Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ın Rusya Ziyareti Neden Önemli?

Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretini, Türkiye’nin ‘Batı’ bloğuna karşı olası bir ‘BRICS’ üyeliğinin Rusya ve Çin tarafından nasıl karşılandığını Prof. Dr. Salih Yılmaz, Fokus+ için kaleme aldı.
Salih Yılmaz
Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ın Rusya Ziyareti Neden Önemli
12 Haziran 2024

Türkiye Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan, 10-11 Haziran 2024 tarihleri arasında Rusya’ya resmi ziyarette bulundu. Bu ziyaret, özellikle bakanın Çin’de açıkladığı Türkiye’nin BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ekonomi topluluğu) üyeliğini istediğine dair açıklamasından sonra daha da önemli hale geldi. Bakanın bu açıklaması, Rusya’da büyük memnuniyet oluşturduğu gibi bakan ile Rus lider Putin başta olmak üzere önemli devlet görevlilerinin görüşmesine de vesile oldu denebilir. 

Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan, Rusya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı temsilen bir bakıma devlet başkanı protokolü ile ağırlandı ve görüşmeler de ona göre şekillendi. Rusya, ekonomik, askeri, güvenlik ve dışişleri konularının hepsini birden Dr. Hakan Fidan’a aktararak onu bir bakıma bir fırsat olarak gördü. Türk Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ın Rusya’da bu tür bir görüşme trafiğinde bulunması ve uygulanan protokol bundan sonraki süreçte diğer dünya ülkelerinin de kendisi ile yapacağı görüşmelerde önem derecesini artırabilir. 

Rusya’ya göre güvenlik bürokrasisinden gelen Dr. Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en çabuk ulaşabilecek ve devlet içerisinde etkisini hissettiren birisi olarak görülüyor. Bu izlenim diğer devletlerin politikalarını ve Dışişleri Bakanına bakış tarzını da değiştirecektir. 

Rusya, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Batı tarafından gittikçe artan biçimde izole edilmeye başlandı. Rusya, Çin-İran arasında sıkışmış durumdadır. Hem İran hem de Çin, Rusya’nın bu zor durumundan farklı biçimde faydalanarak askeri-ekonomik önemli kazançlar elde etmeye çalışıyorlar.

Putin’in Türkiye’ye yönelik sözleri 

Rusya açısından bakıldığından Türkiye, NATO üyesi bir ülke ve Batı’ya dönük politikalarıyla Rusya ile iyi ilişkiler kurarak bir bakıma Rusya’nın izole edilmesinde bir açık kapı olarak gözüküyor. Rus lider Putin, Petersburg’da bir soruyu cevaplarken Türkiye’ye mesajlar vermiş ve uyarıda da bulunmuştu. Bu mesajında Türkiye’ye Gazze’deki çabalar ve Akkuyu Santrali’nin yapımında iş birliği konusunda teşekkür etmişti. Ancak özellikle ABD’nin “baskısıyla” 2024 yılının ilk 3 ayında ikili ticaret hacminin yüzde 34 gibi ciddi bir oranda azaldığı sürece karşı uyarısı ve sitemi vardı. Bu sürece dair şöyle demişti: 

Türk hükümetinin ekonomi kanadı, Batılı finans kuruluşlarından kredi, yatırım ve hibe almaya odaklanmış durumdadır. Eğer bu, Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin sınırlanmasına yol açacaksa, o zaman Türkiye ekonomisinin kazancından daha çok kaybı olacaktır. Türkiye’nin iş birliği yaptığı Ukrayna, Rusya’dan Türkiye’ye giden Mavi Akım ve Türk Akımı doğalgaz boru hatlarına ve onları koruyan gemilere yönelik saldırılar düzenliyor. Acaba Sayın Erdoğan bunu biliyor mu? Lütfen, dostumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gerçekte neler olup bittiğine dair bilgi verin.

Rusya’nın Türkiye ile ticaret hacminin azalmasından rahatsızlık duyması oldukça doğal. Çünkü Rusya için Batı’ya açılan şu anda tek kapı Türkiye olarak gözüküyor. Eğer bu kapı da kapanırsa Rus ticareti Çin’in ağır şartlar ileri süren ticaretine zorunlu biçimde bağımlı hale gelecek. Rusya hem petrolünü hem de doğalgazını dünya piyasalarına normal fiyatlardan satması için Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. Çin ise yüzde 60-70 indirimlerle Rus mallarını satın almayı kabul ediyor. 

Rus lider Putin’in Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ı kabul etmesi ve görüşmesi iki ülke arasında ortaya çıkan bu ikili ticaret hacminin hızla azalması ve çok zamandır üzerinde tartışılmayan Suriye, Libya gibi konularda daha önce kurulmuş heyetler arası görüşmelerin yeniden başlatılması önerilerinin iletilmesi açısından bir fırsat oldu. 

 

Moskova ve Ankara güvenlik istişareleri konusunda anlaştı

Türkiye Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ın Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Shoigu ve Rusya Federasyonu Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR) Direktörü Sergey Naryshkin ile bir araya gelmesi de alışılagelmedik bir süreç olarak kabul edilebilir. Bu durum Sayın Fidan’ın daha önce MİT Başkanlığı yapması hasebiyle güvenlik konularına aşina olması ve Moskova’da olması nedeniyle ikili ilişkilere dair konularda doğrudan bilgilendirilerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletmesini istedikleri anlaşılıyor. 

Türkiye-Rusya arasında güvenlik konularıyla ilgili istişareler belli bir süredir Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşması dışında durmuştu. Bu ikili görüşmeler, Moskova ve Ankara’nın güvenlik alanında iş birliğini genişletmesi anlayışıyla tamamlandı. Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan ile Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Shoigu arasındaki görüşmede Shoigu’nun şu demeci Rusya’nın ne istediğini de açıklar niteliktedir:

 “Güvenlik konseyleri aracılığıyla Rus-Türk temaslarını artırmaya hazırım. Bu vesileyle, uygun bir zamanda Rusya'da beklediğim Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu’na selamlarımı iletmek istiyorum. Görüşmelerimizin zamanı geldi.

Sergey Shoigu’nun Rusya ve Türkiye'nin 2024 yılının üçüncü çeyreğinde güvenlik alanında tam kapsamlı istişarelerde bulunması gerektiğini kaydetmesi genel olarak Rusya’nın bazı konularda Türkiye ile halletmesi gereken konular olduğunun da bir işaretidir. Shoigu’nun Fidan ile görüşmesinde uluslararası ve bölgesel güvenlik alanlarında yakın iş birliği yapma niyetini belirtmesi de Rusya’nın Türkiye’ye yakın durmak istediğinin, Türkiye’nin Rusya’dan uzaklaşmaya başladığı izlenimini hissettiklerinin de bir işaretidir.

Fidan, Rus istihbaratının lideriyle de görüştü 

Rusya'ya ziyarette bulunan Türkiye Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretinde Rusya Federasyonu Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR) Direktörü Sergey Naryshkin ile görüşmesinde ise Ukrayna'daki çözüm, Gazze Şeridi'ndeki durum, Suriye ve Azerbaycan-Ermenistan arasında barış anlaşması yapılmasına ilişkin müzakerelerin ele alındığı bildiriliyor. Bu görüşmenin genel olarak güvenlik alanında temenni ve iş birliği çerçevesinde geçtiği söylenebilir. 

Türkiye’nin BRICS üyeliği denge açısından kolay olmayabilir

Türkiye Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan’ın BRICS Bakanlar Konseyi'nin toplandığı Nijniy Novgorod'a davet edilmesi Rusya açısından bakıldığında bir zafer veya gövde gösterisidir. Rusya, Türkiye’nin BRICS hamlesiyle bir bakıma Çin karşısında denge sağlayabilme fırsatını elde edebilir. Çünkü Çin, Türkiye’nin bu bloklarda yer almasına uzun süredir soğuk bakan bir ülke olarak biliniyor. Sayın Fidan, daha önce Çin'e yaptığı ziyarette Türkiye'nin BRICS'e katılmak istediğini şu sözlerle ifade etmişti:

"BRICS'e üye olmayı elbette isteriz. Bakalım bu yıl neler başaracağız."

Rus lider Vladimir Putin, Türkiye Dışişleri Bakanı Dr. Hakan Fidan ile görüşmesinde Türkiye’nin BRICS üyeliğine dair temennisini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek şunları söyledi:

Türkiye'nin BRICS çalışmalarına gösterdiği ilgiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Elbette bu birlik ülkeleri ile birlikte olma arzusunu mümkün olan her şekilde destekleyeceğiz, daha yakınlaşacağız, ortak sorunları çözeceğiz, özellikle de durum bana öyle geliyor ki daha kapsamlı ve yoğun etkileşimi gerektirdiğinden, özellikle ait olduğumuz bölge ülkeleri için hem güvenliğin sağlanması açısından hem de ekonomik etkileşim açısından her alanda etkin hareket edebilmek adına uluslararası alanda eylemlerimizi gerçekleştiriyoruz.

Rus lider Putin’in Türkiye’nin BRICS üyeliği niyetini desteklediğini açıklamasına rağmen özellikle iki ülke arasında ticaret hacminin düşmesinden rahatsız olduğu ve buna çözüm istediği anlaşılıyor.

Türkiye’nin BRICS üyeliği, dahil olduğu NATO ve AB ile Gümrük Birliği düşünüldüğünde kısa sürede olabilecek bir durum gibi gözükmüyor. Ancak ne zaman ki Ukrayna savaşı daha da şiddetlenir ve NATO içerisinde bir kriz çıkarak dağılma sürecine girerse o zaman BRICS ve Şangay gibi alternatifler devreye girebilir. 

Rusya’daki toplantıda BRICS bloğunun (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) bakanlar toplantısında ekonomik olarak bu ülkelerin ABD bloğuna karşı dolar başta olmak üzere diğer ekonomik enstrümanlarda hangi adımları atacakları tartışıldı. BRICS, Ocak ayında Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni resmi üye olarak kabul edecek şekilde genişletilmesinden bu yana ilk toplantısını yaptı. Toplantının genişletilmiş formatına Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 15 ülke daha davet edildi. Bu ülkelerin büyük çoğunluğu, ABD’ye karşı yeni bir ekonomik blok oluşturmayı amaçlıyorlar. 

Türkiye’nin BRICS üyeliği aynı zamanda hem dolar hem de kapitalizmin işleyen sürecine karşı yeni bloğa dahil olmak anlamına gelecektir. Türkiye, Batı ile ekonomisini entegre etmiş bir ülke olarak bu süreci tartışmasız, AB ve ABD’den tepki almadan gerçekleştirmesi mümkün olamayabilir. BRICS üyeliği Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliğinin yeniden güncellenmesini gerektirecektir. Türkiye, dış ticaretinin büyük çoğunluğunu AB ülkeleriyle gerçekleştirmektedir. Bu üyelik ne zamanki dış ticaretin büyük çoğunluğu Rusya, Çin başta olmak üzere bu ülkelerle gerçekleştirilmeye başlandığında anlamlı hale gelecektir. 

Türkiye, Rusya için bir “fırsat”

Rusya açısından bakıldığında Batı’ya açılan bir ülke olan Türkiye’nin BRICS üyeliği fırsattır. Çünkü böyle bir üyelik Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeleri de Rusya-Çin bloğuna entegre edecektir. 

Rusya’nın en büyük korkusu Türkiye’nin de Batı yaptırımlarına katılması ve Rusya’ya karşı yaptırım uygulamasıdır. Rusya’da Dr. Hakan Fidan’a gösterilen ilginin aynı zamanda onu ikna etme ve yardım etmesi isteğini de içerdiğini söyleyebiliriz. Rus yetkililere göre AB ve ABD, Türkiye’ye Rusya yaptırımlarına uyması karşılığında yeni teklifler yapmaya hazırlanıyor. Bu teklifler arasında AB üyelik müzakerelerinin yeniden başlaması, vize muafiyeti ve kredi kolaylığı sağlanması geliyor. 

Rusya, Türkiye’nin yaptırımlara uyması karşılığında nasıl karşılık vereceğine dair hazırlık yapıyor. Ancak bu hazırlıklar aynı derecede yaptırım şeklinde uygulanmasını içermeyebilir. Çünkü Rusya, bunu göze alırsa Türkiye ile sadece ekonomik rekabeti değil askeri, stratejik bölgesel rekabeti de başlatır ki bu iki ülkeyi de ciddi derecede yıpratır. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.