İsrail, Filistin Ekonomisini Nasıl Yok Etti? 

İsrail’in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü savaş ve ekonomik abluka, Filistin ekonomisini derinden sarstı. Gazze'deki ekonomik daralma yüzde 86’ya ulaşırken, Batı Şeria’da da yüzde 25’lik bir küçülme gözlendi.
İsrail, Filistin Ekonomisini Nasıl Yok Etti
27 Ağustos 2024

İsrail’in Gazze Şeridi’nde devam eden savaşı nedeniyle Filistin ekonomisi 2024 yılının ilk çeyreğinde büyük ölçüde etkilendi.  

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu’nun ön tahminlerine göre Filistin ekonomisi bir önceki yıla göre yüzde 35 oranında daraldı.  

Gazze Şeridi’ndeki ekonomi de bu dönemde yüzde 86 oranında küçülerek, tam bir çöküş yaşadı. Batı Şeria ekonomisi ise yüzde 25 oranında küçülme kaydetti.  

Filistin ekonomisinde yaşanan çöküş  

İsrail işgal ordusu, Gazze Şeridi’nde savaş başlattığı Ekim 2023’ten bu yana iletişim ağlarını, altyapıyı ve ekonomiyi yok etmek için çalışıyor.  

2023 istatistiklerine göre, Gazze Şeridi’nde yaklaşık 50 bin endüstriyel ve ticari tesis bulunuyor.  

Filistin eski Ulusal Ekonomi Bakanı Halid Useyli Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı açıklamada, ticari mağazalardan fabrikalara kadar Gazze Şeridi’ndeki tüm işletme ve tesislerin İsrail füzelerinin hedefi haline geldiğini bildirdi.  

Useyli ayrıca, Ekonomi Bakanlığı ve ilgili kurumlara bağlı ekiplerin, yoğun bombardıman nedeniyle şehirler arası hareketin zorlaşması nedeniyle savaşın etkilerini sınırlayamadığını da belirtti.  

Son olarak, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren tüm endüstriyel tesislerin kapalı olduğunu da ekledi.  

İsrailli yetkililer, aynı zamanda Batı Şeria’yı kuşatma altına aldı ve bölgedeki askeri kontrol noktalarının sayısını artırdı. Bu da Batı Şeria’nın bölünmesine yol açtı.  

Ulusal Ekonomi Bakanlığı’na göre İsrail işgal ordusunun baskınları ve Yahudi yerleşimcilerin saldırıları Batı Şeria şehirleri arasında insan ve mal geçişini etkiledi.  

Bu durum da, başta sanayi ve tarım sektörleri olmak üzere ekonomiye gölge düşürdü.  

İsrail’in eylemleri  

İsrail’in eylemleri, Filistin ekonomisinin gelişmesini engelleyen ve ciddi zarara uğratan faktörlerin başında geliyor.  

Ramallah’taki Arap Amerikan Üniversitesi’nde ekonomik ve finansal bilimler profesörü olan Nasr Abdulkerim, İsrail’in saldırgan eylemleriyle Filistin ekonomisini “rehin tutmaya” çalıştığını söyledi.  

Ayrıca Abdulkerim, bu eylemler sonucunda Filistinlilerin ekonomi ve doğal kaynaklarındaki potansiyelin kullanımından mahrum bırakıldığını vurguladı.  

Konuya ilişkin Fokus Plus’a açıklama yapan Abdulkerim, şu ifadelerle devam etti;  

“İsrail’in politikaları, Filistin şehirleri (Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs) arasındaki seyahat ve iletişimin yanı sıra ticaret ve yatırım hareketini engellemek gibi Filistin’in ekonomik faaliyetlerini sekteye uğratan birçok alanda açıkça görülüyor. Bu da Filistin ekonomisinin bölünmesine ve çeşitli parçaları arasındaki entegrasyondan izole edilmesine yol açtı.”  

Abdulkerim, Batı Şeria yüzölçümünün yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan “C Bölgesi” başta olmak üzere arazilere saldırı ve yerleşim amaçlı el konulmasının, Filistinlilerin su ve tarım kaynaklarından yararlanma olanağından mahrum kalmasına neden olduğunu belirtti.  

İsrail işgal ordusunun sürdürdüğü kuşatmanın, Gazze Şeridi ekonomisi ve Filistin’in GSYİH’sı üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu da vurguladı.  

Öte yandan Abdulkerim, baskı yapan dış faktörlerin etkisine rağmen, Filistin Yönetimi’nin kuruluşundan bu yana ekonomi politikalarıyla ilgili iç faktörlerin dikkate alınmasının önemine dikkat çekti.  

Çiftçilere ve sanayicilere verilen desteğin zayıf olması ve etkin olmayan mali ve vergi politikalarının yanı sıra diğer bazı politikaların emek ve ticaret alanlarında aşırı derecede İsrail’e dayandığının da altını çizdi.  

Abdulkerim sonuç olarak, Filistin ekonomisinin gelişmemesindeki en büyük sorumluluğunun, Filistin’in iç faktörlerinin varlığına rağmen İsrail ve onun politikalarına ait olduğunu vurguladı.  

Vergi fonu krizi  

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Kasım 2023’te, Filistin Yönetimi’nin İsrail ablukası altında bulunan Gazze’deki çalışanlarının maaşlarını karşılaması ve oradaki elektrik santralinden elektrik sağlaması için kullandığı vergi fonundan ayda 74 milyon dolar kesilmesine karar verdi.  

Böylece, İsrail’den veya İsrail aracılığıyla Filistin pazarına ithal edilen mallara uygulanan vergi ve harçlar olarak bilinen vergi fonlarından kesilen toplam tutar yıllık 1,5 milyar dolara ulaştı.  

Bu rakam, toplam vergi fonunun yüzde 50 ve toplam Filistin bütçesinin yüzde 25'ine tekabül ediyor.  

Vergi fonları krizi, İsrail’in Filistin Yönetimi’nin hapisteki veya serbest bırakılan mahkumlara ve şehit ailelerine aylık maaş olarak ödediği Filistin fonlarından yıllık 195 milyon dolar kestiği 2019’dan bu yana kötüleşmeye başladı.  

Söz konusu vergi gelirlerinin, yıllık 2,6 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.  

Tel Aviv, bu kesintilerin geçerliliğini kanıtlayacak hiçbir kanıt sunmadan, İsrail kurumlarına olan borçları gerekçe göstererek, bu fonlardan yılda 411 milyon dolar kesiyor.  

Bu, Filistin Yönetimi ile İsrail arasında 1994’te imzalanan Paris Ekonomi Protokolü’nde kabul edilen bir durum.  

İsrail’in vergi gelirlerini sürekli olarak alıkoyması, Filistin’in mali istikrarına doğrudan bir tehdit oluşturuyor.  

Hatta bu gelirler, büyük mali ve ekonomik krizler yaşayan Filistinlilerin önünde, siyasi kazanımlar elde etmek isteyen İsrail’in elindeki bir şantaj kartına dönüşüyor.  

Paris Ekonomi Protokolü  

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), İsrail ile Paris Ekonomi Protokolü’nü, Oslo Anlaşması’ndan bir yıl sonra, 1994’te imzalayarak daha sonraki anlaşmaların temelini oluşturdu.  

Gazeteci ve ekonomist Hamed Gad konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Paris Ekonomi Protokolü, anlaşmanın gözden geçirilmesi için iki taraf arasında altı ayda bir oturum düzenlenmesini gerektiren bir madde de dahil olmak üzere 80’den fazla madde içeriyor. Ancak 1994’ten bu yana yalnızca bir oturum yapıldı” şeklinde konuştu.  

Fokus Plus’a açıklamada bulunan Gad, “İsrail hegemonyasının bir sonucu olarak anlaşmaların uygulanmasının sekteye uğraması, Filistin ekonomisini, para birimi ve ticaretin kontrolü yoluyla doğrudan İsrail ekonomisine bağımlı hale getirdi” diye ekledi.  

Anlaşmalarda iki taraf arasındaki işbirliğinin artırılması ve Filistinlilere havaalanı, liman ve sanayi bölgesi kurulması gibi bazı hakların sağlanmasının amaçlandığını bildiren Gad, “Ancak hem liman, hem de sanayi bölgesi planlandığı gibi hayata geçirilmedi” diye konuştu.  

Çad, Gazze’de ABD’nin himayesindeki sanayi bölgesine bağımsız faaliyet göstermesi için yeterli yetki verilmemesinin, ürünlerinin yurtdışına ihracatını engellediğini belirtti.  

Buna ek olarak İsrail, Filistin Yönetimi’ne ithal edilen malların en az yüzde 65’inin buradan geçmesini sağlamak için Filistinlilere doğrudan ithalata kısıtlamalar getirdi.  

İsrail’in Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaş Filistin ekonomisini tamamen yok ettiği için Filistin Yönetimi ile İsrail arasında artık fiili bir anlaşma bulunmuyor.   

Bu da Oslo Anlaşmaları ve Paris Ekonomi Protokolü’nü mevcut gerçekliğe uyumsuz bir hale getirdi.