Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in Siyasi İkilemi

Barışa yaptığı katkıları nedeniyle 2019 Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, uluslararası sahnede karizmatik ve tartışmalı bir figür olarak görülüyor. Askeri bir geçmişe sahip ve çok kültürlü bir Hristiyan aileden gelen Ahmed, kısa sürede gizemli bir genç adamdan Etiyopya için büyük hayalleri olan bir lidere dönüştü.
F_IKON
Abiy Ahmed Hırsları Etiyopya'yı Krize Sürükleyen Lider
11 Kasım 2024

Afrika’nın maruz kaldığı krizler ve siyasi konumunu sağlamlaştırma fırsatlarından bahsederken, son yıllarda ülkesine yönelik mega projelerle ve çevresindeki bölgesel taraflarla yarattığı krizlerle dikkatleri çeken tartışmalı Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in adını anmamak olmaz. 

Abiy Ahmed kapsamlı reformlar gerçekleştirme konusundaki ısrarına rağmen, Mısır ve Sudan ile Nahda (Rönesans) Barajı ve Somali ile denize erişim konusunda yaşadığı krizlerin yanı sıra ülkesinde de iç krizler ve eleştirilerle kuşatılmış durumda. 

Siyasi kariyeri 

Şubat 1976 doğumlu Abiy Ahmed, Etiyopya’da çoğunluk olan Oromo etnik grubuna mensup. Ancak mesleki ve siyasi yaşamında birçok eşitsizliğe ve zorluğa tanık oldu. 

Ahmed, kariyerine Etiyopya Silahlı Kuvvetleri’nde bir radyo subayı olarak başladı ve kendisini Tigran seçkinleri tarafından yönetilen bir askeri teknoloji departmanında buldu. O dönemde bu kadar hassas bir pozisyona sahip olan az sayıdaki Oromo’dan biriydi. 

İngilizce diline hakimiyeti sayesinde, askeri istihbaratın teknolojik bilgi bölümünün başkanı ve Tigray komutanı olan General Tekleberhan Wolde Aregay gibi isimlerle ilişki kurabildi. İletişim becerileri, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ile yürütülen ortak bir istihbarat ekibinin parçası olmasına yardımcı oldu. 

2000’li yılların başında meslektaşlarıyla birlikte kriptografi eğitimi için Güney Afrika’ya gönderildi. Burada bilgi güvenliğini sağlamanın yanı sıra hükümet ve askeri kurumları hackerlardan korumak için çalıştı. 

Bu dönemde ABD’li yetkililerle güçlü ilişkiler geliştirdi ve bu ilişkiler hükümet kademelerinde yükseldikten sonra da devam etti. 

Abiy Ahmed, 2010 yılında söz konusu projenin kötü yönetildiği suçlamalarının ardından NSA’dan kovuldu. Ancak bu olay, onun iktidara gelme kararlılığını sarsmadı. 

O dönemde meslektaşlarına bir gün “liderleri” olarak geri döneceğini söyledi ve sekiz yıl sonra bu hedefini gerçekleştirdi.  

Abiy Ahmed, Oromo halkının kitlesel protestolarının ardından 2018’de başbakan oldu. 

Ülkedeki iç reformlar 

Abiy Ahmed, Etiyopya’nın bölgesel ve uluslararası rolünü güçlendirmeye çalıştığı için geleneksel reformların ötesine geçen iddialı bir vizyona sahip. Bu vizyonları, Etiyopyalıları Arapça öğrenmeye davet etmeyi, Arap dünyasıyla bağları güçlendirmeyi ve Arap Birliği’ne katılma umudunu da içeriyor. 

Ahmed ülke içinde ise, ilk bilim müzesi ve yapay zekaya dayalı akıllı şehirler gibi projelerin yanı sıra devletin gücü ve modernleşmesinin bir sembolü olarak başkent Addis Ababa’da bir saray inşa ederek Etiyopya’yı bir inovasyon modeli haline getirmeyi hedefliyor.   

Göreve geldikten sonra, siyasi tutukluların serbest bırakılması, medya üzerindeki kısıtlamaların hafifletilmesi ve kadınların üst düzey hükümet pozisyonlarına atanması gibi bir dizi reform gerçekleştirdi.  

Ayrıca yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattı ve demokratik seçimlerin yapılmasını planladı. 

Ekonomik alanda da yabancı yatırımı çekmek için devlete ait bazı şirketleri özelleştirme planlarını açıkladı, aynı zamanda altyapı geliştirme ve sürdürülebilir tarıma odaklandı. 

Abiy Ahmed, Nahda Barajı projesini destekleyerek, barajın doldurulması ve komşu ülkelerin Nil suyu payı üzerindeki etkisi konularında Mısır ve Sudan ile yapılan müzakerelerde ülkesinin konumunu güçlendirdi. 

Ayrıca Addis Ababa Bole Uluslararası Havaalanı’nın genişletilmesine katkıda bulunarak burayı Afrika’da önemli bir hava merkezi haline getirdi ve Etiyopya’nın bölgesel bir ulaşım merkezi olarak konumunun güçlenmesini sağladı. 

Eritre ile barış projesi ve Nobel Ödülü 

Abiy Ahmed tarihi bir adım atarak, yıllarca süren çatışmaların ardından Eritre ile ilişkileri yeniden kurdu ve 2002’den beri uygulanmayan, sınırla ilgili uluslararası bir mahkeme kararını kabul etti. 

2018’de Eritre’yi ziyaret ederek, Eritre Devlet Başkanı Isaias Afwerki ile iki ülke arasındaki diplomatik ve ticari ilişkileri yeniden kurmak için bir anlaşma imzaladı. Bu adımı da her iki ülke halkının ekonomik ve sosyal koşullarının iyileştirilmesine katkıda bulundu. 

Bu büyük adım uluslararası takdir topladı ve Abiy Ahmed bu çabalarının onuruna 2019 Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.   

İç sorunlar 

Abiy Ahmed’in siyasi tutukluları serbest bırakmak ve medya üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak gibi attığı reform adımları ve özellikle de Eritre ile tarihi bir barış anlaşması imzalamayı başarması Batılı ülkelerden destek almasına katkıda bulundu. 

Etiyopya, bu siyasi desteğin yanı sıra Batı ile kalkınma ve ekonomik ortaklıklardan da yararlandı. ABD ve Avrupa’dan yabancı yatırımı teşvik eden Abiy Ahmed, Etiyopya ekonomisini modernize etmeye ve altyapısını iyileştirmeye çalıştı. Yönetimi, tarım, enerji ve ulaşım dahil olmak üzere ulusal projeleri geliştirmek için büyük ölçüde Batı yardımı aldı. Ancak Tigray bölgesindeki çatışmanın patlak vermesiyle birlikte ilişkiler gerilmeye başladı. ABD ve Avrupa Birliği (AB), Abiy Ahmed hükümetini eleştirdi ve çatışmanın taraflarını ağır insan hakları ihlalleri yapmakla suçladı.  

Söz konusu çatışma, Kasım 2020’de Etiyopya hükümeti ile Tigray Kurtuluş Cephesi (TPLF) arasında, TPLF’nin hükümet birliklerinin bulunduğu bir askeri üsse saldırmasının ardından patlak verdi. 

Hükümetin TPLF güçlerine karşı başlattığı operasyonla patlak veren çatışma nedeniyle binlerce kişi hayatını kaybetti ve iki milyondan fazla insan yerinden edildi. 

ABD, bazı Etiyopyalı yetkililere yaptırımlar uyguladı ve ülkeye yönelik yardımlara kısıtlamalar getirdi. Avrupa ülkeleri de bazı projelere dair finansmanı durdurdu. 

Aynı dönemde, Batı’nın çatışmalardan etkilenen bölgelere insani yardım erişiminin sağlanması yönündeki baskısı arttı. 

Dış siyasi krizler 

Abiy Ahmed, Nahda Barajı ile Etiyopya’yı bölgedeki en büyük hidroelektrik ihracatçısı haline getirerek, ülke ekonomisinin rekabet gücünü artırmayı hedefledi. Nahda Barajı olarak bilinen Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (GERD) projesi, 2011 yılında başladı. 

Afrika’daki en büyük hidroelektrik projelerinden biri olan GERD, Mısır ve Sudan’ın Nil Nehri suyundan alacakları pay üzerindeki potansiyel etkisi nedeniyle bölgesel ilişkilerde önemli bir gerilim noktası haline geldi. 

Nil Nehri bu iki ülkenin can damarı olduğu gibi tarım, içme suyu ve enerji için önemli bir su kaynağı teşkil ediyor. Uluslararası toplumun ilgili taraflar arasındaki müzakerelere aracılık etmek için sürekli girişimlerde bulunmasına rağmen, baraj konusunda kapsamlı bir anlaşmaya henüz varılamamış olması durumu daha da karmaşık hale getirdi. 

Öte yandan, Etiyopya’nın Somali ile yaşadığı kriz, ülkenin Afrika Boynuzu’nda karşı karşıya kaldığı en önemli krizlerden biri.   

Etiyopya, parlamentoda herkesin önünde “Ne pahasına olursa olsun denize ulaşacağız” diye bağıran hırslı liderinin politikaları sonucunda Afrika Boynuzu’nda krizlerle karşı karşıya kaldı. 

Etiyopya ve Somaliland arasında Ocak ayında, “Etiyopya’nın Kızıldeniz’e açılan önemli bir limanı kullanma hakkı karşılığında, Somaliland’i bağımsız bir devlet olarak tanımasını” öngören bir mutabakat zaptı imzalandı. 

Bunun ardından, mutabakat zaptını kendisine doğrudan bir tehdit olarak gören Etiyopya ve Somali arasında bir kriz patlak verdi. Bu bağlamda, başta Türkiye olmak üzere birçok ülke, iki ülke arasındaki krizi çözmek için arabuluculuk yapmaya başladı. 

Sonuç olarak Abiy Ahmed, bölgesel ve uluslararası krizlerin tırmandığı bir dönemde Etiyopya’yı iddialı reformlar ve kalkınmaya yönlendiren tartışmalı bir figür olmaya devam ediyor. Aynı zamanda Nahda Barajı ve Tigray çatışmasıyla ilgili zorluklara rağmen, “kalkınma ile Etiyopya’nın karşı karşıya olduğu karmaşık sorunları çözmek” arasında bir denge kurmaya çalışarak, ülkesinin uluslararası konumunu güçlendirmeye devam ediyor.