Medyada Sığınmacılar Hakkında Yapılan Olumsuz Haberler Toplumsal Gerginliği Artırıyor
Türkiye'deki sığınmacılara yönelik hak ihlallerini tespit edip hukuki süreçlerini takip eden sivil toplum kuruluşu Himaye Projesi’nin Koordinatörü Sinan Beyanuni, geleneksel basın ve sosyal medyada sığınmacılarla ilgili olumsuz haberlerin sistematik olarak köpürtüldüğünü ve bunun toplumsal kutuplaşmaya yol açtığını söyledi.
Beyanuni, yaptığı açıklamada, medyada sığınmacılara yönelik ayrımcı dilin ve olumsuz temsillerin yaygınlaştığını belirterek, bu durumun toplumdaki ön yargıları derinleştirip ayrımcılığı beslediğini ifade etti.
Sığınmacılara yönelik ırkçı ve ayrımcı haberlerin sistemli olarak servis edildiğini kaydeden Beyanuni, "Medyada kasıtlı olarak yürütülen yabancı düşmanlığı kampanyaları nedeniyle toplumda oluşan ön yargı komşuluk ilişkilerinde bozulmalardan tutun da cinayet gibi nefret suçlarına kadar birçok soruna sebep oluyor" dedi.
Beyanuni, sığınmacılarla Türk halkının uzun zamandır kardeşçe yaşadığını ancak son zamanlarda medya eliyle yürütülen manipülasyonlarla karşı karşıya getirilmeye çalışıldıklarını dile getirerek, "Medyada yapılan ırkçı ve ayrımcı haberler hem Türkiye'deki yabancıları, hem de dünyada Türkiye'nin imajını olumsuz etkiliyor" ifadesini kullandı.
Sığınmacıların medyada çoğunlukla olumsuz haberlerle gündeme geldiğini ve siyasetçilerin de bu durumu kullandığını dile getiren Beyanuni, şöyle devam etti:
Sığınmacıların sorunlarının en yoğun ve kritik olduğu dönemlerde bile birkaç medya ajansı dışında gündeme gelmiyor. Tam tersine, sığınmacılar sanki avantajlı bir hayata sahipmiş gibi bir algı oluşturuluyor. Bazı siyasetçiler, kendi çıkarları uğruna Türkler ile yabancılar arasında büyük bir sorun varmış gibi bir izlenim yaratıyor. Sosyal medya ve medyada yürütülen bu yanıltıcı kampanyalar, insanların doğasını bozuyor, zihinlerini kirletiyor."
Beyanuni, sığınmacıların kendi sosyal medya hesaplarında yaşadıkları sorunları dile getirdiklerinde toplumun bir kesiminin ırkçı ve ayrımcı söylemlerine maruz kaldığını ifade ederek, şunları söyledi:
Sığınmacılar, kamu güvenliğine tehdit oluşturdukları iddiasıyla en küçük durumlarda Geri Gönderme Merkezlerine (GGM) sevk edildikleri ve yaşamları negatif anlamda etkilendiği için ve hatta bu yüzden sınır dışı edildikleri için genelde yaşadıkları sorunları çeşitli mecralarda dile getirmekten çekiniyorlar. Sorunları ve uğradıkları hak ihlalleri ancak bir medya kuruluşu tarafından tespit edilebildiğinde duyurulabiliyor. Ya da göçmenlerle dayanışma inisiyatifleri veya kampanya grupları duyurabiliyor fakat bu tür oluşumların kaynakları kısıtlı olduğu için her zaman yankı bulmuyor."
"GGM şartlarıyla ilgili ciddi bir denetleme uygulanmalı"
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun (TİHEK) 2022'de GGM'ler hakkında bir rapor yayımladığını aktaran Beyanuni, "TİHEK'in raporuna bakarsanız orada da görürsünüz. Haksız ve ağır uygulamalar var. GGM şartlarıyla ilgili ciddi bir denetleme uygulanmalı" şeklinde konuştu.
Beyanuni, GGM'ye alınan yabancıların bir kısmının düzensiz göçmen olmadığı bilgisini paylaşarak, Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı almış ve yasal ikamet hakkına sahip yabancıların da GGM'lere alınarak mağdur edildiğini iddia etti.
GGM'lerdeki bazı memurların yabancı düşmanlığı kampanyalarından etkilendiğini kaydeden Beyanuni, "Yabancı düşmanlığı kampanyalarından etkilenen bir memurun değerlendirmesiyle ikamet izni olan yabancı GGM'ye alınıyor ve orada aylarca kalabiliyor. Daha hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan deport edilebiliyor. Eğer kişi yargıya başvurursa genelde salıveriliyor ancak çıkana kadar 12 ay GGM'de kalıyor" dedi.
Beyanuni, Türkiye'ye giren yabancılar hakkında bilgilendirici numaraların olduğunu ve buna "tahdit kodu" dendiğini belirterek, bu kodların kullanılarak sığınmacılara işlem yapıldığını dile getirdi.
Beyanuni, tahdit kodlarının ülkeye giriş yasağı ve deport gibi durumlarda da kullanıldığına dikkati çekti.