Anlaşmazlıklar Netanyahu Hükümetinin Sonunu Getirir Mi?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu içindeki anlaşmazlıklar artıyor. Savaş Konseyi üyesi Benny Gantz’ın “Gazze için savaş sonrası bir planın” 8 Haziran'a kadar onaylanmaması halinde hükümetten istifa etmekle tehdit etmesinin ardından anlaşmazlıklar son haftalarda daha da arttı.
Savunma Bakanı Yoav Gallant, savaşın bitmesinden sonra Gazze’de İsrail’in askeri yönetimini kabul etmeyeceğini açıkladı ve Hamas hareketine alternatif bir yönetim yapısı oluşturulması talebinde bulundu. Ancak, bu talebiyle ilgili Netanyahu’dan yanıt alamadı.
İsrail’deki siyasi ve askeri liderlik arasındaki anlaşmazlıklar, İsrail ile Hamas arasındaki rehin ve tutuklu takasına yönelik anlaşma, ordu ve güvenlik servislerinde üst düzey komutanların atanması, Haredi Yahudilerinin askere alınmasına ilişkin yasanın çıkarılması ve 7 Ekim’de yaşanan güvenlik, istihbarat ve askeri anlamdaki başarısızlığı araştırmak için komiteler kurulması gibi konuları da kapsayacak şekilde genişledi.
Ancak Gazze Şeridi’nde “savaşın ertesi günü” meselesi, siyasi ve askeri liderlik arasındaki ihtilafların ana noktası haline geldi.
Savaşın ertesi günü meselesi
Netanyahu, Gazze Şeridi’ndeki soykırım savaşının başlamasından bu yana hükümet koalisyonu içinde Filistin halkına karşı fazlasıyla saldırgan bir tutum benimsedi.
Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden Sina’ya gönderilmesi yönünde çağrıda bulunan Netanyahu, bu hedefe ulaşmak için uluslararası düzeyde siyasi ve diplomatik olarak aktif rol aldı, ancak bunu başaramadı.
Hamas yönetimi ve Gazze Şeridi’ndeki askeri gücünü ortadan kaldırma hedefine bağlı kalan Netanyahu, savaşın nasıl biteceğine dair bir vizyon sunmayı ya da bunun ne kadar süreceğini belirtmeyi reddediyor.
Kendisi, 7 Ekim saldırısının arifesinde çöken partisi ve hükümet koalisyonunun popülaritesini artırmak umuduyla bu süreyi mümkün olduğu kadar uzatmaya çalışıyor.
Netanyahu ilk günlerden itibaren, savaşın hedeflerine ulaştıktan sonra İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nden çekilmesi ve “yenilenmiş” Filistin Yönetimi’nin göreve getirilmesi çağrısında bulunan, ABD’nin Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi gününe ilişkin vizyonunu reddetti.
İsrail Başbakanı, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bir Filistin devleti kurulmasını reddettiğini ve İsrail’in Gazze’yi süresiz olarak kontrol etme fikrine bağlı kaldığını defalarca ifade etti.
ABD yönetimi ve İsrail askeri kurumu tarafından savaşın ertesi gününe dair bir vizyon sağlanması yönündeki sürekli baskının bir sonucu olarak, Netanyahu 23 Şubat’ta, yani dört aydan uzun bir süre önce, savaşın nasıl ve ne zaman biteceğini açıklamadığı kısa bir belgeyle bir teklifte bulundu.
Söz konusu belgede, Gazze Şeridi’nin Hamas yönetimi ve askeri gücünün ortadan kaldırılmasından sonra, işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi, İsrail güvenlik kontrolüne tabi olacağı ve süresi belli olmayan bir geçiş aşaması gerçekleşeceği ifade edildi.
İsrail’in bu geçiş aşamasında, Gazze Şeridi’nin her yerinde istediği zaman askeri operasyonlar gerçekleştireceği belirtilen belgede, aynı zamanda Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır boyunca yer üstü ve altında güvenlik duvarı inşa edileceği de ifade edildi.
Buna ek olarak, İsrail’in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) Gazze Şeridi’ndeki faaliyetlerine son verilmesi için çalışacağına vurgu yapıldı.
Belgeye göre Gazze Şeridi’nin yeniden inşası da ancak bölgenin silahsızlandırılmasından sonra, İsrail’in kabul edebileceği ülkelerin arabuluculuğuyla gerçekleşecek.
Netanyahu’nun sunduğu belgede, Gazze Şeridi’nin sivil yönetiminin, mümkün olduğunca “terörü” destekleyen taraf veya ülkelerle bağlantılı olmayan yerel unsurlara dayanacağı da belirtildi.
Doğrudan askeri yönetim önerisi
İsrail ordusunun çekildiği şehirler, kamplar ve kasabalarda Hamas’ın kontrolünün yeniden sağlanması ışığında, Hamas yönetimine alternatif olarak Gazze Şeridi’nde yerel halktan oluşan bir sivil yönetimin kurulamamasının ardından, Netanyahu ile aşırı sağ ve faşist destekçileri ile ordu ve güvenlik kurumları arasında “Hamas yönetimine bir alternatif sağlanması” konusunda sert bir tartışma çıktı.
Ordu ve güvenlik kurumu, savaşın ertesi gününe yönelik derhal geliştirilmesi gereken, Gazze Şeridi’nde Hamas yönetiminin yerini alması için bir alternatif sunulamaması nedeniyle, İsrail ordusunun her geri çekilmesinde Hamas kontrolünün geri dönüşü için geniş bir alan açıldığını vurguladı.
Bu durumun tekrar işgal etmeyi gerektiren bir şey olduğu, ancak bunun İsrail ordusunun devam edemeyeceği bir eylem olduğunun da altını çizdi.
Öte yandan, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, savaşın ertesi günü meselenin ele alınması da dahil olmak üzere, güney ve kuzeyde Lübnan sınırında devam eden çatışmaları yönetmek için kapsamlı bir strateji geliştirmek amacıyla askeri kurum ile Netanyahu arasında bir toplantı talep etti. Ancak Netanyahu bu talebi reddetti.
Bunun ardından, İsrailli General Roman Goffman, İsrail Savunma Bakanlığı’na bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktiviteleri Koordinasyon Birimi’ndeki (COGAT) kısa süreli çalışması sonucunda nisan ayında hazırladığı bir belgede, Hamas yönetimine alternatif olarak Gazze Şeridi’nde geçici bir İsrail askeri yönetiminin kurulmasını önerdi. Bu belge mini güvenlik konseyi üyelerine dağıtıldı.
Netanyahu söz konusu belgeye özel önem verdi ve ardından General Goffman’ı Başbakanlık Askeri Sekreteri olarak atadı.
Gallant ve askeri kurumun tutumu
Netanyahu’nun savaşın ertesi gününe ilişkin derinlemesine araştırma yapmayı reddetmesi ve Goffman’ı kendisine askeri sekreter olarak ataması, "Gazze Şeridi’nde İsrail askeri yönetimi kurmaya çalıştığına" dair hem askeri hem de siyasi düzeyde güçlü şüphelere yol açtı.
İsrail Başbakanı, Gazze Şeridi’nde İsrail askeri yönetimi kurmaya çalıştığına dair iddiaları inkar etmiyor, ancak aynı zamanda onaylamıyor da.
Bu nedenle Gallant, 15 Mayıs’ta Netanyahu’dan, İsrail’in Gazze Şeridi’nde askeri yönetim kurmayacağına dair bir açıklama yapmasını istedi.
Gallant, Netanyahu’nun, Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki yönetimine alternatif bulmak amacıyla savaşın ertesi günü meselesine ilişkin derinlemesine araştırma yapmayı reddetmesinin, “orada askeri yönetim kurmaya çalıştığı” anlamına geldiğini, bunun da “İsrail için tehlikeli ve kötü bir şey” olduğunu düşünüyor.
Gallant’a göre böyle bir adım, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki mevcut risklerden daha önemli diğer stratejik tehditlerle karşı karşıya olduğu bir dönemde, askeri ve güvenlik yeteneklerini tüketebilir.
Bu bağlamda Gallant, Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ne askeri yönetim oluşturması halinde görevinden istifa etmekle tehdit etti.
Gazze Şeridi’nde Hamas yönetimine karşı alternatiflere ilişkin askeri yapı tarafından hazırlanan bir belge İsrail medyasına sızdırıldı.
Belgede, Gazze’de İsrail askeri yönetimi kurmanın Tel Aviv için en kötü seçenek olduğu ve bu durumun, İsrail ordusunun sağlamasının zor olduğu büyük bir askeri gücün tahsis edilmesini gerektirdiği vurgulandı.
Böyle bir adımın, aynı zamanda yedek kuvvetlerin orduda daha uzun süre görev yapması için çağrılmasını gerektirdiği ve tüm bunların İsrail’in karşı karşıya olduğu diğer cepheleri etkileyeceği de ifade edildi.
Söz konusu belgede, Gazze Şeridi’ndeki askeri yönetimin maliyetinin, ordunun uğrayacağı can kaybına ek olarak, yılda yaklaşık 20 milyar şekel (bir dolar 3,66 şekel) olacağı da belirtildi.
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi’nin güvenlik politikası ve stratejik planlama sorumlusu Yoram Hamo’nun görevinden istifasının ardından yazdığı bir başka belgenin bir bölümü de İsrail medyasına sızdırıldı.
Hamo bu belgede, Hamas yönetimine alternatif bulunamaması ve Gazze Şeridi’nde İsrail askeri yönetiminin kurulmasının, zamanla Gazze Şeridi’nin yeniden Hamas yönetimine dönmesine yol açacağı konusunda uyardı.
Gantz’dan hükümetten çekilme uyarısı
Gallant’ın, Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nde askeri yönetim uygulama kararı alması halinde görevinden istifa etmekle tehdit etmesinden üç gün sonra Gantz, Netanyahu’ya bir ültimatom vererek, politikasında stratejik bir değişiklik yapması çağrısında bulundu.
Gantz, bu politikada değişiklik yapılmaması halinde, liderliğindeki Resmi Kamp Partisi’nin en geç 8 Haziran tarihine kadar hükümet koalisyonundan çekileceğini bildirdi.
Savaş kabinesi toplantısında Gantz, Netanyahu’dan altı hedefe ulaşılmasını sağlayacak bir planı onaylamasını istedi.
Gantz’ın öne sürdüğü söz konusu altı hedefin ilki, İsrailli rehinelerin bir an önce geri getirilmesi.
İkincisi, Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki yönetimi ve askeri gücünün ortadan kaldırılması, Gazze Şeridi’nin askerden arındırılması ve İsrail’in güvenlik kontrolünün sağlanması.
Üçüncü hedef, Gazze Şeridi’ni “Hamas ve (Filistin Devlet Bakanı Mahmud) Abbas’tan arındırılmış, sivil bir ABD-Avrupa-Arap-Filistin yönetiminin kurulması olurken, dördüncüsü ise kuzeydeki yerlerinden edilmiş İsrailli sakinlerin, en geç 1 Eylül’e kadar kasabalarına geri dönmesi.
Beşinci hedef, İran’a karşı ABD, Avrupa ülkeleri, İsrail ve Arap ülkelerini kapsayan bir ittifak oluşturmaya yönelik kapsamlı bir vizyon çerçevesinde Suudi Arabistan ile normalleşmenin ilerletilmesi.
Son olarak altıncı hedef ise Haredi Yahudilerinin İsrail ordusundaki hizmetlerini ele alan ve tüm İsrailliler için eşit hizmet sağlayan bir askerlik hizmeti yasasının çıkarılması.
Gantz’ın, Netanyahu’ya Gazze Şeridi’ne ilişkin uyarısında belirttiği tutumlar, “orduda görev yapan Haredilerin askerlik hizmetindeki tutumu dışında”, İsrail’deki sağ ve aşırı sağın tutumlarıyla esasen tutarlı.
Sağ ve aşırı sağ eğilimliler, Hamas yönetiminin sona ermesinden sonra Gazze Şeridi’nde güvenlik kontrolünün sürdürülmesi çağrısında bulunuyor ve Filistin Yönetimi’nin burada göreve getirilmesini reddediyor.
Buna ek olarak, Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nde “Hamas ve Fetih’in varlığını reddeden” sloganı doğrultusunda, Gazze'deki sivil yönetimin Hamas ve Abbas’tan arındırılması çağrısında bulunuyorlar.
Gantz’ın öne sürdüğü altı hedefin, sağ ve aşırı sağ pozisyonları benimseyen, ancak Netanyahu’ya oy vermek istemeyen potansiyel seçmenlerini kaybetmeden, Resmi Kamp Partisi’nin hükümet koalisyonundan çekilmesini haklı çıkarmaya yönelik bir kılıf olduğu açık.
Kamuoyu yoklamalarına göre Resmi Kamp Partisi’ne oy veren seçmenlerin yaklaşık yüzde 50’si, Gantz’ın hükümet koalisyonunda kalmasını istiyor.
Sonuç
Savaş kabinesinde yer alan Gallant ve Gantz’ın takındığı tutumların, “savaşın ertesi günü meselesi, İsrail ile Hamas arasında bir takas anlaşması yapılması ya da İsrail’in Refah’a yönelik askeri saldırısını genişletme kararı alması” gibi, Netanyahu’nun birçok konudaki politikası üzerinde ne gibi bir etki yarattığı belli değil.
Ancak kesin olan şey, Netanyahu’ya yönelik askeri ve güvenlik teşkilatı, savaş kabinesi, takas anlaşmasını müzakere eden İsrail heyetinin liderliği ve rehinelerin ailelerinden gelen baskının arttığıdır.
ABD yönetimi de, Netanyahu’nun takas anlaşması konusundaki tutumunu yumuşatmasını ve Hamas’ın üzerinde mutabakata vardığı, savaşın durdurulmasını sağlayacak bir formülü kabul etmesini istiyor.
Her ne kadar etkileri henüz belirginleşmemiş olsa da bu baskılar, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Netanyahu ve Gallant hakkındaki savaş suçu iddiaları nedeniyle “yakalama kararı” çıkarması ve Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’in, Refah'a yönelik askeri saldırılarını durdurmasına hükmetmesinin ardından daha da arttı.
El-Arabi Araştırmalar ve Politika Çalışmaları Merkezi