Vatan Aşkı ile İktidar Nimetleri Arasında Kalan Suriyeli Sanatçılar 

Suriye'de 2011'deki halk ayaklanması, sanat camiasını da bölerek iktidara karşı duranlarla destekleyenler arasında keskin bir çizgi oluşturdu. Kimileri devrimin yayında yer alırken, diğer bir kesim ise rejimin yanında durmayı ve onu savunmayı seçti.
F_IKON
فنانون سوريون بين نيران الوطن ونعيم السلطة / Vatan Aşkı ile İktidar Nimetleri Arasında Kalan Suriyeli Sanatçılar
31 Ocak 2024

Suriye’de 2011 yılında halk ayaklanmasının başlamasıyla birlikte, iktidara karşı tutum destekçiler ve muhalifler arasında keskin bir şekilde bölündü. Çünkü o zamanlar, iktidar ile muhalefet arasındaki şiddetli söylem çatışmasının niteliğinden ötürü tarafsız kalmak pek muhtemel değildi.  

Dikkatleri üzerine çeken ve tutumları iktidar ile isyancı sokaklar arasında bölünen kesimler arasında Suriye’nin kültürel vitrinini temsil eden sanatçılar da vardı ve iktidarı desteklemek ile muhalif olmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalmışlardı.  

Az sayıda Suriyeli sanatçı ve aktör tutumları konusunda ayrıştılar. Kimileri devrimin yayında yer alırken, diğer bir kesim rejimin yanında durmayı ve onu savunmayı seçti. Bununla birlikte sanat camiasının en büyük kesimi, sessiz kalanlar ya da zayıf tutum takınanlardı.  

Hükümetin kara listesindeki sanatçılar  

Çok geçmeden Suriye’deki halk hareketini destekleyen tutumlar ortaya çıkmaya başladı. Öyle ki “zalim” Suriye hükümeti, vatana karşı hiçbir suç isnadı olmaksızın onların peşine düşmeye başladı.Tek suçları baskıcı rejimin uygulamalarını reddetmekti ve soruşturulmaları, Suriye’nin TV ekranlarında artık çıkmamaları için tek başına yeterli bir sebepti.   

Siyasi tutumlarından dolayı TV ekranlarına çıkmaları engellenen Suriye sanat camiasının tanınmış sanatçıları arasında Jamal Suleiman, Abdul Hakim Qutaifan, Mazen Al-Natour, Fares Al-Helou, May Skaf ve Kinda Alloush bulunuyordu. Onlar ve daha başkaları, özgürce çalışmak; zulümden uzak yaşamak için Suriye’yi terk etmek zorunda kaldılar.  

Bu bağlamda, ilk günden itibaren rejime karşı katı duruşu ve devrimi desteklemesiyle tanınan sanatçı Asala Nasri, ülkesinde devrimcilere ve özgürlüğe desteğini ilan ettiği günü hatırlıyor. Kimileri kendisini vatana ihanetle suçlamıştır. Yine de 2012 yılında Beşşar Esed’e karşı “Lev Helkursi Biyehki” (Ah Şu Sandalye Bir Dile Gelseydi) adlı şarkısını yayınlamış, o günden bu yana Suriye’ye girişi yasaklanmıştı.  

Şam’ın yitik gülü: May Skaf  

Merhum sanatçı May Skaf, Suriyeli yazar Rima Fleihan tarafından başlatılan ve 1200 Suriyeli aydının imzaladığı “Süt Bildirisi” adlı insani bir bildirinin yayımlanmasında bir grup Suriyeli aydınla birlikte ilk katılımcılardan biriydi. 28 Mart 2011’de imzalanan bildiri, Dera’daki çocuklara gıda ve ilaç ulaştırılması için iktidara çağrıda bulunuyordu.  

Bu hareket, rejim tarafından şiddetle karşılandı ve en belirgin tezahürlerinden biri “Aydınların Gösterisi” adlı bir gösterinin bastırılmasıydı. O sırada en önde gelen katılımcılar arasında sanatçı May Skaf, film yönetmeni Nidal Hassan ve aktörler Mohammed ve Ahmed Malas bulunuyordu. Güvenlik güçleri tarafından tutuklandılar, tartaklandılar.  Öte yandan “devlet güvenliğini tehlikeye atmakla” suçlandılar.   

Sanat kariyeri Esed’e karşı Suriye halkının yanında yer almasıyla sona eren sanatçı May Skaf’ın 2018 Paris’te ölümüne ise Suriye halkının sert tepki göstermesi dikkat çekicidir.   

Skaf daha önce, ülkesinde olup bitenlere karşı tutumu nedeniyle sanat yapım şirketleri tarafından taciz edildiğini, tehdit edildiğini ve boykot edildiğini, bunun da onu iki oğluyla birlikte Suriye’den Ürdün’e, ardından da 2013’te Fransa’ya gitmek zorunda bırakıldığını söylemişti.  

Cenazesine katılanlar “Şam gülleri” olarak bilinen güller taşıdılar ve tabutun üzerine serptiler. Kimileri de 2011’de protestoların patlak vermesinden bu yana Suriyeli muhalifler tarafından benimsenen “devrim sembolleri” taşıdılar.  

Halkının yanından Hollywood’un zirvesine: Jihad Abdo 

Suriyeli sanatçı Jihad Abdo, ülkesindeki ve Arap dünyasındaki büyük sanatsal birikimine rağmen, Suriye devrimi sırasında Beşşar Esed rejimi karşısında halkın yanında yer almayı seçti ve Amerika’da mülteci olarak yaşamak zorunda kaldı. Hollywood dünyasına giremeden önce mülteciliğin sıkıntısını yaşadı.  

Kendisinden söz ederken Amerika’daki hayatın zahmetini çektiğini, Suriye’deki tüm birikimini kaybettiğinden para kazanmak için çiçek ve pizza kuryesi olarak, Uber şoförü olarak çalıştığını anlatıyor.  

Ancak Suriyeli sanatçı, Alman film yönetmeni Werner Herzog ile görüşme fırsatı yakaladığında hayalini gerçekleştirmeyi ve Hollywood dünyasına girmeyi başardı. Herzog tam da o sıralar Şam topraklarından Arapça konuşabilen bir aktör arıyordu. Bu yüzden ona ünlü Amerikalı aktris Nicole Kidman ile “Çöl Kraliçesi” filminde rol verdi.  

Elde ettiği başarılara rağmen halkının daha iyi bir yaşam için verdiği mücadeleyi unutmayan Jihad Abdo, Suriyelilerin kamplarda ve sığınma alanlarında çektikleri acıları dünyaya aktarmak için “Filistinlilerin Sürgünü”ne benzer bir “Suriye Sürgünü”nü anlatan dramatik bir dizi prodüksiyonu gerektiğini vurguladı.  

Sanatçı Jihad Abdo, Al-Arabi Al-Jadeed gazetesine verdiği röportajda, Suriye’deki sakin hayatını bırakıp gittikten sonra kendisini suçlayan bir arkadaşına şöyle dediğini anlatıyordu:  

“Evet bu doğru dostum, eskiden konfor içinde yaşıyordum ama başkaları yoksulluk, yoksunluk ve muhtaçlık çekiyordu. Gözlerimin önünde yaşanan onca zulme ve yolsuzluğa karşı özgürlüğüm çalınmışsa, susmaya zorlanmışsam, hayat standardımı korumak için sessiz kalmam istenmişse şayet, benim başkalarından daha iyi yaşamamın ne değeri var ki? Bu nasıl bir hayat?”  

İktidarın yanında yer almayı tercih eden sanatçılar  

Esed rejiminin en önde gelen destekçileri arasında Duraid Lahham, Salma al-Masri, George Wassouf, Zuhair Ramadan, Abbas al-Nouri, Wafaa Moussalli, Sulaf Fawakherji, Wael Ramadan, Ayman Zeidan, Bassel Khayat, Wael Sharaf gibi tanınmış sanatçılar yer aldı.   

Bazı sanatçıların siyasi tutumları nedeniyle Suriye’ye girmeleri ve çalışmaları engellenirken, diğerleri Devlet Başkanı Beşşar Esed’i destekleyen tutumları nedeniyle Suriye medya sektöründe faaliyet gösteren tüm prodüksiyon şirketlerine “dayatıldı”.  

Bunlar arasında, “Devlet Başkanı Beşşar Esed’i devirecek hiçbir güç yok” diyen sanatçı Sulaf Fawakherji de var. Suriye’deki olayların başlangıcından bu yana Beşşar Esed’e verdiği açık ve sınırsız destekle tanınıyor.  

Esad rejiminin destekçileri listesindeki bir başka isim Duraid Lahham. Onun bu tutumu sosyal medya platformlarında Suriye halkı arasında yaygın tartışmalara yol açtı. Çünkü devrim öncesindeki tiyatro ve sanat çalışmaları, “zalim rejimlere ve güvenlik güçlerinin insanların yaşamlarına müdahalesine yönelik üstü kapalı eleştiriler” içeriyordu. Ancak Suriye’deki halk hareketinin başlamasıyla tam tersi bir tavır almıştı.  

Lahham, Suriye devlet başkanının yeniden seçilmesi için defalarca çağrıda bulundu. Güya güvenliği sağlamak için Suriye ordusunun sokaklara çıkması gerektiğine ilişkin defalarca medyada röportaj verdi. Kendisinin UNICEF’in Suriye ve Arap dünyasında iyi niyet elçisi olarak faaliyet göstermesi de dikkat çekici.  

Lahham’a benzer tavır alanlardan biri de sanatsal eleştiri ve edebiyat alanında birçok kitabın yazarı olan, Adonis takma adıyla tanınan Suriyeli şair, eleştirmen ve akademisyen Ali Ahmed Saeed Esber’di.   

Adonis, Suriye devrimi konusundaki olumsuz duruşuyla tanınıyor, aslında bunu bir devrim olarak bile tanımıyor. Rejimin baskısı karşısında altı aydan uzun süren barışçıl dönemin ilk günlerinde bile bu tanımlamayı reddetmişti.   

Özgürlükler şairi olarak bilinmesine, eserlerinde ve çalışmalarında devrim düşüncesini desteklemesine rağmen, ideal çözümün Suriye devriminde olduğu kanaatini kabul etmedi. Ancak “toplumu değiştirmek” adını verdiği bir kavrama çağrıda bulundu. Kültürel bir dayanak olarak sokaklara hitap etmek yerine cumhuriyetin seçilmiş başkanı sıfatıyla Suriye devlet başkanına hitap etti ve Suriye’yi demokratikleştirme vazifesini ona tevdi etti.