Kalkınma Yardımları ve TİKA’nın Türk Dış Politikasına Etkisi

Türkiye’nin artık bir “orta güç” olarak tanımlandığını belirten Dr. Mehmet Çelik, TİKA faaliyetlerinin Türk dış politikasına etkisini Fokus+ için kaleme aldı.
Mehmet Çelik
Kalkınma Yardımları ve TİKA’nın Türk Dış Politikasına Etkisi
3 Temmuz 2024

Soğuk Savaş sonrasında birçok ülke dış politika yaklaşımlarını gözden geçirerek yeni uluslararası siyasi düzen içinde kendilerini daha iyi konumlandırmaya çalıştı. Şüphesiz Türkiye de yeni düzende kendisini en iyi konumlandırabilmek ve çıkarlarını maksimize etmek için dış politikasında yeni arayışlara girişmişti. Soğuk Savaş döneminde Türkiye'nin dış politikası ekseriyetle Batı eksenli ve güvenlik odaklıydı. Yani Türkiye, NATO ittifakı içinde Sovyet genişlemesini engellemek amacıyla doğudaki ülke rolünü sürdürdü. Ancak Soğuk Savaş'ın sona ermesi, Türk dış politikasında değişim gerekliliğini ortaya koyarken, karar vericileri dış politika önceliklerini yeniden değerlendirmeye zorladı.

Sonuç olarak Türkiye, dış politikasını çeşitlendiren yeni bir yaklaşım arayışına girdi. Bu arayış dahilinde, 1990 sonlarında Afrika Açılımı gibi adımlar atılmış olsa da 2000'lerden itibaren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye'nin dış politika öncelikleri, ekonomik açıdan Batı/ABD'ye bağımsızlık sağlama ve bölgesel gücünü artırma yönünde şekillendi. Yani yeni dış politika yönelimi Doğu/Batı eksenini dengelemeyi ve uluslararası arenada daha etkin ve iddialı bir yaklaşım benimsemeyi amaçladı.

 

AK Parti döneminde dış politika karar vericilerinin getirdiği vizyon ile birlikte 2000'li yıllardan itibaren uluslararası organizasyonlardaki daha etkin rol alma, artan ekonomik güç ve yükselen bölgesel rol sayesinde Türkiye, bir “orta güç” olarak tanımlandı. Başka bir deyişle, Türkiye artık büyüyen ekonomik güç, siyasi etki, önemli askeri yetenekler ve prestije sahip olmasıyla artık zayıf/küçük bir ülke olarak tanımlanmıyordu. Bununla birlikte, ABD, Rusya veya Çin gibi süper güçler arasında kategorize edilen bir aktör de değildi. Yeni benimsenen çok boyutlu dış politika, artan ekonomik güç ve BM gibi uluslararası organizasyonlarda konumunu güçlendirme hedefiyle Türkiye, ayrıca kalkınma yardımı, kültürel ve düşünsel bağlantılar, değerler ve niş diplomasi gibi birçok başka dış politika aracını da kullandı.

Kalkınma yardımını dış politika aracı olarak kullanma özellikle AK Parti hükümetleri döneminde önem kazandı. Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) 1992 yılında kurulmuş olsa da aktif bir şekilde dış politika aracı olarak kullanılması 2000’li yılların başlarında söz konusu olmuştur. Sovyet Birliği’nin yıkılması sonrasında özellikle Türk cumhuriyetlerinde etkin faaliyetleriyle kardeş halkların kendi devlet inşalarına birçok siyasi ve sosyo-kültürel alanlarda katkıda bulunmuştur.

Dış politika vizyonu ekseninde TİKA faaliyetleri

2000’li yıllarda Türk dış politikasını önceliklerinin yeniden tasarlanması ve global anlamda dengelerin değişmesiyle de TİKA coğrafi faaliyet alanını da dış politika vizyonuyla birlikte genişletmiştir. Günümüzde, 60’tan fazla ülkede kurulan program koordinasyon ofisleriyle etkisini 170’ten fazla ülkede faaliyetleriyle göstermektedir.

 

Afrika ve Balkanlar'daki faaliyetleri, Türkiye'nin 2000’li yılların başlarındaki dış politika açılım ve adımlarını gösteren önemli örneklerinden bir tanesidir. Bu yıllarda, çok boyutlu dış politika vizyonu ile kalkınma yardımlarının araçsallaştırılması özellikle Afrika ve Balkanlar’da aktif bir şekilde gözlemlendi. Bu dönemde, istatistiksel veriler hem Afrika hem de Balkanlar bölgesine ayrılan kalkınma yardımı bütçesinde büyük bir değişim olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu bölgelerde Somali ve Bosna-Hersek gibi iki ülke, TİKA'nın etkili faaliyet ve çalışmalarının bir sonucu olarak Türkiye'nin bu ülkelerle ve ilgili bölgelerle olan siyasi etkisinin artmasına yol açan en iyi örnekler olarak gösterilebilir. 

TİKA, Somali ve Bosna-Hersek'te çatışma sonrası devlet yapılandırma çabalarında etkili bir aktör olmuş, bu çalışmalarıyla hem fiziki yapılarla (altyapı/üstyapı) sahada hem de ilgili ülkelerdeki yetkili mercilerle yürüttüğü idari iş birliğiyle siyasi açıdan en görünür hale gelmiştir. 2002 yılında Somali'de dahi bulunmayan TİKA, 2016 yılında Somali'ye sağladığı resmi ikili kalkınma yardımı (ODA) yaklaşık 59.63 milyon doları bulmuştur (çok taraflı uluslararası platformlar aracılığıyla yapılan yardımlar hariç). Benzer şekilde, Türkiye'nin 2016 yılında Bosna-Hersek'e yaptığı ODA miktarı 30.29 milyon dolar iken, bu rakam 2005 yılında sadece 1.04 milyon dolardı.

TİKA'nın onardığı Bosna - Hersek'teki Drina Köprüsü Mimar Sinan tarafından inşa edildi

 

Türkiye'nin dış politika hedefleri 

Bu ülkelerde yardım gönderilen yerlerde TİKA'nın paydaşlarıyla kurduğu ilişki, Türkiye'nin bu ülkelerle diplomatik kanallar oluşturmasına yardımcı olmuş ve orta güç statüsündeki bir ülke olarak niş diplomasi yürütmesine imkân tanımıştır. Kalkınma yardımları genel itibariyle bu ülkeler ve bölgelerle etkili iş birliği açısından pek çok fayda sağlar. 

Öncelikle, zayıf veya hiç olmayan diplomatik ilişkilere sahip ülkelerle daha güçlü diplomatik iş birliği için zemin oluşturabilir. Ayrıca, mevcut diplomatik ilişkilerin bulunduğu bölgelerde ve ülkelerde ise diplomatik etkiyi güçlendirebilir. Sonuç olarak, kalkınma yardımı iş birliği aracılığıyla kurulan diplomatik angajman, ilgili ülkeyle ekonomik, ticari, savunma ve güvenlikle ilgili daha fazla iş birliği ve etki için yol açabilir. Afrika kıtasındaki birçok ülke ile şu anda yürütülen savunma ile iş birliği bu tür sonuçların başlıca örnekleri olabilir. TİKA'nın bu ülkelerle yaptığı iş birliği, kazan-kazan temelli diğer alanlara iş birliğinin genişlemesine yol açmıştır.

 

Bu minvalde, TİKA’nın çalışmaları her ne kadar tümüyle stratejik çıkarlara bağlanma şartı olmasa da Türkiye’nin dış politika hedefleri ile TİKA’nın faaliyet gösterdiği coğrafyalar arasında genel itibariyle bir paralellik olduğunun da altını çizmek gerekir. Afganistan’daki insani yardımlarla birlikte kalkınma yardımları faaliyetleri bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Bununla birlikte, ülkelere yapılan kalkınma yardımlarına ek olarak, ilgili coğrafyalarda bulunmaya ve Türkiye’nin Osmanlı’dan kalan tarihi ve kültürel mirasını korumaya yönelik yapılan restorasyon gibi projeler de Türk dış politikasının bu alanlardaki faaliyetlerine destek olmuştur. Bir taraftan tarihi ve kültürel miras korunurken diğer taraftan Türkiye yeninden o bölgelere TİKA faaliyetleriyle imzasını yenilemekte ve miras bırakılan değerleri koruma görevini yerine getirmektedir. Yine bu etki alanı da TİKA’nın çok boyutlu dış politika hedeflerine katkısının önemli örneklerindendir.

TİKA gibi devlet ajanslarının etkisinin sürdürülebilir ve proaktif bir vizyonla kendini yenilemesi de şüphesiz dış politika vizyon ve hedeflerine uygun bir şekilde yürümelidir. Özellikle de aynı bölgelerde faaliyet gösteren rakip veya müttefik ülkelerin kalkınma ajanslarının faaliyetleriyle hem rekabet etme hem de kendi nüfuzunu sürdürebilir bir düzlemde devam ettirmesi için gerektiğinde yapısal reformlara da gitmesi gerekebilir.

Sonuç olarak, TİKA'nın Türk dış politikası hedeflerine olan katkıları önemlidir ancak yeni coğrafyalara kalkınma yardımı yoluyla ulaşılırken küresel ve yerel ekonomik kapasitenin durumu da unutulmamalıdır. Başka bir deyişle, bir devletin ekonomik durumu, dış politika hamlelerini etkileyen önemli bir faktördür. Ayrıca, bir devletin komşu bölgelerindeki siyasi çatışmalar veya savaşlar da kısa vadeli dış politika adımlarını etkiler. Örneğin, şubat 2022'de başlayan Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, kuşkusuz birçok ülkenin, Türkiye dahil, dış politika adımlarını etkilemiştir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.