ABD Üniversite Öğrencilerinin Protestoları: Arka Plan, Yansımalar ve Beklentiler

Harvard, Yale, Columbia ve UC Berkeley gibi prestijli üniversitelerde, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına karşı yoğun protesto dalgaları sürüyor. Öğrenciler, üniversitelerinin İsrail ile olan yatırımlarını ve akademik ilişkilerini sonlandırmasını talep ederken, üniversite yönetimleri ise büyük baskı altında kalıyor.
Fokus+
ABD Üniversite Öğrencilerinin Protestoları
23 Mayıs 2024

ABD’de aralarında Harvard, Yale, Columbia ve UC Berkeley’in de bulunduğu birçok üniversite, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde devam eden saldırılarına karşı haftalardır süren bir protesto dalgasına tanık oldu. 

Protestocular, üniversitelerinin İsrail ile her türlü yatırım ve akademik ilişkileri kesmesini talep ediyor. 

Üniversite yönetimlerinin çoğu, büyük bağışçıların yanı sıra İsrail lobisinin siyasi baskısı altında, "Yahudi karşıtı" (Antisemitizm) olduğu bahanesiyle barışçıl öğrenci oturma eylemlerini dağıtmak için baskıcı ve cezalandırıcı çözümlere başvurdu. 

Az sayıda üniversite yönetimi de, öğrenci oturma eylemlerine karşı müzakere yolunu seçti. 

Mevcut öğrenci protestoları henüz 1960’ların sonlarında Vietnam Savaşı’na veya 1980’lerde Güney Afrika’daki apartheid rejimine karşı yapılan büyük öğrenci protestolarının seviyesine ulaşmamış olsa da, son yıllardaki "en büyük öğrenci protesto hareketini" temsil ediyor. 

Bunun yansımaları, ABD’deki üniversiteler ve onların dünya çapındaki itibarları ve konumlarıyla sınırlı değil, bilakis Kasım ayında yapılacak seçim sahnesini de etkileyebilir. 

Protestoların arka planı 

Tel Aviv’in Gazze Şeridi’ndeki savaşı başlatmasının ardından, İsrail’i kınayan Filistin yanlısı protestolar ABD’deki üniversite kampüslerinde patlak verdi. 

Öğrenciler, üniversitelerinden İsrail üniversiteleriyle her türlü akademik ilişkinin sona erdirilmesi ve İsrail askeri endüstrileriyle iş birliğinin durdurulmasını talep ediyor. 

Ayrıca, ABD Başkanı Joe Biden yönetimine, İsrail’e yönelik tüm eğilimini sona erdirmesi, ona yaptığı askeri yardımı durdurması ve Gazze Şeridi’nde derhal ve kalıcı ateşkes sağlanması için baskı yapması yönünde çağrıda bulunuyor. 

Protestocu öğrenciler, İsrail ile iş birliği yapan silah ve teknoloji şirketlerinden on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen yatırımlarını geri çekmesini de talep ediyor. 

Tüm bunlara ek olarak protestocular, eyleme katıldıkları ve destek verdikleri için yaptırımlara maruz kalan öğrenci arkadaşları ve öğretim üyeleri için de af talebinde bulunuyor. 

ABD Temsilciler Meclisi’nin, Aralık 2023’te Cumhuriyetçi çoğunluğu ve birçok Demokratın suç ortaklığıyla öğrenci hareketine müdahil olarak, üniversite yönetimlerine bir nevi gözdağı uygulayıp protestocu öğrencileri kışkırtması üniversitelerdeki durumu alevlendirdi. 

Prestijli üniversitelerden (Harvard, Pensilvanya ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) üç rektör, Temsilciler Meclisi Eğitim ve İşgücü Komitesi’nde düzenlenen oturuma katılıp ifade verdi. Bu, “Yahudi karşıtlığına” göz yumdukları ve üniversitelerindeki Yahudi öğrenci ve personelin güvenliğine yönelik tehditlere göz yumdukları yönündeki iddialara ilişkin bir “McCarthycilik” soruşturması gibiydi. 

Protestolara çok sayıda Yahudi öğrencinin katılmasına rağmen, Pensilvanya Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nin rektörleri, anayasal koruma altındaki "ifade özgürlüğü” ile şiddete teşvik edenlerin konuşması ile üniversite kampüsünün güvenliğinin sağlanması arasında denge kurmaya çalıştıkları için maruz kaldıkları baskı ve suçlamalar nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. 

Öte yandan, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün rektörü, hala onu istifaya itmeye zorlayan eleştiri ve baskılara maruz kalıyor. 

Kongre’deki Cumhuriyetçiler, aldıkları vergi indirimleri de dahil olmak üzere üniversite fonlarını hedef alan mevzuat üzerinde çalışıyor. 

Meclis Komisyonu, 17 Nisan’da New York’taki Columbia Üniversitesi Rektörü Nemat Minuşe Şefik için bir duruşma düzenledi. 

Şefik diğer rektörlerden farklı olarak, üniversite yönetiminin çabalarını "ifade özgürlüğünü korumaktan ziyade antisemitizmle mücadele" üzerine yoğunlaştırmaya çalıştı. Üniversitedeki bazı öğretim üyelerine ve protestocu öğrencilere sert çıktı. 

Ancak yasa koyucular, onu öğrenci protestoları karşısında zayıf olmakla suçlayıp istifasını talep ettiği için bu çabaları ona yardımcı olmadı. 

Duruşmanın düzenlendiği gün, Columbia Üniversitesi’nden bazı öğrenciler, Şefik’in oturumdaki ifadesinden duydukları hoşnutsuzluğu dile getirerek, Gazze’yle dayanışma amacıyla üniversite kampüsünde oturma eylemi başlattı. 

Öğrenciler, üniversitenin İsrail’le bağlantılı şirketlere yaptığı yatırımları durdurması ve İsrail’le her türlü akademik bağını koparması yönünde talepte bulundu. 

Şefik’in bunlara yanıtı, oturma eylemini dağıtmak amacıyla New York Polisi’ni aramak oldu. 

Ancak, birkaç gün içinde üniversite oturma eylemleri ülke geneline yayıldı ve Kanada, İngiltere, Fransa, Avustralya, İspanya, Belçika, İsviçre ve Meksika’da olduğu gibi ABD dışındaki diğer üniversitelerdeki öğrencilere ilham verdi. 

New York Polisi, 30 Nisan’da öğrencilerin Hamilton Hall binasının kontrolünü ele geçirmesinin ardından Columbia Üniversitesi kampüsüne baskın düzenledi, oturma eylemini dağıttı ve düzinelerce öğrenciyi gözaltına aldı. 

Aynı durum diğer üniversitelerde de yaşandı ve 17 Nisan’dan bu yana ABD’deki 46 üniversite kampüsünde en az 2 bin 400 öğrenci gözaltına alındı. 

Kongre’deki Cumhuriyetçiler, vergi kredileri, federal araştırma hibeleri ve öğrencilere mali yardım da dahil olmak üzere üniversite finansmanını hedefleyen mevzuat üzerinde çalışıyor. 

Temsilciler Meclisi, bu ayın başında Cumhuriyetçiler ve Demokratların büyük çoğunluğu tarafından, Uluslararası Holokost Anma Birliği’nin antisemitizm tanımını benimseyen "Antisemitizm Farkındalık Yasası" başlıklı tasarıyı onayladı. 

Söz konusu tasarı, İsrail devletini bir Yahudi grubu olarak hedef almayı ve İsrail’in varlığının yalnızca ırkçı bir çaba olduğunu ileri sürerek, Yahudi halkının kendi kaderini tayin hakkının inkar edilmesini antisemitizm tanımının bir parçası haline getiriyor. 

Tasarıda ayrıca, İsrail’den başka hiçbir demokratik ülkeden beklenmeyen eylemler talep ederek çifte standart uygulamanın da antisemitizm olduğu ifade ediliyor. 

Biden ve Demokratların ikilemi 

Eğitimli gençlik grupları Biden’ın seçim koalisyonu içinde yer aldığından, Başkan Biden ve Demokrat Partisi, öğrenci protestoları sonucunda gerçek bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Bu durum, Biden yönetiminin bir yandan ifade özgürlüğüne ve barışçıl gösteri yapma hakkını vurgularken, diğer yandan da "kaos", "şiddet" ve "Yahudi karşıtlığı" iddialarını reddetmek arasında denge kurma çabasına da yansıyor. Aynı zamanda, Kongre’nin Demokrat üyeleri arasındaki bölünmeyi de açıklıyor. 

Öğrenci protestolarına ilişkin tutumun arka planında, Demokrat kampta İsrail’e ve onun Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına ilişkin tutum konusunda da net bir “kuşaklar arası bölünme” var. 

Biden’ın “Yahudi karşıtı protestoları kınıyorum. Filistinlilerin durumunu anlamayanları da kınıyorum” şeklindeki açıklamasıyla, öğrencilerin Columbia Üniversitesi’nde protesto ve oturma eylemlerine başlamasının ardından zor bir denge arayışına girdiği açıkça görüldü. 

Bu açıklamasıyla Biden, göstericilerin protestolarını desteklemeden, onların amaçlarına sempati ifade eden bir pozisyon almaya çalışıyor gibi göründü. 

New York Polisi’nin Columbia Üniversitesi’ndeki öğrenci oturma eylemini dağıtmasından iki gün sonra Biden, devam eden protestoların ABD’nin iki temel ilkesini teste tabi tuttuğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: 

“Bunlardan ilki ifade özgürlüğü ve insanların barışçıl bir şekilde toplanıp seslerini duyurma hakkıdır. İkincisi hukukun üstünlüğüdür. Her ikisinin de desteklenmesi gerekiyor.” 

ABD’deki hiçbir kampüste antisemitizme veya Yahudi öğrencilere yönelik şiddet tehditlerine yer olmaması gerektiğinin altını çizen Biden, “Antisemitizm, İslamofobi veya Arap veya Filistinli ABD'lilere karşı ayrımcılık olsun, hiçbir türde nefret söylemine veya şiddete yer yoktur” diye ekledi. 

Dengeyi sağlama çabalarına rağmen, Biden protestoları yıkıcı, kaotik ve Yahudi karşıtı olarak göstermeye çalışarak, İsrail’i desteklemeye devam etti.  

Ancak, şiddetin genellikle güvenlik güçleri ve İsrail yanlısı göstericilerde görülmesi nedeniyle bu tavrı gerçeği yansıtmıyor. 

Demokrat Parti düzeyinde gerginlik belirginleşiyor

Demokrat Parti düzeyinde ise, konuya ilişkin gerginlikler daha da belirginleşiyor. 

Senato Demokrat Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi Azınlık Lideri Hakeem Jeffries gibi Kongre’deki liderleri, öğrenci protestolarına karşı karalayıcı, suçlayıcı ve kışkırtıcı söylemlerde bulunuyor. 

Jeffries, Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Mike Johnson’a, "Antisemitizmi ve her türlü nefreti durdurma çabalarının Demokratlar veya Cumhuriyetçilerin meselesi değil, daha ziyade iki partili bir yaklaşımla acilen ele alınması gereken bir ABD meselesi" olduğu gerekçesiyle, "Antisemitizm Farkındalık Yasası" başlıklı tasarının yürürlüğe girmesini hızlandırması yönünde çağrıda bulundu. 

Demokrat Parti’nin Rashida Tlaib, Jamaal Bowman, Cori Bush ve İlhan Omar gibi ilerici Temsilciler Meclisi üyeleri ise "muhalefetin temel bir ABD değeri olduğu" görüşüyle öğrenci protestolarını güçlü bir şekilde destekliyor. 

Biden ve Demokrat liderlerin genel ikilemi, ABD toplumundaki gençlik gruplarıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda yaşanıyor. 

Mart ayında yapılan bir Reuters/Ipsos anketi, 18 ila 29 yaş arasındaki ABD'lilerin, Kasım ayında yapılacak seçimlerde Biden’ı eski Başkan Donald Trump’a karşı yalnızca yüzde 3 puanla (Trump’a yüzde 26, Biden’a yüzde 29 destek) tercih ettiğini gösterdi. 

Biden, 2020’deki seçimlerde gençlerin oylarını 24 puan farkla kazanmıştı. 

Pew Araştırma Merkezi'nin nisan ayında yaptığı ikinci ankete göre, 18-29 yaş grubundakilerin Filistinlilere karşı sempati duyanların oranı yüzde 33, İsrail’e karşı sempatisi olanların oranı yüzde 14 ve her iki tarafa da sempati duyanların oranı ise yüzde 21. 

Demokratlar arasında aynı yaş grubundakilerin Filistinlilere sempati duyanların oranı yüzde 47’ye ulaşırken, İsrail’e karşı sempatisi olanlar yüzde 7 ve her iki tarafa da sempati duyanların oranı ise yüzde 23. 

Quinnipiac Üniversitesi tarafından nisan ayında gerçekleştirilen üçüncü anket ise, 18 ila 34 yaş arasındaki ABD’li seçmenler arasında, Biden yönetiminin İsrail’e sağladığı askeri yardımı destekleyenlerin oranının yalnızca yüzde 25, karşı çıkanların ise yüzde 66 olduğunu gösterdi. 

Biden tarafı, Gazze Şeridi’ndeki savaşın, ikinci başkanlık dönemini kazanma şansı üzerindeki yansımalarını beklemenin abartı olduğuna inanıyor. 

Bu, Demokrat Parti’nin öğrenci kanadı olan ve genç neslin (Z Kuşağı) seçmenlerini partiye kazandırmaya çalışan Amerika Kolej Demokratları’nın (College Democrats of America) davranışlarına da yansıdı. 

Demokrat Parti’nin öğrenci kanadı, ülkedeki öğrenci protestolarını destekledi. Üniversite rektörlerini, öğrencileri dağıtmak ve gözaltına aldırmak için güvenlik güçlerine başvurdukları için kınadı. 

Ayrıca Başkan Biden ve Kongre’deki Demokrat Parti liderlerini, İsrail’i derhal ve kalıcı bir ateşkese, takas anlaşmasını tamamlamaya ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için baskı yapmamaları nedeniyle kınadı. 

“Beyaz Saray, Binyamin Netanyahu’yu kucaklamak gibi yanlış bir yola girdi”

Amerika Kolej Demokratları tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi; 

“Genç seçmenler olarak, Kasım 2024’te Beyaz Saray’ı kimin kazanacağını oylarımızın belirleyeceğini çok iyi biliyoruz. Beyaz Saray, Binyamin Netanyahu’yu kucaklamak gibi yanlış bir yola girdi ve kendi seçmenlerine ve bu savaşın sona ermesini isteyen tüm ABD'lilere sırtını dönme stratejisini benimsedi.” 

Biden tarafında, az sayıdaki göstericinin, Kasım ayında oy kullanacak Z kuşağının, 41 milyon seçmenin tamamını temsil etmediğine dikkat çekenler de var. 

Bir kesim de, ABD’deki üniversitelere yönelik baskılara karşı duyulan öfkenin, Biden’ın kendisinden ziyade üniversite rektörlerine ve yerel yetkililere yönelik olduğunu savunuyor. 

Biden’ın ekibi, gençlerin çoğunun Gazze savaşındaki konumlarına göre değil, ekonomi, iklim ve kürtaj gibi iç meselelere göre oy vereceğine inanıyor. 

Bu görüşün destekçileri, Harvard Kennedy Okulu’ndaki Uluslararası Politika Enstitüsü tarafından yürütülen anket gibi bir dizi kamuoyu yoklamasına işaret ediyor. 

Söz konusu ankette, 18-29 yaş grubundakilerin yüzde 51’inin Gazze Şeridi’nde ateşkesi desteklediği, buna karşı çıkanların yüzde 10’unun olduğu, yüzde 18’in ise Biden’ın savaşı yönetme şekline destek verdiği görüldü. 

Ancak anket, bu kesimin oylarının Biden’ın Gazze Şeridi’ne yönelik politikasıyla veya başka herhangi bir dış sorunla ilgili olmayacağını, zira bu kesimin daha çok enflasyon, sağlık hizmetleri ve konut gibi iç sorunlarla ilgilendiğini de ortaya çıkardı. 

The Economist/YouGov Poll tarafından yürütülen başka bir kamuoyu araştırmasında ise gençlerin yüzde 63'ü herhangi bir siyasi protesto, toplantı veya gösteriye katılmadığını söyledi. 

Bu bağlamda, Beyaz Saray son haftalarda öğrenci kredilerini azaltacak yeni önlemleri duyurmak ve esrar bulundurma kaynaklı cezaları azaltmak için harekete geçmek gibi gençleri etkilemeye çalışan bir dizi adımlar attı. 

Demokrat Parti saflarındaki dönüşümler özellikle gençler arasında derin görünüyor. İsrail ve onun ABD’deki destekçilerini en çok endişelendiren şey de bu. 

Ancak bazıları, Biden’ın Gazze Şeridi’ndeki savaşta İsrail’le suç ortaklığı politikasının yansımalarını hafife alması halinde, başkanlık kampanyası hesaplamalarında bir hata olacağı konusunda uyarıda bulunuyor. 

Senatör Bernie Sanders, Biden’ın İsrail’i sınırsız destekleme yaklaşımını sürdürmesi halinde başkanlığını riske atacağına ve Gazze Şeridi’ndeki savaşın "Biden’ın Vietnam’ı olabileceğine" inanıyor. 

Pek çok Demokrat, ABD sokakları ve üniversite kampüslerinde devam eden huzursuzluğun, Biden’ın başkanlık seçiminde resmi olarak aday gösterileceği, ağustos ayında Chicago’da yapılacak olan Demokrat Parti’nin Ulusal Kongresi’ne gölge düşürebileceğinden endişe ediyor. 

Özellikle birçok ilerici genç, İsrail’e karşı protestoları sosyal adalet mücadelesinin bir parçası olarak gördüğünden, onlar için Filistin meselesi ırk ayrımcılığı gibi yerel meselelerle bağlantılı hale geldi. 

Sonuç 

Öğrenci protestolarının, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında ABD’nin suç ortaklığını durdurma ve ABD üniversitelerinin İsrail’den yatırımlarını geri çekmesini gibi ana hedeflerine ulaşmada başarılı olması beklenmese de, ABD’nin İsrail’e sınırsız desteğini ve Tel Aviv’in suçlarını yaygın ulusal tartışma konusu haline getirmeyi başardı. Bu bağlamda, Netanyahu’nun öğrenci eylemlerini kınaması anlaşılır bir konu. 

Görünüşe göre Siyonist lobi ve ABD’deki müttefikleri genç ABD kuşağını kaybetti ve onları korkutma, eğitim ve mesleği gelecekleri, ahlaki inançları ve insani vicdanı arasında seçim yapmaya zorlama çabaları başarısız oldu. 

Bu durum, eğer bu ivme uygun şekilde sürer ve organize edilirse, gelecekte ABD’nin İsrail’e yönelik mutlak eğiliminin değişebileceğine dair umutları artırıyor. 

El-Arabi Araştırmalar ve Politika Çalışmaları Merkezi