Astana Sonrası NATO ve Körfez İlişkileri
Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) 24. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi tam üye, gözlemci, misafir katılımcı ve diyalog ortağı ülkelerin katılımıyla geçtiğimiz hafta Astana’da gerçekleştirildi. Katılımcıların zirvede ve ikili müzakerelerde çoğunlukla üst düzeyde temsil edildiği görüldü. Hindistan, Çin ve Pakistan ile geçtiğimiz senelerde yaşadığı ihtilaflar sebebiyle devlet başkanı düzeyinde katılım gerçekleştirmedi. Genel olarak katılımın üst düzey olması ve örgüte onuncu üye olarak Belarus’un kabul edilmesi ŞİÖ’nün küresel ölçekte etkisinin ciddi manada genişlediğini gösteriyor.
Tek kutupluluk/çok kutupluluk tartışmaları bir yana, son yıllarda ŞİÖ’nün Orta Doğu’daki pek çok ülkenin ilgisini çektiği açık. Özellikle Körfez ülkelerinin zirvelerdeki üst düzey temsili ve ikili görüşmelerden çıkan neticeler ŞİÖ’nün bölge için çekici bir tablo sunduğunu gösteriyor. Bu durumun NATO üyesi Batılı müttefikler için endişelendirici bir durum olduğu açık. Şimdiye kadar Körfez ülkelerinin bu yöneliminin durdurulması için somut bir adım atıldığı söylenemez. Genel olarak teşebbüs aşamasında kalan bazı projelerle karşılaşıldı. Bununla birlikte NATO ve Körfez ülkeleri arasındaki işbirliğinin artırılması yönündeki çabalarla ilerleyen süreçte sıklıkla karşılaşacağız. Batılı müttefikler ŞİÖ’nün Körfez ülkeleri arasındaki artan etkisine karşı üst düzey katılımın sağlandığı Astana Zirvesi sonrası daha somut ve fiili adımlar atmaya başlayabilir.
Körfez ülkeleri denge kurmaya çalışıyor
ŞİÖ, özellikle son senelerde pek çok ülkenin tam üye katılım talebiyle yaklaştığı bir topluluk haline geldi. Astana Zirvesi kapsamında Belarus’un üyelik sürecinin tamamlanmasıyla birlikte tam üye/kurucu üye sayısı 10’a ulaşmış oldu. Zirveye katılım tam üyelik dışında da mümkün. Gözlemci ve diyalog ortağı olarak katılan ülkeler de zirvelerde yer almaya başladı. Ayrıca Türkmenistan gibi ülkelerin yanı sıra Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar da misafir katılımcı sıfatıyla örgütün zirvelerine dahil olmakta.
ŞİÖ’ye tam üyelik sürecini tamamlayan bir Körfez ülkesi henüz yok. Bununla birlikte zirvelere katılım eğilimi artış göstermekte. Örneğin, Kuveyt geçen sene bir mutabakat ilanıyla Hindistan’da gerçekleştirilen zirveye diyalog ortağı olarak katılma kararı aldı. Suudi Arabistan da aynı şekilde geçen sene katılım kararı aldı. Bahreyn ise ilk olarak 2022 senesinde Semerkant şehrinde yapılan zirveye katıldı. Astana’da gerçekleştirilen son zirveye Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn diyalog ortağı olarak katıldı.
7 Ekim sonrası Orta Doğu’da yaşanan kriz ve ABD’nin aldığı pozisyonun da etkisiyle İlerleyen süreçte tam üyelik sürecinin gündeme gelmesi bile muhtemel. Nitekim Körfez ülkelerinin temsilcilerinden bu yönde beyanlar da ileri sürüldü. Birleşik Arap Emirlikleri ve yeni dönemde Kuveyt’te bu yönde fiili adımlar atılabilir.
Yakın döneme kadar Batılı müttefikler ve NATO ile doğrudan irtibatlandırılan Körfez ülkelerinin Rusya ve Çin’in yürütücülüğünü yaptığı topluluğa yönelik bu eğilimi NATO müttefikleri için kaygı verici. Bu durum kaygı verici olmasına rağmen şimdiye kadar Körfez ülkeleri ile NATO işbirliğinin kuvvetlendirilmesi için somut bir adım atılamadı. Batılı müttefiklerdeki kaygı ve endişe geçmişteki işbirliği mutabakatlarına yapılan atıflar ve fiili olarak çok sonuç doğurmayan birtakım teşebbüslerle sınırlı kaldı.
Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Batılı müttefiklerin bakışı
Şimdiye kadar ŞİÖ’nün kendisine bir alan yaratmasına batılı müttefikler tarafından somut etkiler doğuran ciddi bir tepki verilemediğinden yukarıda bahsedildi. Bunun temel gerekçesi ŞİÖ’nün NATO’dan farklı olarak teşkilatlanmış/kurumsallaşmış bir yapıya sahip olarak görülmemesi. Gerçekten de ŞİÖ, NATO’ya göre bağların daha esnek yapıya sahip olduğu bir model sunmakta. Bunun yanında üyeler arasında da askeri bir ittifak ya da müşterek kararların alınmadığı bilinmekte. Bu gerekçelerle ŞİÖ’nün Körfez özelinde kazandığı etkiye karşı ciddi bir adım atılamamış olabilir.
Gelinen noktada özellikle Körfez ülkelerinin neredeyse tamamının Astana Zirvesi’ne üst düzey katılımı gibi durumlar Batılı müttefiklerin NATO ve Körfez işbirliğinin kuvvetlendirilmesi için yeni adımlar atmasına sebep olabilir. Çünkü 7 Ekim sonrası Arap ülkelerinde halk düzeyinde ABD’ye yönelen tepki ve Körfez ülkelerinin Asya ile artan ekonomik ortaklığı Körfez ülkelerinin Asya ile yakınlaşmasını artıracaktır. Ayrıca Körfez ülkeleri ile ŞİÖ zirvesi katılımcıları arasında imzalanan savunma sanayi işbirliği anlaşmaları burada hatırlanmalı.
İstanbul İşbirliği Girişimi neden gündeme geldi?
Son senelerde Körfez ülkeleri arasında ŞİÖ’ye yönelik olarak artış gösteren rağbete karşılık fiili olarak Batılı müttefikler tarafından ciddi adımlar atılamadığına değinildi. Bununla birlikte, yukarıda bahsedildiği gibi teorik düzlemde kalan ve geçmişteki işbirliğine bazı atıflar yapıldı. Bu atıflardan bazıları İstanbul İşbirliği’ne yönelikti. Özellikle Astana Zirvesi sonrası İstanbul İşbirliği Girişimi’ne bağlı olarak NATO ve Körfez ilişkilerinin güçlendirilmesi için ciddi adımların atılması gerektiği ileri sürüldü.
İstanbul İşbirliği Girişimi 2004 senesinde gündeme gelen, NATO müttefikleri ile Körfez ülkelerinin ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan bir hareket. Bu girişimde temel itibarıyla teröre karşı ortak hareket, Körfez ülkelerinin NATO tatbikatlarına katılımı ve askeri sahada müşterek çalışma gibi konular ön planda. Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt bu girişimin bir üyesi konumunda.
Geçtiğimiz senelerde bu girişim kapsamında çeşitli zirveler yapıldı. Bunlardan en önemlisi Kuveyt’te yapılan bir etkinlikti. Mayıs ayında Kuveyt, İstanbul İşbirliği Girişimi’ne atıfla NATO ve Körfez ilişkilerine dair bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bu zirve genel itibarıyla bölgede değişen güvenlik algısıyla irtibatlı olarak NATO ile bağlantıların önemini ön plana çıkarıyordu. Özellikle Astana’da gerçekleştirilen zirve sonrası, son zamanlarda ŞİÖ’nün Körfez ülkelerindeki artan etkisine karşılık, İstanbul İşbirliği Girişimi sıklıkla yeniden gündeme gelmeye başladı.
Özellikle son dönemde Batı’dan Körfez ülkelerine yönelen eğilimin Astana Zirvesi sonrası daha somut düzleme çekilmesi muhtemel. İlerleyen süreçte İstanbul İşbirliği Girişimi’ne bağlı olarak yeni işbirliği alanlarının yaratılacağı beklenebilir. Bu girişimin mensuplarının artırılması da gündemde. Bu noktada ŞİÖ’nün Körfez ülkeleri arasında kazandığı popülaritenin engellenmesi noktasında İstanbul İşbirliği Girişimi’nin kapsamının genişletilmesi ve üye sayısının artırılması söz konusu olabilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.