Gazze’de Soykırımın Kısa Tarihi  

Meryem İlayda Atlas
Gazeteci Meryem İlayda Atlas, İsrail’in Filistinlilere yönelik uyguladığı soykırımın kısa tarihini Fokus+ için kaleme aldı.
Gazze’de Soykırımın Kısa Tarihi
04 Haziran 2024

Bu yazıda, önümüzdeki on yıllarda defalarca hatırlanacak, filmi çekilecek, üzerine kitaplar, tezler yazılacak ve içinde yaşadığımız zamanın gereği maalesef tanığı olduğumuz bir soykırımın kaydını düşmek niyetindeyim. 

Gazze, Ekim 2023’te uluslararası kamuoyunun gündemine “Do you condemn Hamas?” (Hamas’ı kınıyor musun?) sorusu ile girdi. 2023 yılının Ekim ayı boyunca, Hamas’ın İsrail’e karşı düzenlediği saldırı sonrasında Batılı liderler İsrail’in yanında olma ve Hamas’ı kınama yarışına girmişlerdi. ABD başkanı, İngiltere başbakanı, Fransa cumhurbaşkanı, Alman şansölyesi, İsrail’e gittiler ve koşulsuz destek verdiler, yani bir bakıma İsrail’in Hamasla savaşmak adı altında yapacağı insan hakkı ihlalleri için vize vermiş oldular.  

Bu dönemde Batı medyası, çok nadir de olsa Gazzelileri veya Filistin’in tezlerini anlatacak konukları ekrana çıkarsa da CNN International sunucusu Amanpour’un çok sık yaptığı gibi sözlerini defalarca keserek Hamas’ı kınayıp kınamadıkları üzerinden karşısındakine bir pozisyon inşa etmeye çalıştı. Aradan sekiz ay geçti ve bu yazının yazıldığı 2024 yılının ortasında Gazze’de İsrail’in öldürdüğü sivil sayısı 36 bini geçmiş bulunuyor ve bunların 15 binden fazlasının çocuk olduğu biliniyor. İsrail’in bu yazının yazıldığı Haziran 2024 tarihinde katliamlarına aralıksız devam ettiği Gazze’de son durum; elektriksiz, susuz, insani yardımın engellendiği, açlık ve tıbbi malzeme/hastane yoksunluğuyla mücadele eden bir ortamda evlerini terk edip Refah kampına sığınmış oldukları halde orada da bombaların peşini bırakmadığı bir trajedi halinde.  

 

Bu noktaya nasıl gelindiğini anlamak için son sekiz ayda yaşananlara bir kez daha dikkatli bakmak gerekiyor. İsrail’in saldırılarını bir şekilde meşrulaştıran Batılı devletler, aslında Gazze’ye karşı ilk insanlık suçunu 16 Ekim 2023 tarihinde işledi. Orantısız bir şekilde Gazze’ye kullanımı yasak olan fosfor bombaları ile saldıran elektrik ve su kesintisine maruz bırakan İsrail’in saldırıları durdurması nedeniyle ilk ateşkes çağrısı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 16 Ekim 2023 tarihinde görüşüldü. Ateşkes çağrısı ABD, İngiltere, Fransa ve Japonya’nın karşı çıkması nedeniyle kabul edilmedi. Böylece İsrail’in işleyeceği insanlık suçlarının önü açıldı ve yaşadığımız çağda bir insanlık dramının yaşanmasının önüne geçilmek için atılabilecek ilk adım böylece kaçırılmış oldu.  

Hemen bir gün sonra 17 Ekim 2023’te İsrail, Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ne atılan bombalar ile yaklaşık 500 kişiyi öldürdü. Hatırlayalım, 17 Ekim gecesinde yapılan bu saldırıdan sonra 18 Ekim sabahında Times, Economist, New York Times, Reuters gibi ajans ve medya kanalları İsrail’in “saldırıyı biz yapmadık, Hamas yaptı” açıklaması ile doluydu. Bu konuda resmi açıklamalar da geldi, İsrail’i aklamaya ve insanlık suçlarını meşrulaştırmaya o kadar niyetli ve gönüllü bir Batı kamuoyu olmasına rağmen İsrail, bu tarihten sonra defalarca hastane bombalayarak, güneye gitmesini söylediği siviller kaçarken üzerlerine bomba yağdırarak, Gazze’yi açlık sınırına getirip insani yardımı engelleyerek, hastaneleri elektriksiz ve tıbbi yardımsız bırakıp kuvözdeki bebeklerin ölümüne sebep olarak ve her defasında bütün bunlardan övünen resmi açıklamalar yaparak Batılı dostlarının meşruiyet çabasını boşa çıkardı.  

ABD, 18 Ekim tarihinde BMGK’nın çatışmalara ara verme çağrısını bir kez daha veto etti. 26 Ekim’de İngiltere ile beraber bir kez daha veto ettikten sonra Ekim sonunda İsrail, Gazze’ye kara saldırısını başlattı. İlk hastane saldırısını inkâr eden İsrail, 30 Ekim’de Gazze’de mülteci kampını vurduktan sonra sivillerin sığındığı Şifa, Kudüs ve Endonezya hastanelerini hedef aldı. Şifa Hastanesine giren ve 500 kadar hastayı ölüme terk eden İsrail, bir grup doktoru ve sağlık çalışanını da rehin aldı. Hastanelerin yoğun bir şekilde hedef alınması en başta kuvözdeki bebekler olmak üzere yaralılar için çok zor şartları beraberinde getirdi. Bir yandan ölü ve yaralı sayısı artarken diğer yandan var zor yaşam şartlar daha da zorlaştı. 18 Mart’da İsrail, işgal ettiği Şifa Hastanesinden 14 gün sonra hastanenin tamamını yıkarak ve geride yüzlerce ölü bırakarak çekildi. İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinden çekilmesinin ardından Nasır Hastanesi kompleksinde bulunan bir toplu mezardan 190 cesedin çıkarıldı. Bugün geldiğimiz noktada Refah’taki doğum hastanesi hariç Gazze’deki bütün hastaneler işlevini kaybetmiş bulunuyor.   
 
Kasım 2023 sonunda İsrail ile Hamas arasındaki uzlaşı kapsamında varılan esir takası mutabakatı çerçevesinde 7 günlük “insani ara” süresince Gazze Şeridi'nden 81 İsrailli esir, İsrail hapishanelerinden de 240 Filistinli esir serbest bırakıldı. İsrail, Gazze'nin güneyine göçe zorladığı 1 milyon 750 bin sivilin, insani ara süresince evlerinin bulunduğu kuzey tarafına geçişine yasak getirdi ve 1 Aralık’ta tekrar vurmaya başladı.

 

Katliam durmadı, vicdanlar dönüştü

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, “AB içinde yeterli desteği görmese de Filistin Devleti'ni tanıma eğilimini” dile getirdi. Bu süreçte işlerini yapmaya çalışan onlarca gazeteci, onlarca sağlık çalışanı ve yüzlerce insani yardım gönüllüsü saldırılarda hayatını kaybetti.

Gazze, zihinlerimize yüzlerce trajik hikâye bıraktı ve bırakmaya devam ediyor. Torunlarını kaybeden bir dede ve küçük kız Reem’in hikâyesi hala içimizi sızlatıyor. Ailesi ile mülteci kampına sığınan Reem’den geriye onu “ruhunun ruhu” olarak seven dedesi kaldı. 3 yaşındaki torunuyla gözlerinin içini öperek vedalaşan dede Halid öyle yürek burktu ki dünyanın pek yerinde futbolcular sahaya minik Reem’in yanağındaki yara izi ile çıktılar. 

Siyasetçilerin çığlıkları duymadığı, medyanın göstermediği ortamda futbol taraftarları ve futbolcular milyonlara Gazze ile dayanışma tohumları ektiler. Yeri geldi maçlardan önce sloganlar yükseldi, yeri geldi futbolcular sahaya Filistin bayrağı ile çıktı, yeri geldi Gazzeli şehit çocuklar ile temsilen sahaya çıktılar. Fransız milli takımında oynayan Cezayir asıllı Karim Benzema, 15 Ekim’de Gazze’ye destek için attığı tweet sonucunda terörist ilan edildi. Hollandalı futbolcu Anwar El Ghazi, Filistin desteği sonucunda kadro dışı bırakıldı. Krizin ilk günlerinde başka vakalar da yaşanırken, İsrail lobisinin baskıları sonuç vermedi ve dünyanın her yerinde kulüpler sahaya Gazze’ye destek mesajlarıyla çıkmaya devam etti.

Bir milyondan fazla insanı yerinden ederek Gazze’nin güneyine sıkıştıran İsrail, 18 Mart’ta Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine “herhangi bir duyuru yapmadan ve kimseden izin beklemeden” saldırı başlattı. 10 Nisan’da Hamas lideri İsmail Haniye'nin üç oğlu ve dört torunu bu saldırılarda hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haniye’yi bizzat arayarak başsağlığı diledi.

Mayıs başında Gazze’de artan açlık ve insani yardım gerekliliği ve İsrail’in Refah kapısını ele geçirmesi üzerine dünya bir kez daha utanç verici sahnelerle karşılaştı. Gazze’ye havadan paraşütlerle atılan düzensiz insani yardım kolileri izdihama, zaman zaman paraşütlerin açılmaması sebebiyle ölüm ve yaralanmalara sebep oldu. Gelinen teknolojik düzey ve gelindiği iddia edilen medeniyet seviyesi ile yaşananlara şahitlik eden bizlerin utancı katlanarak arttı.

Mayıs sonu ise bir başka trajediye sahne oldu. İsrail, yerlerinden ettiği Filistinlilerin yaşadığı Refah’taki çadır kenti bombaladı. Yanan çadırlarda masumlar, bebekler can verdiler. Bu dünyada hiçbir yer Gazzeliler için güvenli değildi.

Yeni bir dünya mümkün

Nisan ve Mayıs ayları içerisinde diplomatik olarak da bir hareketlilik yaşandı. Jamaika’dan Kolombiya’ya birçok ülke Filistin devletini tanımak veya ilişkileri kesmek yönünde adım atıyordu. 2 Mayısta Türkiye İsrail’le olan bütün ticaretini durdurdu.

ABD’nin düzenli olarak veto ettiği ateşkes süreçlerine rağmen 10 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ilk defa anlamlı bir oylama yapıldı. BMGK, Filistin’in devlet olarak BM’ye katılmasını ezici bir çoğunlukla destekledi, 143 lehte oy kullanıldı, Filistin’in BM’ye tam üye olması yönünde tam bir destek oluşturuldu. Bu karar bu yazının yazıldığı tarihlerde görüşülmek üzere Güvenlik Konseyine sevk edildi. Norveç, İrlanda ve İspanya hükümetleri 28 Mayıs itibarıyla Filistin devletini resmen tanıdı.

 

Türkiye’nin kanıtları

Türkiye, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere sesini en üst noktadan, dünyada olan biteni anlatırken toplumda genel olarak köklü bir Gazze hassasiyeti bulunan Türkiye’nin çabalarına ayrıca değinmek başlı başına bir başka yazı yazmayı gerektirecektir. Gazze için düzenlenen sınırsız etkinlik, yardım kampanyası, sivil toplumun çabasının yanında Gazze’de olan biteni dünyaya ulaştırmada etkin bir rol oynayan Anadolu Ajansı, yayınladığı Kanıt isminde belgesel ve kitapla yaşananları kayıt altına aldı. İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını ele alan Kanıt kitabı ve belgeseli özellikle İsrail’in Gazze’de kullanılması yasak olan beyaz fosfor kullandığını belgeliyor. Kitapta yer alan daha birçok görüntü dünyanın dört bir yanındaki dava dosyalarında delil olarak kullanılacak.

Hükümetler ve halklar

Hükümetleri susarken, batı kamuoyunda insanların tepkisi her geçen gün büyüyor. İnsanlar böyle bir soykırımın işbirlikçisi olarak anılmak istemiyor. AB’nin üst düzey liderlerinden tutun da devlet başkanları ve dış işleri bakanları gittikleri her yerde protesto ile karşılaşıyorlar.   
 
Batıda tepkiler ilk zamanlar Müslüman asıllı figürlerden gelmekteydi. Bugün ailesi Holokost’ta katledilmiş Yahudilerden tutun da, ünlü/ünsüz kariyerlerini riske ettiği halde toplumların her kesimden tepki yağıyor. Mayıs sonunda yapılan Harvard’ın diploma töreninde 13 öğrencinin okuldan atılmasına diğer öğrenciler büyük bir tepki gösterdiler. Üniversiteler bu dönemde protestoların merkezi oldular. Dünyanın belli başlı başkentlerinde günlerce Filistin’e destek yürüyüşleri yapıldı, aylardır devam eden bu yürüyüşler hala devam ediyor ve her defasında polisin sert tepkisi ile karşılaşıyor. 11 Mayıs’ta Japonya’da yapılan “İntifada Yürüyüşü” ise o ülke için bir ilkti.

Üniversite protestoları

2024 yılının Nisan ve Mayıs ayları boyunca neredeyse ABD’nin her yerine yayılan üniversite protestoları ilk olarak, New York kentindeki Columbia Üniversitesi kampüsünde, Filistin'i desteklemek için düzenlenen bir oturma eylemi ile başladı. Bu eylemde rektörlüğün talebi ile 100’den fazla öğrenci gözaltına alındı. Öğrencilerin tepkisi ise kampüs bahçesine çadır kurarak protestoyu kitlesel bir eyleme dönüştürmek şeklinde oldu. 

Gözaltılar, Princeton, Harvard, Yale gibi ABD’nin en iyi üniversitelerinde artarak devam etti ve gözaltılar binlerle ifade edilmeye başlandı. Öyle ki Columbia Üniversitesi, daha okulun bitmesine 2 hafta kala dersleri çevrimiçi işlemeye karar verdi. Emory Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Profesör Noelle McAffee’nin ve Ekonomi Profesörü Caroline Fohlin’in gözaltına alınırken çekilen görüntüleri dünya çapında bir infial oluşturdu.

Tepkiler mezuniyet törenlerinde de devam etti, öğrencilerin ya konuşma yaparken Gazze’yi dile getirmeleri ya da diploma almaya Filistin bayrağı ile çıkmaları üniversite yöneticilerinin konuşmaları iptal etmesine hatta Kaliforniya Üniversitesi’nin 65 bin kişilik ana mezuniyet törenini tamamen iptal etmesine sebep oldu. Princeton Üniversitesi kampüsünde bir grup öğrenci, İsrail'in Gazze'deki sivilleri öldürmesi ve her türlü temel gıdadan mahrum bırakmasına tepki olarak açlık grevine başladı. Eylemler ABD’den Avrupa üniversitelerine de sıçradı.

 

Şu boykot meselesi

Aslında toplamda 8 ay süren bir katliamın dünyayı bir yerden bir başka yere getirdiğini, uluslararası kurumları ve uluslararası sistemi özellikle genç insanların zihninde sorgulanır kıldığı çok açık. Gazze’ye saldırıların ilk günlerinde gündeme gelen boykot meselesi aslında birçok kimsenin bıkkınlık, öfke ve umutsuzluğunu da gösteriyordu. 

“Yine iki üç ürünü birkaç ay boykot edeceğiz, kahrolsun İsrail diyeceğiz ve sonra hayatlarımıza devam edeceğiz” denen durum pek de öyle olmadı. Küresel bir boykot bilinci oluştuğunu söylersek haksızlık olmaz. New York Times binasının altındaki Starbucks uzun süre protestoların merkezi oldu. Starbucks Ortadoğu’da bir daralmaya gitti ve bazı ülkelerden çekilmek zorunda kaldı. Nisan sonunda ABD'li restoran zinciri KFC, Malezya'da, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına tepki göstermek ve Filistin halkına destek vermek amacıyla başlatılan boykotun ardından 108 şubesini geçici olarak kapattı. Burger King, Coca Cola, McDonalds gibi firmaların yanında İsrail malı olan veya İsrail ordusunu destekleyen firmaların listesi çıkarılarak küresel olarak paylaşıldı.

Ünlülerin durumu

Gazze’de yaşanan insanlık dramı karşısında insanların hem Türkiye’de hem dünyada gözlerini ünlü insanlara çevirmesi garip bir şey değil. Kitlelere ilham veren, sevilen, sosyal medyasında milyonlarca takipçisi olan bu kişilerin böyle bir konuda tepki vermesinin, Gazze’nin sesinin duyulması açısından önemi tartışmasız bir gerçek. Maalesef geçen sekiz ayda hem Türkiye’de hem de dünyada belli başlı sinema oyuncuları, sanatçılar veya şarkıcılar bu konuya hala sessiz kalmaya devam ediyor. İsrail lobisinin, büyük yapımlara olan baskısı sebebiyle ünlüler dünyasında büyük bir baskı ve sessizlik hâkim. Yine de susmayan ve dünyaca bilinen Dua Lipa, Demi Lavato, Zayn Malik, Yusuf İslam, Roger Waters, Mark Ruffalo, Angelina Jolie, Bella ve Gigi Hadid, Cate Blanchett gibi isimlerin Filistin’e verdiği destek çok önemli.

Soykırım davası

29 aralık 2023’te Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açılan soykırım davası 11 Ocak’ta ilk kez görüşülmeye başlandı. Güney Afrika’nın suçlamalarına karşılık UAD’den çıkan ara karar, İsrail’in Gazze’de soykırım eylemlerini engellemek için tüm önlemleri almasının zorunlu olduğuna hükmetti. Daha sonra müteakip beş ay içerisinde UAD, üç ara karara daha hükmederek, İsrail'in Gazze'deki sivil nüfusu korumak ve insani yardımların bölgeye ulaşmasına izin vermek için elinden gelen her şeyi yapması gerektiğine hükmetti. En son kararında ise İsrail’in Gazze'nin Refah kentindeki askeri operasyonlarını, saldırılarını ve diğer faaliyetlerini acilen durdurması gerektiğine karar verdi. Türkiye ise 1 Mayıs’ta davaya müdahil oldu. UAD’nın verdiği kararlar bağlayıcı ve temyiz hakkı bulunmuyor. Fakat mahkemenin görüldüğü ilk günden bu yana İsrail, bu kararları dinlemeyeceğini açıkladı. Dava görülürken dünyanın pek çok yerinde mizansen duruşmalar ile İsrail mahkûm edildi.

 

Batı basınının uzun süre görmezden gelerek İsrail’in saldırılarını meşrulaştırmaya çalıştığı Gazze, belki de ilk kez bütün insanlığın ortak meselesi haline geldi. Artık Batılı liderler açısından İsrail’e apaçık bir destek vermek kendi kamuoyları nezdinde çok da kolay değil. Zira liderler girdikleri her ortamda soykırım destekçisi suçlaması ile protesto ediliyor. Lakin yine de medyada “Do you condemn Israel?” (İsrail’i kınıyor musun?) sorusu da hiçbir zaman gündeme gelmiyor.

Katliamın en başından beri hem İsrail devleti hem de İsrailliler söylem ve eylemleri ile insanlık dışı bir destek gösterdiler. Kefenlenmiş yavrusunu elinde tutan anneyle dalga geçen, Gazze’ye ölüm yağarken eğlenen halkından tutun da Filistinlilere “insanı hayvan” diyen politikacılara, bebeklerin üzerine atılacak mermilerin üzerine “bitirin onları” yazan diplomatlarına kadar tarih sahnesine soykırımcı, zalim olarak geçtiler. Tarih hem onları hem de bu katliama hala sessiz kalan Batılı dostlarını kayda alacaktır.    

İki önemli etkinlik: Eurovision ve Cannes Film Festivali  

İsveç’te 11 Mayıs’ta düzenlenen Şarkı Yarışmasının ilk yarı finalin açılışında Filistin asıllı İsveçli şarkıcı Eric Saade, bileğinde Filistin kefiyesi ile şarkısını seslendirdi. Ayrıca yarışmadan evvel İsrail'in yarışmaya katılımı, İsveç'in Malmö kentinde on binlerce kişi tarafından protesto edildi. Yarışmanın ikinci yarı final provasında sahneye çıkan İsrailli şarkıcı Eden Golan, şarkısını seslendirdiği sırada seyirciler tarafından protesto edildi ve yuhalandı.İsveç’te çok sayıda sivil toplum kuruluşunun çağrısıyla Büyük Meydan'da (Stor Torget) toplanan yaklaşık 30 bin kişi, İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışması'ndan çıkarılmasını istedi. Ayrıca yarışmada sayısız yarışmacı ve izleyici üzerlerinde Gazze’ye destek sembolleri taşıdılar.  

Aynı şekilde Cannes Film Festivali de hem açıklamaları hem de kefiye, Gazze’yi temsil eden karpuz, bro, bileklik veya Filistin bayrağı gibi sembollerle doluydu. Dünyaca ünlü Filistin kökenli Amerikalı model Bella Hadid, kefiyeler kullanılarak tasarlanan kırmızı elbisesiyle dikkati çekti. Hafızalara kazınan çok önemli bir görsel ise Oscar ödüllü sinema yıldızı Cate Blanchett’in siyah ve yeşil astarlı kıyafetinin kırmızı halı ile birleştirerek Filistin bayrağını gündeme getirmesiydi. İngiliz oyuncu Pascale Kann da festivale üzerinde Arapça Filistin yazılı kıyafetle katıldı. Faslı yönetmen Asmae El Moudir de gazetecilere, eldivenine diktirdiği Filistin bayrağını göstererek poz verdi. Hint oyuncu Kani Kusruti, Cannes Film Festivali'nde gösterilen filminin prömiyerine karpuz dilimi şeklindeki çantasıyla katıldı.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
Afrika'da Seller Nedeniyle Yaklaşık 1 Milyon Kişi Evini Terk Etti

Mali, Nijerya ve Nijer'de şiddetli yağış ve seller nedeniyle yaklaşık 1 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı.

İsrail'i Boykot ve Yaptırımlarla Durdurma Fikri Gerçekçi Mi

Filistin'de devam eden işgal nedeniyle İsrail'e karşı boykot hareketlerini sürdürülebilir ve etkili hale getirmek, şu an için en umut verici çözümlerden biri olarak görünüyor.

İsrailli Keskin Nişancı Tarafından Öldürülen Eygi'yi Arkadaşları Anlattı

İsrail'in işgaline karşı gittiği Batı Şeria'da barışçıl gösteri sırasında İsrail askerlerince öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'yi arkadaşları anlattı.

Türk Aktivist Eygi'nin Otopsi Raporu Çıktı İsrailli Keskin Nişancının Kurşunuyla Öldüğü Kanıtlandı

Batı Şeria'nın Nablus kentinde düzenlenen barışçıl gösteride İsrail güçlerince başından vurularak öldürülen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin otopsi raporu açıklandı.

Türkiye Diyanet Vakfı, 380 Ton Kurban Etini Gazze'ye Ulaştırdı

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İzani Turan, Kurban Bayramı'ndan bu yana 380 ton kurban etini Gazze'ye ulaştırdıklarını söyledi.