Gazze'den Dönen Türk Doktor: Kardeşim Öldürülüyorken Ben Burada Duramazdım

Uluslararası insani yardım dernekleri ile Gazze’ye giden Dr. Taner Kamacı, savaşın ortasında yaralılara umut oldu. Fokus+’a konuşan Kamacı, yaşadıklarını ve yardım etme arzusunu anlattı.
Fokus+
Gazze'den Dönen Türk Doktor Kardeşim Öldürülüyorken Ben Burada Duramazdım
16 Ağustos 2024

Gazze’ye gönüllü olarak giden ve oradaki insanlara tıbbi yardım sağlayan Dr. Taner Kamacı, yaşadıklarını Fokus+’a anlattı. Kamacı’nın Gazze’ye gitme kararını etkileyen şey, bölgedeki insanlara yardım etme arzusuydu. Uluslararası bir insani yardım derneği ve Avrupa Filistinli Hekimler Derneği’nin desteğiyle Gazze’ye giden Kamacı, yaklaşık üç hafta boyunca savaşın yaralarını sarmaya çalıştı. 

Gazze’ye girişinde herhangi bir sorun yaşamadığını belirten Kamacı, Mısır, Birleşmiş Milletler ve İsrail tarafından gerekli onayların alındığını ifade etti. Gazze’de geçirdiği süre zarfında, bombardımandan yaralanan ve enkaz altında kalan sivillerin, aralarında çocukların da bulunduğu kişilerin ameliyatlarını gerçekleştirdi.  


“Acaba oraya gitme, oradaki yaraları sarma anlamında bir yol olabilir mi?” 

Gazze’ye gitmeye nasıl karar verdiniz? 

“Gazze’ye aslında savaşın başından beri, insanlık dramını gördükten beri, oradaki insanları çektiği acıları, sıkıntıları gördükten beri; bir fırsat olsa da gitsek, oradakilere yardım etsek, elimizden ne geliyorsa, diye hep zaten içimizden geçerdi. Savaşın başından beri bizim de hayatımız değişti tamamen. Önceki rutinlerimiz de değişti. Birçok yürüyüşe katıldık, hekimler olarak sessiz yürüyüşler yaptık. Tüm Türkiye genelinde sessiz hekim yürüyüşlerini Diyarbakır’da yaptık. Arkadaşlarımızla sosyal medyada paylaşımlar yaptık. Boykota hem kendimiz katıldık hem de insanları teşvik ettik.  Bunları yaparken bir yandan da, acaba oraya gitme, oradaki yaraları sarma anlamında bir yol olabilir mi diye araştırıyorduk. Böyle bir fırsat önümüze çıktı. Uluslararası bir insani yardım derneği, Rahma İnsani Yardım Derneği ve Avrupa Filistinli Hekimler Derneği var. Bunların ortak bir sağlık ekibi oluşturup gönderdiklerini öğrenince, daha doğrusu hekime ihtiyaç olduğunu öğrenince hemen talebimizi ilettik biz de. Talepler alınıp, onay alındıktan sonra bir ekip oluşturuldu ve o şekilde 18 Mart’ta, 27’sinde ben Türkiye’den ayrıldım. Türkiye’den sadece ben vardım. Avrupa’dan, Amerika’dan gelen diğer hekim arkadaşlarla Mısır’da buluşup, o şekilde 18 Mart’ta Gazze’ye girmiş olduk.” 


“6 saatte geçmemiz gerekirken, bizim 16-17 saat sürdü” 

Gazze’ye girişte sorun yaşadığınız mı? 

“Yok, öncesinde çünkü haberleri vardı bizim geleceğimizden. Yani bu planlanmış bir şeydi. Mısır’ında haberi vardı, Birleşmiş Milletler’in de haberi vardı, İsrail’inde haberi vardı. Önceden onaylanmış bir şey olduğu için bize bir sıkıntı çıkarmadılar. Tabii ki gidişimiz normalliğin üzerinde oldu. Normalde Kahire’den Refah’a 5 saat süren bir yol var. Sınır kapısında da 1 saat diyelim sürsün. 6 saatte normalde geçmemiz gerekirken, bizim 16-17 saat sürdü. Yani Kahire’den Gazze’ye girişimiz; her yarım saatte bir kontrol noktası var Mısır’da, her seferinde bütün pasaportlar toplanıyor, inceleniyor. Her yarım saatte bir aynı şeye tekrar neden bakılıyor bilmiyorum ama buna sıkıntı derseniz böyle bir şey oldu. Yoksa bize herhangi bir sıkıntı çıkarmadılar önceden onay aldığımız için.” 


“Bireysel olarak giderse kimse giremez oradan şu şartlarda” 

Uluslararası kurumlar dışında bireysel olarak Gazze’ye girmek mümkün mü? 

“Ülkeler olarak da girebiliyorlar ki biz orada gördük.  Dediğim gibi uluslararası bir organizasyonla  gittik ama aynı gün Malezya’dan gelen bir sağlık ekibi vardı. Endonezya’dan gelen bir sağlık ekibi vardı. Sadece bütün ekip o ülkeden gelmiş. Demek ki onlarda öncesinde Mısır’la veya İsrail’le konuşup bunu kabul ettirebilmişler. Dolayısıyla ekipler bizimle aynı gün girdiler Gazze’ye. Biz farklı bir hastaneye gittik, onlar farklı bir hastaneye gittiler. Bireysel olarak kalkıp giderse kimse giremez oradan şu şartlarda. Ama ülkeler veya uluslararası dernekler yani ulusal dernekler de bunu başarabilir mi? Neden olmasın? Öncesinde Mısır, Birleşmiş Milletler ve İsrail’in haberdar edilmesi gerekiyor. Başka şekilde olmaz, bu şekilde yapılabilir.” 


“Zulümlere kalbi yanan, yüreği sızlayan herkes orada olmak ister” 

Gazze’ye gitme motivasyonunuz neydi? 

“Genel bir hissiyat aslında çünkü şimdi ben inançlı bir insanım. Müslümanlar ve müminler birbirinin kardeşidir, temel bir prensibimizdir. Dolayısıyla bir insanın kardeşi bir yerde öldürülüyorsa, yaralanıyorsa, evi yıkılıyorsa ve bana yardım edin; yardıma ihtiyacım var diyorsa, yani sizin kardeşiniz olsa durmazsınız oraya gitmek istersiniz. Benim için en önemli motivasyon buydu. İkincisi, Müslüman olmak da gerekmiyor, dindar olmak da gerekmiyor. Orada çünkü insanlığa karşı yapılmış bir zulüm var. Masum çocuklara, masum kadınlara… televizyonda her gün izliyorduk o görüntüleri. Resmen dünyanın gözünün önünde bir zulüm ve soykırım yapılıyor. Kapatmış hiçbir yere çıkamıyor, uçaklar gelip bombaları tepelerine atıyor… acı manzaraları hepimiz görüyorduk. Yani vicdani olarak da orada olmam gerektiğini düşünüyordum, inanıyordum ki bizim gittiğimiz uluslararası ekipte 25 falan vardı; iki tanesi Fransızlardı ve Müslüman değillerdi, Hristiyanlardı. Dolayısıyla vicdani anlamda da oradaki görülen zulümlere kalbi yanan, yüreği sızlayan herkes orada olmak ister ama maalesef herkese fırsat olmuyor. Yoksa fırsat olsa bence Türkiye’nin tamamına yakını bir şekilde gidip oradaki insanlara bir fayda sağlamak ister. Çok az da olsa çıkabiliyor, ‘bana ne Filistin’den, bana ne oradaki insanlardan, bana ne çocuklardan’ diyen maalesef, vicdanını öldürmüş insanlar var. Ama onlar görünürde çokmuş gibi görünse de bence gerçekte azdır sayıları.” 


“Üzülmesinler diye söylemedim onlara, sadece eşim biliyordu” 

Aileniz bu kararınızı nasıl karşıladı? 

“Aslında ailemden sadece eşime söyledim, çocuklarıma da söylemedim; anne, babama ve kardeşlerime de söylemedim çünkü endişelenmelerini istemedim. Beni desteklerlerdi, belki bazıları ‘ya gitme’ diyebilirlerdi, yani hem o tartışmayla ya da üzüntüyle gitmek istemedim, hem de hiç haber verme niyetim yoktu dönene kadar ama oradayken birkaç haber yapılınca haberleri oldu. Üzülmesinler diye söylemedim onlara, sadece eşim biliyordu, o da sağ olsun herkes duyana kadar belli etmedi.” 


Dr. Taner Kamacı’nın cesur ve özverili hikayesi, savaşın ortasında umut ve iyilik için çaba gösteren bir doktorun portresini çiziyor. Fokus+ özel röportajında, Kamacı’nın Gazze’deki deneyimlerini ve insanlığa olan katkısını daha detaylı öğrenmek ve izlemek için YouTube kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.