsunuz. Ayrıca şöyle bir durum daha var, kuzeye gittikçe; savaş 6 aydır devam ediyor, insanlar da artık umutsuz ve çaresizler. O gelen son tır, onların hayatta kalmaları için son tır; çocuğunu doyurabilmesi için son un çuvalı, evladına su içirebilmek için son su şişesi ve insanlar gerginler. O haberlerde, televizyonlarda gördüğümüz, insanların araçlara saldırmalarını eleştirenler vesaire, bu çok normal bizim için. Çünkü inanlar gerçekten çok umutsuzlar. Tabii ki bu insani yardım personelinin hem işini zorlaştıran, hem de aynı zamanda tehlike doğuran bir şey. Çünkü bu karmaşanın içinde insanlar birbirlerine zarar veriyorlar. Bunu da tamamen koordine edebilmek için, tamamen izinler alınıyor; her şey yüzde yüz kontrollü bir şekilde ilerliyor. Hangi tırın hangi rotadan gidip, hangi bölgeye gideceği; hangi bölgede, hangi kurumun faaliyet göstereceği belirli olarak devam ediliyor faaliyetlere.   

Uluslararası bir yardım kuruluşu olan Global Empowerment Mission'ın MENA Koordinatörü olan Ayça Aydın’ın Gazze’de yaşadıklarını anlattığı özel röportajın devamı için  Fokus+ YouTube kanlını ziyaret edebilirsiniz.