Gazze’de Ateşkes İçin İyimser Olmalı Mı?

Yazar Bülent Tokgöz, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın İsrail ziyaretini, Gazze’de devam eden soykırım savaşında ateşkes müzakerelerine giden süreçte yaşananları Fokus+ için kaleme aldı.
Bülent Tokgöz
Gazze’de Ateşkes İçin İyimser Olmalı Mı
19 Ağustos 2024

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Gazze’de ateşkes sağlanması amacıyla birtakım temaslarda bulunmak üzere cumartesi günü bölgeye yaptığı ziyaret belli bir heyecan ve ümit dalgası oluşturmuş durumda. Bu seyahat ne manaya geliyor ve İsrail ile Hamas sahici bir ateşkesin neresinde duruyor, hakikaten bir ümit var mı? 

Gazze’deki çatışmaları durdurmak ve Hamas’ın elindeki rehineleri kurtarmak amacıyla yürütülen diplomatik çabalar son günlerde yoğunluk kazanmış görünüyor. Katar, Mısır ve ABD’nin arabuluculuğunda geçen hafta yapılan iki günlük toplantının ardından süreç bu hafta Kahire’de devam edecek. Derken Blinken'ın ziyareti gündeme geldi.

İsrail’de başbakan ve üst düzey yetkililerin katılacağı görüşmelerle ilgili Netanyahu’nun ofisi yaptığı açıklamada, bir anlaşmaya varılması hususunda “temkinli bir iyimserlik”ten söz etti ve ziyaret her ne kadar olumlu olsa da hâlâ yapılması gereken çok şey olduğunun altını çizdi.

 

Blinken, savaşın başlamasından bu yana bölgeye yaptığı onuncu seyahatini “Orta Doğu'ya kısmen kapsamlı ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasının artık görünürde olmasıyla bölgede hiç kimsenin bu süreci baltalayacak eylemlerde bulunmaması gerektiğini vurgulamak için” yaptığını söyledi. Bu dolambaçlı ifadelerin birincil muhatabının İran olduğu aslında herkes için açık.

Arabulucular şimdiye değin olmadıkları kadar umutlular. Son iki gündeki görüşmelerin ateşkes yönünde “ciddi, yapıcı ve olumlu bir atmosferde yürütüldüğünü” iddia ediyorlar. Üçlünün ortak yaptığı açıklamada İsrail ile Hamas arasındaki "farkları daraltan bir ateşkes ve rehine serbest bırakma anlaşması önerisi sunduklarını” kaydediyorlar.

Taraflara sunulan teklifin “Başkan Biden'ın 31 Mayıs'ta ortaya koyduğu ilkelerle tutarlı” olduğu bilhassa vurgulanıyor. “Kaybedecek daha fazla zaman olmadığı ve daha fazla gecikme için bahane bulunmadığı” uyarısında bulunuyorlar. “Bu sonuca ulaşmak, hayat kurtarmak, Gazze halkına rahatlama getirmek ve bölgesel gerginlikleri yatıştırmak için yol artık açık” diyorlar. 

Arabuluculara göre üst düzey hükümet yetkililerinden oluşacak teknik ekipler Kahire’de bir araya gelmeden önce şartların nasıl tatbik edileceğine dair ayrıntılar üzerinde önümüzdeki günlerde çalışmaya devam edecek ve Doha’da belirlenen bu şartlar çerçevesinde nihai taslağa ulaşılması umuluyor.

Çocuk felci etkeni

Süreci bu noktaya getiren etkenlerden biri, 640 binden fazla Filistinli çocuğun çocuk felcine karşı aşılanmasına izin vermek için bu ayın sonlarında başlamak üzere Gazze'deki çatışmalarda yedişer günlük iki ara verilmesi için BM’nin yaptığı acil çağrılar. Dışkı yoluyla yayılan çocuk felci virüsünün izleri, güneydeki Han Yunus şehrinde ve merkezdeki bir kasabadan toplanan kanalizasyon örneklerinde son haftalarda alarm verici seviyede tespit edilmişti. 

 

BM Genel Sekreteri António Guterres, “Açık olalım: Çocuk felci için nihai aşı, barış ve derhal insani bir ateşkestir. Her hâlükârda çatışmalara ara verilmesi şarttır. Her yerde savaş varken çocuk felci aşılama kampanyası yürütmek imkansızdır” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Bu beyanlar üstüne İsrail ordusunun yaptığı yeni operasyonlarla ailelerin sıkıştıkları alan iyice daraltılmış ve hastalığın yayılması için şartlar iyice kötüleşmişti. 

Şimdi oluşan iyimser havaya rağmen üstesinden gelinmesi gereken engeller hâlâ çok büyük ve savaşan taraflar arasında hâlâ güven en alt seviyede. Dolayısıyla iyimser hava behemehal dağılabilir. Şimdiye kadar olduğu gibi BM, Washington ve diğer unsurlar, tarafları gerekli tavizleri vermeye ikna edemedi veya zorlayamadı. Çünkü anlaşmazlıklar ateşkesin sıralaması, 110 rehineye karşılık İsrail hapishanelerinden kaç Filistinlinin serbest bırakılacağı türünden kalın katmanlar barındırıyor. 

Görüşmelere katılmasa da Katar ve Mısırlı arabulucularla temas hâlinde olan Hamas'tan üst düzey bir ismin beyanına göre anlaşma taslağı, iki aşamalı bir süreç öngörüyor. İlk aşama 6 hafta sürecek “tam ve eksiksiz bir ateşkes…” Buna göre İsrail güçleri Gazze'nin tüm nüfuslu bölgelerinden çekilecek ve rehinelerin öncelikle kadın, yaşlı, hasta veya yaralı olanları olmak üzere İsrail'de tutulan Filistinli tutsaklarla değiştirilmesini içerecek.

İkinci aşama, kalan tüm sağ rehinelerin serbest bırakılmasını ve "düşmanlıkların kalıcı olarak sona erdirilmesini" içerecek. Üçüncü aşama, Gazze için kapsamlı bir yeniden yapılanma planının başlatılmasını ve ölü rehinelerin kalıntılarının iade edilmesini içerecek.

Esas mesele koridorlar

Biden Katar’da yürütülen müzakerelerle ilgili pek ümitli görünüyor: “Hiç olmadığımız kadar yakınız” ifadesini kullanıyor. Ne var ki bir anlaşmanın yakın olduğuna dair ilk ümit var açıklaması bu değil ve onun iyimserliğini paylaşmayan birçok özne var.

 

Bunların başında Hamas geliyor. ABD Başkanı Biden’ın iyimser beyanı sorulduğunda kıdemli bir Hamas yetkilisi BBC’ye yaptığı açıklamada “Arabuluculardan aldığımız şey çok hayal kırıklığı yaratıyor. Hiçbir ilerleme olmadı” cevabını verdiği söyleniyor. Kaynağa göre yetkili, hiçbir ilerleme olmadığını ve arabulucuların "illüzyon sattığını" söylüyor. Bu tarz olumlu Amerikan yorumlarının “aldatıcı” olduğunu, Netanyahu'nun müzakereleri "patlatmak" için yeni koşullar öne sürmeye devam ettiğini iddia ediyor.

Hamas ve Gazze’deki müttefik örgütler, ABD yönetimiyle İsrail’in daha fazla zaman kazanmaya dönük taktikler kullandığını düşünüyor. İsrail’in geçici bir duraklama peşinde olduğu kanaati hâkim. Kendileri ise kalıcı bir ateşkes muradındalar. Nitekim Hamas yöneticilerinden Usame Hamdan, “Esir takası hususunda anlaşsalar bile İsrail'in savaşa geri dönme hakkını istediğini” söylüyor. Hamdan’a göre "İstedikleri zaman Gazze'ye saldırma hakkına sahip olmak istiyorlar.” 

Sızan bilgilere göre taraflar arasındaki en önemli uzlaşmazlık konusu esir takasından ziyade Gazze’nin geleceğiyle ilgili planlar etrafında dönüyor. Gazze'nin Mısır ile güney sınırı boyunca uzanan dar bir arazi şeridi olan Philadelphi Koridoru üzerinde İsrail’in tam kontrole sahip olma talebi başlıca ihtilaf konusu. Diğeri de kuzey Gazze’yi fiilen ikiye bölen İsrail kontrolündeki Netzarim Koridoru’nda bölgeye dönecek olan kişilerin tek tek taranması talebi. Bu Hamas militanlarının veya zanlıların işgalci tarafından tutuklanabilmesi veya en azından silahsızlandırılabilmesi manasına geliyor. Hamas’ın savaşa altı haftalık bir ara verme önerisi lehine kalıcı ateşkes talebinden vazgeçmesi bile mümkün fakat bu iki talebe razı gelmesi pek ihtimal dahilinde değil.

Parmak ısırma oyunu

Hamas içindeki en müzakere yanlısı ve “barışçıl” yönetici olan Heniye’nin suikastla tasfiye edilmesinin ardından Yahya Sinvar’ın yükselişi, Hamas’ın savaşı durdurma ihtimalini epeyce azaltmış vaziyette. Heniye müzakereci bir çizgiyi temsil ederken İsrail’in en çok aranan adamı Sinvar savaşçı bir çizgiyi temsil etmekte. Öte yandan Heniye Katar’da yaşadığından ötürü gerek ev sahibi ülkenin gerekse de başka ülkelerin tesir ve tazyiklerine daha fazla açıkken Sinvar yer altında, Gazze’nin tünel şebekesinin en derinlerinde, ulaşılması hayli zor bir konumda bulunmaktadır. Dolayısıyla yeni liderliğin baskı altına alınması Heniye dönemine göre daha zor olacaktır.

 

Sinvar, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’yla hedefine bir yönüyle ulaştı. İsrail’in Arap ülkelerini bir bir masaya oturtarak mevcudiyetini ve meşruiyetini kabul ettirdiği İbrahim Anlaşması’nı fiilen geçersiz hâle getirdi ve İsrail’i bölgede zaruri bir tecritle baş başa bıraktı. Öte yandan onun Gazze’deki can kayıplarına bakışı da savaşı sürdürme kararlılığının etkenlerinden biri: Onları saldırgan düşmanın kurbanları olmaktan çok, özgür Filistin davasının müjdeci şehitleri olarak görüyor.

Şu da hatırlanmalı ki Sinvar, 2005’te kaçırılan İsrail askeri Gilat Şalit takasında müzakerelerin hapishane cephesindeki en önemli ismiydi. O vakitler tutsak Hamaslıların hapishane sorumlusuydu ve İsrail’in müebbet hapis cezası almış tutsakların takas listesine dahil edilmemesi yönündeki ısrarına karşı hapishanelerde açlık grevini organize etmişti. Hamas içinde Usame Hamdan gibi isimlerin daha düşük profilli tutsakların yer aldığı listeye razı gelinmesi istikametindeki görüşüne rağmen müzakerelerin yıllarca uzaması pahasına müebbetliklerin, hatta mükerrer müebbetliklerin listede yer alması için elinden geleni yapmıştı.

İsrail onu etkisizleştirmek için yıllarca hücrede tecrit etmesine rağmen direncini kaybetmemiş, sözünü dinletinceye değin en zayıf olduğu şartlarda bile geri adım atmamıştı. Şimdi bu şahsiyet Hamas’ın başında ve sanıldığından çok daha kararlı ve dirayetli bir müzakereci olarak hareketin işgal güçlerinden taleplerini garantiye almak hususunda sonuna dek sebat edecek, çok ağır bedeller ödeme pahasına gözlerini hedefinden kaçırmayacaktır. Bu bir karşılıklı parmak ısırma oyunu ise ilk pes eden taraf Sinvar olmayacaktır.

Sihirli bir denge noktası

İsrail Gazze’deki savaşında öncelikle onu ortadan kaldırmayı hedefliyorsa sebebi bu. Tüm rehineleri tek tek Hamas’ın elinden kurtarsa, hatta Hamas militanlarının tamamını yok etse fakat Sinvar yaşamaya devam etse İsrail bunu başarı olarak görmeyecek derecede onu ortadan kaldırmaya odaklanmış durumda. Bu sembolik değerinin yanı sıra sözünü etmeye çalıştığımız müzakere cephesindeki tutumuyla İsrail’in işini alabildiğine zorlaştıran bir direnişi temsil etmesi sebebiyledir.

 

Sinvar’ın savaşı zamana yayarak İsrail’in kuzeyde Hizbullah’la ve İran’la kapsamlı ve bölgesel bir savaşa gireceği ve bu suretle çok cephede süratle yorularak ve yıpranarak Gazze’deki ateşkes şartlarına mecburen razı geleceği şeklinde bir hesap içinde olduğuna dair birtakım yorumlar söz konusu. Şayet böyleyse Sinvar açıkça hesap hatası yapmış durumda. Öyle ki savaşı yaymak için istekli olan taraf İsrail olmasına rağmen “Direniş Cephesi” kapsamlı bir savaş için ayak sürümeyi ısrarla sürdürmekte. Dolayısıyla Netanyahu’nun zayıf düşerek anlaşmaya zorlanması için Hamas’ın tek başına dövüşü sürdürmesi gerekiyor.

Velhasıl arabulucuların birbirinden iyimser açıklamalarına rağmen anlaşma için kat edilmesi gereken uzun mu uzun bir yol var. Arabulucuların bilip de kamuoyuna duyurmadıkları bir sırları varsa onu bilemeyiz. Belki Netanyahu’nun da Sinvar’ın da taleplerini aynı anda karşılayabilen sihirli bir denge noktasını mucizevi biçimde keşfetmişlerdir. Zira geçici bir ateşkesin bile ancak mucizeyle mümkün olabileceği bir ablukanın içinde Gazze.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.