Dijital Kolonyalizm Çağı 

Ali Ayçil
Ali Ayçil, siyasi güçlerin tarih boyunca yayılma ve egemenlik kurma süreçlerini, klasik imparatorluklardan dijital çağa kadar uzanan süreci Fokus+ için kaleme aldı.
Dijital Kolonyalizm Çağı 
10 Haziran 2024

Güçlenmeye başlayan bir siyasi odağın yayılma ve haritayı kendi ekonomik, kültürel temsil bölgesine dönüştürme arzusuna tarihte kurulan ilk kentlerden beri aşinayız. Hititlerin, Mısır Firavunlarının, Yunan uygarlığının kısmi egemenlik bölgeleri söz konusuydu. Persler, İskender İmparatorluğu, Roma, Emeviler, Osmanlı Saltanatı, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Rus Çarlığı gibi zaman içinde ortaya çıkan güçlü egemenlerin her biri de kendilerini doğal olarak dünyanın merkezine yerleştirdiler. 

Carl Schmitt’in meşhur “kara” ve “deniz” ayrımından ilhamla, Orta Çağ öncesi bütün bu büyük siyasi yapıların “toprağa dayalı birer imparatorluk olduklarını ve her şeye rağmen toprağın değerlerine sadık kaldıklarını” söylemek mümkün gözüküyor. Farklı inanç ve kültürel kodlarına rağmen bu devletler fetihlerini klasik sömürgecilik döneminde olduğu gibi bir talanı kurumsallaştırmanın bahanesi haline getirmezlerdi. Elbette vergilendirmeler ve madenlerin, hububatın merkeze doğru taşınması söz konusuydu ama merkezin de her fethettiği yerde giriştiği bir dizi bayındırlaştırma faaliyeti bulunmaktaydı. Krallığın/sultanlığın şanı bunu gerektiriyordu.  

Deniz güçlerinin sömürgeleştirici yüzü 

Deniz güçlerinin birkaç yüz yıl süren keşif, tanıma, köprübaşı elde etme girişimleri 17. yüzyılda deniz/okyanus ötesi yerlerin mülkleştirilmesiyle sonuçlandı ve kara güçlerinin klasik egemenlik yöntemleri yerini deniz güçlerinin sömürgeleştirme tekniklerine bıraktı. Küresel egemenliğin “karacı kültür”den “denizci kültür”e geçmesiyle, denizciliğin özünde bulunan yasasızlık ve korsanlık da yeni düzenin bir parçası haline geldi. Bu sorumsuz düzenin halihazırdaki görünen merkezleri İngiltere ve Amerika olsa da, Hollandalılardan Belçikalılar deniz ticareti yapan ve bu ticaret için bütün yolları meşru kılan bir dizi güç sahnede yerlerini aldılar. 

Conrad’ın Karanlığın Yüreği romanı, denizci egemenlerin, sömürmekte oldukları ülkelerde, o ülkenin insanlarına karşı nasıl bir tavır içinde olduklarını resmeder. Roman bu yanıyla Edward Said gibi kolonyalizm üzerine düşünenlerin daima ilgisini çekti. Romanda, fildişi ticareti yapan sarışın Avrupalılar insan, Kongo yerlileri ise birer eşya gibi tasvir edilmekteydi. Said, Oryantalizm'de hem bu nesneleştirmeyi hem de nesneleştirmek için kullanılan bilgiyi sorgulayacaktır. Söylemek istediği şudur: Sömürgecilik öncelikle sömürülmekte olanın bilgisini, inancını keşfetmekle ilgilidir. Onun ele geçirilmesi için ona dair bilgiye birinci derecede ihtiyaç vardır.   

Klasik sömürgecilik 1950’li yıllara kadar geniş alanlarda varlığını sürdürdü. Soğuk Savaş ve başka nedenlerden ötürü sömürge bölgelerinde pek çok ülke bağımsızlığını ilan etti. Bütün bu yeni devletler ve “ulusal bağımsızlık” şevki, kısa bir süreliğine artık sömürme-sömürülme denkleminin sonuna gelindiği vehmini doğurdu. Oysa klasik sömürgecilikten çok daha karmaşık bir dönem başlıyordu: Yeni kolonyalizm. 

Bir bakıma “yerinde ve inzibati” süreç bitmekte, “bağımsız bir ülke”nin kültürel, ekonomik, sosyolojik bünyesi üzerinde farklı sömürme teknikleri devreye girmekteydi. Sadece fiilen sömürgeleştirilmiş yerler değil, Türkiye gibi ülkeler de neo-kolonyalist uygulamalardan büyük oranda etkilendi. Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, kredilendirme kuruluşları, büyük edebiyat ve sinema ödülleri, Batı'da düzenlenen büyük fuarlar, Batı edebiyatının her dile çevrilmesi ve moda gibi pek çok unsur bir lego gibi, yeni kolonyal dönemin inşa parçalarıydı. Ve kuşkusuz ulusal bağımsızlık kazanmış ülkelerdeki Batı yanlısı aydınlar da bu legonun işlevsel bir parçasını oluşturmaktaydı. Bu ülkelerdeki karşı çıkışlar da, kültürel donanımdan ve estetikten yoksunluktan, geleneğe öldürücü bağlılıktan ve bağımsız düşünememekten ötürü, yeni kolonyalizmin görüntüsünü parlatmaktan ileri gidemediler.   

Dijital kolonyalizm  

Artık, klasik kolonyalizm ve neo-kolonyalizmden çok çok daha karmaşık bir döneme kesin olarak girmiş bulunuyoruz: Dijital kolonyalizm çağı. Bir önceki aşamada devletler ve kurumlar eliyle yürütülen zihinsel, ruhsal, ekonomik vb. sömürme teknikleri dünyanın dijitalleşmesiyle beraber yerini başka tekniklere bıraktı. Dijital kolonyalizmde, ülkelerin, kentlerin, evlerin sınırı ortadan kalktığı için, “küresel merkez” herkesin içine girmiş durumda. Cep telefonları, tabletler, akıllı saatler kuşku yok ki birer teknoloji harikası. Ama bütün bu cihazlar, “sömürge merkezi”ni güçle elde tutulan geniş coğrafyaların meşakkatinden, kurumlarla yola getirilen ulus devletlerin cılız karşı koyuşlarından da kurtardı. 

Dijital kolonyalizm, radyo ve televizyonla başlayan sürecin ötesine geçerek, dünyadaki her bir özneyi legosunun bir parçası haline getirdi. Durum tam da Foucault’nun aşağıya doğru yayılan iktidar kuramına uygun gözüküyor. Artık her özne kendini bağımsız ve güçlü hissedebilir, her öznenin dijital dünyada bir yeri var; kripto paralara, dünya vatandaşlığına geçiyoruz. İmparatorumuz bir taht ve taçla değil, sayısız dijital hokkabazlıkla hayatımızı ele geçirmiş durumda. Dijital kolonyalizm, “sömürgeci merkez”le insan bedeni arasında kurulan doğrudan ilişkinin meyvelerini devşirmeye çoktan başladı bile.   

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
Afrika'da Seller Nedeniyle Yaklaşık 1 Milyon Kişi Evini Terk Etti

Mali, Nijerya ve Nijer'de şiddetli yağış ve seller nedeniyle yaklaşık 1 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı.

İsrail'i Boykot ve Yaptırımlarla Durdurma Fikri Gerçekçi Mi

Filistin'de devam eden işgal nedeniyle İsrail'e karşı boykot hareketlerini sürdürülebilir ve etkili hale getirmek, şu an için en umut verici çözümlerden biri olarak görünüyor.

İsrailli Keskin Nişancı Tarafından Öldürülen Eygi'yi Arkadaşları Anlattı

İsrail'in işgaline karşı gittiği Batı Şeria'da barışçıl gösteri sırasında İsrail askerlerince öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'yi arkadaşları anlattı.

Türk Aktivist Eygi'nin Otopsi Raporu Çıktı İsrailli Keskin Nişancının Kurşunuyla Öldüğü Kanıtlandı

Batı Şeria'nın Nablus kentinde düzenlenen barışçıl gösteride İsrail güçlerince başından vurularak öldürülen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin otopsi raporu açıklandı.

Türkiye Diyanet Vakfı, 380 Ton Kurban Etini Gazze'ye Ulaştırdı

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İzani Turan, Kurban Bayramı'ndan bu yana 380 ton kurban etini Gazze'ye ulaştırdıklarını söyledi.