Gazze’deki Eğitim Girişimleri: Çadır Sınıflar Savaşa Direniyor

Gazze Şeridi'nde zorlu savaş koşullarına rağmen, öğretmenler ve gönüllüler, yerinden edilmiş ailelerin çocuklarına eğitim sunmak için çadır okullar kurarak, psikolojik iyileşme ve öğrenim sürecini sürdürme çabalarını artırıyor.
Fokus+
Gazze’deki Eğitim Girişimleri Çadır Sınıflar Savaşa Direniyor
23 Eylül 2024

Gazze Şeridi'nde yaşanan zorlu savaş koşullarına rağmen, kişisel çabalarla yürütülen eğitim girişimleri yaygınlaştı. Bu girişimler, öğrencilerin yerlerde veya tahta sandalyelerde oturduğu, çadırlar ve perdelerle kaplı küçük bir alandan oluşan birkaç sınıf içeriyor.

Bu girişimlerle, oyun yoluyla psikolojik iyileşmenin yanı sıra savaş nedeniyle zorunlu bir ayrılığın ardından öğrencilerin eğitim sürecine devam etmesi hedefleniyor. 

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’un Mavasi bölgesinde deniz kıyısına yakın bir yerde, öğretmen Fidaa Ez-Zinati tarafından kurulan “Haşimi Okulu”, yerinden edilmiş insanların yaşadığı çadırların ortasında yer alıyor.   

Bu konuda kendi kendilerine inisiyatif alan öğretmenler, yeni nesli geleceğe hazırlama ve eğitim sürecini sürdürme konusunda rol oynama kararlılığıyla motive olmuş gönüllülerden oluşuyor. 

Öğretmen Zinati’nin aklına gelen bu fikir üç ay önce hayata geçti ve halen eğitimine devam ediliyor. 

Zinati konuya ilişkin Al-Araby Al-Jadeed gazetesine yaptığı açıklamada, bu girişimle öğrencilerin kitaplarına dönebildiğini ve günlük eğitimler sırasında savaş ve korku atmosferini biraz olsun unutabildiklerini söyledi. 

Yaklaşık 300 kadar öğrenci 

Sabah ve akşam olmak üzere, birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar yaklaşık 300 erkek ve kız öğrencileri olduğunu bildiren Zinati, şu ifadelerle açıklamasını sürdürdü; 

“Savaş sırasında ortaya çıkan davranışlara yönelik değerler konusunun yanı sıra Arapça, matematik ve İngilizce derslerini Filistin müfredatında öğretiyoruz.” 

Zinati, Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı “sanal sınıf” planının internetin zayıf olması, tablet veya telefon bulunmaması gibi nedenlerden dolayı “başarısız” olduğunu söyledi. 

Bu cihazlara sahip olsalar bile bunların şarj edilmesinin, iş sıkıntısı çeken aileler için büyük miktarlarda paraya mal olduğunu ekledi. 

Gönüllü öğretmen, “Bu nesli kurtarmanın çözümü, eğitim girişimlerini takip eden ve eğitim içeriklerinin bağış toplama amaçlı ticari projelere dönüşmemesi için kontrol uygulayan merkezi bir liderliğin varlığıdır” diye konuştu. 

“Çocukların psikolojik açıdan iyileştiklerini gördüm” 

Yerinden edilenlerin bulunduğu kampın sakinlerinden Muhammed Ebu Ayed de, “sanal sınıfların” başarısız olduğunu söyleyerek, şunları ekledi; 

“Çocuklarıma nasıl tablet alacağım? İnternet ve elektriğe erişimde zorluk çekiyoruz. Üç çocuğumu, daha önce aldıkları eğitimleri unutmamaları umuduyla kampta kişisel inisiyatifle kurulan bir okula gönderdim. Ancak birkaç hafta sonra eğitim durumlarında herhangi bir değişiklik fark etmesem de, çocukların psikolojik açıdan iyileştiklerini gördüm.” 

Al-Araby Al-Jadeed gazetesine konuşan Ebu Ayed açıklamasını şöyle sürdürdü;  

“Çocuklarımın bir yıl eğitimden uzak kaldıktan sonra öğrenmeye devam edeceklerini ve burasının ebeveynlerin rolü ne olursa olsun, savaş koşullarında herkesin su doldurma ve yakacak odun topladığı okullar gibi olmayacağını umdum. Tek isteğim çocuklarıma günde iki saat Arapça ve matematik öğretecek bir okul bulmaktı.” 

Murad el-Lahham da, kendi inisiyatifiyle dört kadın öğretmenin yardımıyla beş yaşındaki birinci sınıf çocuklarına eğitim vermek için bir okul kurdu. 

Bu amaçla kurduğu üç çadırda oturacak sıra olmamasına rağmen birçok veli çocuklarını okula gönderdi. 

Savaş koşullarına rağmen eğitim almanın önemini bilen çocuklar sıraları olmadığı için yerlerde oturdu. 

Al-Araby Al-Jadeed’e konuşan Lahham, eğitim süreçlerine yönelik şunları söyledi; 

“Öğrencilere harfleri ve kelime oluşumunu öğreten bir eğitim programıyla başladık. Ardından matematiğe geçerek, sayı ve aritmetik problemlerini oluşturduk. Eğitimimize katılan öğrenci sayısı yaklaşık 200’e ulaştı. Velilerle iletişim halindeyiz ve öğrencilerin seviyelerini iyileştirme konusunda işbirliğini tartışmak üzere her üç haftada bir onlarla bir araya geliyoruz.” 

Girişimin ücretsiz olduğunu, çocuklarının eğitimi karşılığında ailelerden herhangi bir ücret almadıklarını belirten Lahham, yine de kırtasiye ve sandalye temininin yanı sıra öğretmenlere emeklerinin karşılığını vermek üzere destek sağlayacak bir kuruluş bulacaklarına dair umudunu dile getirdi. 

Çocuklar yerde oturuyor

Kullanmak üzere alanları ve uygun bir eğitim ortamları olduğunu belirten Lahham açıklamasında şunları da ekledi;  

“Ama sandalyelerimiz yok ve okulun gelişimine destek verecek kimseyi bulamadığımız için çocuklar yerde oturuyor. Kısıtlı imkanlara rağmen çalışmaya devam ediyoruz ve en azından öğrencilerin savaşta kaybettiklerinin bir kısmını geri kazanmalarını sağladık.” 

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) tarafından bir süre önce yapılan açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki okulların yüzde 76’sının yeniden faaliyete geçebilmesi için yeniden inşa edilmesi ya da onarılması gerektiği ifade edildi. 

UNRWA ayrıca, İsrail’in saldırıları nedeniyle geçen eğitim yılda Gazze Şeridi’ndeki yaklaşık 39 bin öğrencinin sınava giremediği bilgisini verdi. 

Gazze’de öne çıkan eğitim girişimleri arasında, Muhammed Moin Hudari’nin “İlim ve Eğitime Devam” girişimi de yer alıyor. 

7 Kasım 2023’te İsrail’in bombardımanına maruz kalan Şucaiye mahallesindeki evinin yıkıldığını ve ailesinden çok sayıda kişinin şehit olduğunu söyleyen Hudari, enkaz ve molozların altından çıkarak Deir al-Balah şehrine gittiğini dile getirdi. 

Hudari, burada eğitim girişimlerine devam etmeye ve kurduğu eğitim merkezlerinin sayısı yediye ulaşıncaya kadar çalışmaya karar verdi.  

İşgal sonrası Refah’daki iki merkezde eğitimin durdurulmasının ardından şu anda beş merkezin takibi üzerinde çalışan Hudari, gazeteye verdiği demeçte şunları ekledi; 

“Mesleki sorumluluk, Gazze Şeridi’ndeki eğitim sürecinin yok edilmesinin ardından beni bu girişime sevk etti. Girişim küçük bir şekilde başlatıldı. Başlangıçta mahalledeki öğrenci sayısı 50’yi geçmiyordu. Korku ve yerinden edilme nedeniyle sayı bir artıp bir azalıyordu. Amacım çocuklarının eğitimi konusunda ebeveynlerin ısrarını güçlendirmek ve her eğitim merkezinde Filistin müfredatını alan 100 ila 120 öğrenci olmasıydı.” 

Sürekli bombardıman, kırtasiye ve oturacak sıraların olmayışı ve öğrencilerin yaşadığı psikolojik travmalar gibi büyük zorluklarla karşılaştıklarını söyleyen Hudari, “Yine de eğitim açığını kapatmaya çalıştık” dedi. 

Filistinli Aseel Salama ise, eğitim girişimlerinde yaratıcı yazarlık konusundaki yeteneğini öğrencilere aktarma fırsatı bulduğunu söyledi. 

Öğrencilere yönelik çeşitli sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetler sunan bir eğitim kampında çalıştığını bildiren Salama gazeteye yaptığı açıklamada ayrıca şu ifadeleri kullandı; 

“Girişimin yaklaşımı alışılmışın dışında sanata, kültüre, oyuna ve şarkı söylemeye dayanıyor. Bu da öğrencinin kendini ifade etmesini sağlıyor ve üzerindeki baskıları hafifletiyor.” 

Salama, bu girişimlerin barınma merkezleri bünyesinde faaliyet göstererek toplumun tüm bireylerini hedef alan okulların alternatifi olmadığının da altını çizdi.