Avrupalı Seyyahların Gözünden İstanbul’un Köpekleri 

Araştırmacı Ali Yekta Bey, 18. ve 19. yüzyıllarda İstanbul'u ziyaret eden çeşitli yabancı yazar ve seyyahların, şehirdeki sokak köpeklerine dair gözlemleri ve bu köpeklerin İstanbul'un sosyal ve kültürel dokusundaki rolünü Fokus+ için inceldi.
Avrupalı Seyyahların Gözünden İstanbul’un Köpekleri 
2 Ağustos 2024

19. yüzyılın İtalyan yazar ve seyyahı Edmondo De Amicis, "Costantinopoli" adlı kitabında İstanbul'daki sokak köpeklerinin şehre özgü bir özellik olduğunu belirtmişti. De Amicis, bu köpeklerin neredeyse şehrin bir parçası gibi kabul edildiğini ve insanların onlara alıştığını ifade etmişti. Ayrıca De Amicis, "İstanbul'da köpekler, şehrin dokusunun ayrılmaz bir parçasıdır. Sürü halinde dolaşır ve belirli bölgelerde toplanırlar" diye yazmıştı.  

Öte yandan, köpeklerin şehrin sosyal dokusunun bir parçası olduğunu ve mahallelerde belirli bölgeleri koruduklarını belirtmişti. Bu durum ise köpeklerin şehirdeki toplumsal düzenin ve günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermekteydi.  

"Türklerin sokak süpürgeleri" 

Amerikalı yazar Mark Twain, 1867'de İstanbul'u ziyaret etmiş ve "The Innocents Abroad" adlı kitabında İstanbul'un köpekleri hakkındaki gözlemlerini detaylı bir şekilde yazmıştı. Twain, köpeklerin şehirde serbestçe dolaşmalarını ve insanların onlara zarar vermemelerini ilginç bulmuş, hatta onları "Türklerin sokak süpürgeleri" olarak nitelendirmişti. Twain, "Köpekler, İstanbul sokaklarının doğal süpürgeleridir. Her köşe başında bir köpek sürüsü görmek mümkündür ve bu durum, şehrin temizliği açısından önemli bir rol oynar," diye belirtmişti.  

Ayrıca, köpeklerin sokaklarda kendilerine özgü bir düzen içinde yaşadığını ve bu düzenin şehrin sakinleri tarafından kabul gördüğünü ifade etmişti. Twain, köpeklerin sosyal hiyerarşilerinin ve mahalleler arası sınırlarının bulunduğunu gözlemlemişti.  

Osmanlı İstanbul'unda mahallelerin sessiz koruyucuları 

18. yüzyıl İngiliz soylusu ve yazar Lady Mary Wortley Montagu, İstanbul'a yaptığı seyahatlerde köpeklerin varlığını dikkat çekici bulmuştu. Mektuplarında, köpeklerin mahalleler arasında sınırları olduğunu ve her mahallenin kendi köpek grubuna sahip olduğunu yazmıştı. Montagu, "Her mahallenin kendi köpekleri vardır ve bu köpekler, bölgeyi koruma görevini üstlenir. İnsanlar onlara saygı gösterir ve bu hayvanlarla bir tür sessiz anlaşma içinde yaşar," diye yazmıştı.  

Ayrıca, köpeklerin gece boyunca mahalleleri devriye gezerek yabancıları uyarmaları, onları doğal birer güvenlik unsuru haline getirmişti.  

 

"Doğu'nun vahşi çocukları" 

19. yüzyıl Fransız şair ve yazar Gerard de Nerval, İstanbul'daki köpekleri "Doğu'nun vahşi çocukları" olarak tanımlamıştı. Nerval, köpeklerin gece boyunca sokaklarda dolaştığını ve kendine özgü bir düzen içinde yaşadıklarını gözlemlemişti. O, "Köpekler, İstanbul sokaklarında adeta vahşi çocuklar gibi dolaşır. Gece boyunca hareket halinde olup, kendilerine ait bir düzen içinde yaşarlar," diye belirtmişti.  

Ayrıca, köpeklerin insanlarla uyum içinde yaşadığını ve şehir hayatının doğal bir parçası olduğunu vurgulamıştı. Nerval, köpeklerin sosyal ve kültürel hayatın bir parçası olduğunu ve bu hayvanların şehrin dinamiklerinde önemli bir rol oynadığını belirtmişti.  

“İstanbul'da köpekler, şehrin ayrılmaz bir parçasıdır” 

Danimarkalı masal yazarı Hans Christian Andersen de İstanbul'a yaptığı ziyaretlerde köpeklerin şehrin en dikkat çekici unsurlarından biri olduğunu belirtmişti. Andersen, köpeklerin sokaklarda özgürce dolaşmasını ve insanların onlara gösterdiği hoşgörüyü ilginç bulmuş, bu durumun Batı şehirlerinden farklı olduğunu ifade etmişti. Andersen, "İstanbul'da köpekler, şehrin ayrılmaz bir parçasıdır. İnsanlar onlara büyük bir hoşgörüyle yaklaşır ve bu durum, Batı'daki şehirlerden oldukça farklıdır," diye yazmıştı.  

Ayrıca, köpeklerin şehrin günlük yaşamında önemli bir yere sahip olduğunu ve insanların bu hayvanlarla birlikte yaşamayı benimsediğini gözlemlemişti. Andersen, köpeklerin şehrin sosyal dokusunu nasıl şekillendirdiğini ve insanların onlara nasıl sevgi ve şefkat gösterdiğini anlatmıştı.  

“Köpekler, İstanbul'un sessiz bekçileridir” 

Fransız yazar Pierre Loti, İstanbul'daki köpekleri "sessiz bekçiler" olarak nitelendirmişti. Loti, köpeklerin gece boyunca sokakları koruduğunu ve şehirde belirli bir düzen sağladığını yazmıştı. Loti, "Köpekler, İstanbul'un sessiz bekçileridir. Gece boyunca sokakları devriye gezer ve şehrin düzenini sağlarlar," diye belirtmişti.  

 

Ayrıca, köpeklerin insanlarla olan dostane ilişkisini ve insanların onlara nasıl özen gösterdiğini anlatmıştı. Loti, köpeklerin varlığının İstanbul'un benzersiz ve egzotik atmosferine katkıda bulunduğunu ve bu hayvanların şehrin kültürel mirasında önemli bir yer tuttuğunu ifade etmişti.  

Bu seyyahların gözlemleri, İstanbul'un köpeklerinin şehir kültüründe önemli bir yer tuttuğunu ve bu durumun birçok ziyaretçinin dikkatini çektiğini göstermekteydi. İstanbul'un sokak köpekleri, seyyahların anlatılarında şehrin kendine özgü ve renkli bir parçası olarak yer almıştı. Bu gözlemler, köpeklerin İstanbul'un sosyal ve kültürel dokusundaki rolünü ve şehir yaşamındaki etkisini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Köpeklerin varlığı, İstanbul'un tarih boyunca süregelen benzersiz atmosferinin bir parçası olmuş ve bu durum, şehre gelen seyyahların anlatılarında geniş yer bulmuştur.