İsrail'in Gazze ve Lübnan'da Camileri Hedef Alması İç Kamuoyunda Tepki Oluşturmuyor
Bir yıldan uzun süredir Gazze Şeridi'nde ev, okul, hastane ayırt etmeksizin tüm sivil yapıları bombalayan İsrail, saldırılarında camiler başta olmak üzere kutsal mekanları kasten hedef aldı, bölgeyi işgal eden askerler, mabetlere yönelik uluslararası hukuka aykırı provokatif eylemlere imza attı.
İsrail askerleri, 23 Ağustos'ta Gazze'deki Beni Salih Camisi'ne girerek buradaki Kur'an-ı Kerimleri yaktığı, Han Yunus'ta da Gazze'nin en eski camilerinden Ulu Cami'yi yerle bir ettiği görüntüleri yayımladı.
İsrail askerlerinin kameraları ile dronlardan çekilen, camilerin yıkılışını ve Kur'an-ı Kerim nüshalarının yakılışını gösteren görüntüler büyük tepki topladı.
Yayımlanan başka görüntülerde ise askerlerin camilerin içine ayakkabılarıyla girerek, ortalığı darmadağın ettikleri, burada yemek pişirip, kutsal mekanı eğlence ve karargah merkezi olarak kullandıkları görüldü.
Hamas, saldırının ardından yaptığı açıklamada İsrail askerlerinin bu eylemlerini "nefret dolu faşist bir davranış" şeklinde niteleyerek, "İsrail askerlerinin işledikleri menfur suçları kayıt altına alması ve sosyal medyada yayınlaması; Gazze halkına karşı sürdürdüğü acımasız soykırımda aşırı giden işgalci hükümetin yürüttüğü sistematik suç işleme politikasını ortaya koyuyor" ifadelerine yer verdi.
İbadethanelerin hedef alınmasına gelen uluslararası tepkilere rağmen İsraillilerin büyük bir kısmı camilere yönelik saldırıları destekleyen, bunu dini temele dayandıran, orduyu tebrik eden ya da alay içerikli paylaşımlar yapmaya devam etti.
Gazze'deki camiler
Gazze'deki Dini İşler ve Vakıflar Bakanlığının 5 Ekim'de yayımladığı rapora göre, İsrail 7 Ekim 2023'te Gazze'ye başlattığı saldırıların üzerinden geçen bir yıldan uzun sürede bölgedeki camilerin yaklaşık yüzde 79'unu yıktı.
Gazze'deki 1245 camiden 814'ünü yıkan İsrail saldırılarında yaklaşık 148 cami hasar gördü. Bu kayıp ve hasarların Bakanlığa maliyeti ise yaklaşık 350 milyon dolar.
İsrail saldırılarında yıkılmayan camiler ise İsrail askerlerinin çeşitli ihlallerine ve provokatif eylemlerine tanık oldu.
Lübnan'daki camiler
İsrailli ve Lübnanlı gazetecilerin 30 Ekim'de yayımladığı görüntülerde, Lübnan'ın güneyindeki iki caminin bombalandığı görülüyor. İsrail ordusu, Lübnan'ın güneyindeki Sur ilçesine bağlı Buyut es-Seyyad beldesindeki camiyi 28 Ekim'de bombaladı.
İsrail askerleri, 25 Ekim'de de sınıra yakın Dıhayra beldesindeki Er-Rusum el-Ekber Camisi'nin bombalandığını gösteren bir video yayımladı. Görüntülerde, askerler dumanların yükseldiği caminin "tam ve temiz bir şekilde bombalandığını" ifade ederek, alaycı bir şekilde şarkılar söyleyerek eğlendi.
Lübnan resmi ajansı NNA'ya göre, İsrail'in Lübnan'a saldırılarını genişlettiği 23 Eylül'den 29 Ekim'e kadar ülkedeki camiler ve ibadethaneler 13 kez hedef alındı.
Camiler kasten hedef alınıyor
Gazze ve Lübnan'daki camilerin kasıtlı olarak hedef alındığını belgeleyen görüntülere rağmen İsrail ordusu, herhangi bir delil göstermeden bu yerlerin kendisine yönelik saldırılara hazırlık için kullanıldığını iddia ediyor.
Gazze'de sığınmacıların kaldığı Aksa Şehitleri Camisi'nin 6 Ekim'de bombalanması sonucu 26 kişi hayatını kaybetti. İsrail ordusu ise Hamas'ın buraları "komuta ve kontrol merkezi" olarak kullandığını öne sürdü.
İngiliz gazetesi The Guardian da 3 Ağustos'ta yayımlanan haberinde, askerlerin sızdırdığı görüntülere işaret ederek, İsrail ordusunun, cami ve evlerin neden hedef alındığı yönündeki soruya cevap vermediğini yazdı.
İsrail ihlallerine ilişkin Mısır merkezli İslam ile Tanışma Köprüsü Kurumu Müdürü Fadıl Süleyman da 24 Ağustos'ta "Bir Müslüman, terörist olmadığı sürece bir Yahudi tapınağını bombalamaya kalkışır mı? Bir Yahudi tapınağını havaya uçurmadan önce Tevrat yapraklarını yakana ne denir?" dedi.
Süleyman, X hesabından yaptığı açıklamada, Gazze ve Lübnan'da camilerin hedef alınması ve Kur'an-ı Kerimlerin yakılmasına işaret ederek, "İşte bu terörist İsrail askerlerinin yaptığı" ifadesini kullandı.
Hamas'tan aynı gün yapılan açıklamada, "İsrail askerlerinin çirkin suçlarını belgelemesi ve sosyal medya hesaplarında yayımlaması, işgalci İsrail hükümetinin uyguladığı sistematik suç politikasını açıkça gösteriyor" ifadesine yer verildi.
İsrail'in camileri hedef almasına ülke içindeki bazı kesimlerden destek
Camilerin vurulması, "bu saldırılarla terörizm ve teröristlerin hedef alındığını, saldırıların Yahudi öğretilerine ve ilahi emirlere uygun olduğunu" iddia eden bazı İsraillilerden de destek görüyor.
İsrail'de stratejik danışmanlık uzmanı Igal Malka, 25 Ekim'de X sosyal medya platformunda yaptığı bir paylaşımla, aynı gün Han Yunus'ta El-Faruk Camisi'ni bombalayan İsrail ordusunu tebrik etti.
Tevrat'ın Çıkış kitabından, "Gideceğin ülkenin halkıyla anlaşma yapmaktan sakının, yoksa bu aranızda tuzak olur. Aksine onların sunaklarını yıkın, putlarını kırın ve kutsal ağaçlarını kesin" şeklinde bir pasaj paylaşan Malka, alaycı bir üslupla şu ifadelere yer verdi:
Hava Kuvvetlerimiz aracılığıyla Han Yunus'taki ilahi vasiyeti yerine getirmeye çalışıyoruz. El-Faruk Camisi'nin imamı bundan sonra kimseyi arayamayacak."
Askeri kökenli tarihçi Or Fialkov da X sosyal medya hesabından, İsrail ordusunun 8 Eylül'de Gazze kentinin kuzeyindeki Şeyh Rıdvan Mahallesi'nde Şehid Said Siyam Camisi'ni bombalamasından memnuniyet duyduğunu açıkladı.
Fialkov, paylaşımında "Hayat tavsiyesi: Camilere teröristlerin adını vermeyin" ifadesini kullandı.
Filistinlilerden gasbedilen topraklar üzerinde kurulan yerleşim birimleri aktivisti Lisha Yard, 2 Kasım 2023'te Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde'nin ses kaydını yayımlayan Batı Şeria'daki camileri "savaşın tam ortağı" olarak niteledi.
Yard, Filistinlilerin Batı Şeria ve Gazze'de inşa ettiği camileri, sadece dini bir ibadethane değil, "terörizmin kalesi" şeklinde nitelendirerek, "Bu gece buraları bombalamamak için bir sebep var mı?" ifadesini kullandı.
Camilerin bombalanmasında muhaliflerin sesi "cılız" çıkıyor
İsrail'in camileri vurması ve ibadethanelerin kutsallığını çiğnemesine karşı çıkanların sayısı ise oldukça az.
Cılız da olsa çıkan bu muhalif sesler, "seçilmiş halk bunu yapmamalı" söylemiyle, "kültürel mirasın, özellikle tarihi camilerin korunmasının" önemini vurguluyor.
İsrail Sefarad hahambaşı Yitzhak Yosef, İsrail ordusu hahambaşı Eyal Karim'e bir mesaj göndererek, savaşa dini meselelerin karıştırılmaması çağrısı yaptı.
Haaretz gazetesinin 14 Aralık 2023'te yayımladığı habere göre Yosef, "Dini meseleler başta olmak üzere savaşla doğrudan ilgisi olmayan konular provokasyon aracı olarak kullanılmamalı" ifadesini kullandı.
Yosef'in ayrıca İsrail halkının "seçilmiş halk" olduğunu öne sürdüğü, "Dolayısıyla daha dikkatli olmalıyız. Savaşa faydası olmayan, İsrail ulusuna ve dünyadaki imajına zarar verecek eylemlerden kaçınmalıyız" dediği aktarıldı.
Geçen yıl aralık ayında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Gazze kentindeki en büyük ve en eski camilerinden Gazze Ulu Camisi'nin 8 Aralık 2023'te İsrail ordusu tarafından yıkıldığını sosyal medya hesabından duyuran İsrailli gazeteci Nurit Yohanan da hedef alınan caminin tarihi önemine vurgu yaptı.
Saldırıların arkasındaki nedenler
Camilerin hedef alınmasının arkasında Aksa Tufanı'nın hareket noktasını temsil ettiği gerekçesiyle intikam duygusu, Gazze ve Lübnan halkını dini kimliklerinden uzaklaştırmak, Kubbetu's Sahra'nın yıkılması fikrine zihinleri hazırlamak ve tarihi eser hırsızlığı" gibi nedenlerin yattığı ifade ediliyor.
Uluslararası medya kaynaklarına, Filistinli ve İsrailli uzmanlar ile hahamların açıklamalarına bakıldığında, İsrail'in özellikle tarihi camileri hedef almasının başlıca 4 nedene dayanması dikkati çekiyor.
İlk neden olarak İsrail'in Gazze'deki camilere yönelik saldırılarının arkasında "intikam" duygusunun yattığı görülüyor.
Bu bağlamda İngiliz "The Guardian" gazetesi, 7 Kasım 2023'teki haberinde, camilerin, Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu adını verdiği 7 Ekim'deki saldırılara katılanlar için önemli bir buluşma noktası olduğunu yazdı.
Gazete, Aksa Tufanı'na katılanlara verilen ilk talimatın, sabah namazlarını düzenli olarak camilerde kılmaları olduğuna dikkati çekti.
İkinci neden olarak ise Gazze ve Lübnan halkının geçmişleri ve dini kimlikleriyle bağlarının koparılmaya çalışılması gösteriliyor. Dolayısıyla halkın dini ve kültürel bağ kurduğu camiler ve diğer yapılar hafızalardan silinmeye çalışılıyor.
Bazı çevrelerce bu saldırıların bir diğer nedeni olarak Mescid-i Aksa Külliyesi'nde bulunan Kubbetu's Sahra'nın yıkılması fikrine zihinleri hazırlamak olduğu savunuluyor.
Mescid-i Aksa'ya 25 Şubat'ta baskın yaparak avlusunda İsraillilere seslenen haham Elisha Wolfensohn, "Gazze düşünce sıra Kubbetu's Sahra'ya gelecek. Buraları yıkacağız ve Süleyman Mabedi'ni inşa edeceğiz." diye konuşmuştu.
Bundan yaklaşık iki hafta önce 12 Şubat'ta da İsrailli bir askerin, Gazze'de bombalanan ve yıkılan bir caminin enkazı üzerine sözde Süleyman Mabedi'ni çizdiği görüntüler internette dolaşıma sokuldu.
Son olarak tarihi eser uzmanlarına göre, özellikle tarihi camiler ve yapıların hedef alınması, askerlerin çeşitli asırlara ait tarihi eser hırsızlığını örtbas etmeyi hedefliyor.
Gazze'deki El-İsra Üniversitesi tarafından 18 Ocak'ta yapılan yazılı açıklamada, Gazze kentinin güneyindeki üniversitenin yüksek lisans ve lisans ana binasının İsrail güçleri tarafından patlatılmasına tepki gösterildi.
Açıklamada, İsrail askerlerinin, üniversiteyi hedef alan saldırıdan etkilenen "Ulusal Müze" binasını da havaya uçurmadan önce 3 binden fazla tarihi eseri yağmaladığına" dikkat çekildi.