Bir İsrail askerinin, Batı Şeria’da yerleşim yerlerinin genişletilmesine karşı düzenlenen protesto gösterisine katılan Türk kökenli ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi’yi öldürmesinden iki gün sonra, 81. Venedik Film Festivali’nde ödül kazanan ABD’li Yahudi yönetmen Sarah Friedland çarpıcı bir mesaj verdi. 

Friedland, ödülü alırken yaptığı konuşmada, “Yahudi bir ABD’li sanatçı olarak, İsrail’in Gazze’deki soykırımının 336. gününde ve Filistin işgalinin 76. yılında bu ödülü kabul ediyorum. Filistin halkıyla ve özgürlük mücadeleleriyle dayanışma içindeyim” dedi. 

Bu iki kadın arasında, psikoloji öğrencisi Ayşenur’un Uluslararası Dayanışma Hareketi’nde (ISM) gönüllü olması ve Filistin’i desteklemek amacıyla barışçıl protesto faaliyetlerine katılması dışında hiçbir bağlantı bulunmuyor.   

“Familiar Touch” filmiyle üç ödül birden kazanan yönetmen Friedland ve Ayşenur, 2010 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan Portekizli yazar Jose Saramago’nun çağrısını yerine getiren kişilerdendi. 

Saramago, Gazze’de 11 aydır süren soykırımdan tam 22 yıl önce yaptığı Filistin ziyaretinde, işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen insanlığa karşı suçların durdurulması gerektiğini söylemek için tüm dünyada “seslerin yükselmesi” yönünde çağrıda bulunmuştu. 

Ayşenur bir Filistin kasabasında yerleşim birimi suçlarına karşı gösteri yaptığında destek için “seslerin yükselmesine” katkıda bulunmuş ve bir şekilde Uluslararası Dayanışma Hareketi’nden gönüllü Julia  Palico’nun söylediklerini benimsemişti. 

ABD’li aktivist Rachel Corrie ile birlikte gerçekleştirdiği ilk ziyaretin ardından Filistin’e dayanışma ziyaretlerine devam eden İtalyan Palico, 20 yıl önce yaptığı bir konuşmada, “İsrail Filistinlilere karşı suç işlerken, herkesin gözlerini kapatması utanç verici” demişti. 

2003 yılında, Filistinli bir ailenin Refah kampında yaşadığı evin yıkılmasını önlenmek isterken, İsrail işgal ordusunda görev yapan bir askerin kullandığı buldozerle ezilerek öldürülen Corrie de hiç unutulmadı. 

İsveçli nişanlısının, ülkesinin sivilleri katleden ve savunmasız insanları terörize eden bir terör devletini desteklemesi nedeniyle karmaşık bir suçluluk hissettiğini söylemesi de akıllardan silinmedi. 

Filistin direnişine destekleriyle anılıyorlar 

Ayşenur’un öldürülmesi, bize Filistin ve halkını destekleyen bu asil genç kadınla aynı yolda yürüyen ve yaptıkları asla unutulmayacak olan “yol arkadaşlarını” hatırlatıyor. 

İngiliz Anna Weekes de onlardan biri. 

Apartheid ilhakına ve yerleşim duvarına karşı gösteri yapmak için birkaç kez Filistin’i ziyaret eden Weeks, böbreklerinden birini böbrek yetmezliği çeken Filistinli bir kıza bağışladı. 

İsrail bu cesur kadını gözaltına aldı ve sınır dışı etti. Ancak başarılı olan böbrek bağışı sürecinin ardından Filistin töreniyle evlendiği eşiyle birlikte bu topraklara geri döndü. 

ABD’li aktivist Emily Washman da apartheid duvarına karşı gösterilerde dayanışma gösterdiği Deir Al-Ghusun (Tulkarm yakınında) halkı tarafından oldukça sevildi. 

Washman, bir süre sonra gittiği ülkesinden geri dönerek bölgedeki gençlerden biriyle evlendi. 

Bu bağlamda, Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun 2016 yılında duyurduğu “Gazze’ye Kadın Gemisi” projesi de hiç unutulmayacaklar arasında yer alıyor. 

Dünyanın dört bir yanından 12 feminist örgüt tarafından desteklenen proje kapsamında Gazze’ye doğru yola çıkan gemide, çeşitli ülkelerden (Arap kadınları da dahil) 15 aktivist yer alıyordu. 

İsrail ablukasına karşı Gazzeli kadınlarla dayanışmayı hedefleyen aktivistler arasında, Nobel Barış Ödülü sahibi Kuzey İrlandalı barış aktivisti Mairead Maguire, Yeni Zelandalı Yeşiller Partisi Milletvekili Marama Davidson ve ABD’li oyun yazarı ve senarist Naomi Wallace de bulunuyordu. 

Gazze’deki Filistin halkına, kuşatma ve yerleşim birimlerine karşı mücadelelerinde Ayşenur ve yol arkadaşları tarafından verildiği gibi barışçıl destek yoluyla, birçok üniversitede, sokakta, büyükelçilik ve konsoloslukların önünde soykırımı durdurmak için slogan atan kadınların sayısı sayamayacağımız kadar arttı. 

Aynı şekilde gösterilerde, sanatsal ve kültürel etkinliklerde, Filistin kefiyesi giyilerek İsrail’in Gazze’de işlediği suçlara son verilmesi çağrısında bulunanların sayısı da her geçen gün çoğalıyor. 

Şubat ayında düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali’nin en büyük ödülü olan Altın Ayı’yı kazanan Fransız-Senegalli yönetmen Mati Diop, “Filistin’in yanındayım” diyerek ödül törenine damga vurdu. 

Aynı şekilde İtalyan oyuncu Jasmine Trinca da İsrail’in Gazze’de yaptıklarını protesto ederek, 77. Cannes Film Festivali’nde Filistinlilere destek amacıyla Filistin bayrağı desenli broş taktı. 

ABD’li filozof Judith Butler de İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini ifade etti. 

Ayşenur’un ruhuna bin rahmet. İnsani ve ahlaki açıdan Filistin’in yanında olan dünyadaki tüm kadınlara binlerce selam olsun.