Filistin’in Kayıp Eserleri: Tarihi Miras Tehlikede

Filistin, zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahip bir bölge. Ancak bu miras hem İsrail işgali hem de örgütsel kaçakçılık nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
F_IKON
آثار فلسطين المفقودة.. الاحتلال الإسرائيلي يسرق تاريخ الأرض المحتلة ÇALINAN TARİH: FİLİSTİN’İN KAYIP ESERLERİ
31 Ocak 2024

Filistinlilere yönelik saldırıların bir türevi de işgal altındaki toprakların derinliklerinde sürüyor. Bu savaşın hedefi insanlar değil, bilakis kimlik; miras ve geçmişten kalan eserler. Bu savaşın hedefi yalnızca Filistin’in şimdisini ve geleceğini yok etmek değil, aynı zamanda geçmişini de yok etmektir.  

Çeşitli Arap kültürel miras koruma kurumlarının raporlarına göre, Filistin tarihi eserleri senelerdir örgütsel kaçakçılığa maruz kalıyor. Filistin kültürel mevkilerinin tespitlerine göre çalınan nadir tarihi parçaların ve kültürel değeri bulunan eserlerin sayısı arttıkça bu durum her geçen gün daha da kötüleşiyor.   

Filistin, Akdeniz’den Ürdün Nehri’ne kadar uzanan 27 bin kilometrekarelik coğrafyasıyla, farklı yüzyıllardan muhtelif medeniyetlerin bıraktığı ve günümüze kadar varlığını sürdüren çeşitli tarihi eserler içeriyor. Bu eserlerin birçoğu, yok olması veya zarar görmesinin engellenmesi amacıyla Filistin Yönetimi tarafından koruma altına alındı.  

İngiliz Mandası’ndan günümüze kadar uzanan süreçte, Filistin tarihi eserlerini konu alan belgelerde, bölgedeki antik kentlerden, köylerden, mağaralardan, camilerden, kiliselerden ve kulelerden oluşan tarihi yerlerin sayısı 25 bine ulaşmakta. Ancak bu bölgeler son zamanlarda gözle görülür bir azalma kaydetti. Bunun sebebi ise yalnızca tarihi eser kaçakçıları değil, Filistin’e en çok zararı veren İsrail işgalidir.  

Moşe Dayan: İsrail eski Savunma Bakanı ve Filistin tarihi eserleri hırsızı  

İsrail-Filistin çatışması hakkındaki çalışmalara odaklanan Akevot Enstitüsü’nün açıkladığı belegeler, İsrail eski Savunma Bakanı Moşe Dayan’ın Filistin’deki tarihi ve kültürel eserleri yağmaladığını ispat etti. Öte yandan bu durumun, İsrail'in 1948'deki Nakba'dan sonra, Filistin köylerini yıkma ve topraklarının tarihini yok etme politikalarıyla örtüştüğünü vurguladı.  

Enstitü, suçlamayı işgal orduları komutanı Moşe Dayan ile İsrail Tarihi Eserler müdürünün arasında geçen yazışmaları delil göstererek yaptı. Bu yazılarda müdür, Dayan’dan, askerlerinin tarihi eserleri yağmalamalarını engellemesini talep etti. Söz konusu konuşmalardan ise işgal ordularının düzenli olarak tarihi alanlardan eser yağmaladıkları gün yüzüne çıktı. Ancak yağmalamayı engelleme talebine karşın Moşe Dayan “Askerlerini yağmalamaktan menetmenin çok zor olacağı” cevabından başka bir tepki vermedi.  

Moşe Dayan'ın ölümünün 40. yıldönümünde Akevot Enstitüsü şunları söyledi:  

"Yıllar boyunca, Dayan'ın ülkedeki arkeolojik sit alanlarından eser yağmaladığını gösteren kanıtlar birikmiştir. Birçok durumda, askerler ve askeri teçhizat kullanılarak arkeolojik eserlerin çalınması ve Dayan'ın özel evine, Emir Vadisi'ndeki Nahalal yerleşimine taşınması amaçlanmıştır.”  

Filistin tarihi eserlerinin kaçakçılığında en önde gelen isim olan Moşe Dayan’ın bakanlığa gelmeden önce dahi Filistin’de 35 tarihi bölgede kaçakçılık yaptığını, tarihi eser uzmanı Raz Kletter belirtmişti.  

1951 ile 1981 arasında Moşe Dayan, Filistin topraklarından çömlek parçaları; seramikler, antika kaplar, heykeller ve lahitlerden oluşan ve hatta bazılarının tarihi milattan önce 7000 yıllarına ulaşan 800 adet tarihi esere el koydu.   

1992 yılında İsrail, “Kitab-ı Mukaddes Diyarı” ismiyle açtığı müze içerisinde Tunç, Demir ve birinci, ikinci ve üçüncü Bronz Çağı'na ait seramikler, çanaklar, sürahiler ve diğer antika parçaları sergilenmekte. Ayrıca, MS 6. ve 7. yüzyıllara ulaşan eserler de bulunuyor. Bu eserlerin birçoğu Dayan’ın eşi tarafından müzeye ya satıldı ya da karşılıksız olarak bağışlandı.  

Barış Anlaşması ve Filistin tarihi eserlerinin ihmali 

1993 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü ve İsrail tarafından imzalanan Oslo Anlaşması, Filistin yönetiminin Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistin tarihi mirasının yarısından fazlasını dolaylı olarak terk etmesine neden oldu.  

Mirasın %60'ı "C" olarak sınıflandırılıyor. Miras, İsrail'in güvenlik ve idari kontrolü altındaki bölgelerde bulunuyor ve yaklaşık olarak 7.000 arkeolojik alan, 50.000 tarihi binayı içeriyor.  

Uluslararası hukuk, işgal altındaki Filistin’in kültürel mirası ve arkeolojik bölgelerini koruma yükümlülüğünü işgalci İsrail’e yüklerken; Oslo Anlaşması, arkeolojik mirası "dönüş hakkı" ve "Doğu Kudüs'ün başkenti" gibi son çözüm dosyalarına erteledi. Bu dosyalar, yıllardır durmuş olan müzakerelerin ardından Filistinlilerin meyvelerini toplaması gereken konulardır, ancak İsrail bu konularda Filistin otoritesine sırtını dönmesine neden oldu.  

Batı Şeria Duvarı ve bölge tarihi eserlerinin yıkımı 

İşgalci İsrail Batı Şeria Duvarı’nı, Filistin tarihi eserlerinin yıkımı veya onlara el koymak için bir araç olarak görüyor. Duvarın hattı için çalışmalar yürütülürken hat çizgisi üzerinde bulunan tarihi eserler de keşfedildi ve hızla hat yeniden çizildi. Böylece duvar, işgal edilen bölgelerin içine dahil edilmiş oldu.  

Duvarın, tarihi eserleri nasıl içine aldığını, Filistin Çalışmaları Enstitüsü araştırmacısı Adil Yahya 3 maddede özetliyor:  

1- “Tarihi yapıları yıkmaktan kaçınma” bahanesiyle duvarın rotasını değiştirerek planlamanın Batı Şeria’nın içine daha fazla girecek şekilde yeniden düzenlenmesi.  

2- Birçok tarihi eserin kendi yerinden alınarak İsrail’e dahil edilmesi. Bunun en belirgin örneği ise Beytüllahim’deki Rahel Türbesi’ne el konmasıdır. Duvarın rotası kasıtlı olarak değiştirildi, bu mekân ile bağlantılı İslam mezarlığı tamamen Beytüllahim'den izole edildi ve Filistinlilerin bu bölgeye girişi yasaklandı.  

3- İşgalci İsrail yetkilileri tarafından, İsrail açısından daha az önemli olan siteleri yağmalamak ve içeriklerini "İsrail"e taşımak amacıyla duvarın rotası üzerinde keşfedilen arkeolojik sitelerde hızlı kazı operasyonları düzenlenmesi.”  

İsrail işgal güçleri, duvarın geçtiği yerlerdeki bazı arkeolojik alanları kazmak için zaman, para ve personel yetersizliği bahanesiyle, bu alanları kalın bir kum tabakasıyla örtüp duvarı üzerine inşa ediyordu. Bu şekilde, ileride geri döneceklerini iddia ediyorlardı. Bu durum “B” bölgesinde sıkça görülüyordu. 

Hatta işgal güçlerinin düzenlediği bu kazı çalışmaları, Filistin tarihi eserlerine normalden çok daha fazla zarar vermiştir. Çünkü duvarın inşası bir an önce bitirilsin diye, tarihi eserlerin bulunduğu bölgelerden eserleri hızla çıkarmak için çalışmaların başında tecrübesiz İsrail öğrencileri vardı ve Arap işçiler icra edildi.  

İsrail'in bu ihlallerinin yanı sıra, Filistin Eski Eserler Dairesi raporları bölgedeki eserlerin ulaştığı üzücü durumu belgeliyor. Raporlar aynı zamanda arkeolojik sit alanlarının yeniden inşası ve restorasyonu amacıyla Filistin kaynaklı, türlü girişimin engellendiğini; Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı'nın, bölgedeki eserleri korumakta yetersiz kaldığını, bu alanların Filistin güvenlik kontrolünün dışında olduğu için aracılar ve kaçakçılar tarafından buradaki eserlerin Filistin dışına kaçırıldığını da gösteriyor.  

Yaklaşık 200.000 parça kayıp eser  

Batı Şeria aynı zamanda örgütsel çeteler tarafından birçok kanunsuz kazı çalışmalarına maruz kaldı. Uzmanlar, işgal altındaki Filistin’den, içlerinde antik paraların da bulunduğu yaklaşık olarak 200.000 parça eserin çalındığını öne sürüyor. 

Ekonomik durumun kötüleşmesiyle tarihi eser kaçakçılığı da gittikçe artıyor. Birinci İntifada ve Körfez Savaşı’nın ardından, Filistin ve İsrail’in tarihi eserleriyle ilgilenen kurumların verilerine göre, kaçakçılık %300 oranında artmış durumda. Filistin’deki tarihi eserleri yağmalayanların yaklaşık %90’ını ise İsrailli ve yabancı amatör antika koleksiyoncuları oluşturuyor.