Almanya Hükümeti Neden Çöktü ve Şimdi Ne Olacak?

Almanya'da koalisyon hükümetinin dağılmasının ardından partiler erken seçim tarihini belirledi. Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve ana muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri, erken seçimin 23 Şubat 2025'te yapılması için el sıkıştı.
F_IKON
Almanya Hükümeti Neden Çöktü ve Şimdi Ne Olacak
13 Kasım 2024

Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve liberal Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan koalisyon hükümetinde bir süredir gerilim tırmanmış, ipler kopma noktasına gelmişti. Demokratlardan Şansölye Olaf Scholz'un, haftalarca süren iç gerginliklerin ardından maliye bakanı ve koalisyon ortağı liberal Hür Demokrat Partili Christian Lindner'i görevden almasının ardından ülke tam anlamıyla siyasi krize sürüklendi. Koalisyon hükümeti çöktü, erken seçim kararı alındı. 


Erken seçim 23 Şubat’ta yapılacak

Scholz’un ocak ayında güven oylaması ve mart ortasında seçim yapılmasına yönelik planı, muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birliği lideri Friedrich Merz tarafından yeterince “erken” bir tarih olmadığı gerekçesiyle reddedildi.

Alman haber ajansı DPA, her iki ana partinin liderlerinin 2025 yılının şubat ayı üzerinde anlaştığını, koalisyonun küçük ortakları Yeşiller ve Hür Demokratlar'ın da bu planı desteklediğini aktardı.


Peki, seçime kadar ne olacak? 

Şansölye ve kabinesi yeni bir koalisyon kurulana kadar görevde kalacak. Scholz'un bir sonraki adımı, mevcut hükümeti 16 Aralık'ta güven oylamasına götürmek olacak. Kaybederse, ki beklenen sonuç bu, seçim tarihi resmen Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'e önerilecek. Daha sonra cumhurbaşkanının, Alman parlamentosu Bundestag'ı feshetmek için 21 günü olacak.

Bununla birlikte, Scholz koalisyondaki küçük ortaklarından birini kaybettiği için artık Alman Bundestag'da çoğunluğa sahip değil. Yani Scholz hükümeti artık yeni yasalar çıkaramaz veya önemli kararlar alamaz.


Gerilimi tırmandıran ne oldu? 

Üçlü koalisyon arasında uzun zamandır anlaşmazlık yaşanan en önemli konu bütçe tartışmalarıydı. Koalisyon hükümeti, gelecek yılki bütçede milyarlarca avroluk bir açığın nasıl kapatılacağı konusunda bir türlü anlaşmaya varamıyordu. Nihayetinde koalisyon hükümeti üç yılın ardından çöktü. Böylece, Avrupa'nın en büyük ekonomisi önemli bir belirsizlik dönemine girdi.

Geçtiğimiz çarşamba günü 2025 bütçesi konusunda yaşanan bir tartışma sırasında Bundestag'da gerginlik tavan yaptı. Şansölye, Lindner'i “güvenimi sarstın” diyerek eleştirdi ve “daha büyük resmi” -yani büyük jeopolitik zorlukları- görememekle suçladı. Lindner’in, partisinin çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyduğunu ileri süren Scholz, Lindner’i görevden aldı. 

Lindner ise Scholz'u “Almanya'yı belirsizlik dönemine sürüklemekle” ve “Almanların endişelerini önemsememekle” suçluyordu. 

Scholz, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin etkilerini gerekçe göstererek daha fazla borç alarak harcamaları artırmak istiyor. Lindner buna karşı çıktı ve bunun yerine bir dizi vergi ve harcama kesintisinde ısrar etti. Bu önerisini sunarken, SPD ve Yeşiller'in hükümet programlarını baltalayacağı için öneriye karşı çıkacağını vurguladı. Öyle de oldu. 

Bu "kemer sıkma" önerileri, sosyal yardım ödemelerini, iklim değişikliğine yönelik acil durum önlemlerini ve Ukrayna'ya destek ödemelerini kapsıyordu. (Almanya, Ukrayna'nın ABD'den sonra ikinci en büyük destekçisi).


Hükümeti çökmeye götüren şey neydi?

Üçlü koalisyon 2021'de kurulduğunda, çoğunlukla Angela Merkel dönemini geride bırakmak isteyen bir ülkede bile ittifakın sürdürülmesinin zor olacağına yönelik zaten yaygın bir inanış vardı. Sonra Rusya, Ukrayna topraklarına girerek savaş başlattı ve Almanya'nın ucuz Rus gazı tedariki tarih oldu, enerji fiyatları ve yaşam maliyeti fırladı ve Berlin savunma harcamalarını büyük ölçüde artırmak zorunda kaldı.

Daha yakın zamanda ise, Trump'ın başkanlık ihtimali, popülizmin (aşırı sağcı Alternative für Deutschland-AfD) ve göçmen karşıtı solcu Sahra Wagenknecht Alliance’ın (BSW) yükselişi, hasta bir ekonomiye yeni bir ivme kazandırmak ve giderek bölünen bir ulusu birleştirmek için güçlü ve birleşik bir hükümete acilen ihtiyaç duyulduğu hissini artırdı.


Anketler bir sonraki seçim hakkında ne söylüyor?

Muhalefetteki Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Bavyera Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) ittifakı, hükümetin çöküşünden önce son güncellenen anketlerde yüzde 30-34 ile açık ara öndeydi. AfD ise yüzde 16-19 oy oranıyla peşlerinde. 

Anketlerde iktidardaki partilerin oy oranları ise 2021’deki oy oranlarından daha düşük. Scholz'un SPD'si yüzde 14-18, Yeşiller yüzde 9-12 ve FDP sadece yüzde 3-5 oy oranında kaldı.

Parlamentoya girmek için bir partinin en az yüzde 5 oy alması gerekiyor.

Son zamanlarda üç eyalet seçiminde önemli bir etki yaratan BSW, yüzde 6-9 oy oranıyla tüm ana partiler tarafından çekinceler olsa da potansiyel bir koalisyon ortağı olarak görülüyor. Çünkü hepsi AfD ile koalisyon ortağı olmayı istemiyor. 


Tahminler ne gösteriyor?  

Hükümetin çöküşünün anketlerdeki oranlar üzerinde önemli bir etkisi olması bekleniyor. Ancak şu anda muhafazakar ittifakın tek başına iktidara gelebilecek kadar büyük bir çoğunluğa ulaşmasının pek mümkün olmadığı görülüyor. En belirgin ortağı olan FDP'nin parlamentoya bile giremeyecek olması nedeniyle, yeni bir hükümet için en olası durum, muhafazakarlar ve SPD'nin Merz liderliğindeki büyük koalisyon kurması olacaktır.


Hristiyan Demokrat Birliği lideri Friedrich Merz, Trump destekçisi mi?

Alman siyasetçi ve hukukçu Friedrich Merz, bir sonraki başbakan olarak görülüyor. Almanya Hristiyan Demokrat Birliği üyesi olan Merz, CDU'nun federal başkanı ve CDU/CSU meclis grup başkanı. Friedrich Merz, 20. Alman Federal Meclisi'nde muhalefet lideri konumunda bulunuyor. 

Hristiyan Demokrat Birliği lideri Friedrich Merz’in şansölye olabilmesi için birçok neden var. En önemlisi de Eylül 2024'te oybirliğiyle şansölyelik için Muhafazakar aday olarak seçildi. Bu, Merz'in iki partinin desteğine güvenebileceği anlamına geliyor; Angela Merkel döneminde son iktidarını yaşayan Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Bavyera'daki Hristiyan Sosyal Birliği (CSU).

Merz, selefi Merkel'in tam tersine, uluslararası anlaşmaları ihlal etme pahasına, Almanya sınırlarını sığınmacılara kapatmayı hedefliyor. X (Twitter) hesabını aktif olarak kullanan Merz, sık sık cinsiyet ayrımcılığı ve göçmenlerle ilgili paylaşımlarda bulunuyor. Yeni seçilen ABD Başkanı Donald Trump gibi, Merz de çevreciliği reddediyor ve kapitalizme sıkı sıkıya bağlı.

Merz, Trump'a karşı hisleri sorulduğunda "Anlaşırdık" dedi. Ancak bazı tutumları ondan farklı. Örneğin, Merz, Volodimir Zelensky’e ve Ukrayna'ya koşulsuz destek vereceğini vurguladı ve Rusya ile savaşan ülkeye daha fazla silah ve para desteği sözü verdi.