Asıl Sorun Avrupa’da Aşırı Sağın Yükselmesi Değil

Nuray_Mert-2 (1).jpg
Avrupa’da aşırı sağın yükselme nedenlerini, AB bloğu içinde ‘asıl önemli olan’ kriterlerin neler olduğunu Prof. Dr. Nuray Mert, Fokus+ için kaleme aldı.
Asıl Sorun Avrupa’da Aşırı Sağ’ın Yükselmesi Değil
14 Haziran 2024

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde zaten uzun süredir aşırı sağ partilerin oylarını yükseltmesi bekleniyordu, yani sürpriz olmadı.  Avrupa’da bu gelişmenin nedenleri üzerine epeydir çok fikir yürütüldü. Biz de kısaca özetleyerek başlayalım. 

Tüm dünyada otoriter popülizm denilen bir dalganın yükseldiği malum. Avrupa’yı da kısmen bu çerçeve içinde değerlendirebiliriz. Diğer taraftan, ABD ve Avrupa’da farklı olarak, göçmen sorunu öne çıkıyor.  Ancak göçmen düşmanlığı, hatta bunun ırkçılık boyutuna taşınması durduk yerde ortaya çıkmadı. Dahası, bu ülkelerdeki liberaller, sorunu alt ve alt orta eğitimsiz kesimin ‘yabancı düşmanlığı’ diye kestirip attığı için sorun daha da büyüdü. Sağ ve sol liberal seçkinlere tepki halini aldı. 

Öncelikle, 2008 ekonomik krizinin etkileri sürerken ardından pandeminin etkisi, onun da ardından Rusya ile savaş, Çin ile ekonomik savaşın yarattığı enflasyon kimleri daha fazla etkiliyorsa tepki de onlardan geliyor. ‘Bunların suçlusu göçmenler mi?’ demenin alemi yok, önemli olan toplumsal algılar. Ayrıca, küresel çapta savaşlar ve fakirlikten kaçanların sayısının artmasının, zengin ülkeleri zorladığı da bir gerçek.  

 

‘Batı dünyayı sömürdü, yaşanmaz hale getirdi, savaşlar çıkardı, insanları ülkelerinde barınamaz hale getirdi’ diye akıl yürütmenin de alemi yok. Sonuçta, bu siyasetlerin sonuçlarına katlanması beklenenler, büyük ölçüde zengin ülkelerin fakirleri. Nitekim, bu ülkelere göçenler ile ekonomik rekabet içinde olanlar ve kenar mahallerde farklı kültürlerle bir arada yaşaması beklenenlerin,  hoşgörü vaazı veren liberallere kızgınlığı da bu çerçevede büyüdü. İnsani kaygılar ile göçmen dostluğundan söz edenler yok değil ancak geldiğimiz noktada, asıl mesele göçmen dostluğu ve hakları değil, insanları ülkelerinden kaçıran koşulların sorgulanması ve çözülmesi. Yani küresel fakirlik, çatışma ve savaşların devamı. Bu uzun konuyu şimdilik bir yana bırakalım. 

Avrupa’da aşırı sağın yükselme nedeni

Avrupa’da aşırı sağ denilen dalganın yükselmesinin tek nedeni kuşkusuz göçmenler ve göçmen karşıtlığı değil. Zengin dünyada, ekonomik krizin ötesinde, gelir dağılımı dengesizliği ciddi oranda toplumsal hoşnutsuzluk üretiyor. Ekonomik büyüme ve teknolojik gelişmelere rağmen, gelir eşitsizliği azalmak bir yana, artıyor; buna karşı tepkileri tetikliyor. O kadar ki, neoliberalizmin en ateşli savunucuları bile bu sorunu artık görmezden gelemiyor. 

Son olarak, ABD’nin Ukrayna savaşı üzerinden Rusya’ya savaş açması ve Avrupalı müttefiklerine kendi dış siyasetini dayatması da, Avrupa’da yaşanan ekonomik krizi tetikledi. Hatta ekonomisi, bu savaşa kadar gayet iyi durumda olan Almanya’da ekonomik durgunluk yarattı. Bir yandan Ukrayna’ya destek adına Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, diğer yandan Çin’e karşı ekonomik savaş Avrupa ekonomilerini olumsuz etkiledi. Dahası, ‘Rusya ile ilişkilerin kötüleşmesi aslında bizim çıkarlarımıza uymuyor’ diyenleri çoğalttı. ABD de Ukrayna savaşından sonra, başta Almanya’yı ‘otoriter bir rejimle enerji bağımlılığı’ ile itham etmiş ve Rusya ile enerji alışverişinin durmasını dayatmıştı. Bu koşullar altında, Almanya’da AfD’nin (Alternative für Deutschland partisi) yükselişi hiç de şaşırtıcı değil. 

 

ABD’nin uzun süre otoriter Orta Doğu rejimlerine enerji bağımlılığını tek hatırlayan ben değilim herhalde. Rusya’nın Ukrayna işgalinin ardından, Fransa ve Almanya’nın diplomatik çözüm önerilerine prim vermeyip, ‘demokrasilerin otoriter rejimlere karşı kutlu mücadelesi’ adı altında savaşı derinleştiren ABD’nin bu kutsal davada otoriter rejimler ile ittifakı da herhalde sadece bana tutarsız gelmiyor. Biden’ın bu çerçevede düzenlediği ‘demokrasi zirvelerine’ davetli ülkeler listesine bakmak bile yeterli. Dahası, Çin ile ekonomik savaş adına, otoriter Modi yönetimi altında Hindistan ve eski diktatör Marcos’un oğlunun yönettiği Filipinler’i baş tacı eden Biden ABD’sinin kendi çıkarları dışında hiçbir şeyi umursamadığını görmek de zor değil.

Avrupa’da ‘kötü aşırı sağ’ ve ‘iyi aşırı sağ’ ayrımı 

Asıl önemlisi, dünyada demokrat ve otoriter ayrımı nasıl ABD dış politikası çerçevesinde tanımlanıyorsa, şimdilerde benzer bir durum Avrupa düzleminde yaşanıyor. Avrupa’da da kötü aşırı sağ ve iyi aşırı sağ (daha doğrusu liberalleşen sağ) ayrımı, Rusya karşıtlığı çerçevesinde tanımlanıyor. Bence son Avrupa Parlamentosu seçimleri açısından en çok konuşulması gereken konu bu olmalı.

Seçimlerden kısa süre önce, Avrupa Komisyonu Başkanı ve Avrupa Parlamentosu’ndaki muhafazakar/merkez sağ grupların lideri Ursula von der Layen, aşırı sağ denilen partiler arasında bir ayrım yapılması gerektiğini ileri sürdü. Bu ayrımda, uzak ve yakın durulacaklar açısından,  temel kriterlerin başında ‘Ukrayna’ya destek ve Rusya’ya karşı olmak’ geliyor.

 

Mussoli’nin mirasını sahiplenen bir partinin lideri olarak seçim kazanan Giorgia Meloni, Ukrayna’ya destek ve Rusya’ya karşıtlık siyaseti benimsediği için zaten uzun süredir, aşırı sağ değil, merkez sağ muamelesi görüyor. Ursula von der Layen de, Meloni’yi birlikte çalışılabilecek bir lider olarak görüyormuş. 

Avrupa’da aşırı sağın yükselişinin Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini merak edenler, daha ziyade bu nokta üzerinde düşünseler iyi olur. Zira, zaten artık Türkiye’nin AB üyeliği gibi bir mevzu söz konusu değil. Ayrıca, umarım AB hayali ile yaşayanlar da, genel olarak AB ile ilişkilerin demokrasi sorunu çerçevesinde değil, çıkarlar çerçevesinde şekillendiğini görmüşlerdir. Türkiye’yi zorlayacak mesele, Avrupa’da aşırı sağın yükselmesi değil, ABD ve Avrupalıların müttefiklerine Rusya karşıtlığı siyaseti dayatması. Bu da başka bir yazının konusu olsun.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
Biden ve Harris'ten Ortak Mesaj Gazze'deki Savaşın Sona Erme Zamanı Geldi

ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Hamas lideri Yahya Sinvar’ın şehit edilmesinin ardından Gazze'deki savaşın sona ermesi gerektiğini vurguladı. Biden, ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması için somut adımlar atılacağını…

Netanyahu, Gazze'ye Saldırılarını Sürdüreceğini Duyurdu

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas lideri Yahya Sinvar’ın şehit edildiğini açıklamasının ardından Gazze'ye yönelik saldırıların devam edeceğini duyurdu.

İsrail, Yahya Sinvar’ın Şehit Edildiğini Duyurdu; Hamas’tan Henüz Doğrulama Gelmedi

İsrail, Gazze’de düzenlediği saldırıda Hamas lideri Yahya Sinvar’ın şehit edildiğini açıkladı, ancak Hamas’tan henüz bir doğrulama gelmedi.

Hamas Lideri Yahya Sinvar Şehit Edildi İddiası

Yahya Sinvar, geçtiğimiz ağustos ayında Hamas’ın Siyasi Büro Şefi olmuştu. Aksa Tufanı Operasyonu’nun beyni olarak kabul edilen Sinvar, işgalci İsrail güçleri tarafından şehit edildiği iddia edildi.

Discord ve Benzeri Platformlarda Çocuklara Yönelik Tehlikeler Artıyor

Dijital içerik üreticisi Sertaç Güngör, Discord ve benzeri mesajlaşma platformlarının çocuklar için büyük tehditler içerdiğini belirterek, oltalama gibi yöntemlerle çocukların kişisel bilgilerine ulaşılabileceğini vurguluyor. Güngör, dijital dünyadaki…