İran İçin Alternatif Bir Senaryo Tartışması

Veysel Kurt
İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin ölümü, İran siyasetinin geleceği ve olası değişimleri üzerine tartışmaları hareketlendirdi. Hamaney sonrası dönem için alternatif senaryoları, İran'ın iç ve dış politikadaki potansiyel dönüşümleri Doç. Dr. Veysel Kurt Fokus+ için kaleme aldı.
İran İçin Alternatif Bir Senaryo Tartışması Veysel Kurt.jpg
24 Mayıs 2024

İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi ile İran siyasetine dair tartışmalar yeniden alevlendi. Kazanın yaşandığı saatlerde, olayın sabotaj olup olmadığı, sabotaj ise arkasında kimin olabileceği soruları tartışmayı domine etti. Ancak bu soru çok anlamlı değildi, çünkü kazayla ilgili bu kadar spesifik bir sonuca ulaşmak için yeterli bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. Daha önemlisi, sabotaj dış kaynaklı ise İran bunu açıklamayı tercih etmeyecektir, açıklasa savaşa girmek zorunda kalacak. İç kaynaklı bir sabotaj ise iktidar içi savaş demektir. Dolayısıyla tartışmayı anlamlı sonuçlara ulaşmayı mümkün kılmayacak bu soru etrafında yürütmek yerine kazanın İran siyasetine etkilerini konuşmak daha yerli yerinde olacaktır.  

Seçim süreci 

Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı’nın ölümü ya da görevini yerine getiremediği durumlarda Cumhurbaşkanı geçici olarak görevi devralır ve elli gün içinde seçimleri gerçekleştirir. Doğal olarak İran seçim sürecine girmiş durumda. İran’ın bu süreci sıkıntılı geçireceğine dair pek bir emare yok, ancak sistemle barışık ve Devrim Rehberi’nin olası değişim sürecine katkı yapabilecek bir profil bulmak en kritik nokta. Nitekim İbrahim Reisi ve kazada hayatını kaybeden Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan oldukça özenle seçilmiş ve bu anlamda yerleri zor dolacak profillerdi. Bu ikilinin son dönemlerde Hamaney ve sistemin kendisi ile en barışık yetkililer olduğu gerçeği de bu durumu kanıtlar nitelikte. 

Sistem içi tartışmadan sistem tartışmasına 

Öte yandan sistem içi muhalif diyebileceğimiz isimler de boş durmuyor, yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemeye dönük açıklamalar yapıyor. Kazanın ikinci gününde eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in kazaya ilişkin “Cumhurbaşkanımızın helikopterinin düşmesiyle ilgili suçlu, UAD kararına rağmen uçak ve uçak parçaları satışına ambargo uygulayan ABD’dir” sözleri bu anlamda bir çabaya işaret eder. Aslında İran’da modernize edilemeyen tek şey askeri ya da sivil uçaklar değil, ağır sanayi araçları, petrol ve doğalgaz üretim tesisleri de aynı durumda. Her ne kadar Zarif ABD’yi suçlar bir tonda konuşsa da aslında malum tartışmayı da gündeme getirmiş oldu.  

Zarif’in işaret ettiği şey, ABD ile İran arasındaki toksik ilişkinin artık yürütülemeyeceği, nükleer silaha ulaşma ısrarının hemen her alanda çok olumsuz sonuçlara yol açtığı gerçeğidir. Nitekim bu görüşte olan yalnızca Zarif değil. Sistem içinde alternatif bir çizgi izlenmesi gerektiğini savunanlar, ABD ile ilişkilerin çözümlenerek enerji kaynaklarının daha efektif kullanımı, refah artışının sağlanması gibi argümanları savunuyor.  

Buna karşın sistemin koruyucu elitleri ise bunun içerde bir çözülmeyi beraberinde getirebileceğini iddia ediyor ve Arap İsyanları sürecinin Arap ülkelerinde yol açtığı sonuçlara işaret ediyor.  

Sistemi zorlayan dinamikler 

İran’da muhalefetin sistem içi reform yanlıları ile sınırlı olmadığı hatta toplumsal alandaki muhalefetin çok daha derinlikli olduğu artık bir sır değil. Toplumsal ve ekonomik verilerden yola çıkarak rejimin topluma yabancılaştığı gibi sert yorumlar da mevcut.  

Dün bir panelde birlikte yer aldığımız İran uzmanı Mehmet Koç, İran toplumuna dair çarpıcı veriler sundu. Örneğin Mahsa Emini protestolarından sonra kadınlar arasında yapılan araştırmaya göre zorla başörtü uygulamasına karşı olanların oranı yaklaşık %75, mevcut (siyasi, ekonomik ya da kültürel) alanlardaki politikadan memnuniyet duymayanların oranı %85. Daha önemlisi İran devriminden sonra doğanların ülke nüfusuna oranı %70 civarı, 2000’li yıllarda doğanlar yani ne devrimin ilk yıllarını ne İran-Irak savaşına şahit oldu.   

Bu ya da buna benzer verileri gündeme getiren birçok yorumcunun İran rejiminin eninde sonunda kendi toplumu ile karşı karşıya kalacağını savunuyor. Ve buna göre 2008, 2014 ve en son Mahsa Emini olayları bu karşılaşmanın ön görünümleri olarak yorumlandı.  

Bu olayların tümünde iktidar ayakta kalmayı başardı. Önümüzdeki süreçte de sistemi zorlayacak nicelik ve nitelikte protestoları beklemek pek gerçekçi değil. Seçimlerde de İbrahim Reisi profilinde sistemle barışık bir Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi de büyük olasılık.  

Kısacası rejim hala dirençli ve toplumsal alandan gelecek meydan okumalar, sistem değişimini zorlama potansiyeline sahip değil. 

Ancak orta vadede İran’ı bekleyen meydan okuma elitler arası bir çatışma olacaktır. Hamaney sonrası Devrim Rehberi’nin kim olacağı tartışması da bu çatışmanın ateşlendiği başlıca bağlam olacaktır.  

Alternatif bir senaryo  

Dikkat ederseniz İran siyasal sistemi etrafındaki tartışmalar büyük oranda mevcut sistemin olduğu gibi devam etmesi ile çatırdaması ya da değişmesi etrafında dolaşıyor. Sistemin kısa sürede çatırdayacağını savunanlar, toplumsal dinamikler ve ekonomik krizlere işaret ediyor ve SSCB’yi de örnek gösteriyor. Rejime odaklananlar ise rejimin dirençli olduğuna vurgu yapıyor. Bu dikotomi tartışmayı bir kısır döngüye mahkum ediyor.  

Halbuki alternatif bakış açısı İran için üçüncü bir yolu da mümkün görüyor. Özellikle Hamaney sonrası Veliyi Fakih makamının bir kişi ile değil de bir Konseyle temsil edilmesi senaryosu bu anlamda iddialı ve ileri ve fakat yakın tarihli bir senaryodur. Buna eşlik edecek ABD ile normalleşme adımları bu senaryonun uluslararası arenadaki tamamlayıcı adım olacaktır. Elbette ABD Başkanı’nın kim olacağı, İran elitlerinin bu senaryoyu nasıl karşılayacağı hayati derecede önemli. Ancak bunun İran için alternatif bir senaryo olduğunu ve İran içinde şimdilik cılız da olsa taraftarı olduğunu unutmayalım.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
Afrika'da Seller Nedeniyle Yaklaşık 1 Milyon Kişi Evini Terk Etti

Mali, Nijerya ve Nijer'de şiddetli yağış ve seller nedeniyle yaklaşık 1 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı.

İsrail'i Boykot ve Yaptırımlarla Durdurma Fikri Gerçekçi Mi

Filistin'de devam eden işgal nedeniyle İsrail'e karşı boykot hareketlerini sürdürülebilir ve etkili hale getirmek, şu an için en umut verici çözümlerden biri olarak görünüyor.

İsrailli Keskin Nişancı Tarafından Öldürülen Eygi'yi Arkadaşları Anlattı

İsrail'in işgaline karşı gittiği Batı Şeria'da barışçıl gösteri sırasında İsrail askerlerince öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'yi arkadaşları anlattı.

Türk Aktivist Eygi'nin Otopsi Raporu Çıktı İsrailli Keskin Nişancının Kurşunuyla Öldüğü Kanıtlandı

Batı Şeria'nın Nablus kentinde düzenlenen barışçıl gösteride İsrail güçlerince başından vurularak öldürülen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin otopsi raporu açıklandı.

Türkiye Diyanet Vakfı, 380 Ton Kurban Etini Gazze'ye Ulaştırdı

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İzani Turan, Kurban Bayramı'ndan bu yana 380 ton kurban etini Gazze'ye ulaştırdıklarını söyledi.