Ptolemaioslar: Mısır’ın Avrupalı Firavunları 

Büyük İskender'in ardından yükselen Ptolemaios Hanedanı, Mısır'ı yönetirken Yunan kültürünü ve gücünü zirveye taşıdı. İskenderiye Kütüphanesi ve İskenderiye Feneri gibi eserlerle antik dünyanın kayıp hazinesini oluşturan hanedanın trajik sonu, Roma etkisiyle tarihe karıştı.
Fokus+
Ptolemaioslar: Mısır’ın Avrupalı Firavunları 
9 Mayıs 2024

Büyük İskender’in milattan önce 323 yılında gerçekleşen ani ölümü, geniş imparatorluğunda ciddi bir kaosa sebebiyet vermişti. Nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda oluşan muğlaklık ise bu kaosu daha da derinleştiriyordu. III. Darius’un başında olduğu Ahameniş İmparatorluğu'nu yıkarak Pers topraklarına hakim olan Büyük İskender, İranlı prenses Roksana ile burada bir evlilik yapmıştı. İskender öldüğünde ise Roksana hamileydi. Cinsiyeti bilinmeyen çocuğun erkek olması durumunda imparatorluk tahtına oturması gerektiği önerisi şüphesiz İskender’le birlikte büyük zaferler gerçekleştiren silah arkadaşları tarafından kabul edilmemişti. İç savaş kaçınılmazdı. Diadoki Savaşları olarak bilinen ve onlarca yıl süren muharebeler neticesinde Büyük İskender’in arkasında bıraktığı geniş imparatorluk da parçalara ayrılmıştı. Tek Gözlü Antigonos olarak da bilinen ve kendi adıyla kurduğu hanedânın ilk hükümdarı olan I. Antigonos, Lisimahos, Antipatros ve Ptolemaios bu mücadelelerden sivrilen isimlerden bazıları olmuştu.    

Bunlar arasında Büyük İskender’in neredeyse tüm seferlerinde yer almış olan ve milattan önce 305 yılında Mısır’a hakim olan Ptolemaios, kendi adıyla anılacak olan hanedanın da ilk hükümdarı olmuştu. Böylece Mısır’ın, Nil Nehri tarafından sulanan bereketli topraklarında sürecek olan yaklaşık 300 yıllık Ptolemaios Hanedânı’nın da temellerini atmıştı.   

Ptolemaios’un yıllarca süren hükümdarlığı, hanedanın sonraki ismi için sağlam temellere oturmuştu. Öncelikle kuvvetli bir ordu kurmakla işe başlayan I. Ptolemaios, Mısır’ın sahip olduğu zenginlik dolayısıyla kimilerinin burada gözü olabileceği ihtimalini görmezden gelmemişti. Ayrıca genişlemeci bir politika da izlemişti. I. Ptolemaios iktidarlığında izlenen politika sayesinde bugün, Libya sınırları içerisinde bulunan Sirenayka, Kıbrıs ve günümüzde Suriye ve Lübnan sınırları içerisinde kalan Bikâ’nın alınmasıyla çekirdek bölge oluşturulmuş; Antigonos ile yapılan savaşlar sonucunda da Ege’de yayılmacılık politikası başlamış, Anadolu’nun güney kıyılarında olan Karya, Likya gibi bölgelerde Ptolemaios hakimiyeti başlamıştı. Yoğun mücadelelerle geçen siyasi tarih bir tarafa, yirmi yılı aşkın hükümdarlığı süresince başkent mevkiinde bulunan İskenderiye yapılan imar çalışmaları, buraya davet edilen bilim insanları ve Yunancaya tercüme edilen eserlerle ciddi bir kalkınma hamlesine şahit olmuştu. Vergi sisteminin tekrar gözden geçirildiği bu dönemde ticaret ve tarım tekrar canlanmıştı.   

Güç kaybının yaşandığı dönemin başlangıcı  

I. Ptolemaios milattan önce 282 yılında öldüğünde oğlu II. Ptolemaios’a önemli de bir birikim bırakmıştı. Dört yıl süren Birinci Suriye Savaşı ile Antigonos’a karşı zafer elde eden II. Ptolemaios, İkinci Suriye Savaşı’nda aldığı mağlubiyetle kısa bir kesilmeye uğrasa da genişlemesini devam ettirmişti. Bir diğer rakip devlet de Seleukos İmparatorluğu idi. Ne var ki III. Ptolemaios hükümranlığında Seleukoslar’ın zayıflığından yararlanılmış ve bu devletle yapılan Üçüncü Suriye Savaşı’nın kazanılmasıyla Ptolemaioslar en güçlü Helenistik devlet olarak ortaya çıkmış ve sınırları maksimum seviyeye ulaşmıştı. Artık yavaş yavaş gerilemeye başlayan Ptolemaioslar için, IV. Ptolemaios dönemi güç kaybının yaşandığı dönemin başlangıcı olmuştu.    

Kendisinden sonra gelen V. Ptolemaios döneminde daha da zayıflayan Ptolemaios İmparatorluğu, III. Antigonos ile yaşanan mücadelelerde Roma’dan destek talebinde bulunmuş, bu da beraberinde Roma’nın bu devlet üzerinde etki sahibi olması neticesini doğurmuştu. Yıkıma götüren sebepler art arda geliyordu. VI. Ptolemaios döneminde kardeşler arası yaşanan iktidar mücadelesi bunlardan bir diğeriydi. Mevcut durumu değerlendirmek için bir teşebbüste daha bulunan III. Antigonos karşısında, yine Roma’dan destek talebinde bulunan Ptolemaioslar ülkenin iplerini iyice Roma’ya kaptırmışlardı. Sonraki kralların iktidarlıklarında da Ptolemaios Hanedânı Roma’ya o kadar çok bağlı hale gelmişti ki Roma’nın onayı alınmadan kral olarak dahi kabul edilemiyorlardı. Bu hanedanın son hükümdarı olan Kleopatra dönemine gelindiğinde, Roma etkisi kendisini çok net bir şekilde gösterir olmuştu. Nihayetinde bu devletin sonunu da Roma getirmişti. Milattan önce 31’de gerçekleşen Aktium Muharebesi’nde yenilen Kleopatra ve müttefikleriyle yaklaşık 300 yıl süren bu hanedan da tarihe karışmıştı.    

Antik dünyanın kayıp hazinesi  

Ptolemaios idaresinin en önemli hususiyetlerinden birini, Yunan dili ve kültürünü Mısır'a entegre eden Helenleştirme politikası oluşturmuştu. I. Ptolemaios'un yaptığı ilk hamlelerinden biri, hükümet merkezini Memfis’'teki geleneksel mevkiinden yeni inşa edilen İskenderiye şehrine taşımak olmuştu. Hem Akdeniz'e hem de Yunanistan'a görece daha yakın olması dolayısıyla stratejik bir konuma sahip olan İskenderiye, bu dönemde bir Mısır şehrinden ziyade bir Yunan şehrine dönüşmüştü. I. Ptolemaios, burada İskenderiye Kütüphanesi olarak bildiğimiz devasa bir kütüphane kurarak İskenderiye'yi Akdeniz'in entelektüel merkezi haline getirmeyi başarmıştı. Yunan filozof Theofrastos’un ve muhtemelen Aristo’nun da talebesi olan Demetrius’un kütüphanenin kurulmasında büyük rolünün olur. Binlerce papirüs parşömeni koleksiyonuna sahip olduğunu bildiğimiz kütüphane uzun yıllar felsefe, tarih, edebiyatla alakadar olan kişilerin ilgisini çekmişti. Ne var ki Roma hakimiyeti döneminde çıkan yangınlarla bu kütüphane yok olmuştu.   

Yüz metreden fazla uzunluğu, üç katlı devasa yapısıyla dünyanın Yedi Harikasından biri olma unvanını kazanan İskenderiye Feneri’nin yapımına da bu dönemde başlanmıştı. Ancak I. Ptolemaios’un oğlu II. Ptolemaios tarafından tamamlanan fener, kilometrelerce öteden görülebiliyordu ve hem gündüz hem de gece yanıyordu. Mısır'ı yönettikleri süre boyunca hiçbir zaman Mısırlı olmayan Ptolemaios Hanedanı’nın isimleri, sahip oldukları güç ve zenginliği konsolide etmek için dışarıdan asla evlilik yapmıyorlardı. Çoğu uygulamada da görüldüğü üzere erkek kardeş kız kardeşle, kimi zaman da amca yeğeniyle evleniyordu. Aslında bu durum meşruiyet kaynağını Yunan mitolojisinde buluyordu. Kronos, ablası Rhea ile evlenirken, meşhur Zeus da Hera ile evlenmişti. Hatta bu durum kendisini Mısır mitolojisinde de gösteriyordu. Orada da Mısır tanrıçası İsis, erkek kardeşi Osiris ile evleniyordu.