Afrika’da Askeri Harcama Yapan Ülkelerin Başında Neden Fas ve Cezayir Geliyor?

SIPRI’nın raporuna göre, Cezayir, 2023 yılında askeri harcamalarını %76 artırarak 18,3 milyar dolara çıkardı. Bu artış, Avrupa’ya yapılan doğalgaz ihracatından elde edilen gelirlerin etkisiyle finanse edildi. Fas ile yaşanan jeopolitik gerilimler ve bölgesel tehditler ise bu yükselişte önemli rol oynadı.
F_IKON
Afrika’da Askeri Harcama Yapan Ülkelerin Başında Neden Fas ve Cezayir Geliyor
17 Mayıs 2024

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, küresel askeri harcamalar son 10 yılda büyük artış kaydetti. 

Küresel askeri harcama oranı Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da kayda değer artışlarla birlikte, devam eden birçok çatışma nedeniyle 2023’te 2,4 trilyon doların üzerine çıktı. 

SIPRI’nın raporuna göre Cezayir, bu konuda en çok harcama yapan Afrika ülkesi oldu. 

Cezayir, 2023’te orduya yaklaşık 18,3 milyar dolar ayırırken, Fas yaklaşık 5,2 milyar dolar yatırım yaptı. 

Öte yandan, Cezayir’in askeri harcamaları 2023 yılında niteliksel bir sıçramaya tanık olurken, ülkedeki askeri harcamalar 2023 yılında yüzde 76 oranında arttı. 

Bu da ülkeyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde savunmaya en çok harcama yapan ülkeler arasında üçüncü sıraya yerleştirdi. 

SIPRI verilerine göre askeri harcamalardaki bu artış, Cezayir tarihinde bu konudaki en yüksek artışı ve 1974’ten bu yana en büyük yıllık artışı temsil ediyor. 

SIPRI bu artışın ana sebebini, özellikle Avrupa ülkelerinin Rusya’dan uzaklaşmasıyla birlikte, Cezayir’in Avrupa’ya gaz ihracatından elde ettiği gelirlerin artmasına bağladı. 

Analistler, bu ülkeleri askeri yeteneklerini geliştirmek ve güçlendirmek için milyarlarca dolar harcamaya iten diğer faktörler ve arka planlara dikkat çekti. 

Jeopolitik zorluklar 

Fas ve Cezayir arasındaki ilişkiler, Cezayir’in 2021 yazında, Fas ile ilişkilerini kesip, iki ülke arasındaki Batı Sahra konusundaki anlaşmazlık bağlamında "düşmanca eylemler" yapmakla suçlanmasından bu yana diplomatik bir krize tanık oluyor. 

Söz konusu suçlamalar ise Fas rejimi tarafından reddedildi. 

ABD’nin Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıması karşılığında, Fas ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin ardından iki komşu arasındaki gerilim arttı. 

Ayrıca Batı Sahra’da, Fas ile Cezayir’in desteklediği Polisario Cephesi (Batı Sahra Kurtuluş Ordusu) arasında on yıllardır süren bir çatışma yaşanıyor. 

Silahlanma yarışı 

Fokus+’a özel açıklama yapan, Faslı askeri işler uzmanı Mohamed Choucair’e göre, Fas ve Cezayir’deki askeri harcamaların artması, özellikle çöl çatışmasının iki ülke arasında siyasi ve askeri çatışmada odak noktası olmasıyla birlikte iki rejim arasında ilişkilerin bozulmasıyla açıklanabilir. 

Choucair’e göre, bölgenin liderliği konusunda yaşanan bölgesel rekabetin yanı sıra Cezayir rejimi, Mağrip bölgesinde siyasi ve askeri liderliği daha çok hak ettiğine inanıyor. 

Bu durum iki rejim arasında silahlanma yarışına yol açtı ve bu da her rejimin kendi askeri araçlarını geliştirmesine neden oldu. 

Fas, Fransa’dan iki casus uydu ve ABD’den Apache helikopterler ile F-16 savaş uçaklarının yanı sıra İsrail ile imzalanan askeri iş birliği anlaşması çerçevesinde, üreteceği çeşitli tipte insansız hava araçları gibi en yeni askeri teçhizatlardan bazılarını satın alarak, askeri cephaneliğini modernleştiren ilk ülke oldu. 

Choucair konuya ilişkin açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: 

“Belki de bu durum Cezayir’i, Fas’taki bazı Batılı ortakların askeri teçhizatından daha az gelişmiş olan Rus ve Çin askeri teçhizatının hakim olduğu askeri cephaneliğini modernize etmek için 18 milyar dolardan fazla tahsis ederek askeri üstünlüğünü artırmaya çalışmaya itmiştir.” 

Bölgesel tehlikeler 

Choucair’e göre,Sahel ülkelerinin maruz kaldığı güvenlik ve askeri istikrarsızlık gibi bölgesel tehditlerle karşı karşıya kalmak, her iki rejimi de Batı Afrika bölgesindeki terörist faaliyetler ve IŞİD ile El Kaide’ye bağlı aşırılıkçı silahlı örgütlerinin yarattığı tehlikeleri kontrol altına almaya hazır hale getirdi.  

Ayrıca, her iki rejimin “Cezayir-Rusya-İran ittifakı”na karşı “Fas-ABD-İsrail ittifakı” ile dış ve bölgesel ittifakları da iki ülkenin silahlanma yarışını artırdı. 

Choucair’e göre, kısa ve orta menzilli karadan havaya saldırı füzeleriyle desteklenen savunma sistemlerinin yanı sıra, iki ülke arasındaki sınırda bulunan askeri güçler de seferber edilerek çeşitli algılama ve izleme mekanizmalarıyla donatıldı. 

Doğal yol 

Cezayirli uluslararası hukuk profesörü Khaled Khalif, Fokus +’a yaptığı açıklamada konuya ilişkin şu ifadelere yer verdi: 

“Cezayir açısından mesele, böyle büyük bir ülkede ordunun güçlendirilmesi çerçevesinde doğal bir yoldur. Ülkenin karşılaştığı zorlukların boyutu ve Afrika ile bölgedeki nüfuzunun boyutu göz önüne alındığında, başka herhangi bir düşünceye bakılmaksızın askeri yeteneklerini güçlendirme hakkına sahiptir. Cezayir'in askeri yeteneklerini geliştirme çabası, özelde bölge ve bir bütün olarak dünyanın karşı karşıya olduğu zorluklarla uyumludur.” 

Cezayir, bölgenin içinden geçtiği aşamanın dayatabileceği her koşulda savaş becerilerini geliştirmeye odaklanmanın yanı sıra, özellikle son yıllarda silahlanma ve askeri teknik programlar alanlarında da ortaklarını çeşitlendirmenin yollarını arıyor. 

Khalif’e göre, bunun sebepleri arasında, sınırların her türlü organize veya sınır ötesi suçtan, Libya başta olmak üzere komşu ülkelerdeki istikrarsızlıklardan korunması geliyor. 

Ayrıca Afrika’da, özellikle Sahra altı ülkelerdeki yabancı askeri varlığı gibi gelişmeler açısından da bu gerekli. 

Bu da Cezayir’in herhangi bir bölgesel tehdit karşısında askeri yeteneklerini güçlendirmesini gerektiriyor. 

Cezayir, Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin başlamasının ardından Avrupa’ya yüksek hacimli doğalgaz satışı sayesinde askeri harcamalardaki bu artışı finanse edebildi. 

O tarihten bu yana Avrupa ülkeleri alternatif Rus gazı kaynakları aramaya başladı ve Cezayir, örneğin Almanya ve İtalya ile yeni anlaşmalar imzalayarak bu bağlamda önemli bir aktör haline geldi.