Afrika’da iklim değişikliği, kıtadaki ekonomik faaliyetlerin büyük bir bölümünü oluşturan ve milyonlarca insanın geçim kaynağı olan tarım sektörünü derinden etkileyen ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Sıcaklık artışları, kuraklık, yağış düzenlerindeki değişiklikler ve aşırı hava olayları, kıtadaki tarımsal üretkenliği azaltmakta ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bu durum hükümetlerin ulusal afet ilan etmesine ve uluslararası yardıma ihtiyaç duymasına neden olmuştur. Ancak, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek mümkündür.  

Sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi, iklime dayanıklı tohum ve girdilerin kullanılması, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gibi stratejiler, tarımsal üretimi artırabilir ve kırsal toplulukların iklim değişikliğine uyum sağlamasına yardımcı olabilir.  

Kıtadaki birçok bölge, giderek daha uzun ve şiddetli kuraklık dönemleri yaşamaktadır. Bu durum özellikle Lesotho, Malavi, Zambiya ve Zimbabve gibi ülkelerde tarımsal üretimi etkilemektedir. Kuraklık, toprakların verimliliğini azaltarak mahsul kayıplarına yol açmakta ve hayvancılık sektörünü de olumsuz etkilemektedir. El Nino gibi küresel iklim olayları, bu bölgelerdeki kuraklıkların şiddetini artırmıştır. Yağış düzenlerinde yaşanan değişiklikler ise iklim değişikliğinin bir diğer önemli etkisidir. Yağış miktarlarının azalması veya düzensizleşmesi, büyüme sezonlarını etkileyerek tarımsal verimliliği düşürmektedir.  

Örneğin Fas’ta son yıllarda yaşanan kuraklık, buğday üretimini ciddi şekilde azaltmış ve ithalata olan bağımlılığı artırmıştır. Bu durum hem yerel ekonomileri zor durumda bırakmış hem de gıda fiyatlarını yükseltmiştir. Ayrıca, toprak erozyonu ve çölleşme gibi iklim değişikliğiyle ilgili diğer sorunlar, özellikle Sahra Altı Afrika’da ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Tarım arazilerinin bozulması, çiftçilerin geçim kaynaklarını kaybetmelerine ve göç etmelerine neden olmaktadır.  

Tarımsal üretimde aşırı hava olaylarının etkileri 

Aşırı hava olayları da iklim değişikliğinin tarıma etkileri arasında yer almaktadır. Sel, fırtına ve sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddeti artmıştır. Bu olaylar, tarımsal üretime zarar vererek hem gıda arzını hem de ekonomik istikrarı tehdit etmektedir. Örneğin Güney Afrika’da sıkça yaşanan aşırı sıcaklıklar ve kuraklıklar, tarım sektöründe büyük kayıplara yol açmıştır. Mozambik’te 2019 yılında meydana gelen Idai ve Kenneth kasırgaları ülkenin orta ve kuzey bölgelerinde aşırı yağışlara neden oldu. Sel, tarım arazilerini tahrip ederek özellikle pirinç, mısır ve şeker kamışı gibi temel tarım ürünlerinin yetiştirilmesini zorlaştırdı. Tarımsal arazilerin sulanması ve mahsullerin bozulması sonucu üretim kaybı %70’e kadar ulaştı. Ayrıca, sellerin getirdiği toprak kaymaları ve su baskınları mevcut tarım altyapısını da büyük ölçüde hasara uğrattı. Çiftçiler, mahsullerini hasat edemediği gibi yeniden ekim yapmak için gereken tohum ve malzemelere ulaşmakta zorluk çekti.   

Kenya’da uzun süreli kuraklıkların ardından gelen yoğun yağışlar, tarım arazilerini su altında bırakmış ve büyük su baskınlarına yol açmıştır. Başkent Nairobi çevresinde yaşanan bu olaylar, sebze ve meyve bahçelerinin yanı sıra kahve ve çay plantasyonlarını da etkilemiştir. Tarım ürünlerinin çoğu su altında kalmış, bu da büyük miktarda ürün kaybına neden olmuştur.  

Üretici çiftçiler, ekonomik olarak zor duruma düşmüş ve gıda fiyatlarında artış gözlemlenmiştir. Gana’da ise 2023 yılındaki su baskınları dikkat çekmiştir. Akra şehrindeki yoğun yağışlar, tarım alanlarında hasara yol açmıştır. Su baskınları, yerel olarak yetiştirilen sebzeler ve meyveler üzerinde olumsuz etkiler yaratmış ve büyük miktarda ürün kaybına neden olmuştur. Ayrıca, sel nedeniyle oluşan toprak erozyonu ve su kirliliği, tarımsal verimliliği azaltmış ve çiftçilerin mahsullerini sağlıklı bir şekilde yetiştirmesini engellemiştir. Bu durum, gıda güvenliği sorunlarını artırmış ve yerel pazarların dengesini bozmuştur.  

Uluslararası işbirliği ve destek mekanizmaları  

Afrika’da iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini hafifletmek için uluslararası işbirliği ve destek mekanizmaları hayati bir rol oynamakta ve çeşitli projeler yürütmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Afrika’daki tarımsal kalkınmanın iklim değişikliği nedeniyle büyük bir tehdit altında olduğunu belirtmektedir. Özellikle kırsal alanlarda yaşayan topluluklar iklim değişikliğinin etkilerini daha yoğun bir şekilde hissetmekte ve bu durum, açlık ve yetersiz beslenme sorunlarının artmasına neden olmaktadır. FAO, iklim değişikliğine uyum sağlamak için kapsamlı adaptasyon stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır.   

Dünya Gıda Programı (WFP), iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini azaltmak için sürdürülebilir tarım uygulamalarının önemini vurgulamaktadır. İklim değişikliği ile mücadelede tarım sektöründe inovasyonun ve adaptasyonun gerekliliğine dikkat çeken WTP; ürün rotasyonu, tarımsal ormancılık ve toprak koruma gibi uygulamalarla tarımsal üretkenliği artırmanın iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için gerekli adımlar olduğunu belirtmektedir.  

Avrupa Birliği (AB) ve Afrika Kalkınma Bankası gibi kurumlar da kıtada tarımsal kalkınmayı desteklemek için önemli fonlar ayırmaktadır. Örneğin, AB’nin desteklediği programlar Afrika’da iklime dayanıklı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasını ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini teşvik etmektedir. Aynı zamanda bu programlar, küçük çiftçilerin mali ve teknik kapasitelerini artırmayı hedeflemektedir. Afrika Kalkınma Bankası, kıtanın tarımsal üretiminin 2030 yılına kadar üç katına çıkabileceğini öngörmekte ancak bu hedefe ulaşmak için önemli yatırımların yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Kıtada tarım sektörünün modernize edilmesi ve altyapının güçlendirilmesi, tarımsal üretkenliği artırmak için kritik öneme sahiptir. Özellikle sulama sistemleri, soğuk hava depoları ve ulaşım altyapısının geliştirilmesi, tarım sektörünün iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale gelmesini sağlayacaktır.  

Uyum stratejileri ve sürdürülebilir tarım uygulamaları   

Afrika’da iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri ciddi ve çok yönlüdür. Bu etkilerin üstesinden gelmek için çeşitli uyum stratejileri ve sürdürülebilir tarım uygulamaları geliştirilmektedir. Toprak koruma, tarımsal ormancılık ve ürün rotasyonu gibi sürdürülebilir tarım uygulamaları, toprak verimliliğini koruyarak tarımsal üretkenliği artırabilir. Bu tür uygulamalar aynı zamanda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin bazı bölgelerde agroekoloji ve organik tarım yöntemleri teşvik edilmektedir.  

Bu yöntemler hem çevresel sürdürülebilirliği artırmakta hem de çiftçilerin iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale gelmesini sağlamaktadır. Ayrıca kuraklığa dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, tarımsal verimliliği artırmanın önemli bir yoludur. Bu tohumlar kuraklık ve düzensiz yağışların hakim olduğu bölgelerde, tarımsal üretimin devamını sağlamaktadır. Aynı zamanda gübre kullanımının artırılması ve çevre dostu girdilerin teşvik edilmesi tarımsal üretimi desteklemektedir.  

Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, Afrika’da tarımsal üretimin iklim değişikliğine uyum sağlaması için kritik öneme sahiptir. Sulama sistemlerinin modernizasyonu ve su tasarrufunu teşvik eden uygulamalar, su kıtlığını hafifletmeye ve tarımsal verimliliği artırmaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte iklim değişikliğinin yol açtığı aşırı hava olaylarına karşı erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, tarımsal üretimdeki riskleri azaltmada önemli bir rol oynar. Ayrıca, afet risk yönetimi stratejileri, çiftçilerin bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmasını ve tarımsal kayıpların en aza indirilmesini sağlayabilir.  

Afrika’da iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri ekonomik ve sosyal yapıyı derinden etkilemektedir ve bu etkileri hafifletmek için çok yönlü bir yaklaşım gerekmektedir. Sürdürülebilir tarım yöntemleri, su yönetimi ve uluslararası destek mekanizmalarının entegrasyonu, kıtanın tarımsal üretkenliğini artırabilir ve gıda güvenliğini sağlayabilir. Bu önlemler hem ekonomik istikrarı desteklemek hem de kırsal toplulukların geçim kaynaklarını korumak için kritik öneme sahiptir.