Mübadil Torunları Mudanya'da Kültürlerini Yaşatmak İçin Çalışıyor
Köklerini araştırmak için çalışmalar yapan üçüncü kuşak mübadiller, Girit evleri, yemekleri, tarihi ve kültürünü yaşatacak araştırmalar ve faaliyetler yapıyor.
Üçüncü kuşak mübadil, emekli gazeteci Hasan Seyfettin Teoman ile Lozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilcisi Hasan Cumhur Aksan, nüfus mübadelesiyle doğdukları topraklardan göçe zorlanan ve bir asır önce ilçeye yerleşen atalarının anılarını anlattı.
Anne tarafı Giritli, baba tarafı Selanikli olan 72 yaşındaki Teoman, mübadele kültürünün unutulmaması için araştırmalar yaptığını, kitaplar yazdığını söyledi.
"Mustafa Kemal Paşa'ya Selam Söyle"
Mübadil öykülerinden oluşan "Mustafa Kemal Paşa'ya Selam Söyle" kitabını 5 yılda yazdığını belirten Teoman, "Bu kitapta atalarımın öyküleri var. Giritliler acılarını paylaşmazlar, bir şey söylemezler. Sakin, onurlu, gururlu insanlardır. Ben, onların arasında yetiştim. İşte onlardan bana kalan, söylemlerinden, anılarından kalanları kitap haline getirdim. Dedemle anneannemden kalan, büyüklerimden kalan anılar var. Kitapta, Mustafa Kemal'in Giritliler üzerindeki etkisinden, Giritlilerin Mustafa Kemal ile İsmet İnönü sevgisinden, cumhuriyete, Atatürk devrimlerine olan bağlılıklarından bahsettim." diye konuştu.
Teoman, mübadele üzerine araştırma yapmaya, Giritli mübadillere, sonraki kuşaklara bir şeyler kazandırmak için yazmaya devam edeceğini dile getirerek, "Elimden geleni yazarak, yapıyorum. Giritlilik kültürü bitmesin istiyorum. Giritlilik, çok saygın ve farklı bir kültür ekolü. Onu yaşatalım istiyorum" diye konuştu.
Dedesi, Büyük Önder Atatürk'e çizme yapmış
Babası vefat edince dedesinin yanında büyüdüğünü anlatan Teoman, şunları kaydetti:
Bu zaman içinde mübadillerin içinde çok şey yaşadım. Onların yoksulluklarını, çaresizliklerini, içlerindeki acıları gördüm fakat o acıları dışarı vurmak istemeyen insanlarla yaşadım. Konuşmaları, yaptığı yemekleri, yaşam biçimleri, komşulukları, olağanüstü güzel insanlardı. İkinci kuşak da bunları devam ettirmeye çalıştı. Üçüncü kuşak olarak biz de bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama onlar kadar yapamıyoruz çünkü artık bu kuşaklar, eski özelliklerini yavaş yavaş yitiriyor."
Teoman, dedesinin gemiyle Mudanya'ya geldiğini, dedesinin kardeşinin ise İzmir'in Urla ilçesinde gemiden indiğini, iki erkek kardeşin soyadlarının da hikayelerinin farklı olduğunu söyledi.
Hasan Seyfettin Teoman, sözlerini şöyle sürdürdü:
Dedem Bilal Kubilay, kardeşi Derviş Güngör. Derviş amcam, iyi bir berbermiş. Girit'te çalışırken çarşıda makasın sesini duyarlarmış. Çok güzel ezan okurmuş. Harika bir sesi varmış. Buraya da geldiği zaman da mesleğine devam etti. Ben onu 2-3 kere onu gördüm fakat tabii ki dedemle daha çok haşır neşir oldum. Dedem, iyi bir kunduracıydı. Buradaki alayın, subayların çizmelerini yapardı. İyi bir çizmeciydi. Ünü yaygındı. Bana anneannemin ve annemin anlattığına göre dedem, Atatürk'e bile çizme yapmış ve kendisine armağan etmiş. Bunu görenler de var. Kendisi sakin, dindar, Kur'an okuyan, kaliteli, kültürlü bir insandı. Ramazanlarda 30 gün dükkanını açmazdı. Anneannem en çok zorluk çekenlerden biriydi, dil konusunda. Bu yüzden çarşıya çıkmazdı, alışveriş yapmazdı. Annemden ve teyzemden öğrendiği Türkçe kelimeleri yanlış söyleyip kendine gülünmesinden korkardı çünkü birkaç kere yaşamış bunu. Bu nedenle ölene dek içlerinde yaşadılar. Akrabalara gidip geldiler. Akrabalarla alışveriş yaptılar."
"Amacımız, Girit kültürünü, tarihini bizden sonraki kuşağa bırakmak"
Üçüncü kuşak Girit mübadili ve Lozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilcisi 56 yaşındaki Hasan Cumhur Aksan da 2014 yılında vakfın ilçe temsilciliğinin kurulduğunu söyledi.
Yunanistan'da 1930 yılında mübadele araştırmaları için bir vakıf kurulduğunu, Türkiye'de ise 2000 yılında konuyla ilgili bir vakıf kurulduğu bilgisini veren Aksan, "Temsilciliğimizde 18 kişilik yürütme kurulu oluşturduk ve çalışmalara başladık. Mudanya temsilciliği kurulana kadar Mudanya'da mübadele kültürünün üzerine sanki bir ölü toprağı serilmişti. Geçmişten gelen, bize verilen görevi, başarıyla yerine getirmeye başladık. Yazar Ahmet Yorulmaz bir kitabında şöyle der; birinci kuşak kök salmaya, ikinci kuşak kökü sağlamlaştırmaya, üçüncü kuşaksa geriye dönüp kökünü araştırmaya başlar. İşte biz üçüncü kuşak olarak, geriye dönüp kökümüzü araştırmaya başladık" değerlendirmesini yaptı.
Binin üzerinde üye sayısı olan vakıf temsilciliğinde, sözlü tarih ve arşiv çalışmaları yaptıklarını, kitaplar hazırladıklarını ifade eden Aksan, şöyle konuştu:
Amacımız, Girit kültürünü, tarihini bizden sonraki kuşağa bırakmak. Bunu bırakırken de sözlü tarih çalışmaları, yazılı tarih çalışmaları, yemek kültürü çalışmaları yapıyoruz. Önceki yıllarda yaptığımız bir takvim çalışması oldu. Girit yemeklerinde kullanılan otların fotoğrafları, tarifleri ve yemek halinin fotoğrafını bu takvimde kullandık. Bizim için en önemli 12 yemeği seçtik. Bunların içinde, bizim marasa dediğimiz arapsaçı otu, bizim ruvaz dediğimiz turp otu, şevketi bostan denilen otların yemeklerini bir çalışmayla aktardık. Bursa'da yılın en iyi takvimi seçildi ve bir ödül aldı. Geçmişten gelen kültürü geleceğe bırakmak istedik."
"Giritlerin çoğu denize bakamaz"
Her yıl 30 Ocak'ta denize karanfil attıklarını dile getiren Aksan, "Giritlerin çoğu denize bakamaz. Bindikleri gemilerde kaybettikleri, çocukları, akrabaları vardır. Yolda kaybediyorsunuz ve denize veriyorsunuz. Onun için denize bakamazlar. Çoğu da çok fazla Türkçe bilmezdi. Babaannem, 93 yaşında vefat etti. Bana hayatı boyunca 'Cumhur' diyememiştir. Çünkü Yunanca'da T ve Z harfleri birleşir, C olur. Bana ölene kadar 'Zımmur' demiştir" ifadesini kullandı.
Aksan, mübadillerin çoğunun aslında parçalanmış bir aile yapısı olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
Annemin babası da gemiden Mudanya'da iniyor. Bir kardeşi ise Gemlik'te iniyor. Birbirleriyle 20-25 yıl sonra bir şekilde haberleşerek eşeklerle Gemlik'ten ve Mudanya'dan çıkıp Kurşunlu'da buluşuyorlar. Annemin babası, dokuz kardeşler ama sekizi buraya geliyor. Dedemin ikinci kardeşi, gemiye bindikten sonra atlayarak, karaya çıkıyor ve gelmiyor. Orada kalan, arkamızda bıraktığımız dedemin bir kardeşi var yani. Kardeşim Girit'e gittiğinde soruyor, araştırıyor ama bilen yok. Mezarlıklara da bakılıyor ama isminin sonradan ne olduğunu da bilemediğimiz için bir sonuç elde edemedik."