09 Temmuz 2024
İran'da yaklaşık 20 yılın ardından ilk kez reformist bir isim ülkenin cumhurbaşkanı olarak seçildi. 2005 tarihinden sonra İran'da Hasan Ruhani dönemi tecrübe edilse de Ruhani, muhafazakar cepheden transfer edilmiş bir cumhurbaşkanıydı. Mesud Pezeşkiyan ise reformist bir siyasetçi ve aynı zamanda Türk kimliği ile de ön plana çıkıyor ve bu durum "100 yıl sonra İran'da cumhurbaşkanlığı koltuğuna Türk bir isim geldi" gibi yorumlara neden olmakta.
İran seçimleri ülkemiz dahil Türk dünyasında heyecana neden olsa da Pezeşkiyan'a yüklenen anlam ve İran siyasetini etnik okuma biçimi, İran'ı anlamada hataları beraberinde getirebilir. Pezeşkiyan'ın seçilmesi ile ne Kaçarlar iş başına geldi ne de Settar Han meşrutiyeti Tebriz'den Tahran'a getirmiş oldu.
Elbette Türk bir ismin İran'da cumhurbaşkanı olması sembolik anlamda önemli olacaktır ancak bu durum sembol olmaktan öteye geçemeyecektir. İran'ın bölge ülkeleri ile dış politikası bölgesel ve küresel gelişmelere bağlı olarak şekillenirken, doğrudan İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney tarafından belirlenen devlet politikalarında radikal değişiklikler beklemek gerçeklikten uzak olacaktır. İran'da Ulusal Güvenlik Konseyi gibi bir kuruma başkanlık yapan cumhurbaşkanlığı makamı değişim için etkisiz değildir ancak radikal beklentilerden uzak olmak gerekiyor. Pezeşkiyan'ı cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyan temel unsurlar, onun yönetim biçimi ve hükümetinin yapısını da oluşturacaktır.
5 Temmuz tarihinde düzenlenen ikinci tur seçimlerinde beklenildiği üzere katılım oranının artması, rakibi Said Celili'nin ülke siyasetinde radikal muhafazakarlığı temsil etmesi ve buna bağlı olarak toplum içerisinde artan "kutuplaşma" Pezeşkiyan'ı İran'ın 14'üncü dönem Cumhurbaşkanı yaptı. İkinci turda Pezeşkiyan'ın karşısında ılımlı muhafazakar Kalibaf'ın yer aldığı denklemde seçimler sonrası farklı bir tabloyu konuşuyor olabilirdik. Her ne kadar ilk turda muhafazakar cephe içerisinde yüksek oyu alan Celili olsa da, Payidarilerin temsil ettiği siyasi söylem ikinci turda ılımlı muhafazakarları dahi Pezeşkiyan'a yaklaştırdı. Bir gün İran'ın 14'üncü dönem Cumhurbaşkanı olacağını hayal bile etmeyen Mesud Pezeşkiyan, bugün Cumhurbaşkanlığına seçildi ve Reisi mirasını sahiplenmek zorunda kalan yeni Cumhurbaşkanı’nın işi hiç de kolay olmayacak.
Pezeşkiyan kutuplaştırıcı değil birleştirici olmak istiyor
Pezeşkiyan, Tebriz milletvekili olarak 5 dönem mecliste görev yapmış, Muhammed Hatemi döneminde Sağlık Bakanlığı görevinde bulunmuş ve reformist bir siyasetçi olmasının yanı sıra, devrimci ve dindar yönü ile de bilinen bir isim. Seçim kampanası sürecinde kendinin sıklıkla Kuran'dan ayetler ve Nehcü'l Belaga'dan alıntılar yaptığını gördük. Reformist siyaset içerisinde kutuplaştırıcı değil birleştirici olmak istiyor. İçinden geçenleri doğrudan söyleyen, siyasi oyunları sevmeyen bir yapısı var. İran'daki seçmenin dikkatini çeken ve diğer İranlı siyasilerden Pezeşkiyan'ı ayıran bir özellik ise, kendisinin mütevazi yaşantısı, herhangi bir ticari ilişkisinin olmaması, ailevi bağları ve halktan bir görüntü vermesi oldu. Örneğin, trafik kazasında eşini kaybetmesi, çocuklarını yalnız başına büyütmesi, evlenmemesi ve eşi ile alakalı bir konu açıldığında gözlerinin dolması İranlı seçmenin önemli bir kesiminde karşılık buldu. Elbette bunlar siyasette politik psikolojinin konusu olarak değerlendirilebilir. İran eski Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad da bu özellikleri ile ön plana çıktı ve cumhurbaşkanı olmasına zayıf gözüyle bakılıyordu. Buna rağmen İran siyasetinde halen karşılığı olan, etkili ve siyasette söylem geliştirebilen cumhurbaşkanı oldu. Peki, Pezeşkiyan İran siyasetinde yeni bir söylem geliştirebilir mi?
Pezeşkiyan'ın önündeki zorluklar
Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra İran Lideri Ayetullah Ali Hamaney'i ziyaret eden Pezeşkiyan, İran Lideri ile yaklaşık 5 saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeye dair detay paylaşılmasa da kurulacak kabinenin hangi isimlerden oluşacağı ve hükümetin kırmızı çizgilerinin neler olacağı Pezeşkiyan'a iletildi. Pezeşkiyan'ın ne zaman işbaşı yapacağına dair takvim henüz netlik kazanmış değil ancak ağustos ayı sonunda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması bekleniyor. Öngörülen takvime göre 5 Ağustos tarihinde Meclis'te yemin töreni gerçekleşecek ve ardından 15 günlük süre içerisinde kabinesini güvenoyu alması için meclise sunacak.
Pezeşkiyan’ın kabinesine ilişkin kulislerde dışişleri bakanı olarak Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Sekreteri Abbas Arakçi ve ekonomi bakanlığında ise Ali Tayyip Neya ismi konuşuluyor. Kabine konusunda en çok üzerine durulan konu ise, Pezeşkiyan'ın farklılara yer veren bir kabine kuracağı yönünde. Pezeşkiyan seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada, "Rekabet bitti ve şimdi yoldaşlık vakti" ifadesini kullanmıştı. Bu doğrultuda kabinede muhafazakar cepheden isimlerin de yer alabileceği iddia ediliyor.
Kırmızı çizgilerin neler olacağı konusuna ilişkin ilk işaret ise İran Lideri Hamaney'den geldi. Hamaney'e ait sosyal medya hesabından, hayatını kaybeden eski Cumhurbaşkanı Reisi'nin "ABD ile görüşür müsünüz?" sorusuna verdiği "Hayır" cevabı paylaşıldı. Hamaney, Reisi'nin söz konusu “hayır” cevabına uygun hareket ettiğini Pezeşkiyan'a hatırlattı. Söylenmek istenen ise diğer Reformist isimler gibi hayallere kapılmaması ve gerçeklikten kopmaması.
Pezeşkiyan seçimlerden zafer ile ayrıldıktan sonra yaptığı ilk konuşmada, hiçbir yalan vaatte bulunmadığını ve tüm vaatlerini yerine getireceğini söylese de Pezeşkiyan'a sunulan "stratejik esneklik" ve öte yandan her zaman ensesinde olacak "gölge hükümetler" onun karşı karşıya kalacağı ilk zorluklar olacak. Siyasi bir profil olarak Pezeşkiyan güçlü bir lider portesi ortaya koymuyor. İşbirliğine açık ve uzmanların görüşlerini esas alan bilimsel bir yaklaşım ortaya koyacağını belirtiyor. Seçim kampanyası sürecinde sorun merkezli hareket eden, kendine özgü üslup ve tarzı ile sorunları dile getiren ancak somut projeler ve hedefler sunmayan bir profil çizdi. Kurulacak hükümete dair henüz tutarlı bir söylem geliştiremeyen Pezeşkiyan'ın karşı karşıya kalacağı ilk zorluklarını reformist cephe içerisinden olabileceğini öngörebiliriz. Reform yanlılarının artan siyasi talepleri yeni Cumhurbaşkanı’nı radikal kararlar almaya zorlayacaktır.
Öte yandan, İran siyasetinde "NewYork ekolü" olarak bilinen ve Pezeşkiyan'ın yanında yer alan Zarif-Cihangiri-Ruhani üçlüsünün Reisi mirasını tasfiye girişmeleri yeni Cumhurbaşkanı’nın işini zorlaştırabilir. Bu nedenle Pezeşkiyan muhafazakar bir meclis karşısındayken reformcu bir gündemi dayatamayacaktır. Çatışmadan uzak ve özelikle İran Lideri Ayetullah Ali Hamaney ile uyumlu bir görüntü vermesi gerekiyor.
Muhafazakar cephede ise kaybedilen seçimlerin faturası birilerine kesilmeye çalışılıyor. Celili ve Kalibaf arasındaki rekabet ve uyuşmazlık artık daha belirginleşmeye başladı. Celili cumhurbaşkanlığı koltuğunu kaybetse de muhafazakar siyasetin kazananı oldu. Seçim sonuçlarının ardından konuşan Celili, halkın verdiği karara saygı duyduklarını ancak "gölge hükümet" olarak çalışmaya devam edecekleri mesajını verdi. Celili, "Sayın Pezeşkiyan'ı tebrik ediyorum. Tüm devlet organları, kurumlar yeni hükümete yardım etmelidir. Söylediklerimiz, uyarılarımız karşılık bulur ve buna göre hareket edilirse sorun yok. Ancak gaflete düşülür hatalar yapılırsa bu tüm ülkeyi etkiler. Hata yapılmaması ve gaflete düşülmemesi için hükümete yardımcı olmalıyız" ifadelerini kullandı.
Celili bu açıklamaları ile Reisi döneminde hükümete paydaş olma konumunu sürdürmek istediği mesajını vermiş oldu. Bu doğrultuda Pezeşkiyan hükümeti, çoğunluğu elinde tutan muhafazakar meclisin engellemeleri, ülke içerisindeki güç odaklarının uyumsuzluğu ve dış politikada askeri tehditlerin artması gibi önemli sorunlar ile karşı karşıya kalabilir.
devamını oku daha az oku
gazetecilik yapmaktadır.