İsrail’e Verilecek En İyi Ceza ‘Gazzeleştirmek’ Olacak
İrlanda, İspanya ve Norveç (ve yakında Slovenya) İsrail’in Gazze’deki soykırımına dayanamayıp Filistin’i tanımaya karar verdiler. Artık haritalarda Batı Avrupa kısmında da Filistin’i tanıyan ülkeler var. Mezkûr üç ülkenin surda gedik açması İsrail’i pek rahatsız etti. Tehdit üstüne tehditler savurdular. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Filistin’i tanıyan ülke sayısı kadar yeni yerleşim yeri açacaklarını söyledi. Tanıyanlar Avrupalılar, zulmü gören Filistinliler... Üstelik kaçak yerleşimler Hamas’ın olmadığı Batı Şeria’da yapılacak.
Hem ilk defa illegal yerleşim yerleri yapmıyorlar. On yıllardır Batı Şeria’da Filistinlilerin topraklarına ve evlerine el koyarak kendilerine evler inşa ettiler. Diğer ülkeler Filistin’i tanısalar da tanımasalar da inşa ettiler.
Son dönemde Gazze’de işledikleri soykırım İsraillilerin gerçek yüzünü öyle bir gösterdi ki Yahudi/İsrail lobisinin etkisinde olmayan ülkeler çabucak zulme karşı geldiler. Eğer İrlanda, İspanya ve Norveç’te de İsrail’i amansızca savunan siyasetçileri bağış adı altında satın alan Yahudi/İsrail lobisi etkili olsaydı adı geçen ülkeler de Filistin’i tanımayacaklardı. Sosyal medyada dolaşan bir fotoğraf var. Fotoğrafta 20 civarında Amerikalı kongre üyesinin attığı tweet’ler var. Tweet’lerin tamamı neredeyse birbirinin tıpatıp aynı. Hatta equivalence (denklik-eşitlik) kelimesi tüm tweet’lerde geçiyor. Hamas ve İsrail’in denk/eşit olmayacağını konu edinen mezkûr tweet’ler belli ki AIPAC gibi Yahudi lobilerinin talebi üzerine yazılmış. Hani Amerika ve İsrail müttefik diyorlar ya. Hayır… Netanyahu’nun da dediği gibi Amerika’yı İsrail yönetiyor.
Konumuz bu olmadığı için geçelim. Konumuz İsrailli yetkililerin meydan okumalarına verilmesi gereken cevaptır. Madem İsrail Filistin’i tanıyan ülkelerden intikam için yeni illegal yerleşim yerleri açıyor, o zaman o ülkeler de yerleşimcileri ülkelerine almasınlar. Başkasının malını zorla alan ve hatta bununla yetinmeyip ona zulmeden, öldüren veya sürgün eden birinin tatil için adı geçen ülkelere gelmesi ne kadar doğrudur? Bugün İspanya sokaklarında dolaşan İsrailli turistler arasında kendi halinde insanlar olduğu gibi Gazze’de katliam yapıp dinlenmek için tatile gelenler de var. Onlar ki katliamın ödülü olarak tatil yapıyorlar ve döndüklerinde Filistinlilerden gasp ettikleri evlerinde bir süre dinlenip Gazze’deki birliklerine katılacaklar.
Buna ‘dur’ demenin yolu soykırıma katkıda bulunan her İsrail vatandaşını diğer ülkelere kabul etmemektir. İsrail nasıl ki Gazze’yi 2,5 milyon Filistinliye önce açık cezaevi yaptı sonra da üzerine bombalar yağdırıp en az 40 bin kişiyi öldürüp 100 binini yaraladı, İsrailliler de aynen öyle İsrail’e hapsolmalılar.
Diğer ülkelerin halkları gerçek yüzlerini gördükleri için artık İsraillileri aralarında istemiyorlar. Ancak halkın tepkisi yetmez. Şayet İsrail hükümeti Filistin’i tanıyan ülkelerle uğraşacaksa o ülkelerin hükümetleri de aynı şekilde karşılık vermelidirler. Kimse zengin bir toplumun vahşetini görmezden gelmek zorunda değil. Aslında Filistin tanınıyorsa Filistin’le silah dahil her türlü ticaret de yapılabilir demektir. Yani Filistin’e silah sevkiyatı meşrudur. Ancak İsrail’in esiri olmuş Amerika’nın silah temin edici ülkelerle uğraşacağı bilindiği için kimse cesaret edemiyor. Fakat silah dışında kullanılacak birçok enstrüman var. Turizm, ithalat, ihracat ve yatırım gibi alanlarda ilan edilmiş/edilmemiş yaptırımlarla İsrail izole edilebilir. O zaman İsrail gerçekten bir Gazze’ye döner. Ancak Gazze’den farklı olarak, dünyanın geri kalanı İsrail gibi acımasız olmadığı için hiçbir İsraillinin burnu kanamayacak. Sadece medeni çerçevede caydırıcı yaptırımlar ve dışlama yapılacak.
İsrail’le mücadele etmenin diğer bir yolu lobiciliktir ki gerek Arap dünyası gerekse de Filistin diasporası bu konuda çoktan harekete geçmeliydi. Lobicilik, hükümet ve bürokrasi gibi güç merkezlerinin alacağı kararları etkilemek için yapılan faaliyetlerdir. İstatistiklere göre bazen 10,000 dolarlık bir lobi giderinin 2 milyon 200 bin dolar gelir getirdiği olmuştur. Görünen o ki Amerika’daki Yahudi lobisi bundan da fazlasını elde ediyor. AIPAC gibi Yahudi kökenli sivil toplum örgütleri Amerikalı siyasetçilere her yıl yüz milyonlarca dolar para aktarıyor. Bu yıl Amerikan seçimleri olacak ve Yahudi kuruluşları İsrail’i destekleyen adayların kazanması için 100 milyon dolar ayırmış durumda. Söz konusu bütçe içinde İsrail’i karşıtlarını karalayıp kaybetmelerini sağlamak da var.
Doğrusu İsrail yanlısı lobi grupları çalışmalarında son derece başarılılar. Bu sayededir ki Amerikan hükümeti her yıl İsrail’e 3,8 milyar dolarlık askeri yardım yapıyor. Bir ülke her yıl bu kadar yardım alırsa doğal olarak güçlü bir orduya sahip olur. Böyle bir yardım aynı zamanda savaşın Filistin’de değil Amerika’da kazanıldığı anlamına gelir. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Amerikan hükümeti Gazze’de katliam yapan İsrail’e ek 17 milyar dolar daha verdi. Böylelikle İsrail’in bozulan ekonomisi de düzeltilmiş olacak. Ayrıca ABD İsrail soykırım yapsın diye bu ülkeye her türlü silahı göndermeye devam ediyor.
İsrail yanlısı gruplar Amerikalıları nasıl kendi taraflarına çekeceklerini iyi biliyorlar. Kongre üyelerinin hangi partiden olduklarına bakmaksızın seçim kampanyalarına destek oluyorlar. Üyeler de kazanınca lobiciler ne derse onu yapıyorlar. AIPAC ve ADL gibi Yahudi lobilerinin ayda bir iki defa kongreyi ziyaret ettikleri söylenir. Siyasetçileri o kadar çok İsrail yanlısı yaptılar ki çoğu için İsrail Amerika’dan önce gelir hale geldi. Ayrıca Brian Mast gibi kongre üyeleri İsrail ordu üniforması giyecek kadar ileri gitti. Normalde bir siyasetçi için utanılacak bir durum ama Mast utanmadan o üniformayı giydi.
Bu saatten sonra Amerikan siyasetinin daha tarafsız bir dış politika izlemesi beklenmemeli.
Kim siyasetçilere daha çok bağışta bulunup onları sık ziyaret ediyorsa o kazanıyor. Geçtiğimiz günlerde bir kongre üyesinin bir demeci vardı. Söylediğine göre bugüne kadar kimse Filistin için kendisini ziyarete gelmedi. Gelenler hep Yahudi kuruluşlarının çalışanlarıymış. Bu durum Filistinliler için son derece üzücü. Arap dünyası için de öyle. Bazı Arap ülkelerinin Hamas’a mesafeli durması anlaşılabilir ama en azından şiddet içermeyen ve son derece masumane olan lobicilik faaliyetlerine destek verilebilirdi.
Ancak zararın neresinden dönülürse kardır. Lobicilik faaliyetlerine bugün başlansa bile faydalı olacaktır. Bunun için başta Filistin diasporası olmak üzere Arap ve Müslüman dünya Filistin davasını Washington’da savunacak sivil toplum örgütleri kurmalıdırlar. Böyle bir çalışma olursa muhakkak İspanya, İrlanda, Norveç ve Kolombiya gibi ülkeler de destek vereceklerdir. Çünkü Filistin davası artık bir insanlık sorunu haline gelmiştir. Vicdanı olan herkes Filistin’e destek verecektir ve nitekim çok sayıda ülke Gazze’de devam eden soykırımla birlikte Filistin’in tarafına geçtiler. Bu ülkeler muhakkak Filistin’i her zaman ve mekânda savunacaklardır.
Özetlemek gerekirse, Gazze’deki katliama sessiz kalmayan ülkelerin zulme dahil olan İsrail vatandaşlarının dünya üzerinde dolaşmalarına engel olmaları gerekir. Eğer bununla ilgili resmi bir yönetmelik çıkaramıyorlarsa fiilen de engel olabilirler. Bu kadar zulmün bedeli olarak İsrail mutlaka Gazzeleştirilmelidir. Böylelikle katliamcılar diğer ülkelerde rahat etmesinler. Diğer yandan Filistin de Amerika nezdinde bir açılımda bulunmalıdır. Gerek Filistin diasporası gerekse de Filistin’e destek veren ülkeler Filistin’in AIPAC’ını kurmalıdırlar.
Bu bahsettiğim tedbirler İsrail’in işgalini bitiremez ama Filistin’in de yenilmeyeceğini ve dünyanın büyük kısmının Filistinlilerin arkasında olduğunu göstermiş olur. Dünya İsrail’den ve destekçilerinden büyüktür ve bunu onların da anlamasının zamanı geldi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.