Türkiye-Mısır İş Birliği ve Bölgesel Krizlere Çözüm Arayışı

Doç. Dr. İsmail Numan Telci, Türkiye ve Mısır’ın kuracağı ortak işbirliği mekanizmalarını ve bölgeye etkilerini Fokus+ için kaleme aldı.
İsmail Numan Telci
Türkiye-Mısır İş birliği ve Bölgesel Krizlere Çözüm Arayışı
13 Şubat 2024

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır ziyareti ilişkileri kadim bir geçmişe dayanan ve hem tarihi hem de kültürel ortak geçmişe sahip olan İslam dünyasının bu iki önemli ülkesi arasında yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Bu yeni dönemde dış politikadaki görüş ayrılıklarının azaldığı, ticarette ve yatımlarda iş birliğinin artırıldığı, kültürel etkileşimlerin güçlendirildiği ve bölgesel krizlerin çözümünde ortaklıkların öncelendiği bir stratejik iş birliği yaklaşımının ön planda olacağı söylenebilir.  

Bunun da ötesinde Türkiye ve Mısır arasındaki stratejik iş birliğinin, Ortadoğu ve Afrika'da devam eden bölgesel krizlerin çözümünde kritik bir rol oynayabileceği ve bunun da ötesinde İslam coğrafyası içinde sosyal, siyasi ve ekonomik bütünleşme açısından bir itici güç olabileceği söylenebilir. Bu anlamda Gazze başta olmak üzere Libya ve Sudan’da devam eden krizler, iki ülke arasındaki potansiyel iş birliklerinin somut çıktılar üreteceği noktalar arasında gösterilebilir. Bununla beraber 2013 yılından itibaren gerilen ilişkilerin gölgesinde bir başka çekişme noktası olan Doğu Akdeniz, yeniden iki bölgesel aktörün çıkar ve önceliklerinin birbiriyle eş güdümlü hale geldiği bir bölgeye dönüşebilir.  

Tarihsel perspektiften kültürel, siyasi ve hatta ekonomik angajmanlara sahip olan iki ülkenin bu krizlere yönelik reaksiyonu, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası kuruluşlar içinde de kendini gösterebilir. Böyle bir senaryo, Türk-Arap ilişkilerinin olumlu yönde ilerlemesine de zemin hazırlayacağından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Şubat’ta planladığı Mısır ziyareti ve burada mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile yapacağı görüşmelerin kritik öneme sahip olduğu ifade edilmelidir. Ziyaret, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin yeniden canlanmasının sembolik bir adımı olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanında ziyaret, özellikle 2013 yılından bu yana yaşanan diplomatik gerginliklerin ardından, Türkiye ve Mısır arasında karşılıklı ziyaretler bağlamında cumhurbaşkanı seviyesinde gerçekleşecek ilk ziyaret olma özelliğini taşımaktadır. 

Filistin meselesi: Gazze’deki soykırıma yönelik bölgesel ve uluslararası dayanışmanın gücü 

Bu noktada Türkiye ve Mısır’ın ortak pozisyon almasının mümkün olduğu ve bu anlamda güçlü bir toplumsal destek görecekleri konulardan birisinin Filistin meselesi olduğu söylenebilir. 7 Ekim 2023’ten itibaren İsrail’in Gazze’de başlattığı işgal girişimi, Filistin’in toprak bütünlüğünü ve Filistin halkının temel hak ve hürriyetinin sağlanması noktasında iki Müslüman ülkeye önemli bir misyon yüklemektedir. Türkiye ve Mısır’ın kuracağı ortak iş birliği mekanizmaları ve yaratacakları etki, bir süredir İsrail’in askeri müdahalesi ve buna bağlı olarak yaşanan insani dram ile karşı karşıya olan Gazze halkına yönelik uluslararası toplumun ilgisinin ve farkındalığının artırılmasında önemli bir araçtır. 

Sürecin başından itibaren Türkiye ve Mısır, Gazze'deki insani krizin hafifletilmesi ve bölgede kalıcı bir barışın sağlanması yönünde önemli adımlar atmaktadır. Nitekim birbirinden bağımsız ilerleyen süreçlere nazaran iki ülkenin güçlerini konsolide etmesi, hiç şüphesiz ateşkes sürecinin hızlanmasına ve sivillere yönelik devam eden katliamların engellenmesinde kritik role sahip olacaktır.  

Özellikle Türkiye, Gazze'ye yönelik insani yardım kampanyaları ve uluslararası platformlarda Filistin davasına verdiği destekle ön plana çıkarken, Mısır coğrafi konumu itibarıyla Gazze'ye yardımların ulaştırılmasında kritik bir geçiş noktasıdır. Filistin’in İsrail’e sınırı olmayan tek kara sınırı ve çıkış noktası olan Refah Sınır Kapısı, bu anlamda Mısır’a ciddi bir sorumluluk yüklemektedir. Ayrıca her iki ülkenin de Birleşmiş Milletler (BM) ve İslam İş birliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlardaki etkin rolleri, Gazze'deki duruma dair uluslararası toplumun desteğini mobilize etme konusunda önemli bir potansiyel sunmaktadır. 

Libya dosyası 

Libya'da devam eden siyasi belirsizlik ve çatışma ortamı, bölgenin istikrarı için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye ve Mısır, süreç içinde Libya'da farklı aktörleri desteklemiş olsalar da her iki ülkenin Libya'nın toprak bütünlüğü ve ulusal birliğine yönelik ortak çıkarlarından söz etmek mümkündür. Özellikle seçim sürecinin desteklenmesi, milis grupların silahsızlandırılması, terhis edilmesi ve yeniden topluma entegrasyonu, Libya'nın yeniden inşası ve ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi gibi konularda Türkiye ve Mısır'ın iş birliği, Libya'nın karşı karşıya olduğu zorlukların üstesinden gelmede hayati öneme sahiptir.  

Bu noktada ülkenin batısındaki aktörlerle güçlü ilişkilere sahip Türkiye ile paylaştığı geniş kara sınırları ve tarihsel akış içinde geliştirdiği ilişkiler dahilinde doğuda etkin bir aktör haline gelen Mısır arasındaki potansiyel iş birlikleri, şu anda negatif yönde ilerleyen çatışma ortamının sonlandırılmasında kilit rol üstlenebilir. Öte yandan Gazze’deki sürece benzer olarak iki ülkenin barış ve istikrarı amaçlayan yaklaşım ve çabaları, Libya'da kalıcı bir barışın sağlanması için gerekli olan uluslararası desteğin artırılmasına katkı sağlayabilir. 

Sudan iç savaşı ve potansiyel katkılar 

Sudan’da ise 2023 yılının Nisan ayında başlayan ve birinci yılına yaklaşan çatışmalar, bir insani krize tanıklık ediyor. BM verilerine göre çatışmalar nedeniyle şu ana kadar en az 10 bin Sudanlı hayatını kaybederken 5,6 milyon kişi de yerinden edildi. Ayrıca iç ve dış göç sonucu yaşam alanlarını terk eden sivillerin %80’i genelde Eritre, Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), Çad, Etiyopya ve Güney Sudan gibi daha tehlikeli çatışma noktalarına geçiş yapıyorlar. Bu durum beraberinde ciddi bir insani kriz durumu ortaya çıkarırken, etkileri uzun yıllar sürebilecek bir istikrasızlık ortamını da oluşturdu.  

Türkiye ve Mısır'ın Sudan'daki iç savaşın sona erdirilmesi ve ülkede kalıcı bir barışın sağlanması yönünde oynayabileceği roller, bölgesel istikrar açısından büyük önem taşımaktadır. Libya’da olduğu gibi yakın tarih içinde her iki ülke de Sudan'daki farklı taraflarla ilişkiler geliştirmiş ve bölgede barış ve istikrarın sağlanması için çaba göstermiştir. Sudan'daki çatışmaların çözümüne yönelik olarak, Türkiye ve Mısır'ın arabuluculuk çabaları ve insani yardım sağlama konusundaki iş birliği, Sudan halkının yaşam koşullarının iyileştirilmesine ve ülkede uzun vadeli bir istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilir.  

Doğu Akdeniz: enerji iş birliği ve bölgesel güvenlik 

Doğu Akdeniz, zengin hidrokarbon kaynaklarıyla stratejik bir öneme sahiptir. Türkiye ve Mısır arasındaki enerji kaynaklarına yönelik iş birliği, bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilir. Enerji kaynaklarının keşfi, çıkarılması ve dağıtımı konularında ortaya çıkarılacak ortak inisiyatifler, Doğu Akdeniz'de barışçıl ve istikrarlı bir ortamın oluşmasına payanda olabilir. Bununla alakalı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı Sisi'nin 14 Şubat’ta gerçekleştirecekleri ikili görüşmelerde Doğu Akdeniz'deki iş birliklerinin güçlendirilmesi konusunu da ele alması bekleniyor. 

Bundan hareketle iki ülkenin enerji kaynakları, deniz yetki alanları ve güvenlik konularında iş birliği yapma potansiyelinin hem bölge açısından hem de her iki ülke açısından bazı fırsatların kapısını araladığı söylenebilir. Doğu Akdeniz'deki iş birliğinin daha somut çıktılar üretmesi, enerji kaynaklarına erişim, deniz yetki alanları ve göç gibi konularda iki ülkenin ortak çıkarlarının teşvik edilmesine ve bölgesel güvenliğin sağlanmasına önemli katkılarda bulunabilir.  

 Sonuç olarak, Türkiye ve Mısır arasındaki iş birliği, özellikle Gazze, Libya, Sudan ve Doğu Akdeniz'deki bölgesel krizlerin çözümünde önemli faydalar sağlayabilir. Bu iş birliği, sadece bu krizlerin üstesinden gelinmesine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda geniş İslam coğrafyasında barış, istikrar ve kalkınma yönünde yeni bir ivme yaratabilir. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır ziyareti, Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmekte ve iki ülke arasındaki normalleşme sürecine önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu tarihi ziyaretin, iki ülke arasında sürdürülebilir bir iş birliği ve ortaklık ruhu oluşturması, bölgesel çatışmaların çözümüne katkıda bulunarak geniş İslam coğrafyasının ve Türk-Arap ilişkilerinin geleceği açısından güçlü platformlar ortaya çıkarması beklenebilir.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.