ABD, Nijer’den Güçlerini Çektikten Sonra Afrika’da Yeniden Nasıl Konuşlanacak? 

ABD, Afrika’da yeni faaliyet merkezleri arayarak, Sahel ülkelerinden çekilmesi ve varlığının bu ülkelerdeki rejimler tarafından istenmemesi gibi zorlukların üstesinden gelmeye çalışıyor.  Fildişi Sahili ülkesi, Batı Afrika’da artan Rus etkisine karşı koymak için potansiyel bir alternatif olarak ortaya çıkıyor.
ABD, Nijer’den Güçlerini Çektikten Sonra Afrika’da Yeniden Nasıl Konuşlanacak
15 Mayıs 2024

ABD yönetimi, özellikle uzun süredir Afrika kıyısındaki hedeflerine ulaşma merkezi olan Çad ve Nijer gibi Batı Afrika kıyısındaki önemli ülkelerden güçlerini çekmekte. Bu sebeple, Afrika’daki faaliyet ve nüfuzunu etkileyen bir zorlukla karşı karşıya.  

Özellikle de, çeşitli cephelerde karşı karşıya gelmeye çalıştığı Çin ve Rusya’nın Afrika’da artan nüfuzu nedeniyle alternatif arayışında.   

ABD, Fildişi Sahili’nde yeni bir üs kurmaya hazırlanırken, ABD ve Fransız varlığını “yeni sömürgeciliğin bir biçimi” olarak görmeye başlayan rejimler ve gruplar ışığında karşı karşıya olduğu başka zorluklar da var.   

Dünyanın önemli bir bölümünde nüfuzu azaldı   

ABD kuvvetleri, hükümetin talebi üzerine Çad’dan çekilmekten üzere.    

Sayıları bine yakın olan ABD güçleri, bölgede uzun süredir güçlü bir ortak olan ülkedeki askeri üslerini kapatarak Nijer’den ayrılmaya hazırlanıyor.   

Afrika konusunda çalışan yazar ve araştırmacı Muhammed Torshin, konuya ilişkin Fokus+’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:   

“ABD, 11 Eylül’den bu yana Afrika’da üs kurma çabasındaydı. Nijer, Afrika’nın derinliklerine, özellikle de El Kaide, IŞİD gibi silahlı hareketlerin ve Afrika Sahel ülkelerine yayılmış diğer grupların faaliyetlerinden etkilenen sorunlu bölgelere ulaşmak için uygun seçimdi. Nijer ve Çad’dan çekilme, ABD’yi gerçek bir zorlukla karşı karşıya getirdi. Özellikle ABD’nin en büyük güvenlik ortaklarından biri olan Nijerya’nın kendi topraklarında ABD üssü kurmayı düşünmediğini belirtmesi nedeniyle önündeki seçenekler büyük ölçüde sınırlı hale geldi. Nijerya şu anda ABD üssü kurmaya uygun bir ülke değil.”   

Sınırlı seçenekler   

Torshin’e göre ABD’nin seçenekleri, Gana ve Fildişi Sahili olmak üzere artık iki ülkeyle sınırlı.  

Bunlar bir dereceye kadar demokrasi ve siyasi istikrara sahip iki ülke. Ancak Gana’nın büyük ekonomik sorunlardan muzdarip olması ve Fildişi Sahili’nin birçok iç sorunu olması nedeniyle konu hakkındaki zorluklar devam ediyor.   

Torshin, “ABD’nin Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) karargahını Almanya’da tutması, ancak hem Fildişi Sahili, hem de Gana’da üsler kurmaya çalışması bekleniyor” diye konuştu.   

Afrika meseleleri konusunda uzman bir gazeteci olan Mahfuz Ould Salek de, konu hakkında Torshin ile aynı fikirde.   

Uzman gazeteci, özellikle AFRICOM’un oynadığı önemli rol göz önüne alındığında, ABD’nin Nijer’den çıkmasının “kıtadan çıkması” anlamına gelmediğini vurguladı.   

Fokus+’a özel açıklama yapan Mahfuz Ould Salek, “Sahel bölgesinin ABD için stratejik bir bölge olması ve Rusya’nın artan varlığı nedeniyle bu bölgeye olan ilgi de giderek arttığından, ABD’nin varlığını sürdürmek için alternatifleri tükenmeyecektir” dedi.   

AFRICOM Komutanı General Michael Langley, birkaç gün önce bölgenin iki önemli ülkesi olan Fildişi Sahili ve Benin'e yönelik bir ziyaret gerçekleştirdi.   

Burkina Faso sınırında olan Fildişi Sahili ve Nijer sınırında olan Benin'in silahlı saldırı tehdidi altında olduklarını söyleyen Ould Salek açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:   

“ABD’nin bölgede kendini yeniden konuşlandırma hamlesi olduğu açık. Belki de Togo da, silahlı faaliyetlerin tehdit ettiği ülkelerden biri olduğu için burada seçeneklerden biri olarak ortaya çıkacak.”   

Fransız dergisi Jeune Afrique’de yer alan bir analize göre ABD’nin Nisan 2024 ortasında alelacele Nijer’den ayrılması, Pentagon’un Sahraaltı Afrika’daki planlarını bozuyor.   

Bu nedenle, Nijer’e yakın bir ülkede ileri harekat üssü kurulmasını hızlandırmak isteyen Pentagon, Fildişi Sahili’ni seçti.   

Vekalet savaşı   

Fokus +’a konuşan, Afrika meseleleri konusunda uzman olan yazar Dr. Hüseyin el-Alavi konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:   

“ABD, Afrika’daki varlığıyla bölgede büyüyen Rus ve Çin etkisine askeri ve ekonomik olarak karşı koymanın yanı sıra, “terör gruplarının” oluşturduğu tehditle mücadele etmeyi ve Afrika kıtasının zengin enerji kaynaklarından yararlanmayı hedefliyor.”   

Dr. Alavi’ye göre Batı ve Orta Afrika’da Fransız nüfuzunun azalması ve ABD kuvvetlerinin Sahel bölgesindeki en büyük müttefiki olan Nijer’den çıkarılmasının ardından, Rus Afrika Lejyonu’nun doğu ve orta Libya’daki varlığına ek olarak, Rusya’nın bölgedeki nüfuzu arttı.   

ABD’nin, Sahel ülkeleri ve kıtanın kuzeyi gibi hayati önem taşıyan bir bölgeden “aşağılayıcı” bir çekilmeyle kalmayacağını dile getiren Dr. Alavi açıklamasına şöyle devam etti:   

“Önümüzdeki günlerde stratejik ve güvenlik mülahazaları nedeniyle Libya ve Çad’a odaklanacak. Göstergeler, Sahel bölgesi ve Kuzey Afrika’da bölgeyi kolay kolay terk etmeyecek olan ABD ile Afrika’daki Batılı nüfuz alanlarını birbiri ardına parçalamaya devam eden Rusya arasında bir vekalet savaşının kapıda olduğunu gösteriyor.”   

Mahfuz Ould Salek’e göre ABD’nin Afrika’ya yönelik ilgisi, eski Başkan Donald Trump dönemindeki durumun tersine, Başkan Joe Biden döneminde arttı.   

Buradan açıkça görülüyor ki, ABD’nin Afrika’ya yönelik stratejisi sadece askeri boyutu değil, aynı zamanda Rusya’ya üstünlük sağladığı ekonomik ve yatırım boyutunu da kapsıyor. Ancak ABD, yine de kıtanın ilk yatırımcısı olan Çin’in çok gerisinde kalıyor.