Bölgesel Denklemde PYD’nin ‘Sözde Seçim’ Oyunu

Veysel Kurt
PKK’nın Suriye kolu PYD’nin, kontrolündeki şehirlerde yapmayı planladığı yerel seçimler öncesinde bölgedeki son durumu, ABD’nin; Esed rejiminin ve Türkiye’nin olası seçimlere karşı tutumunu Doç. Dr. Veysel Kurt, Fokus+ için kaleme aldı.
Bölgesel Denklemde PYD’nin ‘Sözde Seçim’ Oyunu
06 Haziran 2024

PYD Suriye’nin kuzeyindeki pozisyonunu tahkim etmek amacıyla kendi kontrolündeki Cezire, Deyrizor, Münbiç, Afrin, Tabka ve Rakka’da (toplamda 105 birimde) 11 Haziran’da yerel seçimleri yapmayı planlıyor. Belirlenen seçim takvimi çok yakın ancak seçimlerin yapılıp yapılmayacağı hala muğlak. 

PYD yıllardır Suriye’nin kuzeyinde peşinde olduğu bağımsızlık hedefine ulaşmak için her türlü gayrimeşru araçlara başvuruyor. Bu bölgedeki gücünü tahkim etmek için Amerika’nın koruyucu gölgesi altında nüfus mühendisliğinden cinayetlere, aşiretleri tehditle sindirmekten rüşvet ağına, Arap gençleri zorla militanlaştırmaktan kaçak petrol satışına kadar geniş yelpazedeki faaliyetler bu anlamda birer örnek. Mevcut duruma bakılırsa gücünü tahkim etme ve bölgedeki kontrolü sağlama noktasında önemli bir mesafe katettiği de bir gerçek. 

PYD’nin amacı ve stratejisi 

Türkiye başta olmak üzere, İran ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin ciddi itirazları ve tepkileri ise PYD’nin pozisyonunda kırılganlık oluşturuyor. Kendi organik destekçileri dışında kalan Araplar, Ezidiler ve diğer kesimler nezdinde de yeterli meşruiyete sahip olmaması hatta bu kesimleri yeterince sindirememiş olmasının kaynağında bu tepkiler var. 

Planlanan seçimler tam da bu bağlamda birçok amaca haiz. Her şeyden önce PYD açısından uzak hedef olarak ‘bağımsızlık’, yakın hedef olarak ‘özerklik’ için bir adım niteliğinde. Zira Suriye yönetiminden bağımsız bir şekilde seçim gerçekleştirme teşebbüsü, örgütlü gücün bir göstergesi olduğu kadar, merkezi yönetimden kopma iradesini de ortaya koyuyor. 

Esed yönetiminin seçim sürecine bu kadar sessiz kalması ise oldukça ilginç. Akla gelen ilk ihtimal sürece müdahale gücünü kendinde görmemesi. İkinci ihtimal Türkiye’nin sürece müdahale edeceğini ve ABD ile karşı karşıya kalmak yerine müdahale opsiyonunu Türkiye’ye havale etmenin hesabını güdüyor olması (bir nevi buck passing).  Üçüncü ihtimal de PYD (ve aslında ABD ile) anlaşmış olması. Aslında bu tablo bile Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü için hayati bir önem taşıdığını gösteriyor. 

PYD’nin ikinci amacı ise bu bölgede yaşayan nüfus nezdinde meşruiyet sağlamak. Seçimleri, özellikle Rakka ve Deyrizor’un kuzeyinde etkin olan ve kendisi ile iş birliği yapan Arap aşiretlerine seçimler yoluyla yeniden kaynak dağıtımı yapmanın bir aracı olarak görüyor. Karar alma süreçlerine dahil etmediği ve Rakka ile Deyrizor’daki petrol gelirlerinden çok az bir kısmını reva gördüğü aşiretlere yerel makamlar ihdas ederek yönetime ortak etme illüzyonu yaşatma peşinde. 

Önce DEAŞ’ın saldırıları ile karşı karşıya kalan, DEAŞ’la bir miktar iş birliği yaptığı için ABD’nin ve PYD’nin tehditlerine maruz kalan ve sonunda bu tehditlere boyun eğen bu kesimlerin PYD dışında güçlü bir alternatif sağlanırsa, PYD ile aralarındaki iş birliğinin sarsılması kaçınılmaz. Zira on yıldır devam eden krizler sarmalında başlıca amacı ‘hayatta kalmak’ olan bu aşiretleri, PYD’nin tehdit ve sindirme faaliyetleri ile petrol kaynaklarına ABD ile birlikte ‘çökerek’ iş birliğine mecbur ettiği biliniyor. 

Tepkiler seçimlerin ertelenmesine yol açar mı?

Seçim günü yaklaştıkça Türkiye başta olmak üzere birçok aktörden tepkiler gelmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sık sık dile getirdiği “Suriye’nin kuzeyinde ‘teröristan’ kurulmasına izin vermeyeceğiz” argümanını en son 30 Mayıs’ta Efes-2024 tatbikatı sırasında yaptığı konuşmada da dile getirdi. Bu sözleri PYD’nin seçim oyunundan bağımsız düşünmek mümkün değil. Zira Türkiye’nin hem Irak’ın kuzeyinde yerleşik olan PKK’ya hem de gerektiğinde Suriye’nin kuzeyindeki PYD’ye karşı operasyon seçeneğini devreye sokmak için hazırlık yaptığı da biliniyor. 

Seçimlerin yapılmasına ve aslında PYD’nin kontrolünde bağımsız/özerk bir yapıya karşı çıkan bir başka aktör ise Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi. IKBY, PYD’nin PKK ile organik ilişkisinden ve Suriye’de PYD’ye tabi olmayı reddeden diğer Kürt nüfusa karşı uyguladığı sindirme politikasından oldukça rahatsız. Henüz 2011 yılında Mişel Temo cinayetine ve PYD’nin kendisine tabi olmayan Kürt nüfusu dışarıda bırakarak PKK ve ABD desteği ile gücünü tahkim etmesine gösterdiği tepki iki aktör arasındaki anlaşmazlığa dair erken dönem işaretiydi. 

ABD’nin tavrı ise görünürde ikircikli, temelde ise PYD yanlısı. ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan resmi açıklamada bir yandan “Suriye’de gerçekleşen bütün seçimlerin demokratik ve şeffaf olması gerektiği” öte yandan ise “PYD’nin planladığı seçimler için koşulların henüz olgunlaşmadığı” ifadeleri yer alıyor. Bu açıklama açıkça gösteriyor ki ABD’nin seçimlere yönelik temelden bir itirazı yok. 

Seçimlerin Türkiye’nin askeri müdahalesini tetikleme riski, Esed’in Türkiye’ye yakınlaşma ihtimali ya da iktidarda kalmak için ABD’den taviz koparmaya dönük olası pazarlıkları ABD’yi şimdilik ikircikli bir rol oynamaya itiyor. ABD’nin seçim sürecinde olması da bir başka neden. Ancak ABD’nin çekimser tavrının esas nedeninin Türkiye’nin olası askeri müdahalesi olduğunu ifade etmek zor değil. Türkiye’nin müdahale kararının ne anlama geldiğini ve Suriye’deki dengeleri değiştirme potansiyeli taşıdığını ABD gayet iyi biliyor ve İran-İsrail dengesinde oldukça önemli bir yerde duran Türkiye’nin hareketlenmesini istemiyor. 

Bu tablo PYD’nin planladığı seçimleri erteleme kararına zorlayacağına, ertelemese bile PYD’nin sözde seçimleri siyasal bir kaldıraca çevirmemesi için ABD’nin baskısına maruz kalacağına işaret ediyor. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
Afrika'da Seller Nedeniyle Yaklaşık 1 Milyon Kişi Evini Terk Etti

Mali, Nijerya ve Nijer'de şiddetli yağış ve seller nedeniyle yaklaşık 1 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı.

İsrail'i Boykot ve Yaptırımlarla Durdurma Fikri Gerçekçi Mi

Filistin'de devam eden işgal nedeniyle İsrail'e karşı boykot hareketlerini sürdürülebilir ve etkili hale getirmek, şu an için en umut verici çözümlerden biri olarak görünüyor.

İsrailli Keskin Nişancı Tarafından Öldürülen Eygi'yi Arkadaşları Anlattı

İsrail'in işgaline karşı gittiği Batı Şeria'da barışçıl gösteri sırasında İsrail askerlerince öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'yi arkadaşları anlattı.

Türk Aktivist Eygi'nin Otopsi Raporu Çıktı İsrailli Keskin Nişancının Kurşunuyla Öldüğü Kanıtlandı

Batı Şeria'nın Nablus kentinde düzenlenen barışçıl gösteride İsrail güçlerince başından vurularak öldürülen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin otopsi raporu açıklandı.

Türkiye Diyanet Vakfı, 380 Ton Kurban Etini Gazze'ye Ulaştırdı

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İzani Turan, Kurban Bayramı'ndan bu yana 380 ton kurban etini Gazze'ye ulaştırdıklarını söyledi.