Türkiye-Katar İlişkilerinin Stratejik Ortaklığa Giden Tarihsel Süreci
Tarih boyunca sürekli bir gelişme gösteren ve ülke liderlerinin şahsi dostluğundan derin ekonomik bağlara kadar giden Türkiye-Katar ilişkileri, farklı düzeylerdeki işbirlikleriyle sürekli olarak pekişmekte.
Türkiye ekonomisinin zorlu günlerinde, dış finansman bulmakta güçlük yaşadığı dönemlerde de Katar devreye girerek ülkeye önemli miktarda döviz girmesini sağlıyor.
Peki ya Türkiye ile Katar arasındaki stratejik işbirliği ne zaman başladı, hangi koşullar altında gelişti ve bugüne nasıl ulaştı? İşte detaylar…
Katar'ın Türkiye yatırımları 90'lı yıllara dayanıyor
Türkiye ile Katar arasındaki stratejik işbirliği, 1990'larda başladı ve zamanla derinleşti. Özellikle 2000'lerde ise hız kazanmaya başladı.
Katar Emiri Hamad bin Halife el Sani, Türkiye'ye ilk resmi ziyaretini, AK Parti'nin iktidara gelmesinden önce, Aralık 2001'de yapmıştı. Türkiye'den ise, o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, Katar’a ilk ziyaretini 2005 yılında gitmişti.
Ziyaretlerin artmasıyla birlikte, Katar'ın Türkiye'ye yaptığı yatırımlar da hızlandı ve bu yatırımların büyük çoğunluğu özel sektör şirketlerine yöneldi.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2002'de iki ülkenin dış ticaret hacmi 26,23 milyon dolar olarak gerçekleşti.
2005'te bu tutar hızla arttı ve 132 milyon doların üzerine çıktı. 2011'de ise 669 milyon doları buldu.
2019'da 1,4 milyar dolara ulaşan dış ticaret hacmi için Türkiye ile Katar'ın orta vadeli hedefi 5 milyar dolar.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2019 yılında Katar, Türkiye'nin toplam ihracatında %0,7'lik bir paya sahipti ve en fazla ihracat yapılan ülkeler sıralamasında 34. sırada yer alıyordu. Aynı yıl Türkiye ise Katar'ın ihracat yaptığı ülkeler arasında 15. sırada yer aldı.
Stratejik ilişkiler
İki ülke arasındaki ilişkiler, 1979 yılında Doha ve Ankara'da büyükelçiliklerin açılmasıyla resmen başladı. O günden bu yana, Türkiye ve Katar arasındaki bağlar her düzeyde güçlenerek ilerledi ve 2014 yılında kurulan Yüksek Stratejik Komite ile işbirlikleri daha da güçlendi.
Ülkeler arasındaki askeri alan da dahil olmak üzere farklı alanlarda anlaşmaları ve mutabakat muhtıraları imzalandı.
Her iki taraf da aşağıdaki alanlarda işbirliği konusunda anlaşmıştır:
- Siyasi ve diplomatik,
- Ekonomi ve ticaret, bankacılık ve finansal hizmetler, yatırımlar, ulaştırma, denizcilik, turizm, sağlık ve çalışma işleri,
- Güvenlik, savunma ve askeri sanayi,
- Kültür, eğitim, bilim ve teknoloji,
- Enerji, tarım, çevre, ormancılık ve meteoroloji,
- İletişim ve istatistik,
- Konsolosluk işleri,
- Tarafların mutabık kalacağı başka potansiyel alanlar.
Türkiye'nin Doha Büyükelçisi Dr. M. Mustafa Göksu, konuya ilişkin Fokus+'a verdiği özel röportajda, Yüksek Stratejik Komite 10. Toplantısı’nda imzalanacak yeni anlaşmalarla ekonomik, kültürel ve savunma alanlarında önemli adımlar atılacağını vurguladı.
Yüksek Stratejik Komite’nin ilişkilerin temel taşını oluşturduğunun altını çizen Göksu, Şu ifadeler yer verdi;
“İki ülke arasında en üst düzeyde koordinasyon ve işbirliğini sağlayan komite, siyaset, ekonomi, ticaret, savunma, güvenlik, eğitim ve kültür de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda ikili ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu eşsiz mekanizma, Türkiye ve Katar’ın çok sayıda ortak girişim, tarihi bağlar, karşılıklı destek ve çeşitli alanlarda koordineli politikalar yoluyla kardeşlik bağlarını güçlendirip yolunu açarken, kardeşlik ilişkilerini derinleştirmek için de doğrudan bir kanal sağlıyor.”
Öte yandan, Katar ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi, Yüksek Stratejik Komite tarafından imzalanan anlaşmalar sayesinde 2016 ile 2020 yılları arasında %100'ün üzerinde bir artış gösterdi.
Ekonomik işbirliği
2022 yılına kadar iki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 1,8 milyar dolara ulaştı ve iki ülke bu değeri 2025 yılına kadar 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
2022 yılının ilk sekiz ayında, resmi istatistiklere göre, Türkiye'nin Katar'a yaptığı ihracat, 2021 yılının aynı dönemine göre %60 oranında artmış ve son beş yılda %200'ün üzerinde bir yükselişle 1 milyar doları geçmiştir. Ayrıca Türkiye, Katar'ın en fazla ithalat yaptığı 7. ülke konumuna gelmiştir.
Katar'da, Türkiye'de faaliyet gösteren 183'ün üzerinde Katarlı şirket bulunmasının yanı sıra, yaklaşık 664'ü Katar ve Türk sermayeli, 47'si tamamen Türk sermayeli ve 15'i serbest bölgede olmak üzere toplamda 711'den fazla Türk şirketi faaliyet gösteriyor.
Katar'ın Türkiye'deki doğrudan yatırımları 33,2 milyar dolar gibi ciddi bir artış gösterirken, Türk inşaat firmalarının Katar'ın altyapısında hayata geçirdiği projelerin değeri de 22 milyar dolara ulaştı.
Turizm alanında Türkiye'ye gelen Katarlı ziyaretçi sayısı 2016'da 30 bine, ardından 2019'da 110 bine, 2022'de ise 140 bin turiste ulaştı.
Askeri işbirliği
Taraflar, 19 Aralık 2014 tarihinde Türkiye'de 2017 yılında yürürlüğe giren "Askeri Eğitim ve Savunma Sanayii Alanlarında İşbirliği Anlaşması"nı imzaladı.
Türk-Katar ortak kuvvetlerinin yeni karargahı Aralık 2019'da Doha'da iki ülkenin üst düzey askeri liderlerinin katılımıyla açılmış ve buraya "Halid bin Velid Üssü" adı verilmişti.
Kültürel değişim
2015 yılı, “Türkiye-Katar Karşılıklı Kültür Yılı” açılışına sahne olmuş ve Doha Uluslararası Kitap Fuarı'nın onur konuğu ülke olarak Türkiye seçilmiştir. Yine aynı yıl, kültürel mirasın güçlendirilmesi amacıyla Doha'da Türk Kültür Merkezi "Yunus Emre Enstitüsü"nün açılışı yapılmıştır.
Nisan 2018'de, Katar Milli Kütüphanesi ile Türkiye arasında, tarihi belgeler ve kaynakların değişimi, eğitim ve deneyim paylaşımını kapsayan bir işbirliği anlaşması imzalandı.
Eylül 2018'de "Türkiye-Katar Kültürlerarası Sanat Diyalogları" projesi kapsamında geleneksel ve modern sanatın çeşitli dallarıyla ilgili resim sergileri, müzik dinletileri, konferanslar, festivaller ve atölyeler yer aldı.
Kardeşlik bağını güçlendiren tarihi dönüm noktaları
Nisan 2018'de, Katar Milli Kütüphanesi ile Türkiye arasında, tarihi belgeler ve kaynakların değişimi, eğitim ve deneyim paylaşımını kapsayan bir işbirliği anlaşması imzalandı.
Arap Baharı'nda aynı taraftaydılar
Katar ile Türkiye arasındaki ideolojik yakınlık, Libya ve Suriye'deki iç savaşlarda aynı grupların desteklenmesiyle ve 2011'de Mısır'da Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesinin ardından 2012'de Muhammed Mursi'nin başa gelmesiyle gelişti.
Haziran 2012'de Cumhurbaşkanı olarak göreve başlayan Mursi, Müslüman Kardeşler’in kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi’nin lideriydi. Cumhurbaşkanlığına seçildikten kısa bir süre sonra Eylül 2012’de Mursi, AK Parti’nin kongresi için Ankara’yı ziyaret etti. Kongrede yaptığı konuşmanın ardından, Erdoğan bu konuşmayı "Kardeşliğimizin bir nişanesi" olarak değerlendirdi.
İki ülke arasında ticari anlaşmalar imzalandı.
Temmuz 2013'te Abdulfettah Sisi, darbe yaparak Muhammed Mursi'yi devirdi ve yönetimi ele aldı. Darbe karşıtı protestolara sert müdahale eden güvenlik güçleri, büyük çoğunluğunu Müslüman Kardeşler destekçilerinin oluşturduğu çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden oldu.
14 Ağustos 2013'te Rabia Meydanı'nda Mursi yanlılarının düzenlediği oturma eylemine yapılan müdahalede, onlarca kişi hayatını kaybetti.
2015'te ise iki ülke arasında Yüksek Stratejik Komite (YSK) kurularak düzenli zirveler yapılmaya başlandı. Katar, Türkiye'nin PKK'ya karşı operasyonlarına da destek verdi, bu da ilişkilerdeki askeri işbirliğini güçlendirdi.
Katar’a ambargo uygulanırken yardıma Türkiye koştu
5 Haziran 2017'de Suudi Arabistan öncülüğündeki BAE, Mısır ve Bahreyn, Katar'a ambargo uygulamaya başladı.
Ambargonun gerekçeleri arasında Katar'ın Müslüman Kardeşler'e verdiği destek ve İran ile ilişkileri vardı.
Türkiye, başlangıçta arabuluculuk yapmayı denese de kısa sürede Katar'ın yanında yer aldı ve önemli yardımlar sağladı.
Bu süreçte Türkiye, Katar'a askeri destek gönderdi; gıda yardımları sağladı ve ekonomik işbirliği yaptı.
Türkiye’de kur krizi yaşanırken de Katar unutmadı
Katar'a yönelik ambargodan bir yıl sonra, 2018 yazında Türkiye ile ABD arasındaki gerilim ve ABD'nin Türkiye'ye yönelik sınırlı yaptırımları, Türk Lirası'nın değer kaybetmesine yol açtı. Bu kriz sonrası Katar, Türkiye'ye büyük bir finansal destek sundu. 15 Ağustos 2018'de Katar Emiri, Türkiye'ye 15 milyar dolarlık doğrudan yatırım taahhüdünde bulundu ve iki ülkenin merkez bankaları arasında 3 milyar dolarlık swap anlaşması imzalandı.
Aynı dönemde, Katar'a ait bir özel uçak Türkiye'ye hibe edildi. Ayrıca, Katar'ın Türkiye'den savunma sanayi ürünleri alımı arttı ve 2018 sonunda, Tank Palet Fabrikası'nın statüsü değişerek Katar Yatırım Fonu'na ve Ethem Sancak ortaklı BMC'ye devredildi.
Katar, 2019'da Türkiye'nin ikinci en büyük dış yatırımcısı haline gelirken, Borsa İstanbul'dan hisse alımları ve diğer stratejik yatırımlar da hız kazandı. 2020'de, Türkiye'nin ekonomik zorlukları sırasında Katar ile imzalanan swap anlaşması güncellenerek 5 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkarıldı.
Sonuç olarak, Türkiye ile Katar arasına stratejik işbirliği geçmişten bu yana hızla güçlenmiş ve iki ülke arasındaki ilişkiler ekonomik, askeri ve kültürel alanlarda önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Özellikle Yüksek Stratejik Komite sayesinde ticaret hacmi artmış, savunma sanayinde işbirlikleri artmıştır. Bu güçlü bağlar, bölgesel ve küresel düzeyde Türkiye ve Katar’ı stratejik bir ortak haline getiriştir.
Bugünkü toplantıda 9 yeni anlaşma imzalanacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde resmi törenle karşılayacak, ikili görüşme ile Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 10. Toplantısı'nın ardından anlaşmaların imza töreni düzenlenecek ve resmi yemek verilecek.
Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komitesinin 10. Toplantısı'nda 9 yeni anlaşma imzalanacağı bilgisini veren Göksu, görüşmelerde ikili ticaretin artırılması ve ortak yatırım projelerinin teşvik edilmesinin yanı sıra savunma, enerji ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında işbirliğinin geliştirilmesine odaklanılacağını belirtti.
Büyükelçi Göksu, sözlerini şöyle tamamladı;
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani’nin liderliğinde ikili ilişkilerimizin stratejik ve sürdürülebilir derinlikte yeni zirvelere ulaştığını gurur ve güvenle söyleyebilirim.”