Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesinde, Arap-Türk Ekonomik İşbirliğine Yeni Bir Yön
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Arap Bankalar Birliği tarafından, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in katılımıyla İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi kapsamında "Küresel Jeopolitik Gerilimler Işığında Arap-Türk Stratejik Ekonomik İş birliği" oturumu gerçekleştirildi.
Oturumda, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Bakanı Maitha Salem Al Shamsi, Uluslararası Kalkınma Bankası Başkanı Ziad Khalaf, Alternatif Bank Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Didem Şahin Çakmak, Mısır Arap Bilim Teknoloji ve Deniz Taşımacılığı Akademisi Başkanı İsmail Abdul Ghaffar İsmail, Mısır İhracat Kalkınma Bankası Başkanı Ahmed Galal panelist olarak yer aldı.
Oturumda konuşan Al Shamsi, devlet başkanlarının çabaları sayesinde BAE ile Türkiye arasındaki ilişkinin ivmelendiğini belirterek, kazan-kazana dayalı bu ilişkinin bölgesinin kalkınmasına önemli katkılar sunacağını söyledi.
İki ülke arasındaki ilişkinin sadece ticari bir ilişki olmadığını, müttefiklik seviyesine ulaştığını ifade eden Al Shamsi, stratejik iş birliğinin yıldan yıla güçlenerek devam ettiğini belirtti.
Al Shamsi, BAE ve Türkiye arasında kültürden tarıma, ulaştırmadan ve teknolojiye uzanan çok kapsamlı iş birliği anlaşmaları imzalandığını hatırlatarak, bu anlaşma ortaklığının ticari ve yatırım ilişkilerinin gelişimine destek olduğunu ifade etti.
Artan ticaret hacmine ek olarak, iki ülkenin üçüncü ülkelerde yaptığı yatırımlarında önemli bir seviyeye geldiğine dikkati çeken Al Shamsi, savunma sanayisindeki ilişkilerin de pekiştirilerek geliştiğini dile getirdi.
"Türkiye petrol ve enerji sektöründe önemli stratejik ortağımız"
Uluslararası Kalkınma Bankası Başkanı Ziad Khalaf da toplantının İstanbul'da düzenlenmesinin önemine değinerek, İstanbul'un her zaman doğu ile batı arasında bir köprü olduğunu ifade etti.
Arap dünyası ile Türkiye'nin artık yeni bir yola girdiğini, bu yolun ana temasının da ekonomik iş birliği olduğunu belirten Khalaf, dünyanın önemli bir değişim ve dönüşümden geçtiğini söyledi.
Orta Doğu ülkeleri arasında kalkınma vizyonuyla iş birliği geliştirmenin önemini vurgulayan Khalaf, şunları kaydetti:
Irak'ta Kalkınma Yolu Projesi'nde ilk adımlar atılmış durumda. Bu yeni ekonomik sistemin en temel ögesi olacak, bu açıdan çok önemli bir adım. Biz piyasalardaki rekabet ruhunu biliyoruz. Irak ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler, yeni bir döneme girmiş durumda. Jeopolitik değişimlere ayak uydurmaya çalışıyoruz ve dünyanın bildiğiniz üzere bazı zorluklarla karşı karşıyayız. Arap-Türkiye ilişkileri hiçbir zaman bu kadar yakın bir seviyeye ulaşmadı. Körfez ülkeleri ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi çok önemli noktalara ulaştı."
Khalaf, Türkiye'nin G20 ülkeleri arasında dikkati çekici bir performansı olduğunu belirterek, "Ekonomiyi her zaman birleştirir. Kalkınma Yolu Projesi'yle bizim hem petrol hem doğal gaz rezervlerimizim büyük bir kısmı dünyaya açılabilecek. Burada da en önemli ve en güvenilir ve istikrarlı kapı Türkiye'dir. Dolayısıyla, Türkiye bizim için petrol ve enerji sektöründe önemli stratejik ortağımızdır" ifadelerini kullandı.
Mısır İhracat Kalkınma Bankası Başkanı Ahmed Galal da Türk- Arap dünyası arasındaki ticaretin giderek arttığını belirterek, “Türkiye’nin Arap dünyasına olan ihracatı da yılda yüzde 10 büyüyor. Her yıl Türkiye’ye 10 milyon Arap turist geliyor” dedi.
Çeşitli sektörlere birlikte doğrudan ya da dolaylı yatırımlar yaptıklarını da anlatan Galal, "Ancak istediğimiz, arzu ettiğimiz ittifakları henüz kuramadık. Bu zirvenin de amacı bu. Büyüyeceğimiz çok alan var. Afrika ve Asya arasında bir köprüyüz. Türkiye de bizim için bir köprü. Büyümek için inanılmaz bir potansiyel var elimizde" ifadelerini kullandı.
"Birinci mesele sürdürülebilir olarak ülkenin kalkınabilmesi"
Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi kapsamında düzenlenen "İklim Riskleri ve Gıda Güvenliği" başlıklı oturum Türkiye Bankalar Birliği Sürdürülebilirlik Direktörü Pelin Ataman Erdönmez moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Oturumda, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, UNDP İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi Direktörü Sahba Sobhani, Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü, Arap İklim Değişikliği Politikaları Merkezi Direktörü Carol Cherfane panelist olarak yer aldı.
Oturumda konuşan Öztop, toplumun belli ihtiyaçları ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri olduğunu belirterek, "Bunlara çok önem veriliyor. İklim finansmanı gündemdeki bir numaralı konu, ikincisi de gıda güvenliği bu da çok kritik" dedi. Kuruluş olarak temel gündemlerinin her zaman bu konular olduğunu dile getiren Öztop, risk analizleri, değerlendirmeler yaptıklarını söyledi.
Bir nevi katalizör pozisyonda olduklarını belirten Öztop, "Tüm ülkeye, finans sektörüne yetecek kapasitemiz yok, ancak proaktif olma hedefindeyiz. Birinci mesele sürdürülebilir olarak ülkenin kalkınabilmesi. ESG konusu bizim faaliyetlerimizde çok önemli" diye konuştu.
Öztop, "Hala karbon emisyonlarımızı sıfırlamamız konusunda atacağımız adımları hızlı atmıyoruz, bunu hızlandırmamız lazım" dedi.
İslami Kalkınma Bankası ile gıda güvenliği konusunda bir anlaşma imzaladıklarını hatırlatan Öztop, deprem bölgelerine öncelik vereceklerini de anlattı.
Halihazırda sadece gıda güvenliği için finansman yapmadıklarını, tarım şirketlerine de teknik danışmanlık ve destek sunduklarını belirten Öztop, gıda güvenliği konusunda 350 milyon dolar ayırdıklarını ifade etti.
Zirve kapsamında Ürdün Arab Bank Üst Yöneticisi (CEO) Randa Sadik'e "Yılın Arap Bankacısı" ödülü verildi.
Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi'nin İkinci Gününde Küresel ve Bölgesel Ekonomik Görünümler Ele Alındı
Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Cumhuriyeti Mukim Temsilcisi Gabriel Di Bella, küresel büyümenin geçen yıl yüzde 3,2 olarak gerçekleştiğinin tahmin edildiğini belirterek, "Bu oranın 2024 ve 2025 yıllarında aşağı yukarı sabit kalacağı öngörülüyor. Avro Bölgesi'nin bir ölçüde toparlanmasını, yükselen ve gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin gelişmiş ekonomilere göre daha hızlı büyümesini baz alarak küresel büyümeyi biraz yukarı doğru revize ettik ancak küresel büyüme oranının aşağı yukarı 2023'te gözlemlediğimiz seviyelerde kalmasını bekliyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Arap Bankalar Birliği tarafından, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan'ın katılımıyla İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi'nin 2'nci gününde "Küresel Ekonomik Büyüme ve Parasal Koşullar" oturumu gerçekleştirildi.
Oturumda konuşan Bella, küresel ekonominin son iki yılda istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ederek stagflasyon ve küresel durgunluk tahminlerine meydan okuduğunu ve bunun hem gelişmiş ekonomilerde hem de gelişmekte olan ekonomilerde gerçekleştiğini söyledi.
Geçen yıla bakıldığında özel tüketimin ve beklenenden daha güçlü kamu harcamalarının daha iyi büyüme görünümünü desteklediğine işaret eden Bella, "İşgücü piyasası koşulları hala sıkı. Özellikle gelişmiş ekonomilerde, küresel salgın sırasında biriken fazla tasarrufların azalmasıyla özel tüketimin desteklendiğini görüyoruz. Haberler sadece talep tarafından iyi gelmedi. Arz tarafından da çok iyi haberler alıyoruz" diye konuştu.
Bella, küresel büyümenin geçen yıl yüzde 3,2 olarak tahmin edildiğini belirterek, "Bu oranın 2024 ve 2025 yıllarında aşağı yukarı sabit kalacağı öngörülüyor. Avro Bölgesi'nin bir ölçüde toparlanmasını, yükselen ve gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin gelişmiş ekonomilere göre daha hızlı büyümesini baz alarak küresel büyümeyi biraz yukarı doğru revize ettik, ancak büyüme oranının aşağı yukarı 2023’te gözlemlediğimiz seviyelerde kalmasını bekliyoruz" yorumunu yaptı.
Uzun bir sıkılaştırma döneminin ardından varlık fiyatlarındaki düşüşlerden kaynaklanan finansal stres ve ülkedeki emlak sektörünün hayal kırıklığına uğraması halinde Çin'in büyümesinin sekteye uğrayabileceğini kaydeden Bella, "Elbette Çin'in bu kadar büyük ve küresel ekonomi olmasından dolayı bu durumun dünyanın geri kalanına da yansımaları olabilir" açıklamasını yaptı.
"Türkiye ekonomik krizlere karşı çok dirençli "
Uluslararası Bankacılık Federasyonu (IBFED) Genel Müdürü Hedwige Nuyens ise Kovid salgınının büyük bir salgın olduğunu belirterek, ülkelerin sermaye ve rezervlerini fazlasıyla azalttığını anımsattı.
Türkiye'nin hala çok genç bir nüfusa sahip, ekonomik krizlere karşı çok dirençli bir ülke olduğuna işaret eden Nuyens, "İş gücünü korumak istiyorsak, birçok ülkede olduğu gibi doğum oranının düşmesiyle yüzleşmemiz gerekecek. İklim değişikliğiyle birlikte bunu nasıl ele alacağımıza odaklanmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
Nuyens, tüketici güveninin ekonomik büyümeyi sürdürmek için çok önemli olduğuna işaret ederek, "Bankacılar olarak, ekonomistler olarak bizler, ekonomik tüketici güveninden nasıl faydalanacağımızı bulmamız gerekiyor" dedi.
"Zamanla İslami bankacılığa yönelmek zorunlu ve önemli hale geldi"
Ürdün İslami Uluslararası Arap Bankası Genel Müdürü Iyad Asali de bugün İslami bankacılık kuruluşlarının 600'ü aşmış durumda olduğunu ve 72 ülkede İslami bankanın bulunduğunu aktardı.
Asali, "Uzun yıllar boyunca geleneksel bankacılığa alternatifler bulmak için birçok yazılar yazıldı. Zamanla İslami bankacılığa yönelmek zorunlu ve çok önemli hale geldi" değerlendirmesini yaptı.
Dünyanın dört bir yanındaki İslam Bankası'nın ülkelerin kalkınmasına aktif olarak katıldığını kaydeden Asali, "İslami Bankalar modern teknoloji ile destekleniyor, operasyonlarını dijitalleştiriyor, çeşitli müşterilere şeriata uygun bankacılık sunabiliyor" dedi.
"Körfez ülkeleri çok iyi bir büyüme gösterecek"
Bahreyn Bankalar Birliği Başkanı Adnan Yousif de körfez ülkelerinin çok iyi bir büyüme göstermeye devam edeceğini ifade ederek, bankacılık faaliyetlerinin bu büyümede olumlu sonuç sağlayacağını dile getirdi.
Körfez ülkelerinde bankacılık sektöründe geçen yıla yakın düzeyde büyüme beklediklerini kaydeden Yousif, katılım bankacılığının bölgede ve dünyanın birçok ülkesinde yayılım gösterdiğini aktardı.
Alternatif Bank Hazine ve Finansal Kurumlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Güven ise iş gücü büyümesindeki kilitlenme, yaşlanan nüfus, artan göç kısıtlamalarının küresel büyüme beklentilerinin düşmesinde etkili olduğunu belirtti.