Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır'da
Bakan Fidan, Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen Arap Ligi Dışişleri Bakanlar Konseyi toplantısına katıldı. Bakan Fidan’ı, Arap Ligi Sekreteri Yardımcısı Büyükelçi Ahmed Rachid Khattabi karşıladı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kahire’de Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile bir araya geldi.
Türkiye, 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına katılıyor.
Türkiye, Arap Birliği 162. Olağan Dışişleri Bakanları Konseyinin (DBK) Kahire'de yapılacak toplantısına davet edildi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın davet üzerine toplantının açılış oturumunda, Türkiye-Arap Birliği ilişkilerinin yanı sıra başta Gazze olmak üzere bölgesel meselelere değinen bir hitapta bulunacağı belirtildi.
Erdoğan'ın liderliğinde yürütülen diplomatik süreçler
Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ve talimatlarıyla Bakan Fidan'ın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı sırasında Körfez ülkeleriyle kapalı kapılar ardında yürüttüğü normalleşme süreçlerinin geldiği bir aşamanın sonucu olarak 2011'den sonra ilk kez toplantıya çağrıldığına dikkati çekti.
Fidan'ın ağustos ayında yine davet üzerine Avrupa Birliği (AB) Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı'na (Gymnich) 5 yıllık aradan sonra katılması, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde küresel ve bölgesel düzeyde oynadığı rolün ve Bakan Fidan'ın diplomatik alanda uzun bir sürece yayılan adımlarının sonucu olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, Irak'ın, terör örgütü PKK ile ortak mücadele etmeye ikna edilmesinin de Erdoğan liderliğinde Fidan'ın senelerdir üzerinde çalıştığı bir süreç olduğu değerlendirmesini yaptı.
Bu süreçlerin sonucunda Türkiye'nin Arap Birliği Zirvesi toplantısına çağrıldığı aktarılırken, Arap Birliğinin Türkiye aleyhinde yürüttüğü "olumsuz çalışmaların" sona erdiği, yakın bir işbirliği dönemi açılmış olduğu belirtiliyor.
Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) toplantılarında, 2018'den başlayarak Türkiye'nin Arap ülkelerinin içişlerine karıştığı iddiasıyla bazı aleyhte kararların kabul edildiği ancak farklı seviyelerde gerçekleştirilen girişimler ve zaman içinde Mısır başta olmak üzere Arap ülkeleriyle gelişen ilişkiler neticesinde mezkur kararlarda kullanılan dilin giderek yumuşatıldığının görüldüğü de hatırlatıldı.