Husiler Çoğu İran Yapımı Olan Füze ve Silahları Nasıl Elde Etti? 

Yemen'deki Husiler, Kızıldeniz ve Babu’l Mendeb bölgesinde balistik füze saldırıları düzenleyerek askeri güçlerini ortaya koyuyor. İran'ın doğrudan desteğiyle güçlenen Husiler, bölgedeki güvenlik ve istikrarı tehdit etmeye devam ediyor.
Fokus+
Husiler Çoğu İran Yapımı Olan Füze ve Silahları Nasıl Elde Etti 
26 Temmuz 2024

Yemen’deki Husilerin askeri gücü, özellikle Gazze’de devam eden savaşla birlikte Kızıldeniz ve Babu’l Mendeb bölgesinde balistik füzeler fırlatmalarıyla net olarak ortaya çıktı.  

Bu operasyonlar, Husilerin sahip olduğu askeri gücün kaynağını merak eden gözlemciler için sürpriz oldu. Ancak görünen o ki, Husilerin sahip olduğu birden fazla silah kaynağı var.   

Bunlardan en önemlisi, Tahran merkezli Tasnim Haber Ajansı’nın yakın zamanda ortaya çıkardığı doğrudan İran desteği.  

Öte yandan Husi grubu, Kızıldeniz’de güvenlik ve istikrarı tehdit etmeye devam ediyor.  

Grubun geçtiğimiz Kasım ayından bu yana devam eden saldırıları, Babu’l Mendeb bölgesinde seyrüseferi aksatarak, gemi sigorta maliyetlerinin artmasına neden oldu.  

İran’dan ilk teyit   

Birleşmiş Milletler (BM), İran’ın Husilere silah ve para sağladığına dair daha önce açıklamalarda bulunmuştu.  

Ancak, İran Devrim Muhafızları’na yakınlığıyla bilinen yarı resmi haber ajansı Tasnim’in 29 Mayıs tarihli haberine göre Tahran, Husilere denizden fırlatılan balistik füzeler sağladığını ilk kez kabul etti.  

Fokus+’ın Tesnim’den aktardığı haberde, “İran’ın Ghadr adlı denizden fırlatılan balistik füzesi Yemen’deki Husi savaşçıların kullanımına sunuldu. Artık füze, ABD ve bölgedeki ana müttefiki Siyonist rejimin çıkarlarına ciddi meydan okumalar getirebilecek bir silah haline geldi” ifadelerine yer verildi.  

Ayrıca ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne (DNI) göre İran, bölgede en fazla balistik füzeye sahip ülke ve aynı zamanda önemli bir silahlı insansız hava aracı (SİHA) üreticisi konumunda.  

DNI tarafından yapılan bu açıklama, Husilerin Gazze Şeridi’ne destek amacıyla 19 Kasım’dan bu yana Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Umman Denizi’nde, İsrail ile bağlantılı olduğu veya İsrail limanlarına doğru ilerlediğinden şüphelendikleri ticari gemiler ve tankerlere saldırılar düzenlemeye devam ettiği bir dönemde geldi.  

Öte yandan Washington liderliğindeki koalisyon, Kızıldeniz’deki saldırılarına yanıt olarak, bu yılın başından itibaren Yemen’in çeşitli bölgelerindeki Husi mevzilerine hava saldırıları düzenledi.  

İran yapımı füze ve silahlar  

Husi cephaneliği, İran yapımı “Toofan” isimli balistik füzeleri de içeriyor. Bunlar temelde Ghadr füzeleri, ancak yeniden adlandırıldı ve menzilleri de bin 600 ile bin 900 km arasında değişiyor.  

İran, 2016 yılında ise yaklaşık bin 400 km uzaktaki hedefleri vuran Ghadr füzeleri üzerinde testler yapmıştı.  

Husilerin füze sistemleri ayrıca, Rus yapımı Scud füzeleri, Toçke ve Frog 7 kısa menzilli füzeler, İran menşeili Qaher 1-2 ve Zelzal 1-2 uzun menzilli füzelerin yanı sıra Kuzey Kore yapımı Hwasong-5 gibi farklı türleri de içeriyor.  

Hamas ve Filistin direnişinin 7 Ekim’de İsrail’e karşı Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlatmasından haftalar önce, Husiler “Toofan” füzelerini içeren cephaneliğini açığa çıkardı.  

Ayrıca Husiler’in söz konusu cephaneliğinde, İran yapımı Quds isimli seyir füzeleri de bulunuyor.  

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’ne (IISS) göre çeşitli versiyonları mevcut olan bu füzelerden bazıları, “İsrail’i hedef almaya yetecek” ölçüde yaklaşık bin 650 km menzile sahip.  

Husi grubu 2022’de yaptığı açıklamada, Quds 2 füzelerinin Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi’yi hedef almak için kullanıldığını duyurdu.  

Daha önce 2020’de ise, bu füzeler Yemen’in kuzeyinden bin 126 km mesafeyi geçerek, Suudi Arabistan’daki tesisleri hedef aldı.  

İran destekli Husiler ayrıca SİHA’ları yerel olarak ürettiklerini açıkladı ve Mart 2021’de Sana’da düzenlenen askeri geçit töreninde bunları ortaya çıkardı.  

Ayrıca Grubun SİHA cephanelikleri arasında, Rusya’nın da Ukrayna’da kullandığı, yaklaşık 2 bin km menzile sahip olan İran yapımı Şahid-136’lar da yer alıyor.  

Öte yandan Arap ve uluslararası medyanın mart ayında bildirdiğine göre, Kızıldeniz’de devam eden gerilimin ışığında, Iraklı gruplar ve İran Devrim Muhafızları’ndan uzmanlar, Husi grubunun Babu’l Mendeb bölgesindeki gemilere yönelik düzenlediği saldırılarına katılmak üzere Yemen’e gitti.  

Tahran daha önce de, Husileri desteklemek için ülkeye askeri uzmanlar göndermişti.  

Husilere silah sağlama yolları  

Suudi Arabistan ve ABD, uzun süredir İran’ı Husilere silah sağlamakla suçluyor.  

İran ise, Suudi Arabistan ve BAE’nin, Eylül 2014’teki darbeden bu yana Husi isyancılara karşı meşru hükümeti desteklemesinden sonra, özellikle Yemen’deki savaşın kızıştığı bir dönemde bunu reddediyor.  

BM de, daha önce taşınabilir füzeler de dahil olmak üzere Husilere yönelik çok sayıda silah kaçakçılığı operasyonunu ortaya çıkardığını bildirmişti.  

ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Büyükelçi Robert Wood, Şubat ayında BM Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) Yemen konusunda verdiği brifingde şu ifadeleri kullanmıştı;  

“Husilerin bölgedeki istikrarı bozucu eylemlerine verilen bu uzun vadeli destek ve teşvikle tutarlı olarak, İran’ın Husilerin başlattığı saldırıları kolaylaştırma ve desteklemedeki rolü inkar edilemez.”  

Konuya ilişkin Al Khaleej Online haber sitesine açıklama yapan Yemenli siyasi araştırmacı Necib Samavi, meşru Yemen hükümetinin uyarılarına rağmen, uluslararası toplumun, Husilerin taşıdığı tehlikeler ve sebep olabilecekleri sonuçları görmezden geldiğini söyledi.  

Kızıldeniz’de olup bitenler konusunda, daha önce harekete geçmeyen uluslararası toplumu sorumlu tutan Samavi, açıklamasına şu ifadelerle devam etti;  

“Daha önce Husiler, Yemen’in çorak iç kesimlerinde faaliyet gösteren dağınık milisler olarak alay konusu edilmiş ve küçümsenmişti. Ancak son dönemde Tahran’dan gelen silah akışı nedeniyle askeri yetenekleri açısından İran’ın en güçlü vekalet güçlerinden biri haline geldiler.”  

Samavi, İran’in Husilere sadece silah göndermekle kalmadığını, aynı zamanda danışmanlar ve uzmanlar da gönderdiğini söyledi.  

Tahran’ın Husilere aynı zamanda gemilerde olduğu gibi gerçek saldırılar gerçekleştirmelerini sağlayacak istihbarat bilgileri de sağladığına vurgu yapan Samavi, “İran, ticari gemiler ya da Yemen’in çeşitli kıyılarına kaçak yollarla silah gönderiyor” şeklinde konuştu.  

İran’ın bu amaçla yeni su altı yöntemlerini kullandığını belirten Samavi, Yemen’in Güney Arabistan’ın en büyük kıyı şeridinden birine sahip olduğunun da altını çizdi.  

Samavi Yemen’in, İran silahlarının test edilmesi açısından önemli bir savaş alanı haline geldiğine dair kanıtlar bulunduğunu da sözlerine ekledi.  

Husiler, 21 Eylül 2014’te meşru hükümete karşı gerçekleştirdiği darbenin ardından ordu kuvvetleri, silahlar, mühimmat ve balistik füze sisteminin büyük bir kısmının kontrolünü ele geçirdi.  

Ayrıca Aralık 2017’de eski müttefikleri Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e düzenlenen suikastın ardından bu cephaneliğin daha büyük bir kısmına el koydular.  

Husiler, bundan önce de 2004-2010 yılları arasında Salih rejimiyle yaptıkları altı savaş sırasında da Yemen ordusunun silahlarına el koymuşlardı.  

Böylelikle Husiler, savaş sırasında ele geçirdiklerinin yanı sıra müttefikleri İran’dan gelenler sayesinde ağır silahlara sahip oldular.