Gazze Tünel Savaşları: Hamas ve İsrail Arasındaki Çatışmanın Yeraltı Boyutu
Birinci Dünya Savaşı’nın bitmeyen cephesi olan Filistin’deki İsrail’in işgali, soykırım ve uzun süredir sistematik biçimde tatbik edilen her türlü hukuksuzluk 7 Ekim’den beri daha da artmaktadır. Bu bağlamda İsrail, 7 Ekim’de işgale tepki olarak başlatılan Aksa Tufanı operasyonu sonrası Gazze’de sivil ayırımı göz etmeksizin çok boyutlu bir soykırım cürmüne imza atmaktadır. İsrail, 7 Ekim Aksa Tufanı’nı bahane göstererek Hamas’ın askeri kapasitesini ve Gazze’deki varlığını sona erdirmek adına karadan ve havadan saldırılarını sürdürmektedir.
İsrail ordusu ve Gazze direnişi
Bütün teknolojik, teknik ve istihbari anlamda askeri ve maddi üstünlüğüne rağmen 7 Ekim’den beri Hamas’ı bitirme politikasında başarılı olamayan İsrail birçok meydan okuma ile karşı karşıya kalmıştır. Bunların başında rehine ailelerinin protestoları ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) prestijli üniversitelerde başlayan öğrenci eylemleri gelmektedir. Gazze bağlamında ise İsrail’in en büyük açmazı ve her türlü denemesine rağmen başarılı olamadığı nokta Hamas’ın bitirilmesidir. Askeri güvenlik uzmanlarının aktardığına göre İsrail’in Gazze’yi Hamas’tan ‘temizleme’si yıllar sürebilir. Her ne kadar İsrail Gazze’deki binaların, üniversitelerin, okulların ve yerleşim alanlarının ezici çoğunluğunu yıkmış olsa da Hamas’ın askeri kapasitesini ve liderlik kadrosuna ciddi zarar verememiştir. Aksine, her geçen gün İsrail ordusunun beklenmedik kayıplar verdiği, Gazze’deki direniş gruplarının hesaplanandan fazla bir boyutta güç biriktirdiği aktarılmaktadır. Askeri kaybın yanında İsrail halkının da Gazze’deki işgal sürecinin devam etmesine artık sıcak bakmadıklarına dair emarelerin mevcut olduğu söylenebilir. Diğer bir ifade ile Başbakan Netanyahu’nun politik hırsları nedeniyle devam ettirilen Gazze işgaline İsrail halkının daha ne kadar dayanacağı meçhuldür. Nitekim günlük yaklaşık 300 milyon dolar bir ekonomik yük ortaya çıkaran Gazze işgali nedeniyle İsrail devleti ve halkı sosyolojik, psikolojik ve ekonomik anlamda çöküşe doğru adım adım ilerlediği birçok uzman tarafından ifade edilmektedir. Dolayısıyla 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu her ne kadar on binlerce Filistinlinin ölümüne neden olsa da İsrail’in hassas dengesini sarsmıştır. Ayrıca direniş grupları ve Filistin halkının stratejik sabrı, Gazze’de başlayan direnişin küresel intifadaya dönüşmesini sağlamıştır. İsrail’in Gazze’de Hamas’a karşı istediği başarıyı elde edememesinin önemli bir boyutu Gazze’deki tünel sistemi ve İsrail ile mücadelede yürütülen tünel savaşı stratejisidir.
Tünel savaşları
2005 yılında İsrail’in çekilmesi sonrası icra edilen demokratik seçimleri kazanarak Gazze’yi yönetmeye hak kazanan İslami Direniş Hareketi (Hamas) tünel savaşlarında savunma ve saldırıyı harmanlayan bir askeri strateji takip etmektedir. Dolayısıyla Hamas’ı rastgele İsrail’e saldıran, stratejiden yoksun bir grup olarak değerlendirmek, İsrail-Hamas arasındaki savaşı hatalı anlamaya yol açabilir. Tünel inşası, İsrail’in 1967-2005 yılları arasında işgal ettiği Gazze açısından yeni bir fenomen değil. Şifa Hastanesi hastane kompleksinin altında Hamas’ın askeri karargahının olduğunu iddia eden İsrail, 1967-2005 yılları arasında Gazze’yi işgal ederken Şifa hastanesi inşa edilmiş ve İsrail tarafından hastanenin altına tüneller tasarlanmıştır. 1980 yılında, İsrail güçleri için bir sığınak olarak hizmet verecek şekilde hastaneye zemin kat inşa edilmiştir ve bu yapı, işgalin son gününe kadar kullanılmaya devam edilmiştir. Dolayısıyla İsrail, kendi inşa ettiği tünelleri Hamas’ın inşa ettiğini ve Hamas’ın hastaneleri ‘kalkan’ olarak kullanıyor söylemi ile hastane işgalini meşrulaştırmaya çalışmıştır. İsrail’in Şifa Hastanesi saldırısı literatüre hastaneler üzerine savaş (war on hospital) diye bir kavram eklemiş ve İsrail’in soykırım çapı yeni bir boyut kazanmıştır. Bununla birlikte İsrail’in Hamas’ın hastaneleri ve sivilleri kalkan olarak kullandığı algısı da çökmüştür.
Gazze ve dünya açısından soykırım kavramı gibi tünel savaşları kavramı da yeni bir olgu değildir. Nitekim tünel savaşları, askeri tarih boyunca stratejik avantaj sağlamak amacıyla kullanılmış bir savaş taktiğidir. Tünellerin savaş aracı olarak kullanımı yeni bir uygulama olmayıp, Roma dönemine kadar uzanmaktadır. Yabancı işgal ordularından korunmak veya Roma İmparatorluğu döneminde, özellikle Doğu Roma İmparatorluğu zamanında, merkezi otorite ile sorunlar yaşayan yerel halka karşı yürütülen harekâtlar sırasında saklanma amacıyla yapıldığına dair iddialar mantıklı olarak değerlendirilmektedir. Vietnam Savaşı'ndan Leningrad Kuşatması'na kadar birçok çatışmada tüneller, kuşatma altındaki güçler için hayati bir savunma aracı olmuştur. Bu taktik, yer altında gizlilik ve sürpriz saldırılar yapma imkânı sunarak, teknolojik ve askeri üstünlüğe sahip orduların dengelerini değiştirebilir. Hamas açısından değerlendirildiğinde de tünel savaşlarının birçok avantaj sağladığı görülmektedir. 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonunun uzun yıllar kazılan tünellerin çıkış noktalarından başlatılması, İsrail askerlerinin Gazze’deki tünel sistemini bilmemesinden gafil avlanması ve sürpriz saldırılara maruz kalması Hamas’ı Gazze’de İsrail’e karşı avantajlı kılmaktadır. Örneğin 2014 savaşında 70’ye yakın İsrail askeri tünellerden yapılan saldırılar sonucu öldürülmüştür. Dahası Hadar Goldin gibi İsrail askeri komutasının üst düzey isimleri tünellere çekilmiş ve İsrail’e teslim edilmemiştir. Bu anlamda Gazze’de Hamas’ın ve diğer direniş gruplarının ortak operasyon odasından yürüttüğü ve çok hassas bilgilerle organize ettikleri tünel savaşı taktikleri, stratejik bir kalkan olarak İsrail’e karşı kullanılmaktadır. Dolayısıyla 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ve Hamas arasında başlayan fakat İsrail ile Gazzeli direniş grupları arasında cereyan eden bir çatışmaya dönüşen süreçte, Gazze Şeridi'ndeki tünel ağları öne çıkan bir faktör haline gelmiştir. Hamas, bu tünelleri hem sivil halkı korumak hem de askeri operasyonlar için kullanmaktadır. İsrail bütün teknolojik cihaz, donanım ve imkanlarına rağmen Gazze’deki tünel ağını çökertememiştir. Dahası Hamas, rehineleri bu sığınaklarda tutmakta ve olası istihbari sızmalara karşı rehinelerin yerlerini tebdil ederek stratejik kazanımlar elde etmektedir. İsrail'in teknolojik, istihbari ve askeri üstünlüğüne rağmen, bu tüneller Hamas'a stratejik bir avantaj sağlamaktadır. Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminde güçlendirilen, inşa süreçleri hızlanan ve kolaylaşan bu tüneller sayesinde İsrail’in Gazze’de ilerlemesi oldukça yavaşlamaktadır.
Tünel ağlarının yapısal ve operasyonel analizi
Toprak yapısı sayesinde kolaylıkla ilerleme sağlanabilen Gazze’deki tüneller çeşitli amaçlara matuf şekilde inşa edilmiştir. Bu anlamda tüneller sadece savaş amacıyla veya askeri bir misyonla sınırlandırılmamıştır. Tünellerden Gazze’ye geçiş yapanların aktardıklarına göre Gazze’deki tüneller aynı zamanda ekonomi ve sosyoloji de inşa etmektedir. Birçok tüccarın tüneller aracılığıyla Gazze’ye ürün geçişi sağladıkları belirtilmektedir. Benzer şekilde evlilik merasimlerinin icrası ve Mısır’dan Gazze’ye geçiş noktasında da tünellerin işlevsel biçimde kullanıldığı ifade edilmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde 2006’dan beri ambargoya maruz bırakılan Gazze için tüneller direnişin farklı boyutlarını temsil ettiği ve İsrail işgaline karşı Filistin kimliğini, Filistin devletinin inşa sürecini ve Filistinlileri güçlendirdiği söylenebilir. Öte yandan Gazze'deki tünellerin gerek halka gerekse direniş gruplarına lojistik destek sağladığı da görülmektedir.
Tüneller, geniş dinlenme alanları ile donatılmıştır ve bu alanlar, benzin istasyonu tuvaletlerindeki gibi rahatlık sunmaktadır. Toplantılar ve insanların uyuması için gereken her türlü donanıma sahip odalar mevcuttur. Ayrıca, modern ve gelişmiş bir havalandırma sistemi ile desteklenen bu tüneller; gıda, ilaç ve yakıt depolama imkanlarına sahiptir. İsrail tarafından çözülemeyen şifreli bir iletişim ağı kullanılmaktadır. Bu iletişim ağı, plan deşifre olmadan bir yıl boyunca Aksa Tufanı operasyonu için eğitim verilmesine olanak sağlamıştır. Sahaya çıkacak olan Hamas kadroları, çeşitli dayanıklılık ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bu tünellerde eğitilmiştir. Benzer şekilde Gazze’deki direniş savaşçıların, lider kadrolarının savaş dönemleri tünellerde vakit geçirdikleri ifade edilmektedir. Bu durum İsrail açısından ciddi bir açmaza tekabül etmektedir. Nitekim İsrail savaş dönemlerinde direnişin lider kadrolarını hedef alarak psikolojik üstünlük sağlamak istemektedir. Fakat tüneller sayesinde Gazze’deki direniş gruplarının üst düzey kadrosu büyük oranda hayatta kalmaktadır. Bununla birlikte tüneller sayesinde direniş grupları İsrail’e karşı sürpriz saldırılar gerçekleştirmektedir. İsrail kuvvetlerinin beklemediği anda icra edilen bu saldırılar ve aradan 8 aya yakın süre geçmesine rağmen halen devam edebilen füze saldırıları İsrail’in psikolojik üstünlüğünü yıkmakta; sürecin Gazze’deki direniş gruplarının lehine ilerlemesini sağlamaktadır. İsrail güçlerine göre, bu tünellerin bazıları sınırın altından İsrail topraklarına uzanmakta ve buradan saldırılar düzenlenmektedir. Bu durum, İsrail'in güvenlik stratejisinde ciddi değişiklikler yapılmasını gerektirmiştir.
Gazze'deki tünel sistemi, yer altında komple bir yaşam alanı oluşturacak şekilde genişletilmiştir. Bu tünellerde, Hamas sadece savaş operasyonları için değil, aynı zamanda silah üretimi ve depolanması için de altyapılar kurmuştur. Bu tüneller sayesinde ve bölgedeki bazı aktörlerin doğrudan teknolojik ve finansal desteği ile Hamas, kendi silah ve füzelerini üretebilme kapasitesine ulaşmıştır. Ayrıca İsrail'e yönelik saldırılar planlamak, savaşçıları eğitmek ve stratejik kaynakları saklamak için kullanılan bu tüneller, Hamas'ın sürdürülebilir bir direniş gücü oluşturmasına olanak tanımıştır.
İsrail'in tünel savaşları karşısındaki kayıpları
Sonuç olarak İsrail, tünel ağlarına yönelik düzenlediği operasyonlarla bu tehdidi ortadan kaldırmayı amaçlamış, ancak bu girişimlerde tam anlamıyla başarılı olamamıştır. Tünellerden bir kısmı İsrail sınırının altından geçerek rehin alınan İsraillilerin tutulduğu yerler olarak kullanılmıştır. Bu durum, İsrail'in operasyonel stratejisini ve halkın güvenlik algısını derinden etkilemiştir. İsrail’in bütün bu başarısızlığı, Hannibal doktrinin hayata geçirilmesi ve rehinelerin de ölümünü göze alan bir sürece doğru evirilmiştir. Bu durum İsrail’in Gazze’deki direniş gruplarına karşı tünel savaşlarını kaybettiğini ispatlar niteliktedir. Ayrıca Gazze'deki tünel ağlarının toplam uzunluğu yaklaşık 500 kilometreye ulaşmakta olduğu bilinmektedir. Hamas’ın F-35’i ve Gazze Metrosu olarak tanımlanan bu tünellerde Hamas liderlerinin de bu yer altı yapılarında yaşaması, İsrail'in Hamas'ı tamamen yok etme ihtimalini oldukça düşürmektedir. Bu durum, Gazze'deki çatışmanın sadece askeri bir mesele olmadığını, aynı zamanda derin stratejik, lojistik ve psikolojik boyutları olduğunu göstermektedir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.