14 Mart 2024
Türkiye ve Irak, Basra Körfezi ve Kuzey Irak’ı Türk karayolu ağına ve oradan da Avrupa’ya bağlayan bir kara yolu inşa etmeyi planlıyor. 20. yüzyılın başında “Berlin-İstanbul-Bağdat” olarak adlandırılan ve İstanbul ile Bağdat’ı birbirine bağlamayı amaçlayan demiryolu projesi gerçekleşmediyse de Mart 2023’te açıklanan ve Mart 2024 başında Antalya Diplomasi Forumu’nun oturum aralarında önemi vurgulanan Kalkınma Yolu projesi, bu konudaki çalışmaları takip etmek üzere karşılıklı ofislerin açılacağının duyurulmasıyla hayata geçme yolunu bulacak gibi görünüyor.
Projenin kapsamı ve altyapı özellikleri
Kalkınma Yolu projesi ilk etapta Irak’tan Türkiye’ye ve limanlarına uzanacak. Arap Körfezi’ndeki Fao limanından başlayıp Irak içinde 1200 kilometre uzunluğunda bir kara yolu ve demiryolu hattı ile bağlandıktan sonra yaklaşık 1700 kilometre boyunca Türk kara ve demiryolu ağına bağlanacak. Proje aynı zamanda enerji nakil hatları, Fao limanının rehabilitasyonu ve Basra Körfezi ülkelerinden deniz taşımacılığı için genişletilmesini ve yüksek hızlı trenlerle yük ve yolcu taşımacılığına yönelik 15 tren istasyonu inşa edilmesini de içeriyor. Daily Sabah gazetesine göre projenin maliyetinin 17 milyar dolar olması öngörülüyor. Irak Başbakanı Muhammed Şiya el-Sudani Mart 2023’te projeyi açıklarken bu yolun “sadece Irak ve Türkiye için değil, bölgenin ve dünyanın yararına olduğunu, mal ve enerji taşımacılığı için küresel bir koridor olacağını ve Doğu’yu Batı’ya bağlayacağını” belirtmişti. 3. Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu projenin başta Irak ve Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri için önemli bir proje olduğunu ve ülkesinin projeye tam desteğinin devam edeceğini vurguladı. 2 Mart 2024 günü Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da ülkesinin ve Irak’ın proje üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığını teyit etti.
Kalkınma yolu projesinin amaçları yalnızca kalkınma ve ticaretle sınırlı değil. Yollar ve altyapı yoluyla yurt dışına erişim politikası ekonomik büyümeye olumlu etkide bulunacağı gibi, yurt dışındaki çıkarlarını gerçekleştirmek isteyen ülkelerin davranışlarını da değiştirecek. Karayolları, demiryolları ve limanlar ayrıca düşüncelerin, kültürün ve siyasetin hareketi için de araçlar sağlar. Bu erişim politikası Irak ve Türkiye için de uygun, çünkü her birinin yeni projeden kendi kalkınma ve jeopolitik hedefleri var.
Aslında, Kalkınma Yolu projesinin önemi, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin ve karşılıklı bağımlılığın artmasının ötesine geçmiş gibi görünüyor. Çünkü bu konudaki algılar bölgeyi ve dünyayı kapsıyor. Yani son zamanlarda ortaya çıkan küresel yol projelerine entegrasyon, karşılıklı etkileşim ve başkalarıyla rekabet yaklaşımı söz konusu. Örneğin, Çin’in Kuşak ve Yol Projesi, Hindistan, Körfez ve Avrupa’nın Ekonomik Koridor projesinin yanı sıra Türkiye’nin Irak ve Körfez’deki varlığını güçlendirme ve keza Kuzey Irak’tan kaynaklanan güvenlik sorunlarıyla başa çıkma çabaları gibi.
Ticari ve enerji sektörlerinde beklenen değişimler
Fırsatlara gelince, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 2023 yılında yaklaşık 14,2 milyar dolarlık ticaret hacmi zaten büyük olmasına rağmen, proje iki ülke arasındaki ticaret alışverişinin geniş ölçüde artmasına katkıda bulunabilir. Irak’ın dünyanın en önemli petrol ihracatçılarından biri olduğu, mevcut üretim payının günde yaklaşık 4 milyon varil olduğu ve 2024’te 6 milyon varile çıkarılmasının planlandığı dikkate alınırsa, Türkiye’nin “enerji merkezi” olma hedefine en önemli katkılardan biri olacak gibi görünüyor. Kalkınma Yolu sadece Irak’ın Türkiye üzerinden yaptığı ihracatın artmasına katkıda bulunmakla kalmayacak, aynı zamanda bazı Körfez ülkelerinin aynı güzergâh üzerinden Avrupa’ya petrol ve doğalgaz ihraç etmeye başlaması halinde Irak bir enerji aktarım merkezi haline de gelebilecek. Böylece, potansiyel Ekonomik Koridor ya da özellikle son dönemde güvenlik risklerinin artmasıyla birlikte uzun ve pahalı bir yol haline gelen Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı üzerinden geçen geleneksel deniz yolu karşısında Kalkınma Yolu’nun rekabet gücü artacak. Sadece enerji ihracatı değil, Irak’ta otoyol ve demiryollarının inşası da Körfez ülkeleri, Irak, Türkiye ve Avrupa arasında mal ve insan taşımacılığında büyük bir fark yaratacak.
Ancak Kalkınma Yolu sadece bu fırsatlarla ilgili değil, aynı zamanda bunlardan doğacak zorluklarla da ilgili. Bu potansiyel kazanımlar başkaları tarafından maliyet olarak görülebilir ve nüfuzları aleyhine olabilir. Irak’ta ekonomik varlığın yoğunlaşması örneğin İran’da, doğalgaz ve elektrik konusunda “Tahran’a bağımlılıktan kurtulma” çabası olarak anlaşılabilir. National Interest Dergisinde yayınlanan bir makalede, Irak ve Türkiye arasındaki enerji iş birliğinin, özellikle de Batı yaptırımları karşısında doğalgaz ve elektrik önemli bir gelir kaynağı olduğu için İran’ın bu konudaki çıkarlarını tehdit edebileceği belirtiliyor. Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren yabancı şirketlerin yarısı Türk şirketleri ve Kalkınma Yolu sayesinde bu şirketler Irak’ın tamamını kapsayacak şekilde büyüyecek.https://ar.haberler.com/arabic-news-1922510/ Üstelik Türkiye’nin Irak’taki ağırlığının artması, İran’ın son yirmi yılda Bağdat üzerinde siyasi ve mezhepsel etkisini göstermesinin ardından, Türkiye ve Körfez Arap ülkeleri gibi Irak’ı çevreleyen ve çoğunluğu Sünni olan ülkelerin varlığının güçlenmesi açısından siyasi ve şüpheli görülebilir.
Güvenlik ve kalkınma yolunda iş birliği
Öte yandan Kalkınma Yolu, PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığı ve oradaki üslerinden Türkiye’ye yönelik operasyonları gibi kronik güvenlik sorunlarının çözümlerinden biri olabilir. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminden bu yana barajlar inşa ederek, arazi ıslahı yaparak, sanayi üretimini artırarak ve yollar yaparak kalkınmayı teşvik etmeye, istihdam yaratmaya ve PKK’nın Güneydoğu’daki faaliyetlerine karşı koymaya çalışan Türkiye’nin bu kalkınma deneyimini Irak içinde de tekrarlaması gerekiyor gibi görünüyor. Refah ve ekonomik çıkarların yaratılması, ülkelerin ve halkların risklerle yüzleşme ve militanların gerçek kalkınmayı engellemesine izin vermeme istekliliğini artırır. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Daily Sabah gazetesine verdiği demeçte, Irak ve Türk hükümetlerinin yakında “terörle mücadelede iş birliği önerilerini hazırlayacaklarını ve ilişkileri güçlendirecek ve tehditleri ortadan kaldıracak bir yol haritası geliştireceklerini” söyledi. Hüseyin, bu güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesini, risklerle mücadeleyi ortak bir çıkar haline getirmek için ekonomik ve sosyal bir ortam yaratabilecek ve siyasi ilişkileri geliştirebilecek Kalkınma Yolu’nun ve iddialı projelerin devam eden gelişimine bağlıyor.
Son olarak, Türkiye ve Irak’ın politikasında meşru stratejik hedefler olan Kalkınma Yolu’nun başarılmasına yönelik umutlar yüksek görünüyor. Ancak aynı zamanda birçok zorlukla da karşılaşacaktır: Türkiye-Irak ilişkilerinin derinleşmesinden ve rekabetçi bir ticaret yolunun varlığından etkilendiğini düşünen tüm taraflar projeyi engellemek ve iptal ettirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaktır. Bu nedenle umutları yüksek tutarken, zorluklara karşı ciddi çözümler geliştirmek üzerinde de sürekli düşünmek gerekiyor.
devamını oku daha az oku
makalesi bulunan yazarın, sonuncusu “Türkiye’ye Dair Jeopolitik Bir Yaklaşım: İddialı Bir Strateji ve Kısıtlı Politika (2015) olmak üzere dört kitabı yayımlandı. Çalışmaları jeopolitik, uluslararası ilişkiler ve Türkiye üzerine yoğunlaşmaktadır.