23 Ekim 2024
Ürdün Dijital Ekonomi Bakanlığı’nın, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail’in ortak girişimi olan Presight Al şirketi ile sözleşme imzalaması, Ürdün vatandaşlarına ait verilerin İsrail’e sızdırılacağı konusunda büyük endişeye yol açtı.
Yapay zeka destekli veri analitiği gerçekleştiren Presight Al şirketi ile Ürdün Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane ve sağlık merkezlerinde bulunan verilerin dijitalleştirilmesi hedefleniyor.
Ürdün Dijital Ekonomi Bakanlığı’ndan bir kaynak, Ürdün resmi ajansı PETRA’ya yaptığı açıklamada, sağlık sektöründeki verilerin dijitalleştirilmesi konusunda Presight AI şirketiyle bir sözleşme imzalandığını doğruladı.
Söz konusu kaynak ayrıca, bu sözleşmenin BAE’nin Ürdün’e sağladığı destek ve işbirliği çerçevesinde bir hibe olduğunun altını çizdi, ancak şirketin İsrail ile olan ilişkisine değinmedi.
BAE-İsrail ortaklığında kurulan şirket
Reuters haber ajansının bildirdiğine göre Presight AI, BAE merkezli yapay zeka geliştirme şirketi Group 42 ile İsrail devletine ait savunma teknolojisi şirketi Rafael Advanced Defence Systems arasındaki ortak bir girişimle 2021 yılında kuruldu.
Presight Al şirketi, yapay zeka ve büyük veri teknolojilerini pazarlama konusunda faaliyet gösteriyor.
Şirketin işgal altındaki Filistin topraklarında bankacılık, sağlık ve kamu güvenliği gibi sektörlere yönelik ürünler geliştirdiği bir Ar-Ge tesisi bulunuyor.
Araştırma kuruluşu Forensis tarafından “askeri silah sektörü” üzerine yapılan bir çalışmaya göre, Alman Dynamit Nobel Defence (DND) şirketi de İsrail merkezli Rafael Advanced Defense Systems şirketinin yan kuruluşu.
Alman Dynamit Nobel Defence şirketinin, İsrail’e RGW 90 Matador roketatar silah da dahil olmak üzere birçok silah tedarik ettiği biliniyor.
Söz konusu silahlar, İsrail işgal ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik savaşı sırasında Han Yunus kentinde kullanıldı.
Sözleşmeye yönelik tepkiler
Ürdün Milletvekili Abdurrauf Rubaihat, Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Zeina Toukan’a geçtiğimiz pazar günü bir muhtıra göndererek, sağlık sektörünü dijitalleştirme ve modernleştirmekle görevlendirilen Presight AI şirketiyle yapılan sözleşme hakkında bilgi talep etti.
Hükümeti “sözleşmenin detaylarını açıklamaya” çağıran Rubaihat, Ürdün hükümeti ile BAE şirketi arasında imzalanan sözleşmenin feshedilmesini de talep etti.
Rubaihat, bu sözleşmenin Ürdün’ün ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğunu vurgulayarak, İsrail ile “doğrudan ya da dolaylı her türlü normalleşmeyi” reddettiğini ifade etti.
Öte yandan, Milletvekili Dima Tahboub sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;
“Bilgi güvenliği, herhangi bir askeri güvenlik ve koruma kadar tehlikelidir. Bu konu sadece hükümet tarafından denetlenen yerel kuruluşlar tarafından üstlenilmeli ya da onlara devredilmelidir. Aksi takdirde ifşa edilecek ve düşmanların eline geçecektir. Siyonist Rafael Şirketi ile ittifak sonucu ortaya çıkan Presight Al şirketi ile yapılan anlaşmanın iptal edilmesi gerekiyor.”
İsrail pilleri kullanılan su sayaçları
Ürdün’ün Akabe kentinde, geçtiğimiz Eylül ayında vatandaşların evlerine takılan su sayaçlarında İsrail yapımı piller bulunduğunun ortaya çıkması bu korkuları körükledi.
Milletvekilleri Hassan er-Riyati ve Lubna Nammor, Başbakan Cafer Hasan’a yazdıkları muhtırada, Akabe’de İsrail yapımı piller kullanılan dijital su sayaçlarının sökülmesi için gerekli kişilere talimat vermesi yönünde çağrıda bulundu.
Milletvekilleri, Başbakan’a gönderdikleri 24 Eylül 2014 tarihli bu muhtırada, Lübnan’da kısa bir süre çağrı cihazlarının patlatılmasına dikkat çekti.
Bu bağlamda Riyati ve Nammor, “Ürdün’e yönelik art arda gelen Siyonist tehditler ışığında, Ürdünlülerin evlerindeki bu sayaçların, düşmanın ulusal güvenliği tehdit etmek için kullanacağı saatli bombalar olmadığının garantisi nedir?” şeklinde bir de soru sordu.
Şüpheli anlaşmalar
Bilgi güvenliği uzmanı Muhammed Harb konuya ilişkin Fokus Plus’a yaptığı açıklamada, “Ürdün ve Presight Al şirketi arasındaki sözleşme, siyasi tartışmaların ötesine geçen bir dizi siber endişeyi gündeme getirmektedir” dedi.
Harb, “Bu endişelerden ilki, yabancı bir şirketin Ürdün vatandaşlarının sağlık, eğitim ve altyapı verileri de dahil olmak üzere büyük miktarda hassas verisine erişebilecek olmasıdır. Bu da verilerin sızdırılması ya da casusluk ve şantaj gibi gayrimeşru amaçlarla kullanılması ihtimaline kapı açıyor” diye ekledi.
Bilgi güvenliği uzmanı, özellikle de söz konusu şirketin özel gündemleri varsa, Ürdün hükümetinin yabancı bir şirketin sıkı güvenlik standartlarına uyum sağlamasının zor olacağını ifade etti.
Ayrıca, Ürdün hükümetinin sistemlerinde hacker’ların kullanılabileceği güvenlik boşlukları olabileceğine dikkat çeken Harb açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Bu sözleşmenin, özellikle bölgesel gerilimler ışığında, Ürdün’ün ulusal güvenliği açısından siyasi ve stratejik sonuçları olabilir. Ayrıca Ürdün muhalefetini izlemek ve kamu özgürlüklerini kısıtlamak suretiyle insan haklarını ihlal etmek için de kullanılabilir.”
Ürdün’ün güvenlik çıkarları
Harb, Lübnan’da çağrı cihazlarının patlamasının İsrail ile bağlantılı şirketlerle yapılan anlaşmalarla ilişkilendirilmesinin askeri bir kurum için doğal olduğunu belirterek şunları ekledi;
“Bu tür olaylar, ithal edilen ya da yabancı kuruluşlarla işbirliği içinde geliştirilen teknolojilerin, özellikle de güvenlik ve istihbarat servisleriyle ilgili olanların güvenliği konusunda soru işaretleri yaratmaktadır.”
Su sayacı projesinde İsrail pillerinin kullanılmasının da benzer endişelere yol açtığını dile getiren Harb, “Bu piller, gelecekte casusluk veya sabotaj amacıyla kullanılabilecek herhangi bir elektronik bileşen içermediğinden emin olmak için kapsamlı bir şekilde test edildi mi?” diye sordu.
Harb, Fokus Plus’a yaptığı açıklamanın sonunda, “Ürdün hükümeti bu anlaşmalar konusunda ulusal güvenlik çıkarlarını ön planda tutarak, dikkatle düşünülmüş kararlar almalıdır” dedi.
Buna ek olarak, hassas veri ve bilgilerin korunması için gerekli tüm önlemlerin alınması, potansiyel risk ve faydaların kapsamlı bir değerlendirmesi yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.