Avrupa'da Göçmen Karşıtı Yasalar Neden Yükselişte?

Geçtiğimiz hafta Finlandiya, Rusya'dan gelen göçmenleri geri çevirme yetkisi veren yeni bir göç ve iltica yasasını uygulamaya koydu. Yeni yasa, sınır muhafızlarına göçmenleri geri çevirme yetkisi veriyor ve insan hakları gruplarının tepkisine rağmen büyük destek görüyor.
Enes Kılıç
Avrupa'da Göçmen Karşıtı Yasalar Neden Yükselişte
30 Temmuz 2024

Geçtiğimiz hafta Finlandiya, Rusya'dan Finlandiya'ya geçiş yapan göçmenleri geri çevirme yetkisi veren yeni bir göç ve iltica yasasını uygulamaya koydu. Bu yasa, Finlandiya'da büyük bir çoğunluk tarafından desteklenmesine ve Finlandiya Parlamentosu'nda ezici bir çoğunlukla kabul edilmesine rağmen, insan hakları ve mülteci gruplar tarafından şiddetli tepki aldı.  

İnsan hakları aktivistleri, yeni yasanın insani değerlerin yanı sıra uluslararası hukukun ihlali anlamına da geldiğini savunuyor. Ancak, hukuki belirsizliklere rağmen, geri itme yasaları son yıllarda Avrupa'da giderek daha popüler hale geldi. 

Göç akışlarının silah haline getirilmesi 

Finlandiya ve diğer Avrupa ülkelerinin geri itme yasalarına yönelmesinin nedenini anlamak için, Belarus ve Rusya'nın son birkaç yıldır göçü AB'ye karşı nasıl silah haline getirdiğine dair biraz bilgi sahibi olmak gerekiyor. Hikayenin bu kısmı 2020 yılında, AB'nin Belarus'a yaptırımlar uygulamasıyla başlıyor. Büyük çaplı hükümet karşıtı protestoları tetikleyen Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukashenko'nun başkanlık seçimlerini hileyle kazandığı iddiaları, yaptırımlara geçer sebep olarak gösterildi. Olaylar sırasında birçok protestocu öldü ve birçok kişi işkence gördü.  

Öte yandan Mayıs 2021'de Belarus kuvvetleri, muhalif aktivist Roman Protasevich'i ve kız arkadaşı Sapega'yı tutuklamak için ticari tarife bir uçağı durdurdu. Yaptırımlar, Lukashenko'nun AB'yi uyuşturucu ve göçmenlerle "doldurma" tehdidinde bulunmasına neden oldu. 

Belarus'un göçü silah olarak kullanması 

Belarus hükümeti, 2021 yılının temmuz ayında, Orta Doğu'dan, özellikle Irak ve Suriye'den binlerce göçmeni uçaklarla getirip Polonya, Litvanya ve Letonya sınırlarına gönderdi. Belarus sınır muhafızları, göçmenlere sınırı geçmelerine yardımcı olması için tel kesiciler sağladı ve AB'ye giremeyenlere kötü muamelede bulundu. Avrupa Komisyonu, Belarus'un göçmenleri silah olarak kullanmasını "eşi görülmemiş" olarak nitelendirdi. Halbuki uygulama tarih boyunca görülen bir strateji olmasının yanı sıra birçok modern örneği de olan bir politik enstrüman.  

Ayrıca 2010'da Libya lideri Muammer Kaddafi, AB'den yılda en az 5 milyar euro istemiş, aksi takdirde milyonlarca Afrikalıyı Avrupa'ya göndermekle tehdit etmişti. Güçlüler güçlerini kullanırken, zayıflar güçlülerin zayıf yönünü kullanıyordu. 

Avrupa ülkelerinin tepkisi 

Bu göç dalgasına yanıt olarak Polonya, Litvanya ve Letonya, olağanüstü hal ilan etti ve sınırlarını güçlendirmeye başladı. Aynı zamanda, mültecileri geri gönderme işlemlerine de bu dönemde izin vermeye (ve teşvik etmeye) başladılar. Yani, sınır muhafızları, göçmenleri geldikleri ülkeye zorla geri gönderebiliyordu. Hem bir Polonya mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, alıcı ülkelerin göçmenlere daha iyi destek sağlamaları gerektiğine hükmetti, ancak bu kararlar büyük ölçüde göz ardı edildi. 

“Geri İtme” yasalarının hukuki durumu 

Geri itme yasaları, uluslararası mülteci hukukunda yer alan geri göndermeme ilkesini ihlal ettiği için tartışmalı. Bu ilke, devletlerin iltica taleplerini reddetmeden önce değerlendirmelerini gerektiriyor. Belarus gibi ülkelerin güvenli olmadığı göz önüne alındığında, bu taleplerin değerlendirilmesi gerektiği savunuluyor. AB ülkeleri ise, göç akışlarının silah olarak kullanılmasına karşı kendi sınırlarını koruma hakkına sahip olduklarını savunuyor. 

Avrupa'da geri itme uygulamaları 

Avrupa devletlerinin geri itmelere başvurduğuna dair daha önce de suçlamalar yapıldı. İnsan hakları grupları, Ege Denizi'nde, İspanya-Mağrip sınırında ve Balkanlar'daki AB dış sınırlarında geri itme iddialarını birçok kez Belarus’tan önce de gündeme getirdi.  

Ancak Polonya ve Baltık ülkelerinde kabul edilen yasalar, bu uygulamaların ilk kez resmileştirilmesini temsil etmesi sebebiyle farklı bir kırılmaya işaret ediyor. 2022 yılında Belarus-AB sınırında göçmen sayısının düşmesiyle gündemden düşen yasalar bu sene yeniden artan göçmen sayılarıyla tekrar gündemde sükse yapıyor. 

Finlandiya'nın yeni yasası 

2024 yılında göçmen sayısının yeniden artmasıyla birlikte, Orta Doğu ve Afrika'dan gelen çok sayıda göçmen Finlandiya-Rusya sınırına ulaşmaya başladı. Finlandiya hükümetine göre, bu göçmenler Finlandiya'nın NATO'ya katılımına tepki olarak Rusya tarafından gönderiliyor. Finlandiya başlangıçta sınırını kapatarak yanıt verdi, ancak göçmen sayısı düşmeyince yeni bir yasa önererek uygulamayı daha da temel bir sistem haline getiriyor. 

Bu yeni yasa, sınır muhafızlarına hiçbir değerlendirme olmaksızın bir yıl boyunca göçmenleri geri çevirme yetkisi veriyor. Bu süre zarfında sadece çocuklar veya engelliler gibi belirli iltica talebinde bulunanlara “koruma sağlanacak”. Yasa, 31 milletvekiline karşı 167 milletvekilinin lehte oyuyla kabul edildi. Sol ve Yeşil politikacılar, yasanın Finlandiya'nın insan hakları yükümlülüklerini ihlal ettiğini savunuyor. Ancak, yasa Finlandiya içinde popüler görünüyor ve diğer AB ülkelerinden de destek alıyor. 

Göçmen karşıtı yasaların yükselişi 

Yasanın popülaritesi Finlandiya içiyle sınırlı değil, Avrupa'nın diğer ülkelerinde de destek görüyor. AB, üye devletlerin dış sınırlarını koruma yükümlülüğüne sahip olduğunu belirterek Finlandiya hükümetine desteğini gösterdi. Bu, Avrupa'nın göç politikalarında bir dönüm noktasına işaret ediyor.  

Öte yandan AB'nin yeni göç paktı, acil durumlar veya üçüncü ülkeler tarafından göç akışlarının silah olarak kullanıldığı durumlarda geri itmelere izin veren hükümler içeriyor. 

Uluslararası hukukun gücü 

Avrupa’daki değişim, “adalet temelli liberal düzen”in uluslararası hukukunun etkinliği veya gücünün genellikle siyasete bağlı olduğunu tekrar gösteriyor. Avrupa'da uluslararası hukukun, üye devletlerin her iltica talebini değerlendirmesini gerektirdiği şeklindeki yorumunun, kitlesel göç döneminde çok talepkar olduğu yönünde bir fikir birliği oluşmuş gibi görünüyor.  

Göçmen karşıtlığı her toplum içinde değişken detaylara sahip olan derin bir olgu. Ancak yasal düzeyde bir hikaye zincirine dayanan son dönem yükselişi Belarus-Rusya hattından başlatmak mümkün.