İsrail’in Mısır’a yönelik doğal gaz ihracatının nereye doğru evrildiği ve ülkenin elektrik üretim ihtiyacının yüzde 25’ine ulaşan gaz tüketimi ve ihtiyaçlarını ne kadar temsil ettiği, Mısır’daki “elektrik kesintisi” krizi bağlamında medyada objektif bir şekilde ele alınıp tartışılmıyor.  

Mısır ve İsrail gazı   

Mısır, elektrik santrallerine doğal gaz sağlanamaması nedeniyle karanlığa gömüldü. Bunun üzerine Mısır hükümeti, kavurucu yaz sıcağından rahatsız olan vatandaşların elektriğini günde üç saat kesmek zorunda kaldı. Ancak, bu konudaki sorun göründüğünden daha derin.   

Idku ve Damietta tesislerinden LNG sıvılaştırma yoluyla yeniden ihraç edilmesi için Mısır’a gelen İsrail gaz akışının tamamı yerel pazara yönlendiriliyor. Bunun nedeni ise ülkenin gaz üretiminin önemli ölçüde azalmasıdır.    

Mısır’daki toplam gaz üretiminin yaklaşık yüzde 35 ila 40’ını temsil eden Zohr sahasındaki üretimde düşüş yaşandı. Aynı zamanda ülkedeki tüketim öyle büyük bir oranda arttı ki, tüketim ve üretim arasındaki uçurum daha da açıldı ve Mısır’ın yalnızca 6 yıl önce (2018) açıkladığı gibi gazda elde ettiği “kendi kendine yeterlilik” dönemi sona erdi.   

Sonuç olarak, Mısır’ın sıvılaştırılmış gaz ihracatı 2023’te keskin bir düşüş gösterdi ve 2024’ün başından bu yana Mısır herhangi bir şekilde sıvılaştırılmış gaz ihraç edemedi.  

Mısır hükümeti, kışın tüketimin düşerek ihracatın yeniden başlamasına olanak sağlayacağına ilişkin umutla, Avrupa'ya sıvılaştırılmış gaz ihracatını “geçici olarak” durdurduğunu mayıs ayında resmen duyurdu.   

Uygulamada bu, İsrail'den gelen, iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara göre her ay artan doğal gaz miktarının tamamının Mısır pazarına yönlendirilmesi anlamına geliyor.  

Burada durup, Mısır hükümetine çok önemli olan şu soruları sormak gerekiyor: Mısır şu anda İsrail gazına ne kadar bağımlı? Başka bir deyişle, İsrail gaz arzı Mısır’daki iç tüketimi ne kadar temsil ediyor?    

Burada verilecek cevap ise şu: Mısır İsrail’den günde yaklaşık 1,1 milyar fit küp gaz alıyor.  

Mısırı’ın günlük tüketimi ise, çoğu elektrik üretmek için kullanılmak üzere günde 6,1 milyar fit küpü buluyor.  

Bu, Mısır’ın gaz ihtiyacının yüzde 18’ini İsrail’den alması anlamına geliyor, yani ülke doğal gaz tüketiminin beşte birinde İsrail’e bağımlı durumda.  

Ancak bu oran, bununla sınırlı kalmayacak. Gazze’deki şiddetli savaşın ortasında geçtiğimiz şubat ayında yapılan, İsrail’in Mısır’a gaz ihracatını artırmaya yönelik son anlaşmaya göre bu oranın artacağı varsayılıyor.   

Söz konusu anlaşmaya göre, İsrail’in Mısır’a gaz akışı önümüzdeki yıllarda günde 1,5 milyar fit küpe ulaşacak. Bu da, gelecek yıllarda iç tüketimde beklenen artış dikkate alındığında, Mısır’ın gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20 ila 25’ini temsil ediyor.  

Rakamların diline kapılmamak için doğrudan en önemli soruya geçersek; bu durumun Mısırı’ın enerji ve ulusal güvenliği konusundaki etkisi nedir?  Bütün bunların etkisi şu ki, Mısır şu anda doğalgaz tedarikini büyük ölçüde tek bir kaynağa bağlıyor.   

Bu kaynak, iki taraf arasındaki ne kadar gelişse de, çok karmaşık boyutlarda ilişkilerin olduğu İsrail'dir. Bu, doğal gaz konusunun, İsrail’in Mısır üzerinde “çok büyük bir baskı aracı” olduğu anlamına geliyor.   

Örnek vermek gerekirse, İsrail şu anda Mısır’a gaz arzını tamamen kesmiş gibi, yaklaşık 5 saatlik bir elektrik kesintisine neden olabilir. Böylece ülkede yaşanan mevcut 3 saatlik kesinti eklendiğinde, Mısır’daki elektrik kesintisi 8 saate ulaşabilir.   

Yani bölgesel bir ağırlığı olan Mısır, günün üçte birinde İsrail yüzünden ve ağır silah kullanılmadan elektriksiz ve devre dışı bırakılabilir.  

Peki İsrail Mısıra giden gazı kesebilir mi?   

Evet, ekim ayında patlak veren savaşın başında kendi gözlerimizle gördüğümüz şey bu. İsrail bu süreçte, Tamar Üretim Platformu’ndaki üretimi ve El Arish-Ashkelon Boru Hattı üzerinden sağlanan tüm gaz tedarikini durdurdu.   

Tel Aviv o dönemde, Mısır’a yönelik gaz tedarikinin “savaş nedeniyle” durdurulduğunu iddia etti. Ancak gerçek şu ki, Gazze halkının Sina’ya kaydırılması konusundaki konumuna karşılık Mısır’a uygulanan baskı nedeniyle kesinti yapıldı.   

Çünkü İsrail’den Mısır’a gönderilen gazın büyük çoğunluğu, savaş nedeniyle kesintiye uğrayan Tamar sahasından değil, Leviathan doğal gaz sahasından geliyor.   

Ancak Tel Aviv, geçtiğimiz yıllarda “İsrail’den gaz ithal etmenin tehlikesi” konusunda uyarılıp dikkat çekilen şeyi yaptı, yani gazı Mısır’a baskı yapmak için siyasi bir araç olarak kullandı.  Bu İsrail’de her an tekrarlanabilecek ve yaşanması muhtemel bir durumdur.   

Öte yandan, Mısır eski cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in 2005 yılında İsrail’le imzaladığı doğal gaz anlaşması büyük tartışmalara yol açtı.  

Mübarek’in çevresindekiler, anlaşmanın önemli bir jeopolitik boyutu olduğunu söylemişti.   

Gaz fiyatları dışında bu aslında doğru. Anlaşmadaki fiyatlar o zamanki uluslararası fiyatlardan çok daha düşüktü, bu da anlaşmaya yönelik itirazı da genişletti.    

Şimdi Mısır’ın 2005’te gerçekleştirdiği şeyi İsrail çok iyi anlıyor, bunu uyguluyor ve kullanıyor.   

Mısır, İsrail gazına yönelik bağımlılık krizini geç de olsa fark etti ve yeniden sıvılaştırılmış gaz ithalatına başlama kararıyla 2018’ deki noktaya geri döndü. Ancak bu kez hükümetin tepkisi geç, yavaş ve çok geç oldu.   

Mısır hükümeti, Ain Sokhna Limanı’ndan sıvılaştırılmış gaz almak için yazın başında bir FSRU (Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi) gemisi kiraladı.   

Doymak bilmez Asya pazarları ve Latin Amerika’da kışın başlamasıyla sıvılaştırılmış gaza olan talebin dünya çapında önemli ölçüde arttığı bir dönemde, LNG ithalatı için ihale açıldı. Sonuç olarak, şu anda LNG fiyatları ve bu konudaki rekabet çok yüksek ve fon mevcut olsa bile LNG sevkiyatını elde etmek karmaşık hale geldi.   

Mısır’ın üretim ve tüketim oranlarına ilişkin basit hesaplamalarla, hükümetin yazın artan tüketimle birlikte yaşanacak bir sonraki gaz krizini tahmin etmesi kolaydı ve bu kriz yaşanmadan önce sıvılaştırılmış gaz sevkiyatını güvence altına alması gerekiyordu.   

Kendi kendine yeterliliğin sona ermesi ve Mısır’ın gaz ithalatına geri dönmesi de dahil olmak üzere gaz krizi beklenmedik bir şey değildi.  

Geçtiğimiz yıllarda, uzman araştırma merkezleri ve uluslararası bankalar tarafından yapılan, tüketimin arttığını, üretimin azaldığını ve Mısır’ın yıllar içinde gaz ithalatına döneceğini doğrulayan birçok çalışma yayınlandı.  

Dolayısıyla beklenen bir krize karşı çeşitli doğal gaz kaynaklarının güvence altına alınması, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Mısır hükümeti için akla ve mantığa en yakın davranıştı.   

Hepsinden önemlisi, sonuç olarak İsrail gaz ve enerji konusunu güvenlik ve jeopolitik perspektiften ele alıyor ve bunların ardından ekonomik bakış açısı geliyor.  

Sisi ve Mısır hükümeti ise gaz meselesini yalnızca ekonomik perspektiften ele alırken, ülkenin enerji güvenliği ve hayati enerji kaynaklarından biri konusunda “İsrail’e güvenme” riskini hesaba katmıyor. Sonuç olarak, bu durum pek çok risk taşıyor ve bunlar yakın vadede felakete dönüşebilir.