23 Eylül 2024
Arnavutluk hükümeti, ülkenin başkenti Tiran’da Bektaşi tarikatı mensupları için özerk bir mikro devlet kurma planını açıkladı.
Bu beklenmedik hamle, bölgede ve İslam dünyasında geniş yankı uyandırırken, birçok soru işaretini de beraberinde getirdi.
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ise bu planı “Bektaşi devleti, hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşamanın merkezi olacak” şeklinde duyurdu.
Tarihsel arka plan
Bektaşilik, 13. yüzyılda Anadolu'da filizlenmiş, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Balkanlar'da yayılmış ve Yeniçeri Ocağı üzerinde de oldukça etkili olmuş bir tarikattır.
Arnavutluk'ta özellikle güçlü varlığa sahip olan Bektaşilik, ülkenin kültürel ve dini çeşitliliğinin önemli bir parçası olmuştur.
1967-1990 yılları arasındaki komünist rejim döneminde baskı altında kalan Bektaşiler, 1990'lardan sonra yeniden örgütlenme sürecine girmişlerdir. Günümüzde ise Arnavutluk nüfusunun %5’inin Bektaşi olduğu düşünülmektedir.
Arnavutluk hükümet çevrelerine göre bu planın nedenleri
Arnavutluk açısından Avrupa'nın çoğunlukla Müslüman nüfusa sahip tek ülkesi olarak, dini tolerans ve çeşitlilik konusunda örnek olma hedefine katkı sunacağı öngörülüyor. Bektaşilik, Arnavutluk'un kültürel varlığının önemli bir parçası ve bu çaba, bir mirası koruma çabası olarak da nitelendiriliyor. Özerk bir Bektaşi bölgesi, dini ve kültürel turizm açısından yeni fırsatları beraberinde getireceği düşünülüyor.
Ayrıca bu hamle, Arnavutluk'un uluslararası boyutta görünürlüğünü artırabileceği ve ülkeyi dini özgürlükler konusunda öncü bir konuma getirebileceği söyleniyor.
Olası yansımalar
Edi Rama’nın açıklamasıyla gündeme oturan bu projenin diğer Balkan ülkelerinde benzer talepler ortaya çıkararak özellikle Kosova, Kuzey Makedonya gibi ülkelerde yaşayan dini azınlıklar benzer haklar istemesine yol açması muhtemel. İslam dünyasında boyutunda da yeni tartışmaları beraberinde getireceği belirtilebilir öyle ki Bektaşiliğin ana akım İslam'dan farklı bazı uygulamaları, özellikle alkol kullanımına izin verilmesi, muhafazakâr İslami çevrelerde eleştirilere neden olabileceği ön görülüyor. Arnavutluk'un laik yapısı düşünüldüğünde dini bir yapıya özerklik verilmesi, ülkenin laik yapısı açısından tartışmalara yol açması da bir diğer kuvvetli ihtimal. Bu adımın, bölgesel yansımaları da beraberinde getirebileceği bazı tartışmalar da mevcut. Bu açıdan Balkanlar'daki dini ve etnik dengeleri etkileyebilir ve bölgesel politikalarda yeni dinamikler yaratabilir.
Öte yandan Arnavutluk, geçtiğimiz yıllarda ülkeye yapılan bir siber saldırıda İran’ı sorumlu tutmuş ve bu ülkeyle diplomatik ilişkileri kesmişti. İran daha önce Bektaşilik üzerinden Arnavutluk’ta nüfuz elde etmeye çalıştıysa da tam olarak istediği sonuçlara ulaşamamıştı. Böyle bir durumda İran’ın vereceği tepkilerde merak konusu. Türkiye, Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla Balkanlar'da dini faaliyetlerde bulunuyor. Bektaşi mikro devletinin kurulması, bu faaliyetlerin kapsamını ve niteliğini etkileyebilir. Türkiye'nin bölgedeki diğer Müslüman topluluklarla ilişkileri, bu gelişmeden etkilenebilir.
Türkiye Bektaşilerinden de konuya dair ilk değerlendirmeler gelmeye başladı bu kapsamda basına yansıyan ilk değerlendirme Bektaşi Postnişini Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talimatıyla kamuoyunu bilgilendiren Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu tarafından yapıldı ve Gümüşoğlu “Siyasi olarak birileri tarafından bilinmeyen emperyal baskı ve hesaplarla böyle bir yapılanma kabul edilse ve resmi kimlik kazansa bile bizler için manevi anlamda geçersiz bir girişimdir” yorumunda bulundu.
Tarihçi İlber Ortaylı, Arnavutluk’un bu hamlesini Hürriyet’te şu şekilde değerlendirdi:
“Enterasan bir model olmakla birlikte çalışır mı bilmiyorum. Ama Arnavutluk’ta Bektaşilik çok hâkim. Balkanlarda da bu tarikatın uzantıları var. Makedonya’da, Kosova’da şubeleri var. Sırbistan’da yaşayanları da var. Avrupa’da, Almanya’da hatta ABD’de cemaatler halinde grupları da var. Siyasi olarak içe dönük bir gayeleri olduğunu düşünüyorum. Sağa sola dağılan bu Arnavutluk ahalisine yeni bir cazibe alanı gibi... Tabii Vatikan gibi güçlü, otoriter olmaz. Diplomatik konumunun ne olacağını da zamanla görürüz. Zaten Arnavut devletinin öncülüğünde Arnavutluk içinde bir yapı olacaksa zor da olmaz.”
Bu girişimin pratikteki uygulaması, Arnavutluk iç siyasetinin tepkileri, yasal çerçevesi ve uluslararası tepkiler önümüzdeki günlerde yakından takip edilecek. Balkanlar'daki dini ve etnik dinamikleri derinden etkileyebilecek bu adımın, bölgesel ve küresel ölçekte nasıl yankı bulacağı merakla bekleniyor.