Türkiye-Kuveyt İlişkilerinde Stratejik İşbirliğine Yönelik Adımlar
Kuveyt Ticaret ve Sanayi Odası (KCCI), Serdar Bacaksız başkanlığındaki, 15 Türk şirketinden temsilcilerin katıldığı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) heyetini 13 Kasım’da ağırladı. Kuveyt-Türkiye İş Konseyi’nde bir araya gelen taraflar, iki ülke arasındaki karşılıklı yatırım fırsatları, gündemdeki ekonomik gelişmeler ve konseyin gelecek dönem faaliyetlerini değerlendirdi.
DEİK çatısı altında 2006’da kurulan Türkiye-Kuveyt İş Konseyi, iki ülke arasındaki ticaret hacminin geliştirilmesini, Türkiye ile Kuveyt arasında karşılıklı iş ve yatırım olanaklarını araştırma ve geliştirmeyi hedefliyor.
Türk heyetin Kuveyt ziyareti, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin Türkiye ziyareti ve Ankara’nın Körfez ülkeleriyle ticari işbirliğini geliştirme çabalarının bir parçası olarak iki ülke arasında ortak çalışma alanlarının genişletilmesinin hemen ardından gerçekleşti.
Levent Sadık Küçükdaban: İhracat hacmi 2023 yılında 256 milyar dolara yükseldi
Türkiye’nin Kuveyt Büyükelçisi Tuba Nur Sönmez, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında müzakereleri devam eden serbest ticaret anlaşmasının, ticari işbirliğinin geliştirilmesinin yanı sıra Kuveytli ve Türk şirketler için yeni yatırım fırsatları yaratılmasına katkıda bulunacağını bildirdi.
Sönmez toplantı esnasında yaptığı açıklamada, ekonomik ortaklığın, iki ülke arasında gerçek bir entegrasyon modeli haline geldiğini de ekledi. Bu bağlamda, 60 yılı aşkın bir süredir mükemmel diplomatik ilişkilere sahip olan Türkiye ile Kuveyt arasındaki ticaret hacmi 2022 yılında bir milyar doları aştı.
Diğer yandan, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Danışmanı Levent Sadık Küçükdaban, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracat hacminin 2023 yılında 256 milyar dolara yükseldiğini, Türkiye'nin 2003 yılından bu yana 262 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çektiğini dile getirdi.
Fokus+’a konuşan Levent Sadık Küçükdaban, Kuveyt'in ise Türkiye'deki yatırımların şimdilik 2 milyar ABD dolar olduğunu ancak potansiyelin bunun çok ötesinde olduğunu vurguladı.
Küçükdaban, her iki ülkenin de ekonomik çeşitlendirme ve uzun vadeli sürdürülebilir kalkınmaya verdikleri önem açısından ortak noktalara sahip olduklarını, farklılıkların ise kendilerine özgü ekonomik koşullar ve öncelikli sektörlerinden kaynaklandığını belirtti. Bunun ise her iki ülkenin gelişimi ve birbirleri açısından tamamlayıcı olduğuna işaret etti.
Küçükdaban ayrıca, ekonomik ve stratejik bağların güçlenmesi, ortak girişim ve yatırım işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan Mutabakat Zaptı'nın, Kuveyt Yatırım Otoritesi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi arasında Mart 2024'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'ın huzurunda imzalandığını hatırlattı.
Kasım 2024’de DEİK ve Kuveyt Ticaret Odası işbirliği ile gerçekleştirilen "Türkiye-Kuveyt İş Formunun" iş insanları için değerli bir fırsat olduğunu, tarafların gösterdiği ilginin heyecan verici olduğunu söyledi.
Çok yönlü işbirliği
Orsam Orta Doğu Araştırmaları Merkezinde Körfez Araştırmaları Kıdemli Uzmanı olan Dr. Wathiq Saadoun, Türkiye ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki ilişkilerde üç seviye olduğunu söyledi. Konuya ilişkin Fokus+'a konuşan Saadoun, "stratejik müttefiklik" seviyesine yakın "mükemmel ilişkiler" olarak Türkiye ve Katar arasındaki ilişkileri örnek gösterdi. İkinci olarak Türkiye’nin Kuveyt ve Umman ile ilişkilerinin "çok iyi" seviyede olduğunu dile getiren Saadoun, bu ilişkilerin gelecekte "mükemmel" seviyeye ulaşabilecek umut verici beklentilere sahip olduğunun altını çizdi.
Son olarak Türkiye’nin Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile ilişkilerine dikkat çeken Saadoun, söz konusu ülkelerle olan ilişkilerin halihazırda "iyi" olduğunu ve çok iyi, hatta mükemmel bir seviyeye yükselmesinin beklendiğini söyledi.
Türkiye ve Kuveyt’in Soğuk Savaş döneminde Batı kampında sayıldığını vurgulayan Saadoun açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:
"İki ülke, bu savaşın sona ermesi ve uluslararası kutuplaşmanın azalmasının ardından, diğer ülkeler arasındaki sorunların çözümünde diyalog ve anlayışa başvurulması, egemenlik, bağımsızlık ve güvenliğe saygı gösterilmesi ve içişlerine karışılmaması temelinde, bölge ve dünyadaki pek çok sorun ve krize yönelik ortak vizyonları paylaşmıştır."
Türkiye-Kuveyt ilişkilerinde işbirliği yolunda ilerleyen çeşitli boyutlar bulunduğuna dikkat çeken Saadoun, özellikle dış politika boyutunda iki ülke arasında büyük ölçüde anlayışın var olduğunu, bölgesel ve uluslararası konulara yönelik tutum ve politikalarda ise uyumun söz konusu olduğunu söyledi.
Ekonomik işbirliği boyutuna değinen Saadoun, iki ülkenin bu alanda önemli ilerlemeler kaydettiğini belirtti. İki ülke arasındaki enerji, savunma sanayi, bankacılık, inşaat ve sağlık gibi çeşitli sektörleri kapsayan ekonomik ortaklığın, ekonomik entegrasyon arayışında olan ülkeler için umut verici bir model haline geldiğini de ifade etti.
Saadoun, sosyal ve kültürel boyutta ise Türk üniversitelerindeki Kuveytli öğrenci sayısında gözle görülür bir artış yaşandığını belirtti. Ayrıca her yıl Türkiye’ye gelen turist açısından Kuveytlilerin ön sıralarda yer aldığını da sözlerine ekledi.
İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesi
Öte yandan, Kuveyt merkezli Reconnaissance Research isimli düşünce kuruluşunun CEO’su Abdulaziz Muhammed El-Anjeri, Türkiye ile Kuveyt arasındaki ekonomik ilişkilerin son yıllarda kayda değer bir gelişme gösterdiğini söyledi.
Fokus+'a konuşan Anjeri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ikili ortaklıkların teşvik edilmesinde önemli bir rol oynadığını vurgulayarak, açıklamasına şu ifadelerle devam etti:
"Bu bağlamda, 2011 yılında Kuveyt Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla düzenlenen ve iki ülke arasındaki bu stratejik ortaklığın öneminin vurgulandığı bir toplantıya katıldığımı hatırlıyorum."
Anjeri, iki ülke arasındaki yatırımın önemini vurgulayarak, ekonomik fırsatların devlet yatırımları ve özel sektör olmak üzere iki açıdan değerlendirildiğini belirtti. Bir ülkenin belirli bir ülkeye yaptığı yatırımın, özel sektörü destekleyici fırsatlardan yararlanmaya teşvik ederek, her iki tarafı da destekleyen bir dinamik yarattığını ifade etti. Anjeri, Körfez ülkelerinin bu koordinasyon aracılığıyla Türkiye’ye yatırım yapmak için başarılı modeller sunduğunu söyledi. Bu bağlamda BAE’nin, gayrimenkul ve limanlara yapılan özel yatırımlarla birlikte 10 milyar dolarlık bir fon tahsis ettiğini, Katar’ın ise özel sektörün de katkısıyla 33 milyar doları aşan doğrudan yatırımlarıyla Türkiye’deki en büyük yatırımcılardan biri olduğunu belirtti.
Son olarak Suudi Arabistan’ın da, diğer sektörlerdeki özel yatırımların yanı sıra savunma alanında da önemli anlaşmalara imza attığını ekledi.
Bu örneklerin, önemli ekonomik kazanımlar elde etmek ve ikili ilişkileri güçlendirmek için hükümet ve özel yatırımlar arasındaki koordinasyonun önemini vurguladığını da ifade etti.
Diplomatik ilişkilerde 60. yıl
İki ülke arasındaki ilişkilere bir örnek olarak, Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Aralık 2023’te göreve gelmesinden bu yana Arap ülkeleri dışına yaptığı mayıs ayındaki ilk ziyarette, ilk durak olarak Türkiye’yi seçti. Diplomatik ilişkilerin 60. yıldönümünde düzenlenen bu ziyaret, iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerindeki köklü tarihi bağların bir göstergesi oldu.
Türkiye ile Kuveyt arasındaki ticaret hacmi, 2023 yılında 700 milyon dolara ulaştı. Türkiye’de Kuveyt’e ait 427 şirket, Kuveyt’te ise 50 civarında Türk şirketi faaliyet yürütüyor. Türkiye’nin Kuveyt’te inşaat sektöründe üstlendiği projelerin değeri ise 9,2 milyar dolara yükseldi. Kuveyt’in yeni yatırımlar ve projelerle petrol gelirine bağımlılığı azaltma hedefi doğrultusunda Türk firmalarının daha fazla katkı sağlaması hedefleniyor.